İlâhî kitapların sonuncusu olan Kur'an, bizim peygamberimiz Hz. Muhammed'e gönderilmiştir. Hz. Muhammed son peygamber olduğu gibi Kur'an da son kitaptır. Cenâb-ı Hak onu bize şu şekilde takdim etmektedir:
"Sana da kitabı (Kur'an'ı), daha önceki kitabı doğrulamak ve korumak üzere hak olarak indirdik. Artık onların aralarında Allah'ın indirdiği ile hükmet; sana gelen gerçeği bırakıp da onların arzularına uyma".[332]
Kur'an, Peygamberimiz'e 610 yılının Ramazan ayında indirilmeye başlanmış ve yaklaşık 23 senede tamamlanmıştır. İnen Kur'an âyetleri hem Hz. Peygamber tarafından vahiy kâtiplerine yazdırılmak hem de hafızlar tarafından ezberlenmek suretiyle koruma altına alınmıştır. Böylece Cenâb-ı Hak, onu diğer ilâhî kitapların durumuna düşmekten muhafaza etmiştir. Çünkü Kur'an'dan önce gönderilen ilâhî kitapların hiçbiri korunamamıştır. 114 sûre ve hâkim anlayışa göre yaklaşık 6666 âyetten oluşmaktadır. Hz. Peygamber her sene ramazan ayında bir yıl boyunca gelen vahiyleri Cebrail'e okumaktaydı. Vefat ettikleri sene ise, bu olay İki kere tekrar edilmiştir. Günümüze kadar süre gelen "Mukabele" geleneğinin başlangıcı Hz. Peygamber İle Cibril arasındaki Kur'an arzıdır. Hz. Peygamber'in vefatı öncesinde Kur'an'ın indirilmesi tamamlanmış ve vahiy sona ermiştir. Peygamberimizden sonra hilâfete seçilen Hz. Ebû Bekir, bir komisyon kurarak sahabe elinde sayfalar halinde bulunan Kur'an nüshalarını mushaf haline getirmiş, üçüncü halife olan Hz. Osman da bu ana mushaftan çoğalttırarak müslümanların yoğun olduğu merkezlere göndermiştir. Daha sonraları ise okumayı kolaylaştırmak İçin Kur'an'a nokta ve hareke konulmuştur. Elimizde bulunan Kur'an, Hz. Peygamber'den itibaren her devirde bütün müslümanların ittifakı İle (mütevâtir olarak) nakledilerek günümüze gelmiştir.