Arama


Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
10 Kasım 2006       Mesaj #8
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
H
hacet:gerek; gereklilik
hacir : kısıt , kısıtlı , hicret eden
haciz : Borçlunun, borcunu kendi arzusu ile ödememesi durumunda, alacaklının talebiyle, borçlunun (borca yetecek miktardaki) mal ve haklarına devlet aracılığıyla (icra dairesi tarafından) el konulması
haczetmek: Bir alacağın ödenmesi için borçlunun geçim ve mesleğinde gerekli olan şeyler dışında kalan para, aylık veya malına icra dairesi el koymak
hâdis : meydana gelen; çıkan; yeni çıkan
hafiyyen: gizli olarak; saklı olarak; gizlice
hafriyat : kazı; kazılar; toprak kazma; toprak çıkarma
hail : duvar, çit, parmaklık, tahta perde gibi taşınmazları birbirinden ayıran işaret ve engeller
haiz : sahip; elde bulunduran; taşıyan
hak : Hukuk düzeni tarafından şahıslara tanınmış olan yetkilerdir
hak ehliyeti : Sağ doğmak şartıyla ana rahmine düştüğü andan ölüm anına kadar olan dönemde herkesin sahip olduğu medeni haklardan (evlenme, mülk edinme vb.) yararlanma yeteneği
hakem kararı : Taraflarca seçilmiş veya Mahkemeler tarafından belirlenen yeminli hakemlerin verdiği karar.
hakikiyye : hakikate mensup; gerçek; sahici; doğru; gerçekten
hakim : Yargıç , Başta gelen, başta olan, baskın çıkan
Hakk : Allah; Tanrı; doğruluk ve insaf; bir insana ait olan şey; dava ve iddiada hakikate uygunluk; harcanmış emek; pay; hisse
hakkaniyet : hak ve adalete uygunluk; doğruluk
hakk-ı mesil : su yolu hakkı
hakk-ı mürûr : geçit hakkı
hakk-ı şuf'a: önalım hakkı
hakk-ı şürb : içme hakkı; sudan yararlanmada sıra hakkı
hakkıhıyar : Seçme hakkı, muhayyerlik
hakkımüktesep : Kazanılmış hak, müktesep hak
hakkısükût : Susmalık, sus payı
haksız fiil: hukuk düzeninin izin vermediği, zarar verici eylemlerdir
haksız iktisap : Bir kimsenin malvarlığında, haklı bir nedene dayanmaksızın başka bir kimsenin malvarlığı aleyhine meydana gelen artma ya da azalmama durumu
halel : bozma; bozukluk; eksiklik; zarar
haleldar olmak : bozulmak; çiğnenmek
hali sabıka irca : eski hale getirme
halita : karışım
harâc-ı mukaseme : arâzî-i hâriciyye mahsullerinden onda birden yarısına kadar alınan vergi
harâc-ı muvazzaf : arâzî-i hâriciyye üzerine yerin tahammülüne göre,maktûiyet veçhile tayin olunan vergi
Hariciye Vekaleti : Dışişleri Bakanlığı
hârîm: aşkasının giremeyeceği,girilmesine izin verilmeyen ev bölümü; harem
harnup : keçiboynuzu
hartama : pedavra; köknar ve lâdin ağaçlarından elde edilen, çatı örtüsü olarak kullanılan ince tahta
has : sıkıştırmadan bir yerin içine alma; hareketten menetme; etrafını çevirme; vakfetme
hasârât : zararlar; ziyanlar; hasarlar

hasb-el-kanun : kanun gereği
hasebiyle : yüzünden; dolayısıyla; bu nedenle
hasılat Kirası : Kiraya verenin, bir bedel karşılığında, hasılat veren bir malın veya hakkın kullanımını kiracıya bıraktığı sözleşme; ürün kirası
hâsim: hasmeden; kat'eden, kesip atan
Hasîm (hasım) : iki düşmandan herbiri
hasren: muhasara ederek; etrafını çevirerek
hâss : özgü
hatia : hatîa ; günah; kabahat; suç; yanlış; yanlışlık
hava hukuku : Havada ulaşımı düzenlemek için konulmuş hukuk kurallarının bütünü
hava sahası : Bir devletin yalnız kendisinin kullanma hakkı olduğu, başka devletlerin ancak ilgili devletten izin alarak yararlanabileceği gökyüzü parçası
havale : Yollama ödeyicisinin, para, değerli kağıtlar veya benzeri nesneleri, yollayıcı hesabına yollama alıcısına ödemek ve yollama alıcısının da bunları kendi adına teslim almak üzere yetkili kılındığı sözleşme
