Arama

Timurhan (Timur) - Tek Mesaj #4

_Yağmur_ - avatarı
_Yağmur_
VIP VIP Üye
6 Aralık 2012       Mesaj #4
_Yağmur_ - avatarı
VIP VIP Üye
TİMUR
Ad:  Timur6.jpg
Gösterim: 1696
Boyut:  124.8 KB

Timur (Çağatay Türkçesi: تیمور - Tēmür, "demir"; Osmanlı Türkçesi: تیمور Timür yazıldı, "demir" telaffuz edildi; Yunanca, Τεμίρις, Ντεμίρις, yani Demir-is.) veya Batıda bilinen ismiyle Timurlenk, Maveraünnehirli Türk komutan ve hükümdar. Büyük Timur İmparatorluğu'nun kurucusudur.

Tarihin gördüğü en büyük askeri ve siyasi dehalardan biri olarak kabul edilen Timur, sağ ayağı aksak kalacak şekilde darbe aldığından dolayı kendisine Farsça Timurlenk, Türkçe olarak ise Aksak Timur denilmekteydi. 1370'ten itibaren düzenlediği seferlerle Harezm, Deşt-i Kıpçak, İran, Irak, Suriye ve Hindistan'ı kapsayan topraklara hakim olup 1402'de yapılan Ankara Savaşı'nda Yıldırım Bayezid'i mağlup ederek Osmanlı Devleti'ni de itaat altına aldı. Seferlerinin en kanlısı ve uzunu Batı Asya'daki seferleridir. Birincisi üç, ikincisi beş ve üçüncüsü yedi sene sürmüştür. Seferleri sırasında ele geçirdiği şehirlerin bazılarını yakıp yıkmış kellelerden kuleler yapmıştır. Kan dökücülüğü ve tahripkarlığına rağmen özellikle Semerkant'ın imarına çok önem vermiştir. Girdiği hiçbir ülkede de alimlerin incitilmesine müsade etmemiştir. Seferlerinin çoğunu Türk-İslam ülkeleri üzerine yönelttiği için eleştirilmesinin yanı sıra Timur'un, Orta Asya göçebelerinin İslamlaşmasında büyük rolü olmuştur. Timur'un kurduğu devlet, Türk-Moğol devlet esasları ve askeri teşkilatı unsurları ile İslam medeniyeti unsurlarını bünyesinde bir arada barındırmaktadır.

Müslüman olmasının yanı sıra eski Türk-Moğol geleneklerini de yaşatmaya çalışmış ve Cengiz Han yasına çok önem vermiştir. Kimi tarihçilere göre Timur için yasa şeriattan önce gelmekteydi. Timur, Cengiz Han ile akrabalığa ayrı bir önem vermiştir. Cengiz Han soyundan Kazan Han'ın kızı Saray Mülk Hanımı nikahına alarak damat anlamına gelen Küregen lakabını taşımaya hak kaznmıştır.Cengiz Han'ın soyundan gelmediği için "Han" unvanı yerine "Emir" unvanını kullanmıştır ve ölünceye kadar kukla dahi olsa, Cengiz Han soyundan birini Han olarak yanında taşımıştır.

Soyu ve Ailesi


Timur, Maveraünnehir’de günümüzde Özbekistan'da Semerkand’la Belh arasında Şehrişebz şehri sınırları içerisinde yer alan Keş şehrine bağlı Hoca Ilgar köyünde dünyaya geldi. Şerefeddin Al-i Yezdi'nin Zafername adlı eserinde Timur'un doğum tarihi 9 Nisan 1336 Salı, Oniki Hayvanlı Türk Takvimi'ne göre Sıçan Yılı olarak verilmektedir. O, Efsaneye göre, avucunda pıhtılaşmış kan ve ihtiyar adamın saçları gibi beyaz saçlarla doğmuştur. Avucunda kan ile doğması zamanın hakimi manasına gelen sahip kıranlık alameti olamakla beraber ilerde çok kan dökeceği biçiminde yorumlanmıştır. Timur sahip kıran unvanını ilerleyen yıllarda cihangir unvanını ile birlikte kullanmıştır. Saçlarının beyazlığı ise erken yaşta meydana gelen bir olgunluk görülüp onun ileride büyük işler başaracağına inanılmıştır.

