Arama


Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
3 Aralık 2012       Mesaj #5
Misafir - avatarı
Ziyaretçi

GELENEKSEL / YEREL MÜZIKLER


Geleneksel Müzik Kavrami : Genellikle ortak bir biçim içinde yaratilip, üretildigi zamandan bugüne kadar yasayan, bulundugu yöre ve çevrelerde sevilerek siklikla çalinan, söylenen ve çogunlukla anonim müziklerdir.

Ülkemizde, yukaridaki tanima uygun özelliklerde, yerlesik kültürümüzün içinde üretilen ve yer alan, geleneksellesmis müzikleri, "dinsel" ve "din disi" oluslarina göre ikiye ayirabildigimiz gibi, bunlari "Halk Müzigi / Yerel Müzik" ve "Osmanli Müzigi" basliklari altinda da inceleyebiliriz.Pek çok ortak yönleri bulunan bu iki öbekte yer alan yapitlari, "Çalgi müzigi" ya da "Sözlü müzik" oluslarina göre de siniflayabiliriz.
  • Halk Müzigi / Yerel Müzik
  • Osmanli Müzigi
  • Mehter Müzigi
  • Dini Müzikler
  • Geleneksel / Yerel Müzik Çalgilari

Halk Müzigi / Yerel Müzik


Bir yörenin yerlesik insanlari tarafindan üretilen, severek söylenen ve çalinan, o yöre insaninin ortak yapiti haline gelen ve kulaktan kulaga aktarilarak yasatilip günümüze kadar ulasan müziklerdir. Bu müzikler yerel kültürlerin izlerini tasir ve yaraticilarinin adlari çogunlukla belirsizdir.

Ülkemiz halk müzigi, tarihin eski zamanlarindan bugüne degin Anadolu ve Rumeli'de yasamis bütün uygarliklarin, kendilerine özgü kültürel degerlerini biriktirerek ve yörelere göre kültürel farkliliklari içinde barindirarak olusan ve sonuçta zenginlik ve çesitliligi ile tüm dünyada ender görülen bir yapidadir. Halk Müzigimiz, bölgesel özellikleri bakimindan çok çesitlilik ve farklilik gösterse de, genel bir siniflama açisindan :

Istanbul ve Rumeli, Ege, Orta Anadolu, Güney-Dogu Anadolu, Dogu Anadolu, Karadeniz, Akdeniz,

olmak üzere 7 bölge içinde toplanarak incelenebilir. Bununla birlikte, ayni bölge içinde yer alan kimi kent, merkez ya da yöreler arasinda önemli farklar bulunabilecegi gözden uzak tutulmamalidir.

Osmanli Müzigi


Adina bugün çogu kez “Klâsik Türk Müzigi” ya da “Türk Sanat Müzigi” de denilen bu müzik türü, Osmanli Devleti'nin kurulmasi, büyümesi ve güçlenmesine paralel olarak zenginlesmis, olgunlasmis, biçim / estetigini gelistirmis ve bir sanat müzigi kimligi kazanmistir.Bu müzik, din, ask, ordu-savas gibi bir çok konuda ürünler vermis ve her biri kendi türlerini, biçimlerini, topluluklarini olusturmustur.Osmanli Müzigi, imparatorluga katilan yeni ülkelerin degisik müzik kültürlerinden etkilenmis, ögeler almis ögeler vermistir.

Ancak imparatorlugun gerileme ve çöküs sürecine girdigi 19.yy. baslarindan itibaren bu sanat müziginde de giderek bir siglasma ve gevseme gözlenmektedir. Önceleri zengin makamlar ve usûller kullanirken, giderek bu anlayistan uzaklasmis ve kentin eglence müzigine dönüsmüstür.Günümüze kadar süren bu gelismede “sarki” türü, adeta bütün türlerin yerini almis ve yayginlastikça popülerlesmistir.

XIX. yüzyil ortalarina degin notalamaya pek önem verilmedigi için, bu alana giren pek çok yapit unutulup yok olmustur.Herhangi bir dönemde notaya alinarak günümüze ulasabilenlerin sayisi, XV. yüzyildan XVIII. yüzyilin sonuna dek bestelenenler, yaklasik 3000, XIX. yüzyilda üretilenler ise yaklasik 5000 kadar olmak üzere, toplam 8000 kadardir.

Makam, usûl, biçim, seslendirme araçlari ve yöntemleri bakimindan, kökü çok eski dönemlere giden, kendine özgü birtakim kurallar çerçevesinde olusan bu eserlere, XX. yüzyilin ilk çeyreginde üretilen bir bölüm eser daha eklenebilir.O tarihten günümüze degin “Türk Sanat Müzigi veya Klasik Türk Müzigi” basligi altinda üretilmeye devam edilen ve giderek popüler formlara dönüsmeye baslayan müzik ise, Osmanli müziginin günümüz normlarina dönüsmüs uzantisi sayilabilir.

