Arama


biruni - avatarı
biruni
VIP Önce Sağlık
26 Aralık 2012       Mesaj #3
biruni - avatarı
VIP Önce Sağlık
Alıntı
hazan adlı kullanıcıdan alıntı


Namaz borcu, kılınırsa ödenmiş olunur, kılınmazsa zimmette borç olarak baki kalır.

namazın borcu olmaz.

savaşta bile olsan namaz farzdır. kılınması gerekir. hasta bile olsan kılman gerekir.

oldu kılmadın veya kılamadın. iş işten geçmiştir.

3 hal dışında namazı kazası olmaz uyuya kalmak, unutmak, birde baygınken vakit geçmiş ise kaza edilir..
terk edilen namazın ancak tevbesi olur...
sonradan kılınan namaz ne niyetle olursa olsun aslı yerine geçmez nafile namaz olur rabbim diler se onun yerine koyar

kaza namazı kılarız. Allah cc kabul eder mi etmez mi bilinmez.
Kaza namazı kıldık kurtulduk diye bir şey yok.

Dua ile kaçırdığımız kılmadığımız namazların affını istemek de vardır.


buyrun size alıntı bir yazı..
Kur'an'da Yüce Allah namazın kazasından bahsetmemektedir. Orucun kazasından bahsetmektedir. Orucun kazasından bahsetmesine rağmen namazın kazası konusunu gündeme getirmemektedir. Oruç tutarken, rahatsızlanan veya sefere çıkan, orucunu kazaya bırakabilir. Ama Nisa 101'de sefere çıkanın namazını kılacağını söylemektedir. Ayrıca Nisa 102'de savaş halindeyken de namazın kılınacağını buyurmaktadır. Diğer taraftan Maide 6'da su bulamadığımız takdirde teyemmüm alıp namazımızı kılmamız emredilmektedir. Eğer namazın kazası olsaydı seferilikte, savaşta ve susuzluk hallerinde kazaya bırakmamız uygun görülürdü. Şartlar ne olursa olsun, namaz kılınmalıdır.


2316 - Buharî ve Müslim'in bir diğer rivayetinde şöyle denmiştir: "Sizden biriniz namaz sırasında yatmış idiyse veya namaza karşı gaflet etmiş (ve unutmuş) ise, hatırlar hatırlamaz onu kılsın. Zîra Allah Teâlâ Hazretleri şöyle buyurmuştur: "Beni anmak için namaz kıl!" (Tâ-hâ 14).

Buhârî, Mevakîtu's-Salât 37; Müslim, Mesâcid 314, (684); Tirmizî, Salât 131, (178); Ebü Dâvud, Salât 11, (442); Nesâî, Mevâkît 52, 53, (2, 293, 294).

2317 - Ebü Katâde (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resülullah'la beraber bir gece boyu yürüdük. Cemaatten bazıları:

"Ey Allah'ın Resülü! Bize mola verseniz!" diye talepte bulundular. Efendimiz:

"Namaz vaktine uyuya kalmanızdan korkuyorum" buyurdu. Bunun üzerine Hz. Bilâl: "Ben sizi uyandırırım!" dedi. Böylece Resülullah (aleyhissalâtu vesselam) mola verdi ve herkes yattı. Nöbette kalan Bilâl de sırtını devesine dayamıştı ki gözleri kapanıverdi, o da uyuyakaldı.

Güneşin doğmasıyla Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) uyandı ve:

"Ey BiIâI! Sözün ne oldu?" diye seslendi ve Hz. Bilâl: "Üzerime böyle bir uyku hiç çökmedi" diyerek cevap verdi. Aleyhissalâtu vesselâm:

"AIIah Teâlâ Hazretleri, ruhlarınızı dilediği zaman kabzeder, dilediği zaman geri gönderir. Ey BiIâI! Halka namaz için ezan oku" buyurdu. Sonra abdest aldı ve güneş yükselip beyazlaşınca kalktı, kafileye cemaatle namaz kıldırdı."

Buhârî, Mevâkît 35, Tevhîd 31; Müslim, Mesâcid 309-311; Muvatta, Vaktu's-Salât 25; Ebu Dâvud, Salât 11, (435-441); Tirmizî, Salât 130, (177), Tefsir, Tâ-hâ (3162); Nesâî, Mevâkît 53, 54, 55, (1, 294-298), İmâmet 47, (2,106).