Kaynaklarda Timur'un babasının adının Turagay annesinin adının Tekira Hatun olduğu kaydedilmektedir. Çağatay ulusunu oluşturan Türk-Moğol kabilelerinden Barlaslar'ın reisi olan Turagay sadece kendi kabilesinde değil Tüm Çağatay ulusunda itibarlı bir bey idi. Emir Timur'un soyu ölümünden sonra torunu Uluğ Bey tarafından Isık Göl civarından getirilip Semerkant'ta yazılarak, Timur'un mezarı üzerine dikilen yeşim taşı üzerinde şu şekilde kaydedilmiştir: Emir Timur Küregan b. Emir Turagay bi Emir Berkel b. Emir İlengir b. Emir İtil b. Emir Karaçar Noyan b. Emir Suguçcin b. Emir Erdemci Barula b. Emir Kaçulay b. Emir Tummanay. Timur'un ceddi Tumanay beşinci göbekten Cengiz Han'ın da atası olmaktadır.

Askeri ve siyasi hayatı

İlk yılları ve Maveraünehir'e hakim oluş
Timur, daha genç yaşında iken Doğu Türkistan’da hüküm sürmekte olan İli Moğollar’ı hükümdarı Tuğluk Timur’un 1360 yılında Maveraünnehir’e geldigi dönemde burada bulunan bazı beyler bölgeyi terk etmelerine rağmen kendisi terk etmeyerek Tuğluk Timur’a bağlılığını bildirmiştir. Karşılığında ise atalarının yurdu olan Keş ve çevresi kendisine bırakılmıştı.

Tuğluk Timur, oğlu İlyas Hoca Oğlan'ı Maveraünehir'in idaresine getirirken, Emir Begicek'i onun atabegliğine, Timur'u da hizmetine tayin etmişti. İlyas Hoca Oğlan'ın yanındaki emirlerin zalimce hareketleri üzerine Timur, Emir Kazagan'ın torunu Emir Hüseyin'in yanına gitti. Birlikte Horasan'a kaçarlarken Türkmenler tarafından yakalandılar ve Mahan'da altmış gün hapis yattıktan sonra serbest bırakılıp, Sancari kabilesi reisi Mübarekşah'tan yardım görerek tekrar buluşmak üzere ayrıldılar. Ancak bu sırada düşman karşısında zor duruma düşen Sistan hakimi Melik Fahrenddin'in kendilerini çağırması üzerine bin kişilik bir kuvvet ile yardıma geldiler. Fahreddin'in vaatlerini yerine getirmemesi üzerine buradan ayrılmak isteyince Sistanlılar tarafından yolları kesildi. Burada yapılan çarpışmada Timur'un sağ eline ok isabet ederek yaralandı. Muhtemelen ayağının sakatlanması da bu çarpışma esnasında olmuştur.

Yaralarının iyileşmesinden sonra Timur ve Hüseyin tekrar Maveraünnehir'e gelip Tirmiz, Belh ve Keş şehirlerini İlyas Hoca Oğlan'ın adamlarının elinden alıp, kendisini de yendikten sonra, kurultay toplayıp, Tuva Han'ın torunlarından Kabilşah Oğlan'ı han ilan ettiler. Timur ve Hüseyin uzun mücadelelerden sonra Maveraünnehir'e hakim olmuşlardı. Bu iki arkadaş arasında Hüseyin'in kız kardeşi Olcay Terken Aga'nın Timur'a nikahlanmış olmasından dolayı akrabalık ilişkisi de mevcut idi. Ancak 1365'ten sonra yavaş yavaş araları açılmaya başladı. Timur ile Hüseyin arasında Mâverâünnehir hâkimiyeti için bir mücadele söz konusu idi. Emîr Hüseyin Âdil Hān adına hareket ediyordu. Timur da buna karşılık Cengiz Han soyundan Suyurgatmış Han’ı tahta oturtup Emîr Hüseyin’e karşı yürüdü. 1370 yılında Belh’te kuşatılan Emîr Hüseyin yakalandı ve Emîr Keyhüsrev Huttelanî’nin kardeşini öldürmek suçundan öldürüldü. Timur, Emîr Hüseyin’i ele geçirmekle bütün Mâverâünnehir’e hâkim oldu. Emir Hüseyin'in Haremi ve hazineleri de Timur'un eline geçti. Timur bunlardan dördünü kendi haremine aldı bazılarını da yanındaki ileri gelen beylere verdi. Kendisinin aldığı hanımlar arasında Kazan Sultan'ın kızı Saray Mülk hanım da bulunuyordu. Bu evlilik, Saray Mülk Hanım'ın han kızı olması dolayısıyla Timur'a han damadı anlamına gelen küregen(Gürgan) unvanını taşımaya hak kazandırmıştır.

Harezm seferleri
Kuzey ve Batı Harezm Cuci ulusuna, Kat ve Hive Çağatay ulusuna ait idi. Timur da kukla han tayîn ederek idâreyi ele alan bir emîr olarak Cengiz Han soyundan Suyurgatmış Han'ı tahta çıkardıktan sonra Çağatay hanedanı adına hareket etme imkanı bulmuştu. Timur, Kongurat Oymağından Tengüdey'in oğullarının elinde olan Harezm bölgesinin önemli şehirleri Kat ve Hive ile ilgilenmekteydi. Buraları kontrol eden Hüseyin Sofi'ye elçi göndererek bu iki memleketin Çağatay Han'a ait olduğunu, bu yüzden burayı bırakmasını istedi. Hüseyin Sofi vilayeti kılıçla aldığını ve elinden yine kılıçla alınabileceğini bildirdi. Bunun üzerine Timur bölgeye asker sevk etti. Kat'ı ele geçirdi ve etrafı yağmaladı. Harezm'i de kuşattı. Bu arada Hüseyin Sofi'nin kuşatma altında öldüğü ve yerine kardeşi Yusuf Sofi'nin geçtiği haberi gelince barış sağlandı.

Özbek Han soyundan olan ve Hanzade diye meşhur olan Süyün Bek Hanım ile Timur'un büyük oğlu Mirza Cihangîr'in evlendirilmeleri kararlaştırıldı. Timur 1373 yılında tekrar Harezm üzerine yürüdü. Seferin sebebi Yusuf Sofi'nin sözünde durmaması ve Kat vilayetine asker sevk edip buraları harap ve halkını perişan etmesiydi. Timur'un Harezm'e yürüdüğünü öğrenince telaşlanan Yusuf Sofi barış yolları aramış ve netîcede Hanzade'nin bir an önce gönderilmesini kabul ederek düğün hazırlıklarına başlamıştı. Bu evlilik ile Timur kendisinden sonra oğlunu da Cengiz soyundan bir hanımla evlendirerek hanedana damat etmiş oldu. Hanzade, Timur'un ileride veliaht olarak göstereceği Muhammed Sultan'ı doğurmuştur.

