Arama


makaskterh - avatarı
makaskterh
Ziyaretçi
19 Ağustos 2012       Mesaj #30
makaskterh - avatarı
Ziyaretçi
ENUREZİS NOKTURNA (GECE ALTINA İŞEME) VE CİNSELLİK


Çocuklarda çok sık görülen bir rahatsızlıktır. Genelde erkek çocuklarda daha fazla görülmekle beraber kız çocuklarında da görülmektedir. Çocukların genel anlamda ¼ ünde görülür. Görülme sebepleri arasında çeşitli etmenler ifade edilse de; gerçek sebep halen bilinmemektedir. En başta gelen sebep psikojen faktörler denen kıskançlıktır. Genelde çocuklar kardeşlerini veya başka kimseleri kıskandığında, gece altına işerler. Bu durum idrar yolları iltihapları, büyük aptes parazitleri, çocuklarda görülen taş rahatsızlıkları, kan hastalıkları, mesane boynu hastalıkları gibi organik hastalıklar ile olabildiği gibi çeşitli yayınlara göre %60-80 i psikolojik sebebe dayanmaktadır. Psikolojik sebeple olduğu doğrudur. Ancak psikolojik sebebin, mekanizması açıklanmamıştır. Eğer kıskançlık ve sıkıntı gece idrar yapmaya sebep oluyorsa bilinen, uykuda insanın sıkıntısının olmadığıdır. Zaten uykuya geçiş sırasında sıkıntılı bir hal var ise zaten uyumak mümkün değildir. Bu durumda uykuda anne ve babayı cezalandırma, nasıl olmaktadır. Hadi düşünürken veya uyanıkken bunu anlatabilmek kolaydır, ancak uykuda bu mümkün değildir. Bu durum normalde nöron dediğimiz sinir hücrelerinin uyarısı ile olmakta ise gece sinirlere uyarı nasıl gitmektedir. Başka bir konu; bilirsiniz özellikle erkeklerde gece olan penis sertleşmesi nasıl olmaktadır. Bu iki ayrı konu arasında nasıl ilişki vardır diyebilirsiniz. Her ikisinde de; çocukta ufak erişkinde fazla penis sertleşmesi olmaktadır. Normal insanda görülen ihtilam, bir nevi gece altını ıslatmaktır. Şu ana kadar tıp otoriteleri, bu konuya dikkat etmemişlerdir. Diğer enteresan bir konu penis sertleşmesinin neden gece özellikle uykuda olduğudur. Bu konuyu kimse söyleyememektedir. Bazı çocuklarda gece altını ıslatma olurken, yaşı ergenliğe gelinceye veya evleninceye kadar devam eder. Neden evlenince veya cinsel yaşamı başlayınca biter sorusu öne gelir. Eğer elektriksel uyarı gece olup devam ediyorsa, evlendikten sonrada devam etmesi gerekmektedir. Bu hadiseyi özellikle anlatmak istedim. Çocukta testis gelişimi olmasa da, elektriksel aktivite devam etmektedir. Erkekte testosteron salınımı ile gelişen genital bölgenin elektriksel uyarımı devam etmektedir. Çünkü çocukta beyin ve omurilik gelişimi, normal seyrinde yürümektedir. Daha önceki yazılarda insan beyninin uykuda, 4 ayrı frekansta çalıştığını ve diğer organların bunlara bağlı olarak çalıştığını ifade etmiştik. Burada bir gerçek ortaya çıkmaktadır. Beynin dört frekansı, ikiye ayrılmış sinir sisteminin gece çalışanları ile gündüz çalışanları arasında dengeyi sağlamaktadır. Yani gece çalışan organlar, mide bağırsak genital sistem olurken, gündüz ise daha fazla çizgili kas grubu bulunan organlar girmektedir. O nedenle beynin en düşük ve en yüksek frekansları, genelde düz kas gruplarının çalışmasına imkân verirken; beta ve gama denilen beyin frekansları, çizgili kasın olduğu bölgelere daha fazla etki etmektedir. Bu ayırımı daha önce başka bir ilim adamı yapmamıştır. Daha önceki anlatılarda parasempatik denilen sinir sisteminin düz kasları çalıştırdığı bilinir. Çocuklarda genelde çok düşük ve çok yüksek frekansları beyinde olmaz. Bu sebeple çocuklarda istemli ereksiyon olmamaktadır. Ancak ön çalışma frekansları, çocukta gece altına işemelerin temel sebebidir. Çocuk organik olarak o dönemde sanki uykunun REM nonREM fazı gibi çok altta ve çok üstte frekans geçişleri olmaktadır. Yavaş frekansın düz kasları kasması, elektriksel olarak yavaş frekanslı düşük potansiyeller ile olmaktadır.

