Arama


Mavi Peri - avatarı
Mavi Peri
Ziyaretçi
1 Ağustos 2012       Mesaj #3
Mavi Peri - avatarı
Ziyaretçi
İzlenimcilik

Dinleyiciyi, okuyucuyu ya da izleyiciyi, sanatçının deneyiminin yeniden yaratılması sürecine katmayı amaçlayan; yöntem olarak eşyaların ve olayların nesnel niteliğinden çok bunların sanatçı üzerinde bıraktıkları "izlenimleri" öne çıkarmayı benimseyen resim, müzik ve edebiyat akımı; empresyonizm. 19. yüzyılın ikinci yarısında Fransa'da Cézanne, Degas, Monet, Pissarro, Renoir, Sisley, Guillaumin, Morisot ve F. Bazille gibi ressamlar tarafından oluşturulan akım, adını Monet'nin "Impression: Soleil Levant" (İzlenim: Doğan Güneş, 1874) adlı tablosundan aldı. Kullandıkları renkler ve taslağı andıran çizgilerle farklı bir üslup yakalayan bu sanatçılar, "hızlı bir algılama yeteneği tarafından yakalanamayacak" ayrıntıları yansıtmaktan kaçındılar. Bir manzaranın, herhangi bir düzenlemeye gidilmeksizin yapıldığı ve ressamın çalıştığı anda nasılsa öyle yansıtıldığı izlenimini vermeyi amaçladılar. Açık havada yapılan resimlerin, stüdyoda tamamlanmasına karşı çıktılar. "An'ı yakalamak" fikrinden hareket ederek, kısa sürede yapılmış birer taslak görüntüsü veren tablolar ortaya koydular. İzlenimciliğin ögeleri, ilk olarak Edouard Manet tarafından ortaya kondu. Manet bir tür parlak ve ışıklı boyama tarzı (peinture claire) geliştirdi. "Papağanlı Kadın" adlı tablosunda iyice belirginleşen bu tarz; koyu gölgelerden ışıklı yerlere doğru hareket eden akademik yaklaşıma taban tabana zıttı. Monet'nin amacı, önce açık tonları boyamak, resim henüz ıslakken de yarım ve koyu tonları uygulayarak yüksek perdeli bir etki yaratmaktı. 1860'ların sonlarına doğru, Renoir ve Monet, renklerin kullanımına yeni bir yaklaşım getirdiler. Nesnelerin renklerini kopya etmekten çok, gördüklerine en yakın rengi yakalamaya çalıştılar. Bunu başarabilmek için de "kırılmış renk" adı verilen yöntemi kullandılar. Nesneleri, renklerini boyaları palet üzerinde karıştırarak yakalamak yerine, uzaktan bakıldığında iç içe geçmiş gibi gözüken küçük renk darbeleriyle boyadılar. Renoir'ın "Moulin de la Galette" (Galette Değirmeni) adlı toblosu, bu yöntemin en iyi örneklerinden biridir. İlk sergilerini 1874 yılında Paris'te Fotoğrafçı Nadar'ın atölyesinde açan izlenimciler, basından ve halktan olumsuz tepki gördüler. Daha sonra açtıkları sekiz sergi boyunca, izlenimcilere daha olumlu yaklaşımlar gelişmeye başladı. Amerikalı sanatçı Mary Cassatt, Gustave Caillebolte ve ilk resimleri izlenimci özellikler gösteren P. Gaugin de, izlenimcilere katıldılar. 1880'lerin ortalarına gelindiğinde, izlenimcilik bir sanat akımı olarak iyice benimsendi. İzlenimci ressamlar arasında ise, akıma karşı tepkiler gelişmeye başladı. Cézanne daha yapısal, daha bütünsel resimler yaptı. Noktacılığı ortaya çıkaran Seurat, daha bilimsel bir renk anlayışı ve daha klasik bir yapı aramaya başladı. 20. yüzyıl resim sanatının yolunu açan izlenimcilerin birçok tablosu, birer başyapıt ve ilk "modern" resimler olarak değerlendirilmektedir. İzlenimcilik terimi, müzik alanında Debussy ve izleyicileri için kullanıldı. Debussy'nin amacı, Wagner ve Beethoven'ın çoşumculuğunu yadsımaktı. Müzikteki izlenimciliğin temel özellikleri, gariplik, belirsizlik ve fikirlerin açıkça ortaya konmaktan çok konunun ipuçlarının verildiği bir atmosferdi. 18. ve 19. yüzyıl armonisinin birçok kuralını bilinçli bir biçimde yıkan Debussy, Doğu müziğinden de etkilenmiş ve bu müziğin birçok ögesini kullanmıştır. Debussy'ye benzer teknikler kullanan M. Ravel de, bir izlenimci olarak değerlendirilmiştir. İzlenimci müziğin kimi özellikleri, 20. yüzyılın ortalarında gelişen müzik akımlarına aktarılmışsa da; izlenimcilik müzikal bir ifade tarzı olma özelliğini yitirmiştir. 20. yüzyılın başlarında ise, C. Griffes, C. Loeffler ve J. Alden Carpenter gibi kimi Amerikalı besteciler de yapıtlarında izlenimci ögeleri kullandılar. Edebiyatta ise izlenimcilik terimi simgeci şairler, imgecileri ve bilinç akımı tekniğini kullanan yazarları kapsamaktadır. Edebiyat alanındaki izlenimcilerin amacı, duyumlar yoluyla çıkarsanan deneyimlerin izlenimini herhangi bir analize ya da senteze tabi tutmadan, tek bir anın yarattığı öznel duyguyu yansıtmaktır. Bu edebiyatçılar, yapıtlarında bir düşünceyi temel almayı ve bütün ayrıntıları bu temele yönelik biçimde örmeyi reddettiler. Edebiyatta, izlenimci olarak adlandırılan şair ve yazarların en önemlileri, Rimbaud, Verlaine, Mallerme, Valéry, Hopkins, Eliot, Joyce ve Virginia Woolf'tur. Sanat ve edebiyat eleştirisinde izlenimcilik, sanat yapıtının kendisinden çok, söz konusu yapıtın eleştirmen üzerinde yarattığı izlenimin öne çıkarılması biçiminde ifadesini bulur. İzlenimcilik Türk edebiyatında da etkili olmuş; Cenap Şahabettin, Ahmet Haşim, Ahmet Muhip Dıranas izlenimci ürünler vermişlerdir. Nurullah Ataç'ın eleştiri yazıları da, bir bakıma izlenimci akıma bağlanabilir.

MsXLabs.org & MORPA Genel Kültür Ansiklopedisi
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 2 üye beğendi.