1379 yılında Harezm meselesi tekrar patlak verdi. Harezm hakimi Yusuf Sofi Timur'un doğu ile meşgul olmasından yararlanmak istemiş ve Buhara tarafına asker sevk etmişti. Timur bir elçi gönderdiyse de Yûsuf Sofi bu elçiyi de yakalatmıştı. Timur, Yusuf Sofi'yi 3 ay kuşatma altında tuttu. Yusuf Sofi'nin rahatsızlanarak ölmesi ve yerine geçen Süleyman Sofi ile anlaşma sağlanması üzerine sefer sona erdi. Böylece Harezm bölgesi Timur'a bağlanmış oldu, ancak bir süre sonra Toktamış'ın etkisi ile ile bu bölgede hakim olan Sufî ailesi tekrar Timur'a muhalefet etti. Sufi ailesinin de mensup olduğu Kongrat kabîlesi Harezm'de hakim olan boydu. Bu boy Altın Orda'ya daha yakın bir boydu. Toktamış'ın annesi bu boya mensuptu. Bu boya mensup emirler Altın Orda'da etkili emîrlerdi. Hatta Ali Bey Kongrat, Toktamış Han'ın baş beyi idi. Timur 1371–1379 arasında düzenlediği dört seferle Harezm bölgesini fiilen hakimiyeti altına almıştı. Ancak Sofi ailesini ve Kongratları tam anlamıyla kendine bağladığı söylenemez. Kongratlar, Toktamış'ın Altın Orda devletinin toparlamasından sonra ona meyletmişler ve Timur 1388 yılında Harezm'e tekrar yürümek zorunda kalmıştı.

Horasan seferleri
Timur, Harezm meselesi hallolduktan sonra İran’ın parçalanmış durumunu düzeltmek için buraya yöneldi. O dönemde Ceyhun’dan batıya doğru şu devletler mevcuttu. Herat merkez olmak üzere Horasan’da Kertler (1245–1383); merkezi Sebzvar olmak üzere Horasan’ın batı tarafında Serbedârlılar; merkezi Cürcan olmak üzere Astarabad, Bistam, Damgan ve Simnan yöresinde Toga Timurlular; merkezi Şiraz olmak üzere Fars ve Kirman taraflarında Muzafferîler (1294–1393); merkezi Bağdad olmak üzere Irak-ı Arab, Irak-ı Acem ve Azerbaycan bölgelerinde ise Celayirliler (1336–1432) hüküm sürüyordu. Bunlar arasında sürekli çekişmeler yaşanıyordu. Timur Kert hanedanından başlayarak bütün bunları hakimiyeti altına aldı.

Timur 1380 yılında Kert'lerin elinde bulunan Herat'ı ele geçirdi. Daha sonra Horasan'ın batısına hakim olan Serbedarlılar'ın başşehri Sebzvar'ı ele geçirdi. 1381'de ise Emir Veli yönetimindeki Toga Timurlular'ın üzerien yürüdü ve İsferayin'i ele geçirerek Astarabad'a kadar ilerledi. Emir Veli, Timur'un ordusu ayrıldıktan sonra ükesine yeniden hakim oldu ancak 1384'te Timur'un ordusu tekrar gelince Azerbaycan taraflarına kaçtı ve ülkesi tamamen Timur'un topraklarına katıldı.

Üç yıllık sefer
Timur, Horasan seferleri sırasında İran'ın durumunu daha yakından görüp 1386'da bu ülkeyi tamamen ele geçirmeye karar vererek Semerkant'tan harekete geçti. Hac kervanlarına hücum ettiği bahanesiyle Luristan hakimi Melik İzzeddin'i ele geçirip oğullarıyla birlikte Semerkant'a gönderdi. Buradan Azerbaycan'a yöneldi. Bağdat hakimi Celayirli Sultan Ahmet'in Tebriz'e ilerlemekte olduğu haberini almştı ancak Sultan Ahmet Celayir, Timur'un üzerien geldiğini duyunca Bağdat'a geri döndüğünden Tebriz Timur tarafından kolayca ele geçirildi. Yazı Tebriz'de geçiren Timur baharda Gürcüler üzerine gaza amacıyla sefer düzenledi. Sürmeli ve Kars kalelerini alarak tahrip edip daha sonra da, Nahcivan ve Kars yöresinde fetihlerde bulunarak Tiflis'e girdi. Timur Gürcistan'a düzenlediği seferlerinde Müslüman olan Gürcüleri serbest bırakmış ve onları bu davranışlarından dolayı çeşitli şekillerde ödüllendirmiştir. Bu durumda onun Gürcistan'a karşı yapmış olduğu seferlerde gaza amacının samimi olduğu görülmektedir. Timur, Tiflis'i ele geçirip Şirvan taraflarını da kendine tabi kıldıktan sonra kışlamak için Karabağ'a geldi. 1387'de İsfahan’a girdi. İsfahan’da önce yörenin önde gelenleri, seyyidler, alimler, Timur’u karşılamaya çıktılar ve şehir halkının emân karşılığında mal vermeleri kararlaştırıldı. Şehrin ileri gelenleri orduda alıkondu, Timur Melik ile Mehmed b. Sultan Şah bu malı toplamak için şehre gittiler. Şehirden bir grup şehre giren askerlere saldırarak hepsini öldürdüler. Timur, Isfahanlılar isyan edince şehre tekrar döndü ve yedi yaşından küçük çocukları ailelerinden ayırtarak bir araya topladı. Daha sonra bu yedi bin çocuğu ailelerinin gözleri önünde saatlerce atlılara ezdirmek suretiyle katletti ve kafalarını vücutlarından ayırdı. Kentin yarısını dolaşmış olan tarihçi Hafız Ebu her biri 1500 kelleden 28 kule saydığını yazmaktadır.

