Arama


Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
12 Aralık 2012       Mesaj #10
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
İç göçler 1950 'den sonra Ulaşımın gelişmesi ve sanayileşme ile artış göstermiştir.
İç Göçün (Köyden Kente) Sebepleri

1. Hızlı nüfus artışı,
2. Tarım alanlarının miras yoluyla küçük parçalara ayrılması,
3. Tarımda makineleşme ile işsizliğin oluşması (bu genelleme Karadeniz bölgesi için geçerliliğini yitirir.).
4. Eğitim hizmetleri, alt yapı hizmetlerinin yetersizliği,
5. Kan davaları ve terör.
6. İklim ve yer şekillerinin olumsuz etkileri.
7. Sağlık hizmetlerinin yetersizliği (en az etkili).
8. İş imkanlarının sınırlı olması.
9. Kentlerde sanayinin gelişmiş olması.
Köyden Kente Göçün Sonuçları
1. Nüfusun dağılışında dengesizlik olur.
2.Yatırımların dağılışında dengesizlik olur.
3. İşsizlik ortaya çıkar.
4.Konut sıkıntısı olur. Sonuçta gecekondulaşma olur.
5.Sanayi tesisleri (fabrikalar) kent içinde kalır.
6. Çevre sorunları artar.
7.Trafik, eğitim-sağlık problemleri olur.
8.Alt yapı hizmetlerinin götürülmesi zorlaşır.
9.Kültür çatışması olur.
10.Kırsal kesimdeki yatırımlarda verimsizlik olur.
Köyden Kente Göçü Önlemek İçin
1.Sulamalı tarım yaygınlaştırılmalı,
2.Modern tarım yöntemleri yaygınlaştırılmalı.
3.Besi ve ahır hayvancılığı geliştirilmeli.
4.Eğitim -sağlık hizmetleri geliştirilmeli.
5.Tarıma dayalı sanayi kolları kırsal kesime kaydırılmalı
6.Alt yapı hizmetleri geliştirilmeli (yol ,su, elektrik, haberleşme).

