Üye Ol
Giriş
Hoş geldiniz
Misafir
Son ziyaretiniz:
06:55, 1 Dakika Önce
MsXLabs Üye Girişi
Beni hatırla
Şifremi unuttum?
Giriş Yap
Ana Sayfa
Forumlar
Soru-Cevap
Tüm Sorular
Cevaplanmışlar
Yeni Soru Sor
Günlükler
Son Mesajlar
Kısayollar
Üye Listesi
Üye Arama
Üye Albümleri
Bugünün Mesajları
Forum BB Kodları
Your browser can not hear *giggles*...
Your browser can not hear *giggles*...
Sayfaya Git...
Pazar, 07 Aralık 2025 - 06:55
Arama
MaviKaranlık Forum
Zürafa nasıl üremektedir?
-
Tek Mesaj #9
ygmr121
Ziyaretçi
13 Ekim 2012
Mesaj
#9
Ziyaretçi
Zürafalar
kara hayvanlarının en uzunu ve en güçlüsü aynı zamanda en uysalı olarak göze çarpmaktadırlar. Yetişkin erkek zürafalarda yerden başa kadar olan yükseklikler 4
5 - 6 metre
ağırlıklar ise 1200 - 1400 kilogram arasında değişirken
dişi zürafalarda yükseklikler 4 - 5 metre
ağırlıklar ise 750 - 1200 kilogram arasında değişir. Vücudu ile deveye
postunda bulunan benekler ile leopara benzediğinden ve çok hızlı koştuğundan
eski Yunanlılar zürafanın leopar ile devenin çiftleşmesinden meydana geldiğine inanıyorlardı. Yunanca deve (camelio) ve leopar (lopard) kelimelerinin birleşmesiyle ortaya çıkmış olan camelopardalis zürafanın latince isminin temelini oluşturur. ("Giraffe camelopardalis")
Zürafalar boynuzlu olarak doğan tek hayvan cinsidir. Hem erkek ve hem de dişilerin alınlarında kıllı deri ile örtülü kısa boynuzlar vardır.
Zürafalar harikulade bir dolaşım sistemine sahiptir. Zürafaların yaklaşık 60 cm uzunluğa ve 11 kg'lık bir ağırlığa sahip muhteşem bir kalpleri vardır. Bir mukayese yapmak gerekirse
bir zürafanın kalbi kafasından daha büyüktür. Zürafalar
yüzükoyun vaziyetlerdeyken gösterdikleri 280/180 mmHg kan basıncı ile canlılar arasında en yüksek kan basıncına sahiplerdir. Kalpleri dakikada 170 kez atmaktadır. Bir zürafanın kalbi
dakikada tüm vücuda 75 litre kan pompalayabilmektedir. Zürafalarda bulunan kan hücresi miktarı
bir insanda bulunanın iki katıdır. Zürafalar bir şey yedikten veya içtikten sonra kafalarını yerden kaldırdıklarında
kalbin beyne yeterli kanı pompalayabilmesi için normalden iki kat daha fazla atması gerekmektedir.
Zürafaların en büyük düşmanları aslanlar ve sırtlan sürüleridir. Aslında zürafaların tekmeleri bir aslanı öldürecek güçtedir. Fakat su içerken veya yerde otlarken bir kaç aslan boynuna saldırarak onu öldürebilir.Zürafalar yaklaşık 0.5 metre uzunluğuna sahip çok uzun bir dile sahip olup
dilleri ile kulaklarını temizleyebilirler.
Zürafalar boyunlarının uzunluğuna rağmen
bir çok hayvan ve insanda olduğu gibi 7 adet boyun omuruna sahiptirler. Küçük bir fare ile zürafanın boyun omur sayısı aynıdır. Fakat zürafada kemikler büyüktür. Zürafaların çok az memelide bulunan bir diğer özellikleri koşarken sağ ön ve arka ayakları ile sol ön ve arka ayaklarını aynı anda öne attıklarından ötürü yalpalayarak koşmalarıdır.
İki erkek zürafa sadece sürü lideri olmak için yaklaşık 15 dakika kapışabilir. Birbirlerine baş ve tekme ile saldırdıkları görülür. Zürafa erkekleri kimin daha güçlü olduğuna karar verdikten sonra grup içinde sakin hayatlarına devam ederler.