Timur İsfahan’ı ele geçirdikten sonra Şiraz’a yöneldi. Onun Şiraz’da olduğu sırada Toktamış’ın muhalefet ederek asker gönderdiği, ve Semerkand tarafında karışıklık olduğu haberi ulaştı. Bunun üzerine Timur Semerkand’a döndü. Şirazın tam olarak alınması 1393 yılında Muhammed Muzaffer ve çocuklarının tamamen ortadan kaldırılmalarından sonra Şiraz’ın Emîrzade Ömer Şeyh’e suyurgal olarak verilmesiyle mümkün olacaktı.

Deşt-i Kıpçak üzerine seferler
Timur, Harezm üzerine seferlerde bulunurken, zaman zaman Kaşgar ve Isık Göl taraflarında Moğollar ile Dest-i Kıpçak üzerine de asker sevk ediyordu. Timur, Harezm'de iken onun yokluğunu fırsat bile Moğollar, Maveraünnehir'e gelerek yağma hareketlerine başlamışlardı. Timur 1375 yılı sonunda Duğlat emiri Kameredin üzerine yürüdü ancak kışım şiddetinden dolayı Semerkant'a dönüp kışı geçirdikten sonra 1376'da bu harekatı tekrarladı ve Moğol emiri yenilerek kaçmak zorunda kaldı.

Cengiz Han'ın oğlu Cuci'nin soyundan gelen Toktamış, Ak Orda hükümdarı Urus Han, babasını öldürtünce Semerkand'a giderek 1375'te Timur'a sığınmıştı. Timur'dan sağladığı destekle 1375'ten başlayarak Doğu Deşt-i Kıpçak'a egemen olup 1378'de Altın Orda Devleti'nin egemenliğini ele geçirdi. Bu konuma yükselince, Timur'un kendisine yapmış olduğu tüm yardımları unuttuğu gibi, onu bir bakıma küçümsemeye başladı.

Bu başarılardan sonra Altın Orda Devleti'ni eski sınırlarına kavuşturmak amacıyla Timur'a bağlı bulunan Harezm'i geri istedi. Bu isteği Timur'la aralarının açılmasına neden oldu. 1387'de Yağma amacıyla Timurun egemenlik sınırları içindeki Azerbaycan'a girmekten çekinmedi ardından aynı yıl Timur'un çıktığı batı seferinden yararlanarak onun oğlu Ömer Şeyh'i yenip tüm Maveraünnehir'i acımasızca yağmaladı.