iseme kb2
İnsanda veya canlıda idiopatik denilen sebepsiz hiçbir şey olmaz. Sadece sebep bilinememiştir tespit edilememiştir. Ortada maddesel ve çalışan bir makine var ise çalışma enerjisinin de bir yerden sağlanması mutlaktır. Mesela hastalıkları anlatırken nöronların yani beyin iletiminin olması gerektiğini söylerler, sonrada bölgesel elektriğin düz kasları çalıştırması gerektiğini ifade ederler. Normal insanda olan ereksiyon bölgesel temas ve sürtünme ereksiyonu ise bölgesel üretilen elektrikten meydana gelir. Eğer üretilen elektriğin tesir edeceği yer var ise erkekte sertleşme olmaktadır. Sürtünme ile oluşan bölgesel elektriği, yeteri derecede potansiyele ulaştırmak için öncesinde uyarılmış olması gerekir. Mesela uzun zamanlar kadın ile beraber olmamış ve ereksiyon olmayı unutmuş insanların, karşı taraftan enerji almaları anüse dayanacağı için erkek homoseksüeller, meydana gelir. Bu tür insanların daha sonralarda normal yollardan zevk alamaması bu sebeple olmaktadır. Normal cinsel uyarısı devam eden erkekte enerji üretimi yeteri kadar olmadığında, viagra tipi ilaçlar ile NO yani azot üzerinden enerji aktarımı yapılır.

Çocuklarda görülen enürezis olayını çözümlemek için çocuğun uyku ve uyanıklık düzenine dikkat etmek gerekmektedir. Her uyku ve uyanıklık, enerji üretim şeklinin farklılaşması demektir. CAPS denilen beyin frekanslarının inişli çıkışlı devamı ise dünyanın elektromanyetik alanından meydana geldiğini ve tüm canlılarda alınan elektrik ile bu değişimlerin olabildiği anlatılmıştı. Burada çok enteresan bir olayı daha anlatmak istiyorum. Normal çocuğun penisini sürtünmeye tabii tutsanız belli ölçüde sertleşir. Ancak fazla olmaz. Hatta bazı çocukların mastürbasyon benzeri hareketleri yalnız kaldıklarında anne ve babalar görmüşlerdir. Çocuk büyüyüp erkeklik hormonu salgılanmaya başladıktan sonra genital bölge dediğimiz yerlerde, hareketlenmeler başlar. Bunların hareketlenmesi sıcaklık ile etkilenebildiği gibi sürtünme ile de etkilenebilir. Sürtünmeden etkilenmesi, elektrik üretim şeklindedir. Elektrik üretmede en önemli faktörlerden birisi mevcut sistemde elektriğin parçasının bulunmasıdır. Elektrik parçası olmayan yerde, elektrik üretemezsiniz. Elektriği iki yarım küre gibi düşündüğünüzde, manyetik alan olmayan yerde elektrik, elektrik olmayan yerde manyetik alan üretemezsiniz.
Hem cinsellikte, hem enurezis dediğimiz altına işemede, korku sistemin çalışmasını engeller. Yani cinsellikten korkan veya çevreden korkan birisi, en azından altını ıslatabilir. Bu durumda korku ne yapmaktadır ki; insanlar ve hayvanlarda sistem ayakta kalamasın. Bilirsiniz ölülerde de eğer idrar kesesi boşaltılmamışsa, idrarı bırakırlar. Sistemin çalışmasında mesane boynunun mevcut elektrik ile havada asılı tutulması, idrar yapmayı engellemektedir. Korku beyin elektriğini baskılayarak, sistemin çalışmasını engeller. Tüm dokularda ve organlarda bu gözlenmektedir. Beyin elektriğinin frekansı ve voltajı düşük olmaya programlandığında, kişilerin genelde korkan ve hayata karşı tutunamayan kişiler meydana gelmiş demektir. Çocuklukta da gece altına işemesi olanların çevresindeki kişilere göre beyin elektriğinde azalmalar ve korku EEG leri meydana gelir. Bazı insanlar korktuğunda uykuya geçmelerinin sebebi beyin frekanslarında düşmedir. Ancak korkan kişilerin frekansları ve voltajları düşerken REM fazı dediğimiz dönemi, aşırı baskılama dolayısıyla yaşayamazlar. Bu durum ise erken ergenliğe ulaşmalarına ve ereksiyona mani hal oluşturabilmektedir. Korku durumunda eğer kişi potansiyel olarak uzun süreli aynı frekansta yaşamaya alışmış ise mevcut yapıyı ona göstererek hafızlanmayı hızlı frekans ve voltajlarda yapmamız gerekir. Bunun yolu TMS uygulamaları ile beraber neurofeedback yöntemidir.

