Şakşakcıları sevmiyorum Twitter'da her şey gerçek!
Twitter'da 2 milyon takipçisi olan Gülben Ergen niye sosyal medyada olduğunu açıkladı: "Göz önünde olan insanların şakşakçıları çok fazla olur. Buna tahümmül edemiyorum.
Duymak istediğim iltifatlar değil; yeni fikirler, cesur yorumlar
Gülben Ergen'le tanışıklığımız 20 yılı buldu. Gazeteci ve sanatçı dostluğunda ister istemez kendiliğinden bir mesafe giriyor araya... Aynı şehirde bile bazen iki yabancı oluyorsunuz ama dostluğunuzun kökü sağlamsa, bir şey olmuyor! Son yıllarda eski dostumun sosyal medyayı sıklıkla kullandığı dikkatimi çekti. Twitter'ın Türkiye'deki ilk kullanıcılarından oldu. Ben de 2 milyon takipçisinden biri oldum ve Twitter'daki yazılarını takip etmeye başladım.
Sosyal medyadaki bu aktifliğiyle ilgili onunla bir söyleşi yapmak istedim ve kendisine WhatsApp'tan mesaj attım. Eşimden bile daha çabuk döndü bana; inanamadım! Bir hafta yazıştık, sonunda kendisini ikna ettim. Sorular e-posta'yla gitti, cevaplar e-posta ile döndü. Evet, yanlış okumadınız; hiç konuşmadık... Ünlü yazarların ve şairlerin kitaplarını altını çizerek okuyan bir Gülben Ergen buldum karşımda...
Kendi minik gazetesinde fikirlerini özgürce ifade eden Gülben Ergen'i takip ederken, bir kitap okudum sanki; Gülben Ergen'in kitabını... İnsanlar hayat yolculuğunda her zaman kendisine doğru koşar. Kendisini yakaladığı zaman da yeni bir hedef belirler. Gülben Ergen de hep öyle oldu. Kendine dönüşleri bile görkemli. Hayatına her zaman küçük pencereler açarken gördüm ki; onda mutluluk büyük harflerle yazılmış. Düşünerek yaşamanın, hakimiyetini kayıtsız şartsız kendi yüreğinde oluşturmuş bir sanatçının yeni dünyasını sizlerle paylaşıyorum...
UNUTTUĞUM BİR ŞEY VAR MI?
Twitter'da, ne zaman ve nasıl hesap açtınız? Bu konuda sizi yönlendiren oldu mu?
Önce iyi ve aktif bir Facebook kullanıcısıydım. Twitter'ı nereden duyduğumu hatırlamıyorum ama hesap açtığım gün, eğlenceli bir ortam ama sık vakit ayıramam diye düşünmüştüm. Hiç öyle olmadı gördüğün gibi...
Niçin Twitter'da hesap açtınız? Amacınız veya beklentiniz neydi? Beklentinizi karşıladı mı?
Sosyal medyayı oldum olası önemserim. Kendimi bildim bileli e-postalarımı karşılıksız bırakmam. Bu en az 15-16 yıllık bir durum. Beklentim gerçekler aslında; gerçeklerin konuşulduğu, iltifattan ziyade fikir çorbalarının en mantıklı şekilde ilerlediği, parlak zihinlerin konuşmalarından oluşan bir ortam. Göz önünde olan popüler insanların etraflarında şakşakçıları fazla olur. Bu benim tahammül edemediğim bir şey. İşimin en iyisini yapmaya çalışırım ama duymak istediğim; iyi olduğumdan ziyade 'Unuttuğum bir şey var mı?'dır. Daha iyisi için yeni fikirler neler? İnsanlar bana rastladıklarında ya fotoğraf çektiriyorlar ya beğendikleri şarkıları dile getiriyorlar sağ olsunlar ya da güzel düşüncelerini iletiyorlar. Ancak sosyal medya öyle değil; yorumlar, eleştiriler daha cesur ve gerçekçi.
TASAVVUFA SAYGIM VE İLGİM ÇOK BÜYÜK
Beğendiğiniz sözleri, cümleleri Twitter hesabınızda neden yazıyorsunuz?
Her Twitter kullanıcısının kendi şahsi hesabını bir biçimlendirme şekli var. Gazeteci, yazar, karikatürist, şarkıcı, ressam hatta Cumhurbaşkanı da dahil, herkeste 140 karaktere sığdırılanlar o kadar farklı ki... İnandığım doğruları paylaşarak hem kendimi doğru ifade ettiğimi düşünüyorum; hem de sırf mesleğimle ilgili kullanmamış oluyorum Twitter'ı...
Tüm bu yazdığınız özlü sözler; daha iyi bir insan olmanın şifreleri gibi... Siz de daha iyi bir insan olmaya mı çalışıyorsunuz?
Daha iyi bir insan olmak hayatın sonuna kadar sürecek bir macera ve okumakla, yaşamakla alakalı... Herhangi bir şifrenin peşinde değilim. Tasavvufa saygım ve ilgim çok büyük! Hangi jean'in moda olduğu ya da ne marka ruj sürdüğüm gibi konular yazacağıma; okuduğum, öğrencisi olduğum şeyleri paylaşıyorum. Takip ettiğim isimler de bu yönde yazanlar. Kitap okumak için çok geç kaldığımı düşüyorum. Yıllarım reyting kaygısı, tiraj, giyim kuşam hevesiyle geçti.
GÜNDE 3 ÖĞÜN TWITTER!
Günde ortalama kaç tweet atıyorsunuz?
Bazen hiç atmıyorum, bazen onlarca... Bazen sırf gelen cevaplara konsantre oluyorum. Bir sürü soru oluyor, yanıtlayıp bir diğerine geçiyorum. O gün ne yaptığımla alakalı tabii...
Twitter'a günde ne kadar zaman ayırıyorsunuz peki?
Sabah, öğle, akşam aç karnına bir bardak su eşliğinde Twitter

