Arama

İsmet İnönü - Tek Mesaj #2

Blue BooL - avatarı
Blue BooL
Ziyaretçi
9 Kasım 2006       Mesaj #2
Blue BooL - avatarı
Ziyaretçi

İNÖNÜ (Mustafa ismet)


türk asker ve devlet adamı, Türkiye'nin ikinci cumhurbaşkanı
(İzmir 1884 - Ankara 1973).
Ad:  İsmet İnönü3.jpg
Gösterim: 1728
Boyut:  30.7 KB

Babası, Kürümoğulları’ndan Mehmet Reşit Bey bitlisli, annesi Çevriye Hanım razgıratlıdır (Deliorman, Bulgaristan). Sivas Askeri rüştiyesi'ni bitirdikten sonra (1895) bir yıl Sivas Mülkiye idadisi'nde okudu. 1897’de İstanbul'da Mühendishane idadisi'ne, 1900’de Topçu harbiyesi’ne girdi. Harbiye (1903) ve Harp akademisi'ni (1906) birincilikle bitirdi. Kurmay yüzbaşı olarak Edirne'deki II. Ordu'ya atandı; Cevat Paşa’nın karargâhında kurmay subay olarak görevlendirildi. 1907'de Fethi Bey’in (Orbay) önerisiyle gizli ittihat ve Terakki cemiyeti’ne girdi. 1908’de ikinci meşrutiyet ilan edildiğinde cemiyetin Edirne merkezinin ileri gelen üyelerinden biriydi. Kasım 1908’de Edirne’deki 2. Süvari tümeni kurmay heyetinde görev aldı. 31 mart ayaklanmasını bastırmak için toplanan Hareket ordusu'na Yeşilköy’de katıldı.

1909'da toplanan ittihat ve Terakki kongresi’nde II. Ördü delegesiydi. Kongrede, ordunun siyasetten ayrılmasını savunan Mustafa Kemal Bey’i (Atatürk) destekledi. Ertesi yıl, Ahmet izzet Paşa komutasında Yemen’e gönderilen IV. Kolordu kurmay heyetinde yer aldı. 1912’de binbaşılığa yükseldi ve Yemen kuvvetleri komutanlığı kurmay başkanı oldu, ilk diplomatik görevini de Yemen’de üstlendi; imam Yahya ile görüşerek barışı sağladı. 1913’te İstanbul'a döndü; Balkan savaşı sırasında Çatalca’daki başkomutanlık karargâhında, yine Ahmet izzet Paşa emrinde, 1. şubede görev aldı. Savaştan sonra Bulgarlar' la imzalanan İstanbul antlaşması (eylül 1913) görüşmelerine asken danışman olarak katıldı. Daha sonra Balkan savaşı'nda yenilgiden sorumlu görülen general ve yüksek rütbeli subayların soruşturmalarını yürüttü.

1913 sonunda Genelkurmay 3. şubede, sonra I. Ordu kurmay heyetinde görev aldı. Kasım 1914'te yarbay oldu; 1. şube müdürlüğü yaptı (aralık 1914 - aralık 1915). Ertesi yıl albaylığa yükseldi. Karargâhta, Enver Paşa’nın emrinde, ordunun yenileştirilmesi girişimlerine katıldı. Sürmekte olan Birinci Dünya savaşı'nda cephelerde faal olarak görev almak istedi ve II. Ordu kurmay başkanlığına atandı (aralık 1915 - ocak 1917); Kafkas cephesi'ne gitti. Orada, H Ordu komutan vekilliğine atanan Mustafa Kemal Paşa'yla birlikte çalışma olanağı buldu. Aralarında derin bir dostluk doğdu. Mustafa Kemal Paşa'nın önerisiyle IV. Kolordu komutanlığına getirildi (ocak-mayıs 1917). Daha sonra Suriye cephesi’ndeki XX. Kolordu’ nun bir buçuk ay süreyle komutanlığını yaptı; oradan III. Kolordu komutanlığına atandı (haziran 1917 - ekim 1918). Bu kolordu Mustafa Kemal Paşa’nın komuta ettiği VII. Ordu'ya bağlıydı. Böylece iki komutanın beraberliği sürdü. Mustafa Kemal Paşa'nın, ülkenin ve ordunun durumu hakkında başkomutanlığa sunduğu raporu birlite hazırladılar.