iseme kb3 Cinsellik oluşurken ilk önce işitsel ve görsel uyaranlar ile ereksiyon hazırlanması yapılır sonrasında temas ve tensel uyarı olmaktadır. Burada boşalma ve ereksiyonun devamı konusunda yanlış bir düşünce vardır. Sinirsel uyarısı devam etmekte olan erkek veya kadın organı, refleks mekanizma ile boşalma ve rahatlama sağlar denir. Ancak bilinmelidir ki; refleks uyaranlarda, sinir arkından dolaşıp gelen uyarı fazla biçimde sistemi çalıştırır. Ama bu kaç kez de; refleksi çalıştırma sorulduğunda kişiden kişiye farklılık nedendir, kimse söyleyemez. Anlatılan konunun dinamiğinde, erken boşalma problemi vardır. Bilirsiniz şu ana kadar sıkıntı ile doktora gitmiş kişiler yeteri derecede sebepler konusunda cevap alamazlar. İnsan yemek yediğinde veya ortam elektriği yüksek olduğunda haz alması da, rahatlaması da, yüksek oranda olmaktadır. Burada bir başka meseleye de kısaca girmek istiyorum. Dünyada ne zamanlar enerji miktarında artma olmaktadır. Hangi sebeple ve nasıl olur. Daha önceleri bu konuyu kısmen açıklamıştık ancak tekrar açıklayalım. Özellikle bahar ve yaz aylarında dünyanın güneş yörüngesinde uzun kenardaki hızı artığı için elektrik üretimi artar ve elektrik güneş ışınları ile birleştiğinde, ısı yükselmesine sebep olur. Dünyadaki bazı yerlerde enerji bantlarının varlığı; bölgesel ısının diğer yerlerden daha fazla yapar. Yaz aylarında dünyanın elektriğinin artması insan ve canlı elektriğinin de artması ile devam eder. Burada bir özellik daha gizlidir. Ayın hareketleri dünyanın üretmiş olduğu enerjiyi artırıcı veya azaltıcı etki yaparlar. Bunu nasıl yapar? Bu sorunun cevabı ay dolunayda olduğunda, dünyadan aldığı enerjiyi dünyaya yansıtarak ayna etkisi göstermektedir. Bu örneği anlayabilmek için bir lambayı yalnız başına karanlıkta yakmakla, aydınlatacağı alan ile arkasına ayna koyduğunuzda yansıtıp alacağınız ışıkta, fark olmaktadır. Far ışıkları bilirsiniz ayna teknolojisiyle çok uzak mesafelere gider. Ayla alakalı ufak bir bilgi daha verelim. Bilirsiniz ay bazen gündüzleri de görünmektedir. Bu görüntünün bazen olması, bazen olmaması yansıttığının güneşten değil dünyadan olduğunun göstergesidir. Eğer ay güneşten aldığı ışını yansıtmış olsaydı, gündüzleri bir güneş kadar görünmesi gerekirdi. Bu olmadığına göre ayın yüzeyinden yansıyan ışımanın aslında dünyanın enerjisi olduğu gerçeği ortaya çıkmaktadır. Dünyada bilirsiniz çok soğuk yerlerde, deprem olmaz. Nedeni hiç düşünülmüş müdür?