2318 - Bu hadis Ebü Dâvud'un bir rivayetinde şöyle gelmiştir: "Güneşin harareti onları uyandırınca kalktılar, bir müddet yürüdüler, sonra tekrar konaklayıp abdest aldılar. Hz. Bilâl (radıyallâhu anh) ezan okudu. Sabahın iki rekatlik (sünnet) namazını kıldılar, sonra da sabah namazını (kazaen) kıldılar. Namazdan sonra hayvanlara binip yola koyuldular. Giderken birbirlerine: "Namazımızda ihmalkârlık ettik" diye yakınıyorlardı. Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm):

"Uyurken (vâki olan namaz kaçması) ihmal sayılmaz, ihmal uyanıklıktadır. Sizden biri, herhangi bir namazda gaflete düşer kaçırırsa, hatırlayınca onu hemen kılsın. Ertesi sabahın namazı da mütad vaktinde kılınır" buyurdu."

Buhârî, Mevâkît 35, Tevhîd 31; Müslim, Mesâcid 309-311; Muvatta, Vaktu's-Salât 25; Ebu Dâvud, Salât 11, (435-441); Tirmizî, Salât 130, (177), Tefsir, Tâ-hâ (3162); Nesâî, Mevâkît 53, 54, 55, (1, 294- 298), İmâmet 47, (2,1062325 - Hz. Câbir (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Hz. Ömer, Hendek savaşı sırasında bir keresinde güneş battıktan sonra geldi ve Kureyş kafirlerine küfretmeye başladı ve bu meyanda: "Ey Allah'ın Resülü dedi, güneş batmak üzereyken ikindi namazını (güç bela) kılabildim." Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm):

"Vallâhi ikindiyi ben kılamadım!" dedi. Beraberce kalkıp Butha'ya gittik. Orada Efendimiz abdest aldı, biz de abdest aldık. Güneş battıktan sonra ikindiyi kıldı, sonra da akşamı kıldı."

Buharî, Mevâkît 36, 38, Ezân 26, Salâtu'l-Havf 4, Megâzî 29; Müslim, Mesâcid 209, (631); Tirmizî, Salât 132, (180); Nesâî, Sehv 105, (3, 84, 85).

2326 - İbnu Mes'üd (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Müşrikler Hendek günü Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ı fazlaca meşgul ederek dört vakit namazı kazaya bıraktırdılar, geceden Allah'ın dilediği bir müddet geçinceye kadar onları kılamadı. Sonra Bilâl (radıyallâhu anh)'e emretti, o da ezan okudu. Sonra kâmet getirdi. Resülullah öğleyi (kazâen) kıldı. (Bilâl tekrar) ikâmet getirdi, Resülullah ikindiyi kıldı. Sonra (Bilâl tekrar) ikâmet getirdi. Resülullah akşamı kıldı. Sonra (Bilâl yatsı için) kâmet getirdi ve Resülullah yatsıyı kıldı."

Tirmizi, Salât 132, (179); Nesâî, Mevâkît 55, (1, 297, 298).






Alemlerin Rabbi olan Allah’a, yarattıklarının adedince, arşının ağırlığınca hamd, Kulu ve Rasulü Muhammed (S.A.V.), ve onun ashabı ve sırat-ı müstekıym üzere olan bütün müslümanlara salat-ü selam olsun.

İbadetlerin belirlene n vakti içerisinde yerine getirilme sine “edâ” bu vakit çıktıktan sonra yerine getirilme sine ise “kazâ” denir. Bir ibadetin kazâ edilebilm esi için şer’an geçerli bir mazeretin bulunması gerekir. Bu mazeretle r uyumak ve unutmaktır. Rasululla h (sallallah u aleyhi ve sellem) buyurdu ki: Herkim bir namazı kılmayı unutursa yahut uyuyakalırsa onu hatırladığında (ve uyandığında) kılsın. Onun bundan başka keffareti yoktur. (Bayılmak ve herhangi bir şekilde kısa süreli şuur kaybı da uyumak gibidir.) Bir kimse kılmadığı namazın vakti çıktıktan sonra uyansa o namazı kaza edebilir. Unutan kimse için de durum böyledir, isterse o yıllar önce unutarak kılmadığı bir namaz olsun, onu hatırladığında hemen kılar. Rasululla h Msn Moon uyku veya unutma sebebiyle kılınamayan namaza, uyanmayı ve hatırlamayı vakit tayin etmiştir. Kaza edilen namaz vakti içerisinde nasıl kılınıyorsa öylece kılınır, yani ezan ve kamet okur, (dilerse sünneti ile birlikte) o farz namazı kaza eder. Bunu yaparken, falanca kılamadığım namazın kazasına diyerek niyet edilmez. kalbin yaptığı işi bilmesi niyettir ve Allah (C.C.) kalplerde olanı en iyi bilendir.

KASTEN TERK EDİLEN NAMAZIN KAZASI OLUR DİYENLERİN DELİLSİZ İDDİALARI VE ONLARIN REDDİ :

Kasten, ihmal edilerek kılınmayan namazların kazâ edileceğine dair şer’i bir delil bulunmama ktadır. Bir delil bulunmama sına rağmen, namazların kaza edileceğini, hatta kaza namazı borcu bitmeden, sünnet namazların kılınamayacağını söyleyen bid’atçılar vardır. Onların gayesi namazların kaza edilebile ceğini söyleyerek, namazın hafife alınmasına ve kazaya bırakılmasına, yani kılınmamasına sebep olmaktır. Namaz borcu olan sünnet namaz kılamaz sözleri ise ayrı bir dalâlettir, çünkü Rasululla h (sallallah u aleyhi ve selem) sünnet namazların , kulun namazlard an eksiğini tamamlaya cağını şöyle bildirmek tedir. ”Kulun ilk hesaba çekileceği şey namazdır. Namazı tamam olursa kurtulup mes’ud olur. Değilse pişman olur, sıkıntıya düşer. Eğer farz namazı eksik ise Allah-u Teala : (Kendisi daha iyi bildiği halde) Bakın kulumun nafile namazları var mı, buyurur . Bunun üzerine noksan olan farz namazları nafileler le tamamlanır. Diğer amellerin deki eksiklikl er de bu şekilde tamamlanır. Rasululla h’ın (sallallah u aleyhi ve sellem) Hendek savaşında ikindiyi akşamın vaktinde kılmasını, yine Hendek savaşında öğleyi ve ikindiyi akşamın vaktinde kılmasını, namazın kaza edileceğine delil sayanların bu işi bir çok yönden reddedilir.

Birincisi : İkindinin, vakti çıkana kadar kılınmama sebebi ihmal değil savaşın şiddetidir. (Hendek savaşı günü) Rasululla h (sallallah u aleyhi ve sellem) buyurdu ki: “Güneş gecedeki yerine dönünceye kadar bizi orta (ikindi) namazını kılmaktan alıkoydular. Allah onların kabirleri ni ateş doldursun . Yahut evlerini yahut karınlarını.”

İkincisi : Korku (savaşta tedbir) namazı ile ilgili ayet henüz nazil olmamıştı. O günden sonra nazil olan ayetle peygamber ve sahabeler i amel ettiği gibi sonra gelen ümmet de amel etmelidir .

Üçüncüsü : Bu olay savaş sebebiyle kılınamayan namazın kaza edileceğine de delil olmaz, çünkü Allah (c.c.) ümmetin başına ilk defa gelen bu sıkıntıyı giderecek olan ve savaşta kazaya bırakmadan nasıl namaz kılacaklarını açıkladığı ayetlerin i vahyetmiştir. Daha sonraki savaşlarında Rasululla h (sallallah u aleyhi ve sellem) hiçbir namazını savaş sebebiyle vaktin dışına bırakmamıştır. Ayetlerde tarif edildiği üzere kılmıştır.

Dördüncüsü : Unutmak veya uyumak dışında bir sebeple kılınmayan bir namazın kazası olmadığına dair, Rasululla h (sallallah u aleyhi ve sellem) buyurduki : “Her kim sabah namazını kılarsa o Allah’ın zimmetind edir. Allah zimmetini n terk olunmasından dolayı sizden hiçbir şey talep etmez. Muhakkak olan şu ki Allah her kimi sorumlu tutarsa ona mutlaka yetişir, sonra da onu cehennem ateşine yüzü üzere yatırır.” Yine Rasululla h (sallallah u aleyhi ve sellem)” uykuda iken namazı kaçırmada bir taksirat (günah olan kusur) yoktur. Taksirat diğer bir namaz vakti girene kadar namazını kılmayan kimse üzerine vardır,” buyurmakt adır. Namazı terk etmenin bir keffâreti olsaydı, bu şeriatın sahibi onu da, elbette haber verirdi.