Twitter bazen arkadaş, bazen komik, bazen anında bilgi, bazen ağır politika, bazen magazin, bazen şarkı, bazen vitrin, bazen pazar benim için. Günün her anı farklı...
Twitter'da yazdıklarından dolayı sorun yaşayanlar var. Siz hiç sorun yaşadınız mı?
Benimle sorun yaşayan, yazdıklarıma tepki gösterenler ya da ertesi günün yazılı ve görsel medyasına farklı yorumlarla taşınanlar oldu elbette ama benim sorun yaşadığım oldu mu inan bilmiyorum. Ya block'lamışımdır ya da takibi kesmişimdir.
KAPATILSA YOKLUĞUNU HİSSEDERİM!
Bugün Twitter kapatılsa, yokluğu günlük yaşamınızı nasıl etkiler?
Instagram'la idare ederim

) Yok yok, eksikliğini kesinlikle hissederim, bu sefer Facebook'a geri dönüş yaşarız topluca.
Gerek takipçi sayısı açısından, gerekse yazdıkları açısından kıskandığınız biri var mı?
Takip ettiğim kişinin kaç takipçisinin olduğu beni hiç ilgilendirmiyor. Yazdığı üslubu, eklediklerini, gündeme bakış ve yorumlama biçimini beğendiklerimi takip ediyorum zaten.
TELEFONDA KONUŞMAYI SEVMEM!
Twitter'da neleri paylaşıyorsunuz?
İçimden ne gelirse paylaşıyorum. Enteresan bir yere gitmişsem, farklı bir şeyi beğenmişsem... Bu izlediğim bir oyun, okuduğum bir kitap ya da sinema filmi olabilir. Fikirlerimi de yazıyorum. Down Cafe var mesela Şişli'de, hiç bilmezdim. Down Sendromlu çocuklar orada, anneleri ile birlikte servisler yapıyorlar. Açık bir mutfak var, yemekler şahane... Günlerce yazmıştım bunu mesela. Bazen de gırgır, eğlence yapılıyor, onlara da çok gülüyorum...
Siz mesaj atma konusunda fenomen olmuştunuz, bakmadan en hızlı mesaj yazan kişi olarak gösteriliyordunuz. Twitter'da da bir şöhretiniz var mı?
Olsa sen bilirdin

Baksana koca röportajı Twitter konulu yapmayı başarabildin.
Bu arada mesajla aranız nasıl, mesaj işini bıraktınız mı yoksa devam mı?
SMS yerini Whatsapp'a bıraktı. Telefonu kulağıma dayayıp konuşurken saniyeleri sayıyorum bitmesi için, o kadar sevmiyorum telefonla konuşmayı. Yazmak tamam!
MİNİK GAZETEMDE ÖZGÜRCE YAZIYORUM!
Yaşadığınız şeyler, hayata bakış açınızı mı değiştirdi? Çünkü iki yıldır daha önceki Gülben Ergen'den farklı bir profil çiziyorsunuz...
Sen yeni haberdar oluyorsun, Twitter sayesinde

