Arama


Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
29 Ocak 2013       Mesaj #4
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
İnsani değerler, hepimiz için, bir değeri veya kıymeti olan beşerî keyfiyetlerdir. Bir başka beşeri varlık ile münasebetimiz söz konusu olduğu zaman dikkate alınması gerekli görülen ve bu konuda bize yol gösteren erdemlerdir. Bunlar, bizim insanlığımızdan hareketle bir başka varlığa karşı davranış şeklimizi tespit eden bağlardır. Bu erdemler, aynı zamanda, beşeri varlık olmamız hasebiyle biziler için birer kıymet hükmü taşıyan olumlu özelliklerdir. Toplum içinde yaşanabilir bir hayatın temelini teşkil ederler. Gerçekleşek bir güç için uygun bir ortamı, bizi barışa ve mutluluğa doğru taşıyacak bir hareketi ortaya çıkarırlar.

Ancak insani değerler sayesinde başkaları ile olan ilişkilerimizi geliştirebilir, uyum içinde çalışabilir, karşılıklı görüş alış verişinde bulunabilir ve anlaşmazlıkları ortadan kaldırabiliriz. İnsani değerler, bir başkasının insani varlığı için içimizde hissettiğimiz ve başkalarına göstermek istediğimiz kendi özümüz üzerine bina edilmiş birbirinden farklı müspet his ve duygularımızdır.

İnsani değerler, beşeri varlığı esas özüne ulaştıran ve o varlıktan gerçek anlamında bir insan meydana getiren duygu, düşünce ve davranışlardır. Bu değerlerle beşeri münasebetlerimizi geliştirebilir, çalışmalarımızı verimli hale getirebilir ve insani hayatımızı idame ettirebiliriz.

İnsani değerler pek çoktur ve çok çeşitli şekillerde çerçevelenebilir:

-Adâletli davranma ve diğer insanlarla paylaşabilme,

-Affetme

-Ahde vefa(sözünde durma),

-Akrabalara iyilik

-Aileye önem verme

-Akıllıca davranma

-Alçak sesli konuşma

-Allah’a güvenme

-Ahlak sınırlarını aşmama

-Anlaşmalara riayet

-Barışçı olma

-Doğru bilgi sahibi olma

-Cömertlik,

-Çalışkanlık

-Dargınları barıştırma

-Dinlemesini bilme, kişilerle görüşme, ilişkide bulunma,

-Emanete riayet

-Fakirlere iyilik

-Güzel ve yumuşak konuşma

-Güzelce münakaşa

-Her zaman orta yolu tutma

-Heveslere hakim olma

-Hilm(yumuşak huy) sahibi olma,

-İçli ve yumuşak olma

-İffetli ve ağırbaşlı olma

-İstişare etme

-İnsanlara saygı ve şükran,

-İyi örnek olma

-İyilikte yarışma

-Kararlarda ihtiyatlı olma

-Kardeşlik, kendisi için istediğini başkası için de isteme,

-Kötülüğü iyilikle savma

-Nefis temizliğine sahip olma

-Rıfk ile muamele,

-Selamlaşma

-Sevgi ile muamele etme,

-Sözünde durma

-Sükûnet ve suhulet,

-Şefkat ve merhamet,

-Şerefli olma,

-Temiz olma

-Tevazu sahibi olma

-Toplum halinde yaşama,

-Vicdan özgürlüğünü korumu

-Varlıkları olduğu gibi kabul etme, varlığı değerli görme,

-Yüce Gönüllü olma

ve daha pek çok olumlu davranış şekilleri tarzında sınıflanabilirler.

Ahlaki değerler dediğimiz kıymet hükümlerini beşer hayatında ancak yukarda kısmen sayılan insani değerlerle uygulamaya koyabiliriz. Bu değer hükümleri yüce Allah’ın bildirdiği ve Peygamberimizin tatbik ettiği ahlak hükümlerinden başka bir şey değildir. İnsanlığa kasteden şiddeti bunlarla önleyebilir, adâleti bunlarla gerçekleştirebilir ve insani huzuru bunlarla temin edebiliriz. Sadece insani değerlerle kendimizi bulabilir ve toplum halinde huzur ve güven içinde mutlu bir halde yaşabiliriz.

Son zamanlarda kaybettiğimiz pek çok değer hükmüyle şiddetin alabildiğine arttığı, hırsızlık, kapkaç, sigara, alkol ve uyuşturucu gibi zararlı alışkanlıkların kullanılmasının on dört yaşa kadar indiği, apartmanlarda komşuların birbirini tanımadığı bir dünyada insani değerlerin yeniden bilinmesine ve yaşanmasına ne kadar çok ihtiyaç bulunduğu gayet açıktır. Toplumumuzun feci hali insani değerlere atfedilmesi gereken önemi ve günlük hayata uygulanmasını açıkça göstermektedir.

İnsani değerlerin kişilere yeniden öğretilmesi ve yaşatılması ile farklı din, dil, kültür ve cinslerle insanlar arası bağlar kurmak mümkün olacaktır.