ZÜRAFALAR yeryüzünün hâlen yaşayan en uzun ve zarif canlılarıdır.
Zürafa ile özdeşleşmiş uzun boyunun iyi tarafları da var
kötü tarafları da. Meselâ uzun boyunları
zürafalara ağaç tepelerindeki başka hiçbir hayvanın ulaşamayacağı yaprakları yemelerini sağlarken
nefes almalarını ve vücutlarındaki kan dolaşımını zorlaştırabilir. İşte bu noktada zürafaların uzun vücutları için özel olarak yaratılmış kalpleri ve akciğerleri devreye girer. Bir zürafanın akciğeri bir insanınkinden sekiz kat fazla havayı içine alabilir. Yine uzun vücudundaki organlara kan gidişini sağlayabilmek için zürafanın uzun damarlarında yaklaşık kırk litre kan dolaşır. Dolayısıyla oldukça büyük bir kalbi vardır. Çünkü ancak büyük bir kalp
uzun boyundan beyne kan gitmesi için yeterli basıncı sağlayabilir. Ancak
kalp büyük bir basınçla kan gönderdiği için
örneğin zürafanın bacağının kesilmesi durumunda büyük miktarda kan kaybı meydana gelebilirdi. Buna karşı bir önlem olarak
kanamanın engellenmesi için zürafalar
kılcal damarları daha dar ve derileri daha kalın şekilde yaratılmıştır.
Zürafalar küçük gruplar hâlinde yaşarlar. Bazan gruptaki zürafa sayısı elliyi bulabilir
ama çoğunlukla bu sayı on beşi geçmez. Bir gruptaki iki zürafayı birbirinden ayırmak oldukça zordur. Fakat vücutlarındaki desenlere dikkatli baktığınızda aslında hiçbirinin birbirine tıpatıp benzemediğini görürsünüz.
Yaşlı erkek zürafalar zamanlarının çoğunu dişi zürafalar için devriye gezerek geçirirler. Anne zürafalar ise bebekleriyle küçük kreşler kurdukları için farklı gruplar oluştururlar. Kreşlerde
anneler dönüşümlü olarak nöbet tutarlar. Bu sayede diğer anneler rahatlıkla kilometrelerce uzağa yiyecek aramaya gidebilirler.
Zürafaların bizim kulaklarımızın algılayabileceği bir sesleri yoktur. Bizim duyamayacağımız frekanslarla konuşurlar.
Zürafalar su içmeye grup hâlinde giderler. Aksi takdirde tek başlarına gittiklerinde bu durum onlar için hayatî bir tehlikeye dönüşebilir. Çünkü su içme pozisyonundan normal hâle geçmeleri
bacaklarının ve boyunlarının uzunluğu yüzünden
biraz vakit alır. İşte bu yüzden zürafalar grup hâlinde su içmeye giderler ve diğerleri su içerken içlerinden biri nöbet tutar. Su içmede yaşadıkları bu zorluklara karşın
haftalarca su içmeden yaşayabilirler. Zürafaların bu yardımlaşmaları zebralar ve antiloplar için büyük bir fırsattır. Kendilerini yırtıcı hayvanlardan koruyamayan bu hayvanlar
zürafaları su içmeye giderken gördüklerinde aralarına karışır ve onların güvenlik sisteminden faydalanırlar.
Bir zürafanın “iyi bir gece uykusu” kavramı bizimkinden çok farklıdır. Ayakta
bir gözünü açık bırakarak ve kulaklarını düzenli şekilde kımıldatarak
sadece beş dakika derin uyku uyurlar. Bu bütün gün boyunca toplam bir buçuk saati bulur.
Gün ağardıktan sonra
zürafalar akşam karanlığına kadar zamanlarını ağaçlar arasında gezinip otlanmakla geçirirler. Günün en sıcak vakitlerinde vücutlarının zarar görmemesi için derileri de özel olarak düzenlenmiştir. Vücutlarının bazı bölümlerinde kalınlığı yedi buçuk santimetreye varan deri sayesinde zürafalar günün yüksek sıcaklıklarından korunabildikleri gibi
Afrika gecelerinin soğuğuna karşı da kalın derilerine gündüz depolanan ısı
gece vücutlarına yayılır.