Osmanli Müzigi bir sentezdir.Tarihin bir çok zenginligini içinde tasir.Türklerle birlikte yasayan Bizans, Rum, Acem, Arap, Yahudi, Ermeni gibi azinliklarca da paylasilarak birlikte olusturulmus ve Osmanli Saray okulunda, Enderun'da en parlak devrine erismistir. Bu sistemi kullanan hiçbir ülke Osmanlinin ulastigi sanatsal seviyeye erisememistir.Osmanli Müzigi, “makam birligi” esasina dayanan “Fasil” düzeni içinde olusturulmus ve seslendirilmistir.

Fasil:Ayni makamda bestelenmis eserlerin, belli bir düzene göre siralanarak yapilan dinletisidir.Tam bir Fasilda, hem ses ve hem de saz eserleri yer alir. Fasil olusturulurken eserlerin ayni makamda olmasi temel alinir ve tür ile sekillerine göre de belli bir siralama yapilir.Bir makama ait faslin olusabilmesi için genellikle iki “Beste” ve iki “Semâî” bestelenmis olmalidir.Bunlar sözlü eserlerdir.

Pesrev:Genellikle “Darb-i Fetih”, “Sakîl”, “Muhammes”, “Devr-i Kebîr” gibi büyük usûllerle, bazen de “Düyek” usûlü kullanilarak bestelenmis, farkli ezgilerden olusmus, “Hane” adi verilen bölümler ile bunlar arasinda pek degismeden yinelenen “Mülâzime” bölümünden olusmus bir saz eseridir.

Saz Semaisi:Pesrevlerle ayni yapida olmasina karsin “Semâî” (6 zamanli), “Aksak Semâî” (10 zamanli) ve “Yürük Semâî” (6 zamanli) usûller ile bestelenen saz eserleri olup “Saz Semâîsi” adini alir. Saz Semâîleri, fasilin sonunda, “Yürük Semâî”nin ardindan seslendirilir.

Taksim:Makami tanitma, yol gösterme, isindirma ya da geçki amaciyla, tek çalgi ile, makam içinde, ancak bir usûle baglanmadan, özgürce ve dogaçlama olarak seslendirilen ezgilere denir.

Oyun Havasi:Oynamak (dans etmek) için bestelenmis saz eseleridir.

Usûller:15 zamanliya kadar olan usûllere “Küçük usûller”, 15 zamanlidan büyük olanlara “Büyük usûller” denir. Iki büyük usûlün birarada kullanilmasina “Darbeyn” adi verilir. Birkaç usûlün yanyana gelerek olusturdugu usûl dizileri de vardir.Bunlardan biri, bes usûlden olusan ve bir görüse göre 60, baska bir görüse göre de 120 zamanli “Zencîr” usûlüdür.Küçük usûller içinde, 5,7,9 v.b. zamanli olanlar, ya da “Aksak Semâî” gibi 10 zamanli usûller, “Aksak usûller” basligi altinda toplanir.Asil “Aksak” adini tasiyan zamanlar ise 2+2+2+3 biçiminde siralanan usûldür.

Mehter Müzigi


Mehter Türk geleneklerinde, bir senlik araci degil, azametin, ihtisamin ve görkemli olmanin bir isaretidir. Devletin ululugu ve kutlulugu, davullarin gümbürtüsü ile yankilanir. Türklerin devlet anlayisinda, halkin bütünlügü, devletin yüceligi kavramlari çok önemlidir. Bu inanis ve gelenekler, Islamiyet'ten önceki Türk devletlerinde de, Selçuklu ve Osmanli devletinde de, küçük degisiklerle yer almistir.
Otag , hakanin veya baskomutanin bulundugu yerdir. Bu bir savas alameti olarak ortaya çikar çünkü otag yalnizca savaslarda kurulur. Hakanin Kösü , yani büyük davul, hakanlik otagini önünde durur ve yalnizca hakana aittir. Hakanlik Mehteri ise, sancagin altinda ve otagin önünde askerleri yüreklendirmek için çalan müzik toplulugudur.