Kendimi, kendi kelimelerimle ifade edebiliyorum, kendi minik gazetemde, özgürce yazabiliyorum. Sansür, montaj hiçbiri yok! Katıldığım TV programında bana sorulan sorularla sınırlıyım. Yapılan röportajlarda ilan geldi diye cevaplarım makaslanıyor, bu yıllardır böyle oldu. Başlığa çıkartacağın cümle, yazının karakterini belirliyor. Twitter ise böyle değil, tamamen benim özgürlük alanım. Hayata bakışıma gelince; insanın yaşadıklarını kendince muhasebe etmesi herkesin vazgeçilmezidir. İlk doğumun kısa bir süre sonrasında ikizlere hamile kaldığım süreç; hayatımda dinlenmediğim kadar dinlenmeme, okumadığım kadar okumama sebep oldu. Son altı yılıma iki hamilelik, üç evlat sığdırdım ve göz önünde ve popüler ve sahnede ve müzikle ve ve ve... Kolay değildi. Sığınacak farklı yerler de vardı ama ben tasavvuf öğrencisi olmayı, anlamayı seçtim.
ÇOCUKLARIN GÜNDE 10 DAKİKA TABLET İZNİ VAR
Çocuklarınızın bilgisayarla, cep telefonuyla, sanal alemle arası nasıl, ilgilerini çekiyor mu?
Maalesef evet, mümkün olduğunca ayrı tutmaya çalışsam da; bu çağın çocukları, bu teknolojinin içine doğdular. Sevdikleri çizgi filmi iPad'den izlemek pek zevkli, tabii... Hatta masal dinlemeden tut, yazı yazma alıştırmalarının en zevklilerine kadar hepsi var. Engel olmam mümkün değil ama biraz daha mesafeli tutmak mümkün.
TABLET SIRASINA GİRERLER
Oğullarınızın cep telefonu, tablet veya bilgisayarları var mı?
Daha neler! Asla yok ve uzun yıllar da olmayacak.
Cep telefonu veya tablet konusunda çocuklarınıza bir yaş sınırı koydunuz mu?
Vakit sınırlamaları koyuyorum onlara, mesela 10 dakika tablet izni gibi

Sıraya giriyorlar. Öncelik; tabii ki yemeğini en güzel yiyenin, dişini en güzel fırçalayanın ve ev ödevini bitirip pijamalarını giyenin. Dokuzuncu dakikada başlarında oluyorum, "Senin sıran bitti" diye... Elden ele geçe geçe bitiriyoruz tablet maceramızı. Bazen de "Çocuklar tabletin iki gün şarjda kalması gerekiyor" diyerek veya bozulmuş gibi yapıp "Tamirde" diyerek tableti günlerce ortaya çıkartmadığım da oluyor.
SOSYAL MEDYAYA MODA DİYE GİRMEDİM
Şu anda kaç takipçiniz var ve bu sayıya ne kadar sürede ulaştınız?
Tam rakamı bilmiyorum ama iki milyonu geçmişti sanırım. Twitter'ın ilk kullanıcılarındanım. Twitter'a moda diye girmedim; yeni bir mecra, sosyal medyada yeni bir atılım diye dahil oldum.
TAKİPÇİ SAYISI ÖNEMLİ DEĞİL
Takipçi sayısını artırmak için bir takım taktiklerin olduğu söyleniyor. Siz bu taktikleri hiç kullandınız mı?
Yok canım daha neler! Ayrıca takipçi sayısının fazla olması benim için alkışlanacak bir durum ya da "Ooo bravo" denilecek bir konu değil. Yazılanların üslubu ve iletişimde olduğun kişilerle ortak paylaşımlar daha önemli.
SON 5 GÜNDE ATTIĞI TWEETLERDEN BAZILARI...

Marifet mutlu öleceğim demekte. Ardında seni seven, örnek alan, takdir ve taklit edenlerin varlığıyla.

Başkasının kararlarıyla yaşamak, başkasının size biçtiği hayatı yaşamaktır.

Güzelliğin tarifi ederken yapılacak tarif 'Su gibi' ise eğer, o isim bence Beren Saat'tir.

