Üye Ol
Giriş
Hoş geldiniz
Misafir
Son ziyaretiniz:
05:52, 1 Dakika Önce
MsXLabs Üye Girişi
Beni hatırla
Şifremi unuttum?
Giriş Yap
Ana Sayfa
Forumlar
Soru-Cevap
Tüm Sorular
Cevaplanmışlar
Yeni Soru Sor
Günlükler
Son Mesajlar
Kısayollar
Üye Listesi
Üye Arama
Üye Albümleri
Bugünün Mesajları
Forum BB Kodları
Your browser can not hear *giggles*...
Your browser can not hear *giggles*...
Sayfaya Git...
Perşembe, 16 Mayıs 2024 - 05:52
Arama
MaviKaranlık Forum
Tip Nedir?
-
Tek Mesaj #1
_Yağmur_
VIP
VIP Üye
7 Aralık 2012
Mesaj
#1
VIP
VIP Üye
Tip Nedir?
MsXLabs.org & Morpa Genel Kültür Ansiklopedisi
Öykü, roman ya da tiyatroda benzerlerinin ortak niteliklerini kişiliğinde toplayan, bunları abartılmış biçimde yansıtan kişi. Tip yaratma, kişiyi kişide simgeleme, bütünselliği içine yerleştirme işidir. Bu simgeleme ya da bütünleme yoluyla, insanlığı yücelten ya da aşağılaştıran nitelikler, özellikler vurgulanır. Bu nedenle tipler, olağan, normal kişilikler değildir. Cervantes'in "Don Kişot"u bu açıdan en iyi örnektir.
Anlatmaya bağlı metinler
de olayın merkezinde bulunan, ait olduğu toplumsal sınıfın veya zümrenin ayına özelliklerini üzerinde taşıyan kişiye "
tip
" denir. Tip, anlatma metinlerinde temsilcisi olduğu toplum katmanını başat özellikleriyle yansıtır. Buna göre romanda görülen tip ile toplumsal katman içinde yer etmiş olan gerçek kişiler arasında büyük benzerlikler bulunur ve bundan dolayı eser, okuyucuda gerçeklik duygusu uyandırır. Alıcı, metni okuyunca, yazarın, çevresindeki kişileri anlattığını sanır.
Tiplerden bazıları doğal olarak çizilirken bazıları idealistleştirilir. İster kötü ister iyi olsun yazar tarafından idealistleştirilen kahramanlar abartı öğesi taşıyan kahramanlardır.
Yazar öyle bir tip çizer ki; onun bir benzerini toplumda görmek mümkün değildir. Bu tip kahramanlar okuyucuda gerçeklik duygusunu yıkar, örneğin tip; hem zengin hem cömerttir, çevresindeki herkese yardım eder;
destan
kahramanı kadar güçlüdür, elinden her iş gelir. Çok güzel ve yakışıklıdır. Dindardır. Bütün ilim dallarını en ince ayrıntısına kadar bilir. Sanat dallarının hemen hepsinde yeteneklidir, bu konuda ondan iyisi yoktur...vs. Bu Özeliklerin bulunduğu metinlerde kolay kolay çatışma olmaz. Çünkü kişinin hiçbir zaafı yoktur. Herkes tarafından sevilir.
Oysa gerçekçi tip, zaaflarını kaybetmez. O, birkaç yönü ile grubunu temsil eder, birçok yönü ile diğer kahramanlardan biridir. Ancak temsil ettiği toplumsal katmanı iyi temsil eder. Bu, yazarın gözlem gücünün kuvvetli olduğunu, insanı iyi tanıdığını gösterir. Örneğin; Moliere'in Cimri piyesindeki Harpagon, cimri insanlan evrensel olarak yansıtan bir tiptir. Bu tip cimriler, her toplumda ve bütün zamanlarda yaşayabilir. Ama
Namık Kemal
'in "Vatan Yahut Silistre" eserindeki İslam Bey,
Ömer Seyfettin
'in "Pembe İncili Kaftan"ındaki Muhsin Çelebi, idealistleştirilmiş tiplerdir.