GÖÇ

Waugh'a göre (1990: 301) "göç, devinim ve insanın yerleşme yerinde, bazı dönemlerde, kalıcı değişimidir. Göçler itici ve çekici faktörlerin etkileri ile ortaya çıkmaktadır. İtici faktörler, insanları mevcut yerleşmelerinden hoşnutsuz eden baskılar nedeniyle uzaklaştırırken, çekici faktörler insanların yeni bir yerleşmesine etki eder". Göç, kısaca, insanların yaşadıkları yerleri
herhangi bir amaçla uzun veya kısa süreli olarak değiştirmesi olayıdır.
Göçün Sebepleri
Göç hareketinin çok sayıda sebebi bulunmaktadır. İnsanların yaşamlarını devam ettirebilmeleri için ekonomik anlamda, içinde bulundukları devre göre, belirli standartlarda olanaklara sahip olmaları gerekmektedir. İnsanlar yaşamak için öncelikle fizyolojik ihtiyaçlarını karşılamak zorunda olup, bunun için belirli bir gelire ihtiyaç duyarlar. Bu amaca yönelik insanlar, bir işte çalışarak kendisinin ve bakmak zorunda olduğu kişilerin geçimini sağlamaktadırlar. İnsanlar bulundukları ortamlarda iş bulamıyor ve geçimlerini sağlayamıyorlarsa iş bulabilecekleri bir yere göçmek zorundadırlar. Bu nedenle de araştırma sahasında, göçün en önemli sebebi, iş bulmak amacını taşımaktadır (%78,1). GAP'ın faaliyete geçmeye başlaması ile beraber, bu neden ortadan kalkmaya başlamıştır Yukarıda değinilen göçün nedenlerini Gökçe'de (1996: 264) destekleyerek, 1981 verilerine göre %40 olan topraksız çiftçi ailelerinin oranının 1993'e gelindiğinde de aynı olduğunu belirtmiştir. Ayrıca, bu durumun topraktan yeterli geçim sağlayamama, kentlere kitlesel göç ve işsizlik sorununu da beraberinde getirdiğini vurgulamıştır. Araştırma sahasında göç olayının sebeplerinden bir diğeri "kan davası"dır. Kan davasının göç nedeni olması (%2,1), sahada kan davası olaylarının hala devam ettiğini göstermesi bakımından oldukça önemlidir. Bu çağdışı olayın hala yaşanıyor olması sahadaki insanların geleneksel etkilerinden kopamıyor olmasının bir göstergesi olması yanında, eğitim, ekonomik ve kültürel anlamdaki bazı eksikliklerin etkili olduğu söylenebilir. F. Doğanay
(1997: 21-22), Harran'da 1970'li yıllarda, bazı aileler arasında kan davasının olduğuna dikkat çekerek, bunun ailelerde huzursuzluk ve güvensizlik nedeni olduğunu belirtmiştir.
Araştırma sahasında, ankete katılan hane halkı reislerinden köyden "göçmek isteyenlerin" oranı azımsanmayacak kadar çoktur (%25,4), Ancak, bu sadece bir istek olup, kesinleşmiş bir olay değildir. Köyden göçmek istemeyenler ise çoğunluğu oluşturmaktadırlar (%74,6). Bu da, göçün durmaya başladığının göstergelerinden kabul edilebilir.
Ankete katılan hane halkı reislerinden yurt içine göçmek isteyenlerin önemli bir kısmı; Adana (%34,9) ve İstanbul'u (%21,7) tercih etmişlerdir. Göç isteği çoğunlukla yakın merkeze ve il içine doğru bir hareketlilik göstermiştir (%72,2), (Tablo 5). Bu oranlara bağlı olarak göç isteğinin, iş imkanı fazla olan gelişmiş uzak merkezlere ve yakın merkezlere şeklinde olduğu söylenebilir.
Dış göç eğilimine karşın, Şanlıurfa'dan dışa göç eğilimi son 15-20 yıl süresince sürekli düşüş göstermiştir. Buna karşın, bölge kentlerine olan göç; nüfus yığılmasına sebep olmaktadır.
Araştırma sahasına, göç ederek gelenlerin çoğu iş imkanının artmış olduğunu belirtmişlerdir (%73,3). İş kurduğu için gelenlerde de artış vardır (%6,7) Bu durum, GAP'ın ve Şanlıurfa ilinin iş cazibesi bakımından önemli olmaya başladığını gösterdiği gibi gelecekte de önemli olacağının işaretlerindendir.
Sahada 1995 yılından itibaren, Atatürk Barajı'ndan sulamanın başlaması ile beraber, önceleri Türkiye'nin diğer bölgelerine çalışmaya giden insanların geriye dönmeye başlamış olmasına karşın, bu "tersine göç" nüfusun artış hızını etkiyecek kadar yüksek değildir. Çünkü, göç hareketinin etkileri kısa sürelerde görülmez. Araştırma sahasında yaşayan insanlar, daha önceleri, Adana ve Çukurova gibi yerlere çalışmaya gitmişlerdir. 1995'te GAP'ın devreye girmesi ise, henüz yeni sayılabilecek bir olaydır. Bunun "tersine göç"gibi sosyal boyuttaki olaylara geç tesir etmesi de gayet doğaldır. Bölge dışına göç eden insanlar göç ettikleri yerlerde ekonomik faaliyetlerini sürdürdüğü gibi buralardan genellikle geriye dönmek istemezler. Çünkü, geriye döndükleri zaman tekrar geldikleri yerlere uyum sağlamaları da geç olacak ve buna bağlı olarak da kurulu düzenleri bozulacaktır. Türkiye'de son yıllarda yaşanan, ülke genelindeki ekonomik çıkmazın da tersine göçe olumsuz etkisi olduğu söylenebilir. Bu sebeple, son yıllarda artması beklenen tersinegöç, yukarıda belirtilen nedenlerle az gerçekleşmiştir. Tersine göç olgusunun az da olsa başlamış olması, GAP'ın çekici özelliklerinden kaynaklanmaktadır.


Kaynak: Mevsimlik göçlerin sebebi ve sonuçları nelerdir?