Yukarda sayılan insani değerler, etik değerler ve ahlaki değerler birbirinden farklı şeyler midir? İslam Ahlakının evrensel değerleriyle bu değerlere arasında farklılık var mıdır?

Bu sorulara cevap verebilmek için bunların tariflerini yapmak icap eder.

Bazı araştırmacılar, insani değerler kavramı ile kastedilen değerlerin insanlara saygıyı ifade eden birlikte yaşamamıza imkân sağlayan hisler ve bizim insaniyetimizi gösteren değerler olduğunu kaydederler.

Elbette bazı değerler vardır ki, din veya ahlakla hiçbir ilgisi yoktur. Mesela bir filmin güzel veya güzel olmadığı hakkındaki değer hükmü bu cinstendir.

Etik değerler kavramı ile de bize insanlara, hayvanlara ve bitkilere saygı göstermeyi emreden onlara haksızlık yapmamayı bildiren değerlerin kastedildiğini bildirirler.

Ahlaki değerler kavramının da başkasına saygı göstermeyi telkin eden dinimizin kanunlarını, kati emirlerini, kurallarını ve bu konudaki kişisel düşüncelerimizi ihtiva ettiğini yazarlar.

İnsani değerler içinde yer aldığı belirtilen insanlara saygı ve insaniyet kavramları ile bitkilere, hayvanlara topyekün bütün varlıklara saygı, esasen ahlaki değerlerin içinde yer alır.

Görülüyor ki, her üç mefhumun ifade ettiği hususlar, birbiri ile iç içedir. Ama insanlar, dini değerlerin tatbiki zor kurallar olduğunu zannederler ve insani değerler kavramını daha çok benimserler. Sanki ahlakî değerler daha çok metafizik, insani değerler de fizik dünyaya aittir. Böylece ilahi veya metafizik olanı düşünce sahalarından çıkarmak isterler.

Bu tarz bir düşüncede pozitivizmin yani olguculuğun etkisinin olduğu anlaşılmaktadır. Çünkü ahlaki değerler, özellikle de İslâm ahlakının değerleri evrensel değerlerdir ve insani değerler olarak da adlandırılmalarında hiçbir beis yoktur. Çünkü sözü edilen bu değerler insana yakışan ve beşeri varlığın insan olmasını ve insanca hareket etmesini temin eden evrensel kıymet hükümleridir.

İnsani değerlerin bildirdiği birlikte yaşamamızı sağlayan insani duyguların sosyal hayata uygulanması; Hobbes’un dediği bencilliğin aksine(bkz. Gökberk(M.), Felsefenin Evrimi, İst.1979,s.69) etik değerlerin belirttiği, insanlara ve diğer bütün varlıklara saygı gösterilmesi ve haksızlık yapılmaması, onlara âdil davranılması demektir ki, ahlaki değerlerin evrensel emirlerindendir.

Bir sorumluluk duygusu ve bunun ortaya çıkardığı yükümlülük şuuru; nihayet belirtilen görevin ifa edilmesi veya edilmemesi halinde mükafatı veya cezayı tatbik edecek bir merciin veya otoritenin yokluğu söz konusu olmaksızın sadece birlikte yaşama düşüncesiyle değerlerin hayata tatbik edilebileceğini söylemek, yukarda ifade ettiğimiz metafizik düşüncenin etkisizliğini söylemek olur ki, bu gerçeklere ve dini inançlara aykırıdır.

Ahlaki veya insani değerler, otoritenin emri olarak zihnimize nakşolmuş, maddi ve manevi kanunlarla ifadelendirilmiş olarak evrensel veya cihan şumül değer ve kıymet hükümleridir. Bunları kitaplarda yazıp çeşitli beyannamelerde ilan edip de sosyal hayatta uygulamayan veya bunları kendisine has addedip, diğer toplulukları mahrum eden toplulukların ne kadar büyük bir tezat içinde oldukları görülmektedir. Bu kendilerini sorguya çekecek bir otorite fikrinden uzak olmanın ortaya çıkardığı bir durumdur. Bunun tek sebebi metafizik bir otorite kabul etmemedir.

Mutlaka sorgulayacak ve buna göre ceza veya mükâfat verecek metafizik bir otoriteyi kabul eden insani veya ahlakî değerler, yukarıda da belirtildiği gibi, evrensel değerlerdir. Bu sebeple dini, cinsi, kültürü ve tarihi ne olursa olsun bütün insanlarca kabul edilip paylaşılırlar. Böylece karşımızda bulunan varlığın yaratanın var ettiği varlık olması itibariyle bir değeri vardır. İnsan söz konusu olduğu zaman bu değerler, insani haklarını ihtiva eder. O zaman bir insanın diğer insandan beklediği insani davranış olan haklara saygı ortaya çıkar, bu da toplumun mutluluğunu temin eder.

Ahlaki değerler çerçevesinde ele alınması gereken insani değerler, herkesçe kabul edilen değerler olması itibariyle insanlar üstü bir şuur tarafından belirlenmiş olmalıdırlar. Aksi takdirde her insani şuur, tarafsız olamaz ve gerçekten bütün insanları içine alan değer hükümleri serdedemez.