Arama

Almanya ve Almanya Tarihi - Tek Mesaj #1

CrasHofCinneT - avatarı
CrasHofCinneT
VIP Pragmatist Çılgın Zat...
27 Ekim 2006       Mesaj #1
CrasHofCinneT - avatarı
VIP Pragmatist Çılgın Zat...

Demokratik Almanya Cumhuriyeti


(Alm. : Bundesrepublik Deutschland, Fr.: République Fédérale D' Allemagne, İng.: Federal Rebuplic of Germany)
Avrupa'da devlet. Ülkenin resmî dili Almanca'dır.
Ad:  alman tarihi1.jpg
Gösterim: 5311
Boyut:  45.5 KB


Halkın çoğu Protestan ya da Katolik Hristiyan'dır. Protestan ve Katolik nüfus oranları eyaletlere göre değişir. Ancak tüm ülkedeki Katoliklerin ve Protestanların sayısı birbirine yakındır. Yüzölçümü 357.022 km2, nüfusu 82.148.000 (1998 tahmini), başkenti Berlin'dir. Kuzey-güney doğrultusunda 840 km., doğu-batı doğrultusunda 620 km. boyunca uzanır. Kuzeyde Danimarka, doğuda Çek Cumhuriyeti ve Polonya, güneyde İsviçre ve Avusturya, batıda da Fransa, Lüksemburg, Belçika ve Hollanda olmak üzere dokuz ülkeyle komşudur. Ayrıca Baltık Denizi ile Kuzey Denizi'ne kıyısı vardır.

İki dünya savaşından yenilgiyle çıkmasına karşın, 1950'lerdeki "ekonomik mucize" sayesinde dünyanın önde gelen güçleri arasına girmiştir. II.Dünya Savaşı'ndan sonra işgal kuvvetlerinin dayatmasıyla kurulan iki Alman devleti arasındaki sınır, 1990'da doğudaki Alman Demokratik Cumhuriyeti'nin batıdaki Almanya Federal Cumhuriyeti'ne katılmasıyla ortadan kalkmıştır. Ama bu 40 yıllık bölünmüşlüğün tarihsel temellere de bağlı olarak beraberinde getirdiği bazı ekonomik, toplumsal ve kültürel farklılaşmalar vardır. Başlangıçta 11 olan kurucu eyalet sayısı 1952'de üç eyaletin birleştirilmesiyle 9'a indikten sonra, 1957'de Saarland'ın eyalet yapılmasıyla 10'a, 1990'da iki Almanya'nın birleşmesinden sonra da Berlin'le birlikte 16'ya çıkmıştır.

Kuzey Denizi ve Baltık'tan, güneyde Alpler'e kadar yayılan Federal Almanya toprakları, doğal peyzaj bakımından farklı bölgelere ayrılır. Kuzeyde, dördüncü zaman buzullarının izlerini taşıyan ovalar yayılır. Çoğu yerde kum ve killi katmanlarla kaplı, yer yer turbalıklar ve göllerle kesilen bu ovalar, patates ve çavdar dışındaki bitkilerin üretimine elverişli değildir. Düz ve alçak kıyılar; koylar; Weser, Elbe haliçleri gibi derin haliçler ve Kuzey Denizi'ndeki Frison, Baltık'ta Fehmarn Adaları gibi adalarla parçalanmıştır. Orta bölge genellikle engebelidir. Üstleri artık plato biçimini almış eski kitlelerle bunlar arasında kalan ve zemini alüvyonla örtülü havzalar birbirini izler. Platolar genellikle yoğun ormanlarla örtülüdür. Havzalar bölgenin başlıca tarım ve yerleşme alanlarını oluştururlar. Bu havzalar Rhein ve başlıca kolları Weser, Elbe ırmaklarının orta ve yukarı çığırlarıyla birbirlerine bağlanır. Güney Almanya, peyzaj bakımından çeşitlilik gösterir. Batıda, Vosges (Fransa) ve Karaorman Dağları arasında tabanı kalın alüvyonla örtülü Rhein Vadisi, daha doğuda, Rhein'in sağ kolları Neokar ve Main nehirleri vadilerinin yardığı Suab-Frankoni platoları yer alır. Alpler ile, bölgeyi batı-doğu yönünde kesen Tuna Irmağı arasında geniş Bavyera Platosu yayılır. Alpler'in kuzey sıraları Güney Almanya'da yer alır. Yeniden kuruluşundan bu yana geçen kısa dönemde,