Sancak ve mehter, Türk devletinde birbirinden ayrilmaz çok önemli olgulardir. Mehter vurusu ile otagdan çikilir ve savas akinlarinin ilk adimlari atilmis olurdu. Türklerin Orta Asya geleneklerinde, devletin basi olan Hakan'in otagi önünde kurulan büyük Davulun ve Kösün günün belli zamanlarinda çalinarak gücünü göstermesine Nevbet (Nevbe) dögme ya da vurma denilirdi. Nevbet dögmek, devletin basi olan Hakanin gücünü dosta düsmana göstermesi ve özellikle düsmanin yüregine korku salmasi seklinde yorumlanirdi. Osmanli da sancak gibi mukaddes bir varlik halinde yasatilan mehter, bagimsizligin, devlet varliginin önemli bir göstergesi olmasinin yani sira, meydan savaslarinda, kale kusatmalarinda, deniz savaslarinda düsmana hücum esnasinda, vurdugu hamasî havalarla duygulari kamçilar, sahlandirir, askeri sevke getirir, ordunun moralini yükseltirken çikardigi müthis gümbürtüyle düsmanin moralini yok eder, onu bozguna ugratirdi. Meydan savasinda, tek bir hakanlik kösü bile, kendi basina bir mehterdi. Hücum ve duraklamalari,hakanlik kösü belirler, davul ve borulardan olusan mehter, savasta orduyu yönlendirdi. Savasta yenilgi, mehterin yagmalanmasi ile kabul edilirdi. Bu durumda en zorlu savaslar sancak ve mehter çevresinde olurdu.

Dini Müzikler


Müzik çerçevesinde, Islam dininin geregi olan, farz, sünnet ve nafile, ibadete çagirma, yardimci olma ya da süsleme amaciyla yararlanilan ve kullanim yoluna göre “Ser'i Müzik” ve “Tasavvufî Müzik”, seslendirildigi yere göre de “Cami Müzigi” ve “Tekke Müzigi” diye nitelenen müzikler, “Dinsel Müzik” genel basligi altinda toplanabilir. Islâm ibâdetinde önemli bir yeri olan “Tilâvet” (Kuran okuma), “Ezan”, “Salevât”, “Temcîd” v.b. gibi formlar, “Cami Müzigi” türüne girer. Çesitli Tasavvuf yollarinin, özellikle Mevlevî'lerin ve Bektâsî'lerin, bir çesit dinsel dansa da yer verilen törenlerinde, seslendirdikleri müzikler : “Mevlevî Âyînleri” ve Bektâsî “Deyis”leri ile “Semah”lari ise “Tasavvufi Müzik” türü içinde yer alir.

Geleneksel / Yerel Müzik Çalgilari


Kordofonlar (Telli Çalgilar) :Sesi bir telin titresimiyle elde edilen çalgilardir.Bu çalgilar iki grupta incelenebilir.
Yayli Telli Çalgilar : Bunlara örnek olarak; Kemençe, Kabak Kemane (Iklig), Keman ve benzerleri verilebilir.
Tezeneli / Mizrapli Telli Çalgilar : Bunlara örnek olarak;Ud, Tambur, Çeng, Tar, Kanun, Santur, Kopuz, Baglama ailesi (meydan sazi, divan sazi, bozuk, tambura, cura, üçtelli, onikitelli, çarta, irizva) ve benzerleri verilebilir.
Aerofonlar (Havali / Üflemeli Çalgilar) : Çalginin içindeki veya çevresindeki havanin titresimi ile ses veren çalgilardir.Bunlara örnek olarak; Zurna, Çifte, Mey, Kaval, Sipsi, Çigirtma, Tulum, Agiz Armonikasi, Akordeon, Mizika ve benzerleri verilebilir.
Mambranofonlar (Derili Çalgilar) : Bir derinin ses üretmesi ile ses çikaran çalgilardir.Bunlara örnek olarak; Dümbelek (deblek, darbuka), Davul, Daire, Def, Kudüm, Zilli Def ve benzerleri verilebilir.
Idyofonlar (Kendi Tinlar Çalgilar) : Vurma, çarpma, sallama gibi eylemlerle çalinan, genellikle sert malzemelerden yapilan, bütün gövdelerinin titresimiyle ses veren çalgilardir.Bunlara örnek olarak; Zil, Masa, Çalpara (Çalpare), Saksak (kasik), Çan, Kastanyet, Çengizili sembalet), Bando zilleri (halihe) ve benzerleri verilebilir.

ÇAGDAS TÜRK SANAT MÜZIGI


Daha XIX.yüzyilin ortalarina dogru, Osmanli müziginde Bati etkileri görülmeye baslanmis, yüzyilin sonlarina dogru ise bu etkiler oldukça güçlenerek, genelde teksesli (monodik) yapidaki Osmanli müzigini çoksesli (polifonik) hale dönüstürmeye yönelik çalismalara olanak saglamisti.