1918 ekiminde hastalanan ismet Bey İstanbul'a döndü. 13 ekimde ittihat ve Terakki hükümeti istifa etti. ismet Bey’in eski komutanı Ahmet izzet Paşa yeni hükümeti kurup (14 ekim) Harbiye nazırlığını da üstlenince, Albay ismet Bey'i Harbiye nezareti müsteşarlığına atadı. (12 ekim), 30 ekimde Mondros silah bırakışması imzalandı. Hükümet de bir ay sonra düşünce ismet Bey müşteşarlıktan ayrıldı. 1918-1920 arasında Harbiye nezaretinde çeşitli komisyonlarda görev aldı. 1919’da Mevhibe Hanımla evlendi. Dört çocukları oldu; üçü yaşadı (Ömer, Erdal ve Özden). İstanbul’da Mustafa Kemal Paşa’yla sık sık görüştüler. Mustafa Kemal Anadolu’ya geçmeye karar verince onu ziyaret etti. Anadolu'da yerleşinceye kadar İstanbul’da kalmasını, buradan yardım etmesini, işe başladığı zaman kendisini çağıracağını söyledi. 19 mart 1920'de Ankara’dan beklenen çağrı geldi. ismet Bey er kıyafeti ve kimliğiyle, 21 günlük bir yolculuktan sonra Antora'ya vardı. Daha önce de ocak 1920’de Ankara'ya gelmiş, ancak Harbiye nazırı Fevzi Paşa’nın çağrısı üzerine İstanbul’a geri dönmüştü. Ankara’da, Heyeti temsiliye’n'in kurmay başkanı gibi çalışmaya başladı. 23 nisan 1920’de TBMM açılınca, Edirne milletvekili olarak toplantıya katıldı; Erkânıharbiyei umumiye (genelkurmay) vekili (bakanı) oldu. Bu göreviyle yeni bir ordu kurmayı ve yönetmeyi üstleniyordu.

İstanbul’da kurulan bir divanı harp (Nemrut Mustafa divanı harbi), Mustafa Kemal Paşa'yla birlikte onu da asi sayarak idama mahkûm etti. Savaşın dağınık, disiplinsiz Kuvayi milliye çeteleriyle değil düzenli ordu birlikleriyle kazanılacağına inanan ismet Bey, yokluklar içinde Kurtuluş savaşı’nı kazanacak orduyu kurmaya başladı. Bu sırada Ali Fuat Paşa, onun uyarılarına karşın, elindeki yetersiz kuvvetlerle Gediz saldırısını başlatıp başarısızlığa uğradı; görevden alındı. İsmet Bey, onun yerine Batı cephesi kuzey kesimi komutanlığına atandı. Genelkurmay başkanlığı görevi de sürecekti. Batı cephesi’nde Çerkez Ethem kuvvetleri bir sorun oluşturuyordu. Başına buyruk Ethem'in çetesinin denetim altına alınması ya da dağıtılması gerekmekteydi. Ordu bir yandan Yunanlılar'a karşı savaşırken bir yandan da, önemli bir güç oluşturan Ethem çetesine karşı harekete geçmek durumunda kaldı. Bu durumu değerlendiren düşman birliklerinin ileri hareketi Birinci İnönü' savaşı’yla durduruldu (11 ocak 1921). Sonra Çerkez Ethem çetesi de Kütahya’da yenilgiye uğratılarak dağıtıldı. Ethem ve kardeşleri Yunanlılar’a sığındılar (22 ocak), ismet Bey mirlivalığa (tuğgeneral) yükseldi. Birkaç ay sonra başlayan yunan saldırısını da İnönü mevzilerinde durdurdu ve geri püskürttü (1 nisan 1921).