Batı Almanya ekonomik güç açısından dünyanın en başta gelen birkaç ülkesinden biri durumuna geldi. Tarım kesimi, çalışan nüfusun % 15'ini kapsar. Federal Almanya ekonomisi daha çok endüstri ve ticarete dayanır. Tarım, ileri teknik yöntemler kullanılarak yapılır. Büyük tutarlarda kimyasal gübre tüketilir. Tarım işletmeleri genellikle 10 hektardan daha az büyüklükte küçük işletmelerden oluşur. Doğu kesiminde ise ortalama büyüklüğü 4.570 hektarı bulan devlet çiftlikleri ve tarım kooperatifleri, tarımın belkemiğini oluşturmuştur. Doğudaki büyük ölçekli sanayi tipi tarım ile batıdaki aile işletmelerine dayalı tarımın bağdaştırılması da birleşme sürecinin zorlu sorunlarından biridir. İşgücünün yaklaşık %3'ünü istihdam eden tarımın gayri safi yurtiçi hasılaya (GSYİH) katkısı %1'in altındadır. Almanya'nın verimli topraklarında en çok buğday, arpa, mısır ve şekerpancarı ekilir. Kuzeyde taşıntı ovalarındaki ve dağlık yörelerdeki görece verimsiz topraklarda mısır, çavdar, yulaf, yem bitkileri ve patates yetiştirilir. Hayvancılık domuz, sığır ve koyun besiciliğine dayanır; tavuk, hindi ve ördek gibi kümes hayvanları beslenir. Ayrıca at yetiştirilir. Mandıracılık açısından önemli otlaklar kuzeydeki kıyı ovaları ile Bavyera'dadır. Potsdam yakınlarındaki Havel, Halle bölgesi ve Thüringen meyveleriyle, Spree Ormanının turbalık toprakları yeşil sebzeleriyle ünlüdür. Bağların çoğu batıda, Ren, Mosel, Main ve Neckar vadilerinde ya da yakınlarındadır. Dresden yakınlarında Elbe Vadisinin yamaçlarında da şaraplık üzüm yetiştirilir. Almanya'nın yaklaşık üçte birini kaplayan ormanların yarısından fazlası devletin, eyaletlerin ve belediyelerin, geri kalanı özel kişilerin mülkiyetindedir.

Almanya, doğal kaynaklar açısından zengin bir ülke değildir; gelişmiş sanayisi için gerekli hammaddelerin çoğunu ithal etmek zorundadır. Antrasit ve linyit yatakları, gereksinimini karşılayacak düzeydedir. En zengin kömür yatakları Ren-Ruhr havzalarında ve Saarland bölgesindedir. Harz dağları yakınlarında, Köln çevresinde, Polonya sınırında ve halle ile Leipzig dolaylarında linyit yatakları vardır.

Birleşmeden hemen önce dünyanın en büyük linyit üreticisi olan Doğu Almanya'da bu yakıtın çok yaygın kullanılması kirlilik sorununun önemli etkenlerinden olmuştur. Ekonomik değer taşıyan diğer minerallerden tuz ve potas, Harz dağlarının kuzey ve güney kesimlerinde çıkarılır. Almanya'nın petrol ve doğal gaz yatakları daha çok Kuzey Denizi kıyılarındadır. Ham petrol üretimi, ülke gereksiniminin çok küçük bir bölümünü karşılar. Doğal gaz rezervleri ise gereksinimin üçte birini karşılayacak düzeydedir. Elektrik enerjisi, termik, nükleer ve hidroelektrik santrallardan sağlanır.