hâvi (havi) : kapsar; kapsayan; içeren; içerir
havza-i fahmiyye: kömür havzası; kömür bulunan bölge
haylûlet : engel olma; araya girme; yolu kapama
haymatlos: Vatansız
hayr (hayır) : iyilik; iyi; faydalı iş; yarar
hayrât : sevap kazanmak için yapılan hayırlı işler; sevap için kurulan müessese
hazine : Devletten ayrı bir kişilik oluşturmamakla beraber, bir taraftan bütçenin uygulanmasına ilişkin işlemleri, diğer taraftan da kamu gelir ve giderlerinin zaman olarak uygunluğunu sağlayan merkezi örgüt; Maliye Bakanlığı ve maliye dairelerinden oluşan örgüt
heder olma : ziyan olma
hedm : yıkma; harap etme
hercü merc : altüst; karmakarışık; allak bullak; darmadağınık
heyelan : toprak kayması
hibe : bağışlama
hidematı amme : kamu hizmeti
hıfz : saklama; koruma. Hıfzetmek, korumak
hilafı : tersi; aksi; zıddı
hilkat : yaratılma; yaratılış; tabiat
himaye : koruma; korunma; birine arka çıkma
hini dava : dava sırasında
hini hacet : gerektiğinde
hisse-i şayia: yaygın hisse; ortak pay
hitam : son; bitim; tükenme; nihayet
hıyar : Bir şeyi seçmekte veya yapıp yapmamakta özgürlük
hizmet sözleşmesi: İşçinin, belirli veya belirsiz bir zaman süresi içinde iş görmeyi ve işverenin de ona bir ücret vermeyi üstlendiği sözleşme
hod-be-hod : kendi başına;kimseye danışmadan;kendiliğinden
hüccet : senet; delil; belge
huda : aktarma
hudûs : sonradan peyda olma
hükkâm : hakimler; yargıçlar
hükmi : Hükümle ilgili, tüzel
hükmi şahsiyet: tüzel kişilik, hükmî şahsiyet
hukuki işlem : Bir veya birden çok kişinin, hukuksal bir sonuca yönelttiği irade açıklaması
hukuki tağyir : Bir kimsenin, kendisine ait olmayan menkul eşyalar üzerinde bazı işlemlerde bulunarak, bu eşyanın niteliğini değiştirmesi
hukukun şekli kaynakları : Hukuk Kurallarının hangi şekillere bürünmüş olarak bize verildiğini ve nerelerde bulunduklarını gösteren kaynak
hükümsüzlük : bir hukuki işlemin, kanunun öngördüğü şekilde yapılamaması veya kanuna aykırı olarak yapılması halinde hukuki sonuç doğurmaması
hulâsa : (hulasa) - özet
hulûl : (hulul) - gelip çatma; girme; borcun vadesinin gelmesi (hululu vade)
hüsnüniyet : iyiniyet
husul: olma; oluş; oluşma; doğma; çıkma
husule gelmek : doğmak; ortaya çıkmak; meydana gelmek; oluşmak
husumet: hasım olma durumu; hasımlık; düşmanlık; (davada) karşı taraf olma
hususat : bakımlar; işler; şekiller; yollar; konular; meseleler; maddeler
hususi : özel; kişiye ait
hacet:gerek; gereklilik
hacir : kısıt , kısıtlı , hicret eden
hacizBorçlunun, borcunu kendi arzusu ile ödememesi durumunda, alacaklının talebiyle, borçlunun (borca yetecek miktardaki) mal ve haklarına devlet aracılığıyla (icra dairesi tarafından) el konulması
haczetmek: Bir alacağın ödenmesi için borçlunun geçim ve mesleğinde gerekli olan şeyler dışında kalan para, aylık veya malına icra dairesi el koymak
hâdis : meydana gelen; çıkan; yeni çıkan
hafiyyen : gizli olarak; saklı olarak; gizlice
hafriyat : kazı; kazılar; toprak kazma; toprak çıkarma
hail : duvar, çit, parmaklık, tahta perde gibi taşınmazları birbirinden ayıran işaret ve engeller
haiz : sahip; elde bulunduran; taşıyan
hak : Hukuk düzeni tarafından şahıslara tanınmış olan yetkilerdir
hak ehliyeti : Sağ doğmak şartıyla ana rahmine düştüğü andan ölüm anına kadar olan dönemde herkesin sahip olduğu medeni haklardan (evlenme, mülk edinme vb.) yararlanma yeteneği
hakem kararı: Taraflarca seçilmiş veya Mahkemeler tarafından belirlenen yeminli hakemlerin verdiği karar.
hakikiyye : hakikate mensup; gerçek; sahici; doğru; gerçekten
hakim: Yargıç , Başta gelen, başta olan, baskın çıkan
Hakk : Allah; Tanrı; doğruluk ve insaf; bir insana ait olan şey; dava ve iddiada hakikate uygunluk; harcanmış emek; pay; hisse
hakkaniyet : hak ve adalete uygunluk; doğruluk
hakk-ı mesil: su yolu hakkı
hakk-ı mürûr : geçit hakkı
hakk-ı şuf'a: önalım hakkı
hakk-ı şürb: içme hakkı; sudan yararlanmada sıra hakkı
hakkıhıyar : Seçme hakkı, muhayyerlik
hakkımüktesep : Kazanılmış hak, müktesep hak
hakkısükût : Susmalık, sus payı
haksız fiil: hukuk düzeninin izin vermediği, zarar verici eylemlerdir
haksız iktisap: Bir kimsenin malvarlığında, haklı bir nedene dayanmaksızın başka bir kimsenin malvarlığı aleyhine meydana gelen artma ya da azalmama durumu
halel : bozma; bozukluk; eksiklik; zarar
haleldar olmak : bozulmak; çiğnenmek
hali sabıka irca : eski hale getirme
halita : karışım
harâc-ı mukaseme : arâzî-i hâriciyye mahsullerinden onda birden yarısına kadar alınan vergi
harâc-ı muvazzaf : arâzî-i hâriciyye üzerine yerin tahammülüne göre,maktûiyet veçhile tayin olunan vergi
Hariciye Vekaleti : Dışişleri Bakanlığı
hârîm : aşkasının giremeyeceği,girilmesine izin verilmeyen ev bölümü; harem
harnup : keçiboynuzu
hartama: pedavra; köknar ve lâdin ağaçlarından elde edilen, çatı örtüsü olarak kullanılan ince tahta
has : sıkıştırmadan bir yerin içine alma; hareketten menetme; etrafını çevirme; vakfetme
hasârât : zararlar; ziyanlar; hasarlar
hasb-el-kanun: kanun gereği
hasebiyle : yüzünden; dolayısıyla; bu nedenle
hatia: hatîa ; günah; kabahat; suç; yanlış; yanlışlık
hava hukuku: Havada ulaşımı düzenlemek için konulmuş hukuk kurallarının bütünü
hava sahası: Bir devletin yalnız kendisinin kullanma hakkı olduğu, başka devletlerin ancak ilgili devletten izin alarak yararlanabileceği gökyüzü parçası
havale : Yollama ödeyicisinin, para, değerli kağıtlar veya benzeri nesneleri, yollayıcı hesabına yollama alıcısına ödemek ve yollama alıcısının da bunları kendi adına teslim almak üzere yetkili kılındığı sözleşme
hâvi (havi) : kapsar; kapsayan; içeren; içerir
havza-i fahmiyye :kömür havzası; kömür bulunan bölge
haylûlet: engel olma; araya girme; yolu kapama
haymatlos : Vatansız
hayr (hayır) : iyilik; iyi; faydalı iş; yarar
hayrât : sevap kazanmak için yapılan hayırlı işler; sevap için kurulan müessese
hazine : Devletten ayrı bir kişilik oluşturmamakla beraber, bir taraftan bütçenin uygulanmasına ilişkin işlemleri, diğer taraftan da kamu gelir ve giderlerinin zaman olarak uygunluğunu sağlayan merkezi örgüt; Maliye Bakanlığı ve maliye dairelerinden oluşan örgüt
heder olma: ziyan olma
hedm : yıkma; harap etme
hercü merc : altüst; karmakarışık; allak bullak; darmadağınık
heyelan : toprak kayması
hibe : bağışlama
hidematı amme : kamu hizmeti
hıfz:
saklama; koruma. Hıfzetmek, korumak
hilafı : tersi; aksi; zıddı
hilkat: yaratılma; yaratılış; tabiat
himaye : koruma; korunma; birine arka çıkma
hini dava : dava sırasında
hini hacet: gerektiğinde
hisse-i şayia : yaygın hisse; ortak pay
hitam: son; bitim; tükenme; nihayet
hıyar: Bir şeyi seçmekte veya yapıp yapmamakta özgürlük
hizmet sözleşmesi:şçinin, belirli veya belirsiz bir zaman süresi içinde iş görmeyi ve işverenin de ona bir ücret vermeyi üstlendiği sözleşme İ
hüccet: senet; delil; belge
hükkâm: hakimler; yargıçlar
hükmi: Hükümle ilgili, tüzel
hükmi şahsiyet:tüzel kişilik, hükmî şahsiyet
hukuki işlem:Bir veya birden çok kişinin, hukuksal bir sonuca yönelttiği irade açıklaması
hukuki tağyir:r kimsenin, kendisine ait olmayan menkul eşyalar üzerinde bazı işlemlerde bulunarak, bu eşyanın niteliğini değiştirmesi
Bi
hukukun şekli kaynakları:Hukuk Kurallarının hangi şekillere bürünmüş olarak bize verildiğini ve nerelerde bulunduklarını gösteren kaynak
hükümsüzlük:bir hukuki işlemin, kanunun öngördüğü şekilde yapılamaması veya kanuna aykırı olarak yapılması halinde hukuki sonuç doğurmaması
hulâsa: (hulasa) - özet
hulûl: (hulul) - gelip çatma; girme; borcun vadesinin gelmesi (hululu vade)
hüsnüniyet: iyiniyet
husul: olma; oluş; oluşma; doğma; çıkma
husule gelmek :doğmak; ortaya çıkmak; meydana gelmek; oluşmak
husumet :hasım olma durumu; hasımlık; düşmanlık; (davada) karşı taraf olma
hususat: bakımlar; işler; şekiller; yollar; konular; meseleler; maddeler
Son düzenleyen Blue Blood; 17 Kasım 2006 09:03