Arama


Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
25 Ekim 2006       Mesaj #3
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Harikalar Dünyası
İlkçağ yapıları içinde insanı en çok yedi yapı hayrete düşürmüştü. Sidonlu Antipatros onları "harika" olarak nitelendiriyordu. Dünyanın Yedi Harikası günümüze dek ulaşmasa da ünlerinden hiçbir şey yitirmedi.
İnsanoğlu mağaralarda barındığı günlerden bu yana, karnını doyurmak, ısınmak gibi temel gereksinimlerini karşılamasının ardından ilk iş olarak, içindeki yaratma duygusunu dışa vurdu. İşe önce mağara duvarlarına resim yaparak başladı. Sonra, taptığı doğa güçlerine adamak için pişmiş topraktan heykeller yaptı. Yetinmedi, onlar için tapınaklar inşa etti. Derken insan sonu gelmez bir yarış içine giriverdi. Dinsel ve sivil yapıların en görkemlisini yapma; heykelin en büyüğünü, en güzelini, en değerlisini yontma; mezar anıtlarının en muhteşemini yaptırma gibi. Bu güzellik, estetik, büyüklük, değerlilik gibi kavramlara bir de kralların, kraliçelerin ölümsüzlük arayışı eklenince ortaya bugün bile izlemeye doyamadığımız yapı ve yapıtlar çıkmış oldu. Savaş veya ticaret ile zenginleşen krallar, kraliçeler bu uğurda keselerinin ağzını açtı. Böylece, dönemlerinin en büyük mimarları, heykeltıraşlar, ressamları da geride olağanüstü eserler bırakmış oldu. İlkçağ'ın gelişkin uygarlıklarında insanın dudaklarını uçuklatan çok sayıda eser vardır. Ancak, İÖ 2. yüzyılda yaşayan, yazar Sidonlu Antipatros bunlardan yedi tanesini diğerlerinden üstün bulur, daha da ötesi onlara "harika"der. Herkesin "Dünyanın Yedi Harikası" diye bildiği bu yedi eseri kitabında birer birer anlatır.
İşte, Antipatros'un "yedi harikası" o günden bugüne dek bir başkadır insanoğlunun gözünde. Depremler, yangınlar, savaşlar, hırsızlık ve kalıntıların başka yapılarda malzeme olarak kullanılması gibi nedenlerle yedi harikadan yalnızca piramitler sağlam şekilde günümüze kadar ulaşmıştır. Diğerlerini ise İlkçağ yazarlarının gezi anılarından tanıyabiliyoruz. Resimlerin çoğu da kitaplardaki anlatılardan esinlenilerek çizilmiş tasarımlardır. Yedi harikanın tümünü gören İlkçağ yazarlarından Pausanias, Plinius ve Bodrum doğumlu, tarihçi Herodot dönemin şanslı kişileriydi.
Annesine yazdığı mektuplardan tanıdığımız, Demetrius adında bir çocuğun da 12 yaşında iken bu yapıtları babasıyla birlikte görmüş olması kıskanılacak bir durumdur doğrusu. Demetrius mektubunda bir taraftan Rodos heykelinin (Rodos Kolossosu) büyüklüğünü anlatırken diğer taraftan şu sözlerle sızlanıyordu:
"Anneciğim, sana bu mektubu Rodos'un dev heykeli Kolossos'tan yazıyorum. Adamlar, Kolossos'un Akdeniz'e uzanmış sağ eline çıkıp meşaleyi yakıyorlar. Ben de çıkmak istedim ama, babam bırakmadı. O kadar yüksek ki."
Yedi harika eserin tümü bir zamanlar Osmanlı İmparatorluğu topraklarındaydı. Bugün sadece ikisi Anadolu'dadır. Bunlardan biri, İÖ 6. yüzyılda yapılan Efes Artemis Tapınağı'dır. Bu eser için Bizanslı Philon "Babil'in Asma Bahçeleri'ni, Olimpos'taki Zeus Heykeli'ni, Rodos Kolossosu'nu, yüksek piramitlerin kudretli işçiliğini ve Mausolos'un mezarını gördüm. Ama bulutlara doğru yükselen Ephessos'taki tapınağı gördüğümde, diğerlerinin tümünün gölgede kaldığını hissettim" diye yazmıştı. Pausanias ise bu tapınak için, "insan elinden çıkmış yapıtların en mükemmeli" der. Anadolu'daki iki harikadan diğeri ise Bodrum'daki "Halikarnassos Mausoleumu"dur. Mimarlığını Pytheos'un yaptığı anıt mezarın yapımına Karia satrabı Mausolos, kendi yönetimi zamanında başlar ve inşaata onun ölümünden sonra karısı, aynı zamanda kız kardeşi Artemeisia devam eder. İÖ 350 yılında yapımına başlanan yapının 1500 yıl kadar ayakta kaldıktan sonra bir deprem sonucu yıkıldığı düşünülüyor. Anıt mezarın taşları ve bazı kabartmaları, Rodos Şövalyeleri'nce Bodrum Kalesi'nin yapımında kullanılmıştır. Anıt mezardan kalan çağının en ünlü heykeltıraşlarının yaptığı kabartmalı süsler, Artemeisia ile Mausolos'un heykelleri ve dört atlı arabanın parçaları ise Padişah I. Abdülmecit'in izniyle Londra'daki British Museum'a götürülmüşlerdir.


Kaynak:
atlasmobidik.com

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.