Almanya'nın ekonomik gücü sanayiden kaynaklanır. GSMH'nın yaklaşık beşte ikisi madencilikle birlikte imalat sektöründen sağlanır; işgücünün de yaklaşık üçte biri bu sektörde çalışır. İmalat sanayii çok çeşitlidir. En önemli sanayi dalları, motorlu araç ve makine üretimi, elektrik ve elektronik, kimya sanayii ve gıda işlemeleridir. Almanya, otomobil üretiminde ABD ve Japonya'dan sonra dünyada üçüncü sırada gelir ve üretiminin %60'ını ihraç eder. Makine, elektrik ve elektronik sanayileri de ihracata dönük üretim yapar. Ülkedeki ileri toknoloji kuruluşları daha çok Baden-Württemberg ve Bavyera'dadır. Geleneksel temel sanayilerin en önemlisi, kimya sanayiidir. Madencilik ve demir-çelik sanayii, onun ardından gelir. Gemi yapımcılığı, kuzeydeki kıyı bölgesinin ekonomisinde yaşamsal bir yer tutar. Teknolojik gerilik ve çevre kirliliği nedeniyle birçok sanayi kuruluşunun kapatıldığı doğu kesiminde Halle-Leipzig-Bitterfeld bölgesindeki kimya tesislerinin yanı sıra Schwedt ve Aşağı Lausitz'te kurulmuş yeni üretim birimleri vardır. Metalurji ürünlerinin başında nitelikli çelik ve alüminyum gelir. Taşıt üretimi, elektrikli lokomotif, yük vagonu, küçük otomobil ve hafif kamyonları kapsıyordu. Makine üretimi daha çok güneyin sanayi kentleriyle Doğu Berlin çevresinde toplanmıştır. Almanya, 1986'da dünyanın ticaret hacmi en büyük ülkesi olarak ABD'nin yerini almıştır. 1952'den başlayarak ihracatı, ithalatını aşmış ve ihracat değerindeki artış, 1980'lerin ortalarına gelindiğinde %150'nin üzerine çıkmıştır. Aynı dönemde ABD ve Japonya'daki düzeyi geçen dış ticaret fazlası, 1991'den sonra sanayi ürünlerinin doğu pazarlarına yönelmesi ve doğu için ek ithalata gidilmesi nedeniyle gerilemiştir. Almanya'nın dış ticaretinde en önemli yeri AT üyesi ülkeler tutar; onları ABD izler. İsviçre, Avusturya, İsveç, Japonya ve eski Doğu Bloku ülkeleriyle ticaret de önemlidir. İthalatta en önemli yeri sermaye malları ve hammaddeler, ara mallar, tüketim malları, yiyecek, içecek, tütün ürünleri ile madencilik ve enerji ürünleri tutar. Kara, demir ve su yolları sisteminin gelişmişliği ve karmaşıklığı açısından dünyanın en önde gelen ülkelerinden olan Almanya'nın Avrupa'daki merkezî konumu, transit yük ve yolcu taşımacılığında önemli bir işlev yüklenmesine yol açmıştır.

