Arama

Sait Faik Abasıyanık - Tek Mesaj #2

tuOneLa - avatarı
tuOneLa
Ziyaretçi
6 Kasım 2006       Mesaj #2
tuOneLa - avatarı
Ziyaretçi

Sait Faik Abasıyanık


türk öykücü
(Adapazarı 1906-lstanbul 1954).
Ad:  Sait Faik Abasıyanık2.jpg
Gösterim: 1850
Boyut:  37.3 KB
Orta öğrenimini Bursa Erkek lisesi’nde tamamladı (1928). İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümü’nde okudu (1928-30). Yaklaşık üç yıl Grenoble’de (Fransa) dil ve edebiyat öğrenimi gördü. Bir süre babasının iş yerinde çalıştı. Öğretmenlik, gazetecilik yaptı (1940-42). Yaşamının kalan yıllarını, annesinin sağladığı olanaklarla, Burgaz adasında geçirdi. ABD'deki Mark Twain derneği'ne "fahri üye” seçildi (1953). Ölümünden sonra, annesinin Darüşşafaka cemiyeti’ne bağışladığı Burgaz'daki evi SAİT FAİK MÜZESİ yapıldı (1964) ve adına bir öykü armağanı kondu.

İlk yapıtlarında (Semaver [1936], Sarnıç [1939], Şahmerdan [1940]) Adapazarı, Bursa'daki çocukluk ve ilk gençlik izlenimleri, anıları, Fransa’da kaldığı yıllardan kaynaklanan yabancı çevre ve insan gerçeklerine dayanan hikâyeler yer alıyordu. Zaman zaman İstanbul'un kenar semtlerini, yoksul insanları, küçük insanların serüvenlerini, insan sevgisini anlattı. Asıl ününü, yaşadığı Burgaz adasından ve çevresinden kaynaklanan, rum balıkçıları, denizi, deniz kuşlarını, balıkları, doğayı konu edinen hikâyeleriyle (Lüzumsuz adam [1948], Mahalle kahvesi [1950], Son kuşlar [1951], Kumpanya [1951], Havuz başı [1952]) yaptı.

Türk edebiyatında olaya ağırlık veren, şaşırtıcı bir sonucu hazırlayan geleneksel hikâye modelini değiştirdi, ikinci basımı Birtakım insanlar adıyla yayımlanan Medarı maişet motoru (1940) ile Havada bulut (1951) romanları, tema bakımından olduğu gibi birbirine eklenmiş hikâyeler dizisi oluşturmaları bakımından da öteki kitaplarının bir tekrarı görünümündedir. Kayıp aranıyor (1951) romanı ise yerleşik ahlak kurallarını tartışması, toplumun türlü kesiminden insanlan karşı karşıya getirmesi ve toplumdan kopmuş aydınları eleştirmesiyle dikkati çeker.

Bilinçaltını dile getiren, çağrışımlarla gelişen, sağlığının bozulduğu son dönemlerdeki kendi tedirgin, yalnız dünyasını yansıtan hikâyelerinde (Alemdağda var bir yılan [1954]) gerçeküstücü öğeler dikkati çeker. Georges Simenon gibi yazarlardan çevirileri de vardır. Dergilerde kalmış hikâyeleriyle röportaj, makale türlerindeki yazıları, kendisiyle yapılan konuşmalar ölümünden sonra derlenerek yayımlandı (Az şekerli [1954], Tüneldeki çocuk [1955], Mahkeme kapısı [1956], Açık hava oteli [1980]). Hikâyelerine yansıyan yaşama sevincini, insan sevgisini, avare bir aydının kentte hor görülen ezilmiş insanlara sevecen yaklaşımını dile getiren, serbest nazımla yazılmış şiirleri Şimdi sevişme vakti (1953) kitabındadır.

MsXLabs & Büyük L.
Son düzenleyen Safi; 26 Temmuz 2016 23:38