Esaret boynunda tasmadır. Esiri olup, boyun eğdiğin kim ise onun elindedir yaşam kumandası.
Kitap ne aksesuvar ne de uyku aracıdır!
Twitter'da okuduğu kitaplardan alıntılar yapan Gülben Ergen "Okuma yolunda geç kalmış iyi bir öğrenciyim" dedi ve ekledi: Okumak araya sığdırılacak bir şey ya da aksesuvar değildir. Uyku getirsin diye kitap okunmaz çünkü gerçek, okurun uykusunu kaçırır
Sıkı bir Twitter kullanıcısı olan tweet'lerinde okuduğu kitapları, kitaplardaki cümleleri paylaşan Gülben Ergen, okuma tutkusunu anlattı. İşte, Ergen'in sorulara e-posta üzerinden verdiği yanıtlar:
Tarzı ve felsefesi olan yazarlara ve kitaplarına ne zaman merak sardınız?
Sonradan merak sarılmıyor böyle hassas şeylere; insanın doğduğu evde yetiştirilme ve yaşama biçiminden, iliklerine kadar işleyen bir yaşam felsefesi oluşuyor aslında. Bilinçli kitap okumak ve okumaktan zevk almak bende biraz zaman aldı. Çok geç kalmış sayıyorum kendimi. Okumak araya sığdırılacak bir şey değil. Uyku getirmesi için ya da aksesuvar olarak yanınızda taşınacak bir şey hiç değil! Gerçek okuyucunun uykusu gelmiyor; aksine uykusu kaçıyor okurken.
Siz daha çok hayata dair özlü sözleri, aforizmaları takipçilerinizle paylaşıyorsunuz. Bunları nereden buluyorsunuz?
Ben kitapları altını çizerek okurum. Kaynak belirtiyorsam, okuduklarımdan alıntıdır. Bazen de kendi doğrularımı yazıyorum, bazen mail yoluyla bana gönderilenleri paylaşıyorum. Bazen de kendim internette buluyorum.
TEK TUŞLA ELİMİZDE
Twitter kullanıcılarının artık aforizmalardan bıktığı söyleniyor; katılıyor musunuz?
Biz işimize gelmeyen her şeyden çabuk bıkarız. Bu bilgilere aç olan da var, bıkan da, okumaya doyamayan da... Günlük hayatın stresinden boğulup eğlenmek, öğrenmek, araştırmak, dalga geçmek; hepsi serbest Twitter'da.
Twitter'da özel konuların, günlük yaşamın, ne yenilip ne içildiğinin paylaşılması da eleştiriliyor. Siz bu eleştirilere ne diyorsunuz?
Herkesin Twitter'ı kullanma biçimi kendisine hastır. Takip edip etmemek tek tuşla bizim elimizde! Bazı kişisel bilgiler ilgi çekebilir ama yemek içmek konusu fazla boş; haklısın.
TWITTER PROJELERİNE AÇIĞIM
Bize 40 karakterle Gülben Ergen'i anlatır mısınız?
Bio'ma bak, orada yazıyor. Önce insanım, sonra anne, yorumcu, oyuncu ve TV yüzüyüm, dernek başkanıyım, evladım, arkadaşım, vatandaşım, dostum...
Sosyal medyada veya sanal âlemde profesyonel bir iş yapmayı düşünüyor musunuz? Yani bu ilginizi paraya dönüştürmek gibi bir projeniz var mı?
Twitter'a belli aralıklarla yazmam şartı ile bazı teklifler aldım ama içime sinmedi ve kabul etmedim. RT ederken bile seçiciyim. Ama geçen yıl Unilever ile derneğim Çocuklar Gülsün Diye için viral reklam anlaşması yaptım ve çok başarılı bir iş çıktı ortaya. Canlı bir Facebook konseri vermiştim bir de hatırlarsan... Bir stüdyoda dekor, ses, ışık sistemi kuruldu ve canlı orkestramla, Facebook üzerinden konserlerime gelemeyen milyonlara ulaşıp farklı bir konser vermiştim. Çağ bu yöne doğru ilerliyor, teklifler de. Elbette değerlendiririm.
Çok takipçisi olanlar Twitter'da para karşılığında ürün reklamı yapıyor. Size böyle teklifler geliyor mu?
Hayır, böyle bir teklif almadım. Bunu yaparsam ciddi bir marka ile kapsamlı bir anlaşma dahilinde yaparım. Sponsor karşılığı kıyafet giymekten veya ufak bedavacılıkları kâr saymaktan yana olmadım. İçimden gelirse, beğendiğim her şeyi paylaşırım.
TWITTER'DA PAYLAŞTIKLARI

Gurur ve onur insana ne yakışır. Ne asildir hesapsız yaşamak...