ikinci İnönü zaferi olarak anılan bu harekât, TBMM’de Çerkez Ethem kuvvetleri gibi çetelerle savaşı sürdürmeyi savunan muhalefete karşı, düzenli ordu birliklerinin kurulmasını savunan Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşlarının durumunu güçlendirdi. Zaferden sonra bir telgraf çeken Mustafa Kemal Paşa onu kutladı ve onun “yalnız düşmanı değil milletin makûs talihini de" yendiğini belirtti, ismet Paşa Yunanlılar'ın Kütahya-Eskişehir saldısında orduyu, Mustafa Kemal Paşa’nın önerisine uyarak Sakarya’nın gerisine çekti. Temmuz 1921’de Genelkurmay başkanlığı görevini Fevzi Paşa'ya (Çakmak) devretti. Büyük taarruz'un hazırlanmasında Mustafa Kemal ve Fevzi paşalarla birlikte çalıştı. Sakarya ve Büyük taarruz arasındaki dönemde, savaşı kaza nacak orduyu hazırladı. 26 ağustosta başlayan Büyük taarruzla düşman yenilgiye uğratıldı, ismet Paşa karargâhını Bornova’da kurdu (10 eylül 1922).

Savaştan sonra Mudanya'da sürdürülen silah bırakışması görüşmelerinde TBMM hükümetini ismet Paşa temsil etti (3 ekim 1920). Ardından TBMM tarafından Dışişleri bakanlığına seçildi (26 ekim). Lozan'da barış görüşmelerini yürütecek heyetin başkanlığına atandı, iki aşamada sürdürülen zorlu görüşmeleri başarıyla yürüttü ve 24 temmuz 1923’te antlaşmayı imzaladı. Cumhuriyet’in ilanına kadar Dışişleri bakanlığını sürdürdü. 13 ekim 1923’te 14 arkadaşıyla birlikte Ankara'nın başkent olması için önerge verdi. 28 ekim gecesi Mustafa Kemal paşa’yla birlikte Teşkilatı esasiye kanunu’nda (anayasa) yapılacak değişikliği hazırladı. Bu değişiklikle Türkiye'nin bir Cumhuriyet olduğu belirtiliyordu. TBMM'de değişiklik önergesinin kabulüyle Cumhuriyet kuruldu, ilk Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal, ilk başbakan da ismet Paşa oldu.

19 kasım 1923'te CHP başkan vekilliğini de üstlendi. Kasım 1924'te bir süre Başbakanlıktan ayrıldıysa da Doğu Anadolu’daki Şeyh Sait ayaklanması üzerine yeniden hükümeti kurmakla görevlendirildi (mart 1925). Başbakan olur olmaz Takri'ri sükûn kanunu'nu çıkardı. Bu kanundan aldığı olağanüstü yetkiyle bazı dergileri, gazeteleri, Terakkiperver cumhuriyet fırkası’nı kapattı. istiklal mahkemeleri yeniden kuruldu. Eski ittihatçıların oluşturduğu muhalefet grubu dağıtıldı. Otoriter tek parti yönetimi yerleşti. Muhalefetin susturulduğu ortamda devrimler, laikleşme girişimleri gerçekleştirildi. Doğu illerindeki halkın bir bölümü göçürüldü. Bu tür genel valilik olan Umumi müfettişlikler kuruldu (1927). Mayıs 1927’de Teşviki sanayi kanunu'yla sanayi kuruluşları için özendirici önlemler getirildi.

ismet Paşa, orduyla ilişkisini kesmemişti. 1926’da birinci ferikliğe (orgeneral) yükseldi. Haziran 1927’de askerlikten emekli oldu. 1934’te Soyadı kanunu çıkınca Atatürk, kendisine İnönü soyadını verdi.

1930-1937 döneminde Başbakan ismet Paşa ulusal iktisadın gelişmesine ağırlık verdi; devletçilik ilkesini savundu. Etkili bir demiryolu siyasetiyle ulaştırma sorunlarını çözmeye yöneldi, ilk beş yıllık sanayi planı onun yönetiminde gerçekleştirildi. Ancak liberal iktisattan yana olanlar devletçi girişimleri eleştirmeye başlamışlardı, iş bankası çevresi olarak bilinen grup Celal Bayar'ı destekliyordu. Nyon konferansıyla ilgili görüş ayrılıkları İnönü ve Atatürk arasındaki çatışmayı daha belirginleştirdi. Atatürk, Başbakanlıktan ayrılmasını isteyince istifa etti (25 ekim 1937); CHP genel başkan vekilliğinden de ayrıldı, ancak milletvekilliği sürdü.