Beşincisi : İbadetlerde asıl olan taabbudîliktir. Yani bir ibadet Allah’ın istediği ve Rasulünün öğrettiği şekilde yapılır. İnsanların kendi varsayımlarıyla icad ettikleri, kasten terkedile n namazın kazası merduttur, kabul olunmaz.

KEFFÂRETİ OLMAYAN GÜNAHLARDAN TÖVBE EDİLİR VE AFFI UMULUR :

Bir zamanlar üzerine farz olan namazları kılmayan kimseler bu günahlarından dolayı, samimi olarak ve Rasululla h’ın (sallallah u aleyhi ve sellem) “Kim bir günahına tövbe ederse, o günahı işlememiş gibidir.”sözüne güvenerek Allah’a tövbe etmeli, bundan sonraki farz namazlarını aksatmada n kılmalıdır. Sünnet namazlarını da hem sevabına kavuşmak, hem de kılmadığı namazlara keffaret olsun diye kılmalıdır. İslamı kabul edip iman etmek nasıl ki kendinden önceki günahları silerse nasûh olan tevbe de kendinden önceki günahları yok eder. Bu hususlard a radyo ve TV.lerde şarlatanlık yapanlara da aldırmamalı, dinini Allah’ın Kitabından, Peygamber inin sahih sünnetinden öğrenmelidir. Dünya, ahirete nisbetle bir yolcunun, bir ağaç gölgesinde eyleşmesi gibidir. Bu kısa dünya hayatı için yaptığımız talebeliği, çıraklığı ahiretimi z için de yapmalıyız. Ebedi rahatımızı ise, bidatçılara ve dinimizi, TV.lere meze yapanlara emanet etmemeliy iz.

Allah’ın selamı rahmeti bereketi üzerinize olsun.

"Sen yücesin (Rabbim), bize öğrettiğinden başka bizim hiçbir bilgimiz yok. Gerçekten sen, her şeyi bilen, hüküm ve hikmet sahibi olansın."

VE SELAMÜN ALEL MÜRSELİN VEL HAMDÜ LİLLAHİ RABBİL ALEMİN

Kaynak,
Müslim (684/315-316) Müslim (684/314-315-316) Buhari (597 ter.648) Ebu Avane (1/385) Ebu Davud (442) Nesai (614) Tirmizi (178) Darimi (1/280) İbn-i Mace (696) İbn-i Huzeyme (991) İbn-i Hibban (1556) Beyhaki (2/218) Begavi (394) Ahmed (3/100) Albani (6571 S.Cami) Geçici bir süre şuuru yerinde olmayan (komada vs.) yahut deliren kimse iyileştiğinde kılamadığı namazları kaza etmez. Çünkü mükellefiyet akıl sahibi olmayı gerektiri r. Kafir iken islamı kabul eden bir kimse de akıl baliğ olduğu yaştan itibaren hiçbir ameli kaza etmez, mükellefiyet onun için iman etmesiyle başlamıştır. Buhari (ter. (648) Ebu Dâvud (1273) Nesai (463-464-465-466) Müslim (627/202-203) Bakara Suresi (Ayet 239) Nisa Suresi (Ayet 101-103) Darimi ( salat 186 ter. 1532) Müsned (3/25,49,67,68) İbn-i Huzeyme (2/88-89) Er-Risale (ter. 512 ) Bakara Suresi (Ayet 239) Nisa Suresi (Ayet 101-103) Buhari (4131 ter. 3862) Müslim (841/309) Ebu Davud (1239) Nesai (1535-1552) Tirmizi (566) Darimi (1/357) Malik (1/183) İbn-i Huzeyme (1360) Beyhaki (3/253) Müslim (656/262-261) Müslim (681/311) Ebu Davud (437) Nesai (615) Tirmizi (177) İbn-i Mace (698) İbn-i Huzeyme ((989) İbn-i Hibban (1460) Abdürrezzak (2240) Darekutni (1/386) Beyhaki (1/376) Ahmed (5/298) Bakara Suresi (Ayet 32) Tirmizi (salat 132/179) Nesai (mevakit 55, 1/297-298)
Düşüncene katılmam şart değil, düşünceni anlatman için savaşırım...