Timur, Toktamış üzerine yürümeden önce Harezm’e yürümüştü. 1388’de beşinci kez Harezm’e girmiş olan Timur buraya girişiyle Toktamış’ın en önemli destekçileri olan bu Kongratlar’a bir darbe vurduğu gibi önemli bir muhalifini de ortadan kaldırmış oldu. Ürgenç’i ele geçirerek halkını Semerkand tarafına göçürdü, şehri yıktırdı, yerine arpa ekilmesini buyurdu. Şehir 1391 senesinde Timur’un Kıpçak’a yürüyüşüne kadar 3 yıl harap kalmış ve bu Kıpçak seferi esnasında Harezm’in imarını emretmiştir.

Timur, 1390 yılında Semerkant’tan Deşt-i Kıpçak’a gitmek üzere harekete geçti. Otrar yakınlarında Karaasman mevziine ulaştıklarında Toktamış Han’ın elçileri geldi. Görüşmede elçiler Toktamış’ın af dileyen mesajını ilettiler. Timur elçilere, Toktamış’tan iyi bir davranış görmediğini, ona güvenmediğini belirtti. Timur güvenlik gereği elçiyi tutuklattıktan sonra 22 Şubat 1391’de harekete geçti. Timur çok büyük bir mesafeyi kat etmiş, bu arada ordusunda çıkan ciddi boyutlu açlık ve susuzluk problemlerini aşmış, nihayet Toktamış’ın ordusu ile 20 Haziran 1391'de Kunduzca mevkinde karşılaşmayı başarmıştı. Timur ordusunu alışılmış üçlü sistemden (merkez, sağ, sol) farklı olarak 7 kol düzenine göre tanzim etmişti. Çok çetin geçen savaşın sonunda Toktamış’ın ordusu bozulmuş, yenilen Toktamış kaçmayı başarmıştı. Toktamış Han’ın, Timur’u Deşt-i Kıpçak derinliklerinde ordusuyla birlikte yok etme taktiği tutmamıştı.

Beş yıllık sefer
Toktamış'a karşı sefer esnasında İran'daki bazı yerli hakimlerin yokluğundan istifade ederek Timur'a yüz çevirmeleri üzerine Timur adamlarını bölgeye göndererek asker toplamalarını ve savaş ilan etmelerini istedi kendisi de 1392 yılının Haziran ayında hareket ederek Buhara'ya geldi. Buradan Ceyhun ırmağına geçerek Mazenderan 'a gelen Timur, buranın kendisine itaatten ayrılan hakimlerini baş eğmek zorunda bıraktı. Buradan Güney İran'a Fars bölgesine gelen Timur, Muzafferiler üzerine yürüdü. Şah Mansur'un Timur'un hakimiyetini tanımayarak Şiraz'a kapanması üzerine 1393 yılının Mart ayında onun üzerine yüründü. Şah Mansur büyük bir yenilgiye uğrayıp kaçarken yakalanıp tüm hanedan üyeleriyle birlikte öldürüldü ve ülkesi Şeyh Ömer'e verildi.

Mazenderan ve Fars’ı zapt ettikten sonra Timur, 1393 Ağustos’unda Bağdat üzerine yürüdü. Bağdat’da Celayirlilerin son temsilcisi olan Sultan Ahmed’e değerli hediyeler göndererek hakimiyetini tanımasını istedi. Timur’dan korkan Sultan Ahmed bunu kabul etmiş ancak Timur’a karşı koyacak gücü kendisinde de göremediğinden Şam’a yönelmiş oradan da Memluk Sultanlığına sığınmıştır. Bunun üzerine Timur da öncelikle Bağdat’a yürümüştür. Timur Bağdat'ı ele geçirdikten sonra Erzincan Emiri, Ak koyunlu ve Kara Koyunlu beyleri ile Sivas-Kayseri hakimi Kadı Burhaneddin'e haber göndererek itaat etmelerini istemiş Memluk sultanı'na da kalabalık bir elçi heyeti göndermiştir. Ancak cavapları beklemeden harekatına devam edip Musul, Mardin ve Diyarbakır'ı zaptedip Van gölünün kuzeyindeki Aladağ'a gelmiştir. Burda iken Erzincan Emiri Taharten yanına gelerek bağlılığını bildirmiştir. Memluk Sultanı Timur'un elçilerini öldürerek karşılık vermişti. Bunun üzerine Timur Suriye'ye yürüme kararı aldı. Ancak Kadı Burhaneddin'in çabalarıyla Yıldırım Bayezid, Berkuk, Toktamış ve Kadı Burhaneddin arasında bir ittifak kurulmuştu. Bu sırada Erzurum'a kadar gelmiş olan Timur Anadolu'da Güneyden Memlukler, Kuzeyden ise Altın Orda kuvvetleri arasında kalacağını hesap edip birden bire geri dönme kararı alıp Toktamış'ın üzerine yürüdü.