Konumuz olan is ve cinsellik olduğuna göre dünyadan alması gerekli enerjiyi, erkeğin alabileceği en iyi zaman; enerji değişimlerinin olduğu bahar aylarıdır. Burada sadece erkek denmesinde bir maksat vardır. Kadın beden enerjisi daha ziyade negatif olduğundan, dünyanın enerjisinin az olduğu dönemlerde daha fazla dünya enerjisinden faydalanabilir. Enerjiden faydalanmak için senkron tutması dediğimiz hadise kısmen anlatılana benzer. Mesela dünyadan alınacak enerji ile beden içindeki enerjiyi tüketmek veya eksiltmenin bazı özellikleri vardır. Alkaloid maddeler beden enerjisinde anormal deşarjlar yaparak kısa devre ile elektriği tüketir. Mesela aşırı derece alkol almış insanın ilk yaptığı şeylerden birisi altını ıslatmaktır. Bunu sebebi beyinde oluşan anormal deşarjdır. Bedende elektriksel enerji kalmadığında, sistemlerin hiçbirini çalıştıramazsınız.

Netice olarak enurezis ve doğru cinsel ilişki kurabilmenin belli kuraları vardır. Bu kurallar her şeyden önce kişinin yaşı ile orantılı olmalıdır. Belli yaşın üstünde performans artırıcılar ile sistemi dengede tutmak yanlış olmaktadır. Çocuklarda enurezis problemini çözmenin tek şartı; bedeni yüksek enerji ile çalışmaya hazırlamaktır. Enerji kaçağı bulunmalı ve eksik olan yerine konularak, sistem dengeye oturtulmalıdır. Bu enerji bölgesel olarak veya sistem bütününe verilebilmektedir. Sistem bütününe enerji verildiğinde bile çocuğa işeme eğitimi verilmesi ayrıca gerekir. Aksi halde belli yaştan sonra çocuk idrar yapabilmeyi bilmediği için gece altına yapmalara devam eder. Cinsellikte ise doğru ilişkiyi yakalamak için her şeyden önce beraber olduğunuz kimseye dair; şüphe, endişe, korku, heyecan olmamalıdır. Yani gayri meşru bir ilişkide yaşayacağınız korku ve endişe, o ilişkinin anlamsız olmasını sağlar. Bazıları der ki; olayda adrenalin olduğunda daha heyecanlı ve güzel oluyor, bu doğru değildir. Batılılarda ve inanmayanlarda neden doğurganlık oranları düşüktür. İşte bu sebeple, cinsellik yaşanma oranı düşük olduğundan, doğurganlık düşük olmaktadır. Elbette bunun diğer sebepleri de vardır. Huzurlu ve mutlu geleceklerde hep beraber yaşamamız dileklerimle.





Dr.F.Efser GÖKÇEN


MANYETİK DUNYAMIZ
www.manyetikdunyamiz.com


Y A S A L U Y A R I "5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu"nun ilgili maddeleri gereğince, özellikle bu yazının hakları saklı olup, telif hakkı içeren bütün içeriği izinsiz kopyalanamaz, çoğaltılamaz ve paylaşılamaz. Fakat; paylaşılacaksa ya da alıntı yapılacaksa www.manyetikdunyamiz.com adresi ile Dr.F.Efser GÖKÇEN'e ait olduğunu belirtir bir dip notuyla hiç bir değişiklik yapılmaksızın yayınlanmasında herhangi bir sakınca bulunmamaktadır.