Doğu Avrupa'da yaşanan dönüşümlerden, özellikle de iki Almanya'nın birleşmesinden sonra doğu-batı yollarında trafik canlanmıştır. Yolcu taşımacılığı sisteminin hızı, düzgünlüğü ve gelişmişliği açısından da dünyada ilk sıralarda gelen Almanya'da en küçük kasabalara bile otobüs işler. Bugünkü Almanların atası olan Cermenlerin tarihleri, sürekli kavim değişiklikleriyle doludur. Bu kavimler birdenbire tarih sahnesinden kaybolurlar. Bunların daha güçlü komşuları içinde mi eridikleri, yoksa daha geniş topluluklar meydana getirmek üzere birbirleriyle mi birleştikleri kesin olarak bilinmemektedir. İ.Ö. 4. yüzyılın sonlarına doğru yurtları, Schleswig-Holstein, Danimarka ve Kuzey Almanya'nın Weser ile Oder ırmaklarının aşağı kesimleri arasındaki bölgeyi kapsıyordu. İ.Ö. 3. yüzyılda Keltleri Galya'ya sürerek Almanya'yı ele geçirdiler. Aradan yüzyıl geçmeden Roma'ya akınlarda bulundularsa da, Roma onları İ.S. 3. yüzyıla kadar kendi imparatorluk sınırları dışında tutmasını bildi. Cermenler İ.S. 1. yüzyılda Cermanya'yı Urallar'a ve Karadeniz'e kadar genişlettiler. İ.S. 3.- 4. yüzyıllarda Hunların Avrupa'ya yayılmaları üzerine Cermen kabilelerinden büyük bir bölümü sel gibi Roma üzerine akmaya başladı. Gotlar Japonya ile İtalya'ya, Vandallar Güney Japonya ile Kuzey Afrika'ya göç ettiler. Lombardlar, Po Havzası'na çekilip Lombardiya'yı kurdular. Anglosaksonlar İngiltere'ye geçerek, orada Angleland'ı (İngiltere), Franklar ise Galler'e inerek en güçlü Cermen krallığını kurdular. Elbe Irmağı çevresinde yerleşmiş olan asıl Cermenler, kendi dillerini, geleneklerini korudular. Frank Kralı Clovis (Chlodwig) 6. yüzyılda Hristiyanlığı kabul ederek, Avrupa'ya Roma uygarlığını soktu. 768'de tahta çıkan Frank Kralı Charlemagne, 800 yılında Papa tarafından Roma imparatoru ilân edildi. O çağda Fransa ile Almanya bir tek ülke sayılıyordu. Charlemagne'ın geniş imparatorluğu, torunları zamanında paylaşıldı. Varduk Antlaşması (843) ile Ren ve Aare ırmaklarının doğusunda kalan parça, Doğu Frank Devleti adıyla en küçük kardeş, Alman Ludwig'e düştü. Böylece dağılan Charlemagne İmparatorluğu birçok dükalığa bölündü. İlk Doğu Frank krallığı 911'de kuruldu. Frankonya Dükü I. Konrad kral oldu. 936'dan sonra Sakson dükleri kral oldular. I. Otto (Büyük Otto, 936-973), Fransa hariç, bütün Almanya'yı egemenliği altına aldı. 962'de kaiser (imparator) unvanını alarak Kutsal Roma-Cermen İmparatorluğu'nu kurdu. Ancak Hohonskaufen Hanedanı zamanında devlet ile kilise arasında başgösteren anlaşmazlıklar ve ülkedeki kargaşalıklar II. Friedrich döneminde son haddine vardı. II. Friedrich'in ölümü (1250) üzerine Almanya büsbütün karıştı. Uzun bir süre imparator seçilemedi. En sonunda, Avusturyalı Rudolph imparator ilân edildi (1273). Böylece, Habsburg Hanedanı'nın ilk imparatoru iş başına geldi. Habsburglardan İmparator Charles Qint (V. Karl, 1519-1556) Avusturya, İspanya, Hollanda ve İtalya'nın bir kısmını egemenliği altına aldı. Buna karşın, ülkenin dört bir yanında kargaşalıklar sürüp gidiyordu. Luther, Protestanlığı yaymaya başladı. 1555'te Augsburg Antlaşması imzalandı. Herkesin kendi inancına göre ibadet etmesine izin verildi. Ancak, iki taraf arasındaki barış 63 yıl sürdü. 1618'de Bohemya'da başlayan kargaşalıklar, dinî bir savaş hâlini aldı ve bütün Almanya'ya yayıldı. Kargaşalıklar tam otuz yıl sürdü. 1648'de imzalanan Vestfalya Antlaşması ile savaş sona erdi. Alman imparatorlarının yetkileri daraltıldı. Bu savaşlar sırasında Güneybatı Almanya'da yaşayan Hohenzollern kontları, Berlin'in doğu kesiminde egemenlik kurmaya başladılar ve Doğu Prusya'yı ellerine geçirdiler. 1640'ta, Friedrich Wilhelm Brandenburg, Prusya Devleti'nin temelini attı. Bundan sonra tahta çıkan I. Friedrich, 1701'de ilk Prusya kralı oldu. Prusya'nın yükselmesi II. Friedrich (Büyük Friedrich) dönemine rastlar. Bu dönemde 1756-1763 yılları arasında Avusturya ile yapılan Yedi Yıl Savaşları'nda Avusturya kesin bir yenilgiye uğradı. Almanya'nın yönetimi II. Friedrich'in eline geçti. Fransız Devrimi'nden sonra, Avusturya ile Prusya da dahil olmak üzere birçok Alman devleti savaşlara sahne oldu (1792). Napoléon, Almanya'nın içlerine kadar girdi ve 1806'da Kutsal Roma-Cermen İmparatorluğu'nu tamamen yıktı. Bu durum Almanya'nın yeniden birleşmesine yol açtı. Yapılan savaşlar sonunda Napoléon, Leipzig'de ve Waterloo'da yenildi. Bunun üzerine, 1814-1815'te Viyana Konferansı toplandı, konferansta Almanya'daki üç yüzü aşkın bağımsız devletin azaltılmasına karar verildi. İmparatorluğun yerine de bir Alman Konfederasyonu kuruldu. 1871'de Prusya Kralı I. Wilhelm'in, Kont Otto von Bismarck'ı başbakanlığa getirmesiyle Almanya'nın birleştirilmesi yolunda ilk adım atıldı. Bismarck başbakan olur olmaz meclisi dağıttı, anayasayı değiştirdi. Prusya kralının başkanlığında bir federasyon kuruldu. II. Wilhelm döneminde, Bismarck başbakanlıktan uzaklaştırıldı. Büyük bir silâhlanma faaliyetine girildi.