1923'te Cumhuriyetin ilani üzerine, o siralarda Avrupa'da müzik egitimi gören Cemal Resit (REY) Türkiye'ye dönmüs ve Istanbul'da kurulan müzik okulunda hocaliga baslamisti.Bu arada, bazi yetenekli gençler de, Cumhuriyet yönetimi tarafindan, müzik egitimi almak üzere Avrupa'nin çesitli kentlerine gönderildiler.

Bu gençler yurda döndükten sonra Çagdas Çoksesli Türk Müziginin temellerini atan ve sonralari Türk Besleri olarak adlandirilan grup olustu.Bu grubun ortak amaci, geleneksel Türk Müzigi temalarini kullanarak egitimini aldiklari Bati Sanat Müzigi degerleri içinde çagdas çoksesli yeni yapi ortaya çikarmakti.

Sonraki asamalarda, daha özgür çagrisimlari hedefleyen her besteci, halk ezgilerinin renklerini ve gizemini kendine özgü bir yolla yorumlamis ve giderek bilinen halk ezgilerini dogrudan ele almak yerine, soyutlama yöntemleri ile farkli sentezlere ulasmaya çalismistir. Türk besleri olarak bilinen kadro; Cemal Resit REY, Ulvi Cemal ERKIN, Hasan Ferit ALNAR, Ahmet Adnan SAYGUN ve Necil Kazim AKSES'den olusmaktadir.Türk beslerinden sonra bu alanda, Nuri Sami KORAL, Kemal ILERICI, Ekrem Zeki ÜN, Bülent TARCAN, v.d. ikinci; Sabahattin KALENDER, Nevit KODALLI, Ferit TÜZÜN, Ilhan USMANBAS, Bülent AREL, Ilhan MIMAROGLU, v.d. üçüncü; Muammer SUN, Cenan AKIN, Cengiz TANÇ, Kemal SÜNDER, Ilhan BARAN, Yalçin TURA, Ali Dogan SINANGIL, v.d. dördüncü kusak olarak bu alanda ürünler vermisler ya da vermeye devam etmektedirler.Bu kusaktan sonra da yine bu alanda, giderek artan oranda bir çok besteci ürün vermeye devam etmektedir.Günümüzde ise bu alanindaki besteci sayisi 60'a yaklasmistir.

POPÜLER MÜZIK


Popüler Müzikler, büyük ölçüde tüketim nesnesi olarak üretilmis ya da böyle olmamasina karsin bir süre sonra bu tür bir özellige bürünmüs, biçimi kendine özgü sektörel isleyisin ölçütleri içinde yapilandirilan ki söz konusu ölçütlerin olusumunda temel alinan degerler, belirli bir toplu kesimin kültürü içindeki begeniye dayanmayip, büyük ölçüde bilesik kültüre ait müziklerdir.

Popüler kültüre ait sanatsal ürünlerin çogalmalari ve toplumun her kesiminde giderek yayginlasmasi Avrupa'da nasil sanayi toplumu içinde somut biçimde yasanmissa, ülkemizde de sanayilesme çabalari ve ona bagli olarak gelisen hizli kentlesme, toplum içinde kendine özgü popüler kültürel bir atmosfer yaratmistir.

Popüler kültürün etkili oldugu genis kitlenin, sanatsal uygulamalardan bekledigi temel degerler, onlarin kolay anlasilmasi, dogrudan kavranmasi ve derinlik gerektirmemesi, böylece sorgulama istememesi seklinde özetlenebilir.Ülkemizde popüler kültür ürünleri, özellikle yirminci yüzyilin son çeyreginde renklenmis, nesne ya da görsel açidan genis bir çevreye seslenir olmustur.

Hizla degiserek ilerleyen yeni kültürel olusumlar, "popüler kültüre ait sanatsal üretim" gibi metalasmis sanatsal ürünler anlamina gelen üretimler için elverisli ortamlari olusturmaktadirlar.Popüler kültür ve bu kültüre ait müzikler (popüler müzikler) ülkemizde, böylesine bir atmosfer içinde toplumun her kesiminde büyük bir hizla yayilmis; 2000'e ulasildiginda toplumun tamamina yakin bir orana ait müzik begenisine yanit verme onu yönlendirme gücünü yakalamistir.

Kaynak :
Hazirlayanlar : Oguz ELBAS - Prof.Yalçin TURA Doç. Ertugrul BAYRAKTARKATAL - Dr. Ismail Lütfü EROL (KÜLTÜR BAKANLIGI MÜZIK MÜZESI YÜRÜTME KURULU ÜYELERI)
Son düzenleyen Safi; 9 Mayıs 2019 13:13