Görünen güzellikten değil, görünmeyenin manasından bahsediyorum. O mana ki ancak sezgi ile kavranabilir. (Bab-ı Esrar)

Kalbiniz gecelerin ve gündüzlerin sırrını sessizce bilir. Ancak kulaklarınız, kalbinizin bilgisini işitmek için deli olur. (Halil Cibran)

Kadın evin rengi, erkek temelidir. Hadi erkek betonu, kadın çatısı olsun. Tamam, hadi erkek evin depreme dayanıklılığı, kadın nefesi olsun...

Sen ört ki, senin de ayıbını örtsünler. (Mesnevi)
İYİ BİR ÖĞRENCİYİM AMA SAĞLAM BİR OKUYUCU DEĞİLİM!
Bir ayda kaç kitap okuyorsunuz ve bir ayda kitaplara ne kadar harcıyorsunuz?
Bilmem

Okumak konusunda iyi bir öğrenciyim ama aslında sağlam bir okur değilim, bunu kabul etmek lazım. Çünkü gerçek okurlar hiçbir zaman okumaya doyamazlar. Benimse yarı yoldan döndüğüm, yazım diline konsantre olamadığım çok kitap oluyor. Henüz tanışmadığım bir sürü yazar da var. Ama okumayı çok seviyorum. Bir kitabevine gidip saatler geçirebiliyorum. Orada sessizce kitap okunan koltuklar var. Okurlar, kitabevlerinde benimle ya da başka dikkat çeken unsurla değil, sadece seçeceği kitapla ilgileniyor. İçim yıkanıyor orada. O sayfaların kokusu, okumanın dinginliği; yaşadığım koşuşturmalı hayatın içinde bana çok iyi geliyor.
YAŞAR KEMAL'SİZ BİR OKUMA BİÇİMİ BENİM İÇİN YOK!
Size "Şu yazar veya bu kitabı oku" diye tavsiyede bulunanlar var mı?
Kitaplar birbirini doğuruyor zaten. Yaşar Kemal'siz bir okuma biçimi yok! Elif Şafak muhteşem bir kalem. Ahmet Ümit geç keşfettiklerimden... Cemalnur Sargut, Doğan Cüceloğlu, Kemal Sayar okurken öğrencisi olduklarım... Muhyiddin Şekur, Paulo Coelho, Can Dündar, Ahmet Hulusi, Don Jose Ruiz, Anthony Robbins; hepsine hayranım. Yıllarca biriktirdiklerine, yazma biçimlerine, fikirlerine, öğretilerine...
HAYALİM İLK OLARAK OĞULLARIMI 'ÇOCUK KALBİ'YLE TANIŞTIRMAK!
Oğullarınızın kitaplarla arası nasıl? Sizce iyi birer okuyucu olacaklar mı?
Ben okuma yolunda geç kalmış, iyi bir öğrenciyim. Babaları, amcaları daha sağlam okuyuculardır. Oğullarım kütüphanesi çok geniş bir evde doğdular. Tuvaletinde kitap, dergi olmayan; kitabın yerinin başucu ve kütüphane olduğu bir evde büyüyorlar. Onların da kendi yaşlarını ilgilendiren kitapları ve kitaplıkları var. Seviyorlar ama aslında sevmeyecekleri bir yaş aralığındalar, bunu biliyorum. Kitap biraz da kıymeti bilindiğinde okuruna geliyor. Dilerim mümkün olan en erken yaşlarında sarılsınlar okumaya. Hayalim ise onları ilk kitapları olarak 'Çocuk Kalbi' ile ilk yazarları olarak da Gülten Dayıoğlu ile tanıştırmak. Ondan sonra tercihlerini kendileri belirlerler.
Gülben Ergen'den 12. anaokulu sürprizi
Manisa Atatürk Mahallesi'ndeki yeni anaokulu,
Gülben Ergen 'in katılımı eşliğinde, Vakıfbank Türkbirliği İlköğretim Okulu bahçesinde düzenlenen törenle açıldı.
Açılış töreninde konuşan Manisa Valisi Halil İbrahim Daşöz, herkesin yüzünün güldüğünü söyleyip Ergen için, "
Allah da sizin yüzünüzü güldürsün." dedi.
Ergen de 12. anaokulunu Manisa'da açmaktan gurur duyduğunu söyledi. Manisalıların kendisini çok sıcak karşıladığını belirterek, "