1910'lardan 1960'a kadar süren yarım yüzyıl, Almanya yakın tarihinin kuşkusuz en önemli dönemidir. Birçok askerî ve siyasal olayla dolu olan bu dönemi Almanya sürekli bir çalkantı içinde geçirdi. Almanya'nın I. Dünya Savaşı yenilgisi üzerine bütün sömürgelerini yitirmesi, iki Dünya Savaşı arasında ülkede Nazi yönetiminin kurulması, II. Dünya Savaşı'nı kaçınılmaz kılan siyasal ve askerî girişimler ve Almanya'nın politik yapısının son savaşı izleyen yıllarda değişmesi, bu dönemin başlıca olaylarını oluşturur. I. Dünya Savaşı (1914-1918) Almanya ile bağlaşıklarının yenilmesiyle sona erdi. 28 Haziran 1919'da imzalanan Versailles (Versay) Antlaşması ile, Almanya bütün sömürgelerini kaybettiği gibi, komşu ülkelere de toprak vermek zorunda kaldı. Bu ağır yenilgi üzerine, federasyona dahil bütün Alman hükümdarları haklarından feragat ettiler; Weimar'da yapılan yeni bir anayasa ile Cumhuriyet ilân edildi (1919). Friedrich Ebert cumhurbaşkanı seçildi.

1932 yılında, ikinci kez başkanlığa seçilen Hindenburg, 1933 yılında da, Adolf Hitler'i başbakanlığa atadı. Hitler, 1934'te Hindenburg'un ölümü üzerine devlet başkanı oldu. Bu tarihten II. Dünya Savaşı'nın başlamasına kadar geçen kısa süre içinde Almanya'da ekonomi alanında büyük başarılar elde edilirken, demokratik özgürlükler büyük ölçüde yok edildi. Siyasal polis (Gestapo), SA ve SS kuruluşlarının baskısı altında çok şiddetli bir antisemitizm (Yahudi aleyhtarlığı) ve antikomünizm politikası sürdürüldü. Genç Almanlar ""führer"" çevresinde toplanırken, bir bölüm Alman ülkeden ayrılmak zorunda bırakıldı ya da toplama kamplarına gönderildi. Savaş endüstrisini kuran Almanya, Versailles Antlaşması'nın bağlayıcı hükümlerini birbiri ardına tanımamaya başladı. Faşist İtalya ile Almanya arasında Roma-Berlin Mihveri kuruldu. Avusturya'ya yapılan baskılar sonucunda bu ülke 1938'de Almanya ile birleştirildi (Anschluss). Önce Südet bölgesini, sonra da Bohemya'yı işgal eden Almanya, Çekoslovakya'yı parçaladı. 1939'da Alman-Sovyet Paktı imzalandı. Polonya'nın Eylül 1939'da işgali üzerine II. Dünya Savaşı fiilen başladı. Savaşın başında büyük başarılar elde eden Almanya sonuçta savaşı kaybederek 8 Mayıs 1945'te kayıtsız şartsız teslim oldu. 1945 yılı Şubat ve Ağustosu'nda müttefikler arasında Yalta ve Potsdam antlaşmaları imzalandı. Doğu Prusya ve Oder-Neisse sınırının doğusunda kalan bir bölüm Alman toprağı, Polonya ve Sovyetler Birliği'ne verildi; Almanya; ABD, İngiltere, Fransa ve Sovyetler Birliği arasında dört işgal bölgesine ayrıldı. Ayrıca Berlin, Batılı bağlaşıklar ile Ruslar arasında bölündü. Almanya 1949'da ikiye ayrıldı.