Yetişkin bir zürafa günde yaklaşık altmışbeş kilogram yaprak yer. Ağaçların başka hiçbir hayvanın ulaşamadığı en üst noktasından en taze
besin değeri en yüksek olanlarını seçip boyunlarını uzatarak afiyetle yerler. Bu şekilde
yetişkin bir erkek zürafa altı metre yükseklikteki yapraklara ulaşabilir.
En sevdikleri yemek ise akasya ağaçlarının yapraklarıdır. Bu ağacın yapraklarının yüzde yetmiş beşi sudur. Bu da zürafaların nasıl günlerce su içmeden yaşayabildiklerini açıklamada yeterli olur. Fakat bu lezzetli akasya yaprakları aynı zamanda oldukça sert dikenlere sahiptir. Ama akasya yapraklarını yerken burunları özel kaslarla kapanır. Ayrıca üst dudakları da kalın tüylerle kaplanmıştır. Dikenlerin kolayca boğazlarından geçebilmesi için de tükürük bezleri büyük miktarda koyu tükürük salgılar.
Bir zürafanın dünyaya gelişi tam anlamıyla bir mucizedir. Yeni bebek hayata bir buçuk metre yükseklikten düşer. Çünkü anne yere uzanıp doğumu gerçekleştirirse o anda yırtıcı hayvanlara bir nevi davetiye çıkarmış olur ve korunması imkânsızlaşır. Doğum ânında yavru zürafanın önce arka bacaklarının gelmesi de oldukça ilginçtir. Aksi olsaydı ve önce başı gelseydi
hayata gözlerini yeni açan zürafanın boynu çok kırılgan ve ince olduğu için doğum ânında annesinin karnından sağlıklı çıkamayacaktır. Eğer kafa en son çıksaydı yine vücudun ağırlığına dayanamayan boyun kırılacaktı. Arka ayakların vücudun ön tarafına göre daha kısa olması bu sorunu çözmeye yardımcı olur. Önce arka ayaklar çıkarak hem vücudun diğer kısmına ağırlık yapmaz
hem de yere dayanarak düşüşü engeller. Bu
tam anlamıyla
alternatifi olmayan muhteşem bir doğum olayıdır. Yeni doğan bebek yaklaşık iki metre boyundadır ve yetmiş kilogram ağırlığındadır. Ağaç yapraklarıyla beslenebilecek hâle gelene kadar anne sütüyle beslenen yavru zürafalar
otuz saniyeden az bir vakitte dört litre süt içebilirler. Bu hızlı beslenmenin sonucunda bir yaşına geldiklerinde boyları 3
5 metreye ulaşır.
Genelde son derece sakin olan zürafalar bir tehlikeyle karşılaştıklarında yabanî bir at gibi yerlerinde zıplarlar ve karşılarındakine kuvvetli tekmeler savururlar. Bu tekmeler bir aslanı öldürebilecek kadar güçlüdür.
Uzun boyunları ve uzun bacakları yüzünden vücutlarındaki keneleri temizlemeleri zor olan zürafaların yardımına ise kuşlar koşar. Bu kuşlar zürafaların sırtında ve kafasının etrafında gezinerek oralardaki keneleri temizlerler. Yine aynı kuşlar
zürafaların düşmanları yakınlardaysa yüksek çığlıklar atarak uyarıda bulunurlar. Zürafalar ve kuşlar arasındaki bu yardımlaşmanın
onların birbirlerine dost olarak yaratılmış olmasından başka hiçbir açıklaması yoktur. Bütün araştırmalara rağmen zürafaların davranış şekilleri ve biyolojileri hakkında çok az bilgiye sahibiz. Kimbilir
bu mucizevî hayvanların bizim bilmediğimiz daha ne kadar çok şaşırtıcı özellikleri var.
BEĞEN
Paylaş
Paylaş
Cevapla
Kapat
Saat: 06:55
Hoş Geldiniz Ziyaretçi
Ücretsiz
üye olarak sohbete ve
forumlarımıza katılabilirsiniz.
Üye olmak için lütfen
tıklayınız
.
Son Mesajlar
Yenile
Yükleniyor...