Bu geri dönüş sırasında ilk olarak Gürcistan'da fetihlere girişti. Bunun sebebi Kral Bagrat'ın Timur'a boyun eğip ona bağlı bir kral olduktan sonra isyan etmesi idi. Kendisine söz verildikten sonra sözünde durmayarak ihanette bulunanları hiçbir şekilde affetmeyen Timur, Bagrat'ın bu ihanetine karşılık olarak Tiflis'i yağmalattı ve bütün Kakheti ve Kartli arasındaki yerler yıkıma uğradı. Hıristiyan din adamlarına ve abidelerine saldırıldı. Sweti-Tzkhoveli'nin kilisesi ve Mtzkheta katedrali yağmalanarak tahrip edildi. Dehşetli bir kıyım Gürcistan'ın bütün unsurları üzerinde sürdürüldü. Ruisi'de Ghtaeba'nın tarihsel yapıları yerle bir edildi. Bu arada Timurlular orada kamp yaparken, yağma ve öldürmeler üst Kartli'nin bütün vadileri boyunca sürdürüldü

1391'de Kunduzca savaşında aldığı mağlubiyete rağmen Deşt-i Kıpçak'taki gücünü koruyan Toktamış, Memluk sultanı Berkuk'a elçiler göndererek Timur'a karşı onunla ittifak kurmuştu. Öcünü almak için için Timur'un Mardin ve Diyarbakır bölgesinde bulunduğu bir sırada Derbend üzerinden Şirvan'a bir baskın yaparak tüm halkını kılıçtan geçirdi kenti yağmalatıp, yakıp yıktı. Gürcistan'daki fetihlerden sonra hazırlıklarını tamamlayan Timur, 1395 yılı Şubat ayında Toktamış üzerine hareket emri verdi. Toktamış'ı kesin olarak ortadan kaldırmak amacıyla harekete geçen Timur'un ordusu Toktamış'ın ordusu ile 1395'te Terek nehri kıyısında karşı karşıya geldi. Timur, üç günde ordusunu çember haline getirip çember daraldıkça açlık karşısında ordusuna büyük bir av ve moral sağladı. Timur, Terek nehri karşısında üç gün karşılıklı aşağı yukarı hareket eden ordusundaki kadınlara asker kıyafeti giydirip aşağı doğru hareket ettirdi erkekler ise yukarı kesimden karşıya geçerek karşıya geçerek Toktamış askerlerini korkunç biçimde yenilgiye uğratıp perişan etti. Timur, Toktamış’ı bir kez daha yenilgiye uğratmışsa da onu ele geçirememişti. Buna üzülen Timur, Toktamış’ın yeniden kuvvet toplayarak üzerine gelmesini engellemek için, Özü (Dinyeper)ırmağı taraflarına yürüyerek Toktamış ile birlikte hareket eden kabileleri yağmalamış, onları Balkanlara doğru sürmüştür. Timur ileri harekatına devamla Ejderhan ve Berke Sarayı üzerine yürümüş, ciddi bir mukavemet görmeden buraları da ele geçirmiştir. Bu seferiyle Timur, Altın Ordu Hanlığı’na çok büyük bir darbe indirerek Altın Ordu’nun bütün gücünü hemen tamamen yok etmiştir.

Son düzenleyen Safi; 23 Mart 2017 20:02
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.