Savaşta küçülen Alman toprakları üzerinde Federal Alman Cumhuriyeti ile Demokratik Alman Cumhuriyeti (ya da Batı ve Doğu Almanya) adlı iki yeni devlet kuruldu. 1989 yılında Demokratik Almanya'da 40 yıldır süregelen sosyalist rejimin sona ermesiyle iki Almanya'nın birleşmesi gündeme geldi. 9 Kasım 1989'da Demokratik Almanya, kapılarını Batı'ya açtı. Mayıs 1990'da iki Almanya'nın başbakanları birleşmenin ekonomik ve sosyal koşullarını belirleyen bir anlaşma imzaladılar. Temmuz 1990'da bu anlaşmanın hükümleri yürürlüğe girdi. Ağustos'ta da birleşmenin hukuksal çerçevesini çizen bir anlaşma imzalandı. 2 Ekim 1990'da uzun bir ayrılıktan sonra yeniden aynı devlet çatısı altında birleşen Almanya'nın başkentinin Berlin olmasına karar verildi. Birleşmenin ardından Aralık 1990'daki seçimlerde Kohl liderliğindeki koalisyon partileri kesin bir zafer elde etti. Ülkenin iki kesimi arasındaki derin uçurumu kapatma çabaları ülke ekonomisine ağır bir yük getirirken, bütçe açıklarını kapatmak için vergileri yükseltme, devlet sübvansiyonlarını azaltma ve sosyal hizmetleri kısma gibi önlemlere başvuruldu.

Bu arada hızla tırmanan yabancı düşmanlığı, göçmen işçilere karşı gittikçe artan saldırılarla ciddî boyutlara vardı. Hükûmet, ırkçı saldırılar için daha sert cezalar getirirken, mülteci alımına sınırlamalar getirme yönünde adımlar da attı. Almanya'nın Ekim 1993'te Maastricht Antlaşması'nı 12. ve son ülke olarak onaylanmasıyla, Avrupa Birliği, 1Kasım'da resmen yürürlüğe girdi. Öte yandan Almanya, BM Güvenlik Konseyi'ne daimî koltuk sahibi olmak için bir kez daha başvurdu. Bir Alman üst mahkemesinin Temmuz 1994'te Alman ordusunun NATO dışındaki BM barış gücü operasyonlarına katılmasının anayasaya uygun olduğuna karar vermesiyle bu yöndeki önemli bir engel ortadan kalkmış oldu. Ağustos 1994'te Berlin'deki son Rus birlikleri çekildi. Ekim 1994'teki seçimlerde CDU, CSU ve FDP koalisyonu meclisteki çoğunluğunu korudu. Dördüncü kez şansölye olan Kohl, %11'e çıkan işsizlik karşısında sosyal hizmetlerde büyük kısıntıları öngören bir plân uygulamaya girişti. Ayrıca tek Avrupa para birimine geçiş doğrultusunde yeni düzenlemeler başlattı. Bu önlemler, sendikaların ve SPD'nin sert muhalefetiyle karşılaştı. Eylül 1998'deki seçimlerde Oskar Lafontaine liderliğindeki SPD, 298 sandalyeyle birinci olurkan, koalisyon partileri toplam 53 sandalye kaybına uğradı. SPD'nin parti ve hükümet başkanlıklarını ayırma politikası doğrultusunda şansölyeliği üstlenen Gerhard Schroeder, Yeşiller'in katılımı ve Demokratik Sosyalizm Partisi'nin dışarıdan desteğiyle yeni bir hükümet kurdu.

Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi & MsXLabs
Son düzenleyen Safi; 13 Şubat 2017 20:01
Ölmediğine sevindim, hala acı çekebiliyorsun...