Atatürk’ün ölümünün ertesi günü (10 kasım 1938) toplanan CHP Meclis grubu, oy birliğiyle İnönü’yü Cumhurbaşkanı adayı seçti. TBMM toplantısında da yine oy birliğiyle Cumhurbaşkanı seçildi. Atatürk’ün kendisinden sonra Başbakanlığa
getirdiği Celal Bayar’ı yeniden hükümeti kurmakla görevlendirdi. 26 aralık 1938'de toplanan CHP olağanüstü kurultayı İnönü’ yü “değişmez genel başkan" ve "Milli şef" seçti. TBMM’nin ocak 1939’da seçimleri yenileme kararı alması üzerine Başbakan Bayar da istifa etti; yerine Refik Saydam atandı. İnönü, Atatürk’ün ölümünden sonra birleştirici bir siyaset izledi. Kurtuluş savaşı sırasında önemli görevler üstlenmiş, sonraları çeşitli nedenlerle Atatürk’ün çevresinden uzaklaşmış Kâzım Karabekir, Ali Fuat Cebesoy, Refet Bele, Fethi Okyar gibi kimseleri aday listesine alarak milletvekili seçilmelerini sağladı. Atatürk’ün devrimlerini korudu. Köy enstitüleri deneyimi onun Cumhurbaşkanlığı döneminde gerçekleşti. Hükümetin denetlenmesi amacıyla, CHP bünyesi içinde bir muhalif parti gibi çalışacak, Müstakil grub’u kurdu.

Dış siyasette büyük başarı göstererek, çeşitli baskılara karşın, Türkiye’yi ikinci Dünya savaşı'nın dışında tuttu. Ingiltere Başbakanı VVinston Churchill ile Adana' da görüştü (30 ocak - 1 şubat 1943). Bunu Kahire’de Churchill ve ABD Başkanı Roosevelt ile buluşması izledi (4-6 aralık 1943). Kahire'de, Türkiye’nin savaşa katı labilmesi için geniş ölçüde yardım alması gerektiğini ortaya koydu. Savaşın sonucu belli olunca, Türkiye Müttefikler safında savaşa katıldı (23 şubat 1945) ve böylelikle Birleşmiş milletler örgütü’ne kurucu üye olma hakkını kazandı.

ikinci Dünya savaşı sonrası iç ve dış gelişmeler İnönü’yü, Batı örneği çok partili siyasete yöneltti, 19 mayıs 1945’te verdiği söylevde siyasetin liberalleşeceğini açıkladı. Yine aynı yılın kasım ayında, TBMM’yi açış konuşmasında muhalefet partilerinin gerekli olduğundan, seçim sisteminin demokratikleştirileceğinden, demokrasiye aykırı yasaların değiştirileceğinden söz etti. CHP’den ayrılan Celal Bayar ve arkadaşlarının Demokrat parti’yi kurmalarını, bir ölçüde teşvik etti. CHP tüzüğünde değişiklik yaptırarak genel başkanın değişmezliği ilkesini kaldırttı; dört yılda bir seçilmesini kabul ettirdi. Yayımladığı 12 temmuz beyannamesi'yle DP muhalefetini, CHP’deki sert siyaset yanlılarına karşı korudu; Seçim kanunu’nun değiştirilmesini sağladı. Gerçekleştirdiği demokratik ortam içinde yapılan 14 mayıs 1950 seçjmlerini CHP kaybetti. 27 yıllık CHP yönetiminin bir simgesi durumuna gelen İnönü, Cumhurbaşkanlığından ayrıldı. İslam ülkeleri içinde demokratik biçimde, seçimle iktidardan uzaklaşan ilk önder o oldu; bugüne dek bunu başaran ikinci bir önder de çıkmadı.

