Wish You Were Here bir uzun yol gider nereye gittiği belirsiz sıcak, uçsuz bucaksız ve aslında galiba hiçbiryer uzak değil yakın olduğu kadar. an gelir arar gözler, başka bir şey görmeyi istemez. uzun bir sessizlikten sonra özlem hissedilir söylenmek istenen her sözde hiçbirşey anlatma ve söyleme dokun sadece tenime değsin tenin biliyorum diyeceğim ondan sonra farkındayım artık neyi bildiğimin isteklerin körelmesi gerekiyor yavaş yavaş ışığa giden yolda, bildiklerimin bilinmedik olduğunu ya da hiçbirşey bilmediğimi biliyorum artık ah yalnızlığın hüznü fakirdir yürek, açtır alışmıştır suskunluğa... dokunmayı ister el uzanır bir yarısı uzaklaşmayı ister, bir yarısı özümsemeyi ikisinin arasında olmak susamışlıktır dokunmaya ah uzak yerler ah bilinmeyen yerler uzun sıcak uçsuz bucaksız yollar her temasta kurtulur yürek kafesinden ah her dokunuşta bilinmeyen yerler başlangıç temasta gizlidir ardında derin çınlamayla gelen en yakın düşünce ölümdür buna, hissedilen son temasla yapılan bunca şey boşa gitsin istemez yürek. kulak duymaya, göz görmeye şartlanır uzak dağların ardına atan bir yürek hissedilir uzaklaşmayı isteyen yarısı yenik düşer diğerine pusula yönün şaşırır, hep aynı yönü gösterir dağların ardına atan yüreğe çevrilidir ibresi adı ölümle anılır sürükler, nereye gittiği bilinmez yollara çınlama belirginleştirir uzaklaşmayı burada olsaydın. 1995 H. Hatipoğlu Son düzenleyen kambis; 5 Kasım 2006 21:42
Sebep: Mesajlar Otomatik Olarak Birleştirildi