Arama


BilgiliGenç - avatarı
BilgiliGenç
Ziyaretçi
15 Ekim 2012       Mesaj #4
BilgiliGenç - avatarı
Ziyaretçi
Savaşlardan sonra, özellikle denizlerde ulaşım ağının artmış, insanoğlu denizlere ve iç sulara geleceğin güvencesi olarak bakmayı öğrenmiştir Büyük dünya savaşlarını yaşayan ve savaş sonrası açlık tehlikesi ile karşı karşıya kalan insanlık, bir taraftan artan dünya nufusu ve gelişen teknoloji ile birlikte yeni sorunların sahibi olurken diğer taraftan da içinde bulundukları gaflet uykusu ile denizlerin ve iç suların kirlenmesini, bunların doğurduğu sorunların büyümesini görmezlikten gelmiştir Bu vurdumduymazlık ve gaflet uykusu yüzünden denizlerde 15 – 20 yıl önce başlayan hızlı kirlenme sebebiyle elde edilen su ürünleri miktarı, büyüyen dünya nüfusuna orantılı olarak büyük azalma göstermiştir
Ülkelerin biraz daha fazla su ürünleri elde edebilmeleri için aşırı ve bilinçsiz avcılıkların yanı sıra birbirlerinin sularını ihlal eder druma gelmeleri ve hatta bu konuda ülkeler arası soğuk savaşların başlaması aşamasına vardıkları gözlenmektedir Oysa denizler insanlığın ortak malı olmalıdır ve su ürünleri ülkeler arasında aynı oranda paylaşılmalıdır Ancak 1940 ve 1950’ lerden sonra oluşturulan milletler arası deniz hukuku ile milletler arası ilan edilen sahaların dışında bu konunun uygulanmadığı açıkça görülmektedir

Belirli bir ekosistem içinde yer alan toplumlar, kullandıkları üretim teknolojisi sonucu eko dengeyi tahrip etmekte, kısa dönemde geçimlerini sağlama endişesi içinde, uzun vadede geleceğin birçok imkanlarını yok etmektedir..Kirlenmenin en uygun olduğu deniz ortamı, insanlığın gelecekteki besin deposu olma özelliğini hızla kaybetmektedir Denizlerin biyolojik olarak gelecek için olduğu kadar bugün içinde tehlikelidir Kirlilik besin zinciri boyunca yürümekte ve insan dahil bütün canlılara zarar vermektedir…