Bu yenilgisini, en büyük zaferi olarak niteleyen İnönü, muhalefete geçince yoğun bir propaganda savaşına girişti. O zamana kadar pek yaklaşmadığı halk kitleleri arasına karıştı, meydanlarda seçim konuşmaları yaptı. Zaman zaman iktidardaki DP yöneticilerinin suçlamalarına hedef oldu. 27 yıllık CHP yönetiminin sorumlusu gibi kabul edildi. 1954 ve 1957 seçimlerindeki yenilgilere karşın, CHP önderi olarak, partiyi dağılmaktan korudu. 27 mayıs 1960 öncesi propaganda gezilerine çıkarak DP’yi erken seçime zorlamaya çalıştı. Bu propagandayı engellemek isteyen DP iktidarının sertliğe yönelmesi, 27 Mayısla noktalanan siyasal bunalımın tırmanışını hızlandırdı. DP yönetimine karşı çıkan bir kısım basın ve üniversite gençliğine ordu da katılınca, DP iktidarı yıkıldı. İnönü, kurulan Milli birlik komitesi iktidarını destekledi; bir yandan da sivil yönetime bir an önce geçilmesi için çaba harcadı. 1961'de yapılan seçimlerde CHP çoğunluğu ele geçiremeyince DP'nin siyasal mirasçısı olan partilerle (AP ve YTP) ya da bağımsızlarla ortaklık (koalisyon) hükümetleri kurmak zorunda kaldı. Albay Talat Aydemir cuntası darbe girişimlerini (22 şubat 1962, 21 mayıs 1963) ordudaki komutanların çoğunluğunun kendisini desteklemesi sayesinde bastırabildi. Bu arada Mesut Suna adlı biri tarafından öldürülmek istendiyse de yaralanmadan kurtuldu (24 şubat 1964).
Ad:  İsmet İnönü4.jpg
Gösterim: 1633
Boyut:  36.5 KB

1964’te Kıbrıs olayları tırmanışa geçince, Türkiye'nin müdahale hakkını kullanacağını söyledi. Ordu alarma geçti. Bu sırada ABD Başkanı Johnson’dan Kıbrıs’a müdahale edilmesini isteyen bir mektup aldı (15 haziran 1964). Yem bir dış siyaset stratejisi uygulanabileceğini söyledi. ABD’ye giderek Johnson’la görüştü. Şubat 1965'te bütçe reddedilince istifa etti; ana muhalefet başkanlığına döndü. 1965 seçimlerinde "Ortanın solu” siyasetini benimsedi. Ortanın solunu devletçilik, reformculuk, laiklik ve sosyal adaletten yana olmak diye tanımladı. Ortanın solu siyasetine muhalefet eden CHP’lilere karşı, genel sekreter seçilen Bülent Ecevıt'ı destekledi. 12 mart 1971 'de generallerin AP hükümetine verdiği muhtıra CHP içinde bunalıma yol açınca Ecevit ve Parti merkez yönetim kurulu muhalefet ettiyse de Nihat Erim hükümetinden yana oldu; bunun üzerine Ecevit, genel sekreterlikten ayrıldı. Artık partinin eğilimlerini değerlendirmekte eskisi kadar başarılı değildi. CHP V. olağanüstü kurultayı'nda Kemal Satır grubunu desteklediyse de, Ecevit yanlısı Parti mec- lisi'nin güvenoyu almasını engelleyemedi. Parti çoğunluğuyla ilk kez ters düşen İnönü, 33 yıldır bulunduğu genel başkanlıktan istifa etti (8 mayıs 1972). Kasım 1972'de CHP'den ve milletvekilliğinden ayrıldı; eski Cumhurbaşkanı sıfatıyla Cumhuriyet senatosu üyesi oldu. 25 aralık 1973’te öldüğünde Bakanlar kurulu kararıyla Anıtkabir'e gömüldü.

Kaynak: Büyük Larousse
Son düzenleyen Safi; 24 Temmuz 2016 20:23