Teşekkür ediyorum. Bütün Manisa'ya okulumuzu emanet ediyorum. Aldınız mı emanetimi? İyi bakacak mısınız okulumuza?" dedi.
Ergen'in okul öncesi eğitimin yaygınlaştırılmasına katkı amacıyla kurduğu dernek, bundan önce
Trabzon, İstanbul, Mardin, Tokat, Erzurum, Van, Sinop, Hatay, Sivas, Zonguldak ve Aydın'da anaokulu kurmuştu...
Kaynak Gülben Ergen Manisa'da anaokulu açtı Türkiye'de sanatının yanı sıra eğitime verdiği destekle adını duyuran Sanatçı Gülben Ergen'in başkanı olduğu Çocuklar Gülsün Diye Derneği, Manisa'da anaokulu açtı.
Gülben Ergen'in okul öncesi eğitimin yaygınlaştırılmasına katkıda bulunmak amacıyla kurduğu ve başkanlık görevini yürüttüğü Çocuklar Gülsün Diye Derneği; Trabzon, İstanbul, Mardin, Tokat, Erzurum, Van, Sinop, Hatay, Sivas, Zonguldak ve Aydın'ın ardından on ikinci anaokulunu, Atatürk mahallesinde bulunan Vakıfbank Türkbirliği İlköğretim Okulu bahçesinde düzenlenen törenle açıldı. Yaklaşık 100 çocuğa okul öncesi eğitim olanağı sağlayacak olan anaokulunun açılışını Vali Halil İbrahim Daşöz, Belediye Başkan Yardımcısı Nursel Ustamehmetoğlu, Milli Eğitim Müdürü Mustafa Altınsoy, Dernek Başkanı Gülben Ergen, Başkan Yardımcısı Elvan Oktar ve Johnson Wax Genel Müdürü Ahmet Cüneyt Baktır birlikte kurdele keserek yaptı.
Açılışta konuşan Manisa Valisi Halil İbrahim Daşöz, böyle bir anaokulu açılışında bulunmaktan mutluluk duyduğunu söyledi. Burada herkesin yüzünün güldüğünü dile getiren Daşöz, Gülben Ergen için "Allah da sizin yüzünüzü güldürsün" dedi. Çocukları geleceğe hazırlamanın devletin görevi olduğunu ancak devletin yanı sıra bu konuda büyük sorumluluğu olduğunu belirten Vali Daşöz, "Bazı insanlar var ki, sadece kendi içi yaşamazlar. Kendi hayatlarının toplum için ülke için ayrıca tanzim ederler. İşte burada bunun en güzel örneğini görüyoruz. Bir sanatçımız sosyal bir sorumluk projesini başlatarak ülkemizde adeta bir meşale oldu. Gülben Ergen bugün Manisa'da 12. anaokulun açtı. Ama ben bu sayının hızla artacağına inanıyorum. Anaokulunun ilimize hayırlı, uğurlu olmasını diliyorum" diye konuştu.
TEŞEKKÜRLER MANİSA
Çocuklar Gülsün Diye Derneği'nin 12. anaokulunu Manisa'da açmaktan gurur duyduğunu belirten Sanatçı Gülben Ergen, Manisalılara kendisini sıcak karşıladıklarından dolayı, "Manisalılara teşekkür ediyorum" dedi. "Bütün Manisa'ya okulumuzu emanet ediyorum, aldınız mı emanetimi, iyi bakacak mısınız okulumuza." diye hitap eden Ergen, "Burada 12. okulumuzu açtık. Bugün kendi çocuklarımı da buraya getirdim. Onlarda böyle bir okula gidiyorlar. Burada sizin çocuklar ile arkadaş oldular. O yüzden bu anaokulunun anlamı benim için çok büyük. Özellikler anaokulundaki öğretmenlerimizin, müdürümüzün kıymetini bilmenizi, velilerimizden de çocuklarını okula göndermelerini istiyoruz. Bu okulun tabelasında Milli Eğitim Bakanlığı ile birlikte ismimiz yazdığı müddetçe, uzun yıllar sonra ziyarete geldiğimizde, anaokulundan mezun olan çocuklarımızı bu okula gittiklerini gördükçe çok mutlu olacağız" diye konuştu.
Vali Daşöz, konuşmaların ardından Gülben Ergen'e, Manisa'ya anaokulu kazandırdığı için plaket verdi.