Ömer Seyfettin, Muhsin Çelebi tipini öne çıkarmak için onu kalın çizgilerle çizer. Dindardır, aşın derecede dürüsttür, vatanperverdir, fedakardır, ilim sahibidir, gazidir, dobradır, zengindir...vs. Muhsin Çelebi o kadar cesaret sahibidir ki, Şah İsmail'in karşısında Pembe İncili Kaftan'ın üzerine ondan izin almadan oturur. Bağıra bağıra fermanı okur, arkasına bakmadan saraydan çıkar. Ömer Seyfettin bu idealistleştirmeyi yaparken Şah İsmail'den olumsuz olarak bahseder ve onun, Muhsin Çelebi'yi anlamadığından, Türkçeyi bilmediğinden söz açar. Oysa gerçekte Şah İsmail, Hatayi mahlasıyla Türkçe bir
divan
oluşturan,
Yunus Emre
gibi güçlü ve
tasavvufi şiirler
söyleyen bir şairdir.
Tiplerin aşın derecede kötü veya iyi çizilmesi,
Tanzimat roman ve hikâyeleri
nde çok görülen bir husustur. Çünkü Tanzimat romancıları, metinler aracılığıyla toplumu değiştirmek isteyen yazarlardır.
Felatun Bey ve Rakım Efendi
bunlardandır.
Cumhuriyet dönemi
nde
Reşat Nuri Güntekin
, "Yeşil Gece"de ve diğer eserlerinde din adamı tipini tamamen olumsuz çizen yazarlanmızdandır. Onun eserlerinde, adı müftü, hoca, şeyh, imam, müezzin, kadı, medrese hocası, mürit vs. kim olursa olsun hep olumsuz olarak çizilir. Buna göre bu tiplerin hepsi cahildir, çıkarcıdır, vatan hainidir, halkı sömürür, namus kavramına değer vermez, dindar görünür ama ne dini bilir ne de dindardır. Bütün bu özellikler, yazarlar için bir kusur kabul edilmiştir. Çünkü insan hem iyi hem kötü yanları olan bir varlıktır. Örneğin;
Mustafa Kutlu
'ya ait "Kambur Hafız ve Minare" hikâyesinde Hafız Ali de aşırı bir tip yanlısıdır. Ona göre müezzin dindar bir adamdır ve sevdiğini alamasa da intihar etmez. Hafız Ali, bunu gerçekçi bulmaz ve yazardan bunu değiştirmesini ister. Oysa metnin içinde kurmaca bir kişilik olarak yer alan yazara göre bunlar olabilir şeylerdir.
Edebî metinlerde tiplerden bazıları taklit edilen, çoğaltılan tiplerdir. Aydın tipi, alp-eren tipi, âşık tipi, eşkıya tipi, hoca tipi, kahraman tipi, öğretmen tipi, hasta tipi... gibi.
Aşağıdaki metin
Yakup Kadri Karaosmanoğlu
'nun, "
Sodom ve Gomore
" adlı eserinden alınmıştır ve yazar Sami Beyden bahsetmektedir.
"...Sami Bey için İngiltere, ortaksız bir ilâhtır. Dünyânın bütün işleri, bütün dünya milletlerinin alın yazıları onun vereceği kararlara ve hükümlere bağlıdır. Onun arzu ve iradesi dışında hiçbir şeyin olmasına imkân yoktur. Gerçekten yanm asırlık bir tecrübe dizisi, ondaki bu kanaati sarsılmaz bir inanç hâline getirmişti. Şimdi nasıl olur da bir avuç Anadolu Türk'ünün bu heybetli kudrete rağmen başanya ulaşacağına ihtimal verebilirdi?
Sami Bey,
Tanzimat Devri
'nin meydana attığı o biçim alafranga Türklerdendir ki, Türk'ten başka her milletin gücüne inanırlar ve Türkiye'ye ait meselelerin mutlaka başkaları tarafından halledilebileceği fikrindedirler.
Kurtuluş Savaşı'nın bitmesi üzerine
Leylâ
hatasını anlar ve Necdet'e döner. Necdet ruhen de kirlendiğini düşündüğü Leylâ'yı reddeder."
kaynak
BEĞEN
Paylaş
Paylaş
Bu mesajı
1
üye beğendi.
"İnşallah"derse Yakaran..."İnşa" eder YARADAN.
Cevapla
Kapat
Saat: 05:52
Hoş Geldiniz Ziyaretçi
Ücretsiz
üye olarak sohbete ve
forumlarımıza katılabilirsiniz.
Üye olmak için lütfen
tıklayınız
.
Son Mesajlar
Yenile
Yükleniyor...