Arama


ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
12 Şubat 2013       Mesaj #4
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Urartular
Ad:  Urartu Uygarlığı (Urartular)2.jpg
Gösterim: 4345
Boyut:  135.3 KB
( MÖ 900- 600)
  • Doğu Anadolu Bölgesi'ne yerleş­mişlerdir.
  • Başşehri Van ( Tuşba) dır.
  • Urartu dilini kullanmışlardır.
  • Kayaları oyarak evler yapmış­lardır.
  • Kayalar arasında ilk defa su yollan açmışlardır.
  • Taşlar üzerine yazılar yazmışlar­dır. (Anal=Yılhk)

Urartuların, Başkenti Tuşpa (Van) idi. Urartu Devleti en güçlü döneminde (M.Ö. 8-7.yy), günümüzdeki Doğu Anadolu, Kuzeybatı İran, Irak'ın küçük bir bölümü ile kuzeyde Aras Vadisi'ne egemendi.
Devletin başkenti Doğu Anadolu'da Van Gölü'nün doğu kıyısında yer almaktaydı; daha geç dönemlerdeki adıyla 'Tosp', Urartucadaki 'Tuşpa'ya dayanmaktadır. Van Gölü denizden 1625 metre yüksekte olup Urmiye Gölü'nden 336 metre daha yukarıda yer almaktadır. 3400 ve 5000 km²'yi bulan alanlarıyla her iki gölde Anadolu-İran bölgesinin en büyük gölleridir. 'Deniz' olarak da değerlendirilirler. Asurlar (Aşurlar, eski Asurlar)'ın coğrafi metinlerinde Van Gölü'nden 'Nairi'nin Yukarı Denizi', Urmiye Gölü'ndense 'Nairi'nin Aşağı Denizi' olarak söz edilir. Bugün dahi Urumiye Gölü'nün Farsçası 'Deryeça' yani 'Küçük Deniz' anlamındadir.

Urartu yerleşim bölgesinin sınırlarını, batıda Karasu-Fırat, kuzeyde Kuzey Ermenistan dağları, doğuda İran Azerbaycanı'ndaki Savalan Dağları, güneyde ise Zagros Dağları'yla birleşen Doğu Toroslar oluşturur.
Efsanevi Ağrı Dağı bu dağlık bölgenin orta noktasındadır. İncil'deki masoretik ünlüleştirmeden ötürü bu dağ, Urartu adının "r r t" ünsüzleriyle yazılması sonucu "Ararat" adını almıştır. 5165 metrelik yüksekliği ile Büyük Ağrı Dağı, Kafkasya'nın güneyindeki en yüksek dağdır. Küçük Ağrı Dağı, Tendürek, Aladağ, Süphan Dağı ve Nemrut Dağı gibi genelde 3000 metreyi geçen diğer dağların çoğu Van Gölü yakınlarında yer almaktadır.

Kronoloji
Tevrat'ta Ararat olarak bahsedilmektedir. Daha sonraları Asur yazıtlarında Uruatri biçiminde rastlanır. Bu belgelerden anlaşıldığına göre M.Ö. 13. yy ile 9. yy arasında Uruatri ve Nairi gibi toplumlar Doğu Anadolu'da beylik ve aşiretler halinde yaşamaktaydılar.
Krallık M.Ö 9. yy ortasında I. Sarduri ile ilan edilir. İlk Urartu yazıtı ve Van Kalesi'ndeki ilk anıtsal mimari bu krala aittir. M.Ö. 7. yy'daki en güçlü krallardan biri olan II. Rusa'dan sonra ise gittikçe zayıflamış ve M.Ö. 6. yy başlarında tarih sahnesinden çekilmiştir. Urartu krallarının sıradüzeni ve tarihlendirilmesi, daha iyi belgelendirilmiş Asur kralları listesi ile kurulabilen paralellikler yardımıyla sağlıklı hale getirilebilmektedir.

Kazılarla incelenmiş önemli merkezler
  • Aşağı ve Yukarı Anzaf: Yukarı Anzaf’ta Haldi tapınağı, büyük depolar ve surlar
  • Çavuştepe (Sardurihinili): Büyük bir saray yapısı, Haldi ve Irmuşini tapınakları, depolar, atölyeler ve surlar
  • Toprakkale (Qilbani önündeki Rusahinili): Haldi tapınağı
  • Ayanıs (Eiduru önündeki Rusahinili): Tapınak, depolar, surlar, aşağı şehir
  • Karagündüz: Höyükte sivil yerleşme, mezarlıkta içinde 80’i bulan sayıda gömü olan 9 oda mezar
  • Altıntepe: Başkent Tuşpa’nın mezarlığı
  • Dilkaya: Höyükte sivil yerleşme, mezarlıkta 3 sandık-oda mezar, küp mezarlar ve kum mezarlar
  • Altıntepe/Erzincan: Tapınak, yönetici yapıları, oda mezarlar
  • Habibuşağı (Tumeişki)/Elazığ: Sınır kalesi, mezarlar, en batıdaki Urartu yazıtı
  • Giyimli: Mezarlık ve giyimli ev planları mevcuttur
  • Kefkalesi: Saray, tapınak
  • Kayalıdere: Kale, tapınak, kaya mezarları
  • Iğdır: Mezarlık
  • Oşakan/Ermenistan
  • Arin-Berd (Erebuni)
  • Armavir-Blur (Argiştihinili)
  • Karmir Blur (Teişeba URU)
  • Horom
  • Bastam (Rusai URU.TUR)
  • Haftavan Tepe
  • Hasanlu
Yazı ve Yazıtların Dağılım alanı
Urartu Devleti çivi yazısını ve Hitit hiyeroglif yazısını kullanmışlardır.
Ad:  Urartu Uygarlığı (Urartular)3.jpg
Gösterim: 2677
Boyut:  139.2 KB

Urartular, yönetim merkezi, kale, barajlar, sulama kanalları, anıtsal kaya mezarları gibi inşa programları yürüttükleri ve merkezi bölgeyle sıkı bağlar oluşturdukları bölgelerin çok uzaklarına, yerel beylerin, kabilelerin yaşadığı topraklara da sık sık sefer yapmış ve buralarda yazıt dikmişlerdir. Bu gelenek komşuları Asur’dan da bilinmektedir.
Yazıtlar daha çok başkent Tuşpa ve Van Gölü havzasından gelmektedir. Batıda Fırat kıyısında İzoli (II. Sarduri), kuzeyde Taşköprü (II. Sarduri), Hanak (I. Argişti), Kanlıca (I. Argişti) ve Gulidzan (I. Argişti), güneydoğuda Urmiye Gölü'nün güneyine dağru İran'da Kelişin (İşpuini-Minua), Topzava (I. Rusa), Taştepe (Işpuini-Minua) ile doğuda Erdebil'in güneyinde Naşteban ve Razliq tarafından çevrelenen geniş bölgede yazıt dikmişlerdir.

Din ve Tanrılar
Van/ Meher Kapı anıtındaki yazıta göre, Urartuların inandığı, kutsadığı ve adlarına belirli dönemlerde kurban kestiği 79 tanrı, tanrıça ve tanrısal özellik bulunmaktadır. Bunlardan ilk üç sırayı Haldi, Teişeba ve Şivini paylaşır. Haldi - (Eşi Bagbartu / Bagmaştu / Arubani) Urartuların baştanrısı idi. İsim olarak kökeni XIII. yy Asur yazıtlarına kadar inmektedir. En büyük tapınağı Muşaşir'de idi. Teişeba (Fırtına tanrısı) Hurri kökenlidir ve Hititlerde Teşup ile aynı tanrı olmalıdır. Şivini de (Güneş tanrısı) Hurri kökenlidir. Hititlerdeki Şimegi'nin karşılığıdır.
Urartular büyük merkezlerde tanrıları için kule tipi tapınaklar ve açık alanlardaki kayalara kapı görünümlü kutsal nişler yapmışlardı.

Ölü Gömme
Urartu'da yakarak veya yakmadan gömü yapılmaktaydı. Yönetici kesim ve olasılıkla aileleri büyük kale ve merkezlerin yakınındaki çok odalı kaya mezarlarına birlikte, diğerleri ise sosyal statülerine göre toprak altına inşa edilen oda mezarlara, basit toprak mezarlara veya yakılarak urne adı verilen küplere gömülmekteydiler. Merkezde Van Kalesi, batıda Palu, Malazgirt ve Altıntepe'de, kuzeyde Aras Nehri'nin güney bölgesinde, doğuda şangar (İran'da Bastam'ın kuzeyi) gibi önemli yönetim merkezlerinin yakınında çok odalı kaya mezarları bulunmaktadır. Dilkaya, Karagündüz ve Yoncatepe'de ise soyulmadan günümüze ulaşmış, içinde birden çok gömü bulunan yeraltı oda mezarları incelenmiştir. Ölümden sonraki yaşama inandıkları için ölülerin mezarlarına günlük yaşamda kullandığı eşyalar konulurdu yastık,çanak,çömlek v.s.

Siyasal ve kültürel ilişkiler
Urartu tarihinin önemli bir bölümü güneydeki büyük düşman Asur ile mücadeleye odaklanmıştır. Ayrıca Menua döneminden itibaren kuzeyde yerel Diauehi Krallığı (Erzurum çevresinde) ve mahalli beylikler üzerine, güneybatıda Hate (Malatya çevresi), güneydoğuda ise Kuzeybatı İran’a; I. Argişti döneminde Hate - Tabal (Tuate'nin ülkesi); II. Sarduri Melitia, Qumaha (Adıyaman bölgesinde) ve kralı Kuştaşpili; II. Rusa ise Hate, Halitu ve Muşki üzerine sefer yapmışlardır.
Urartu Krallığı'nda çivi yazısı, yıllık sefer yapma, ölçü sistemi, krali unvanlar, stel dikme, savaş taktikleri, nüfus nakilleri, resim, süsleme ve kabartma sanatı gibi uygulamalar, Asur etkili olarak gelişmiştir. Mimari, sorguçlu miğferler, kazanlardaki siren eklentileri, hiyeroglif yazısı, yakarak gömme, fildişi sanatı gibi dallar ise Kuzey Suriye'den etkiler almıştır. Bronz levhalar üzerindeki bezemelerde Asur etkisi yanında Geç Hitit izleri de görülmektedir. Bütün bu etkiler Urartu insanı ve zorlu coğrafyasıyla bütünleşerek yeni biçimler almış ve Urartu sanatını oluşturmuştur.

Çanak-Çömlek Sanatı
Devletin kuruluşu ile birlikte ortaya çıkmış gözüken parlak kırmızı astarlı çanak-çömlek grubu yönetim merkezi ve önemli Urartu kalelerinde bulunmaktadır. Halkın ürettiği yöresel ve geleneksel mallar da kullanılmaya devam etmiştir.

Kaynaklar
Urartular hakkındaki değerlendirmeler, birkaç kaynaktan gelen verilerle yapılır. Asur yazıtları özellikle erken dönemleri için önemli kaynak grubunu oluşturur. M.Ö. 13-9. yy arasındaki krallık öncesi dönem genellikle bu kaynaklardan anlaşılmaya çalışılır. M.Ö. 9. yy ortaları ile 6. yy arasındaki krallık dönemi ise kayalara kazdırılan Urartu krali yazıtları, az sayıda çivi yazılı kil tablet ile Asur yazıtları ve Arkeolojik bulgular birleştirilerek ortaya konabilir. Büyük kent ve kalelerdeki görkemli mimarlık kalıntıları, maden eserler ve zengin diğer buluntular bu uygarlığı günümüze taşımaktadır.

Urartu'yu Ermenileştirme çabaları
Ermeni Urartu teorisine göre Urartu, Ermeni halkının yaşadığı ve Ermenice'nin konuşulduğu bir Ermeni devletidir. Ermeni Urartu teorisi genellikle Ermenistan Sınırları içinde yaygındır. Ermenistandada genellikle ciddi olmayan populer baskılar ve yayın kaynakları bu teoriyi desteklemektedir. Dünyada, bilimsel çevreler tarafından bu teori şiddetle rededilmekte ve profesyonelliğe aykırı olarak nitelendirilmektedir. Ermenistan tarihini inceleyen bir bölüm tarhi bilimci bu iddanın bilimsel değil politik amaçlarla ortaya atılmış olduğunu ileri sürmektedir. Bilim çevreleri Uraru ile Ermenistan'ı kesin bir şekilde bir birinden ayırırken. Modern Ermenistan halkının Proto-Ermeni, Hurri, Urartu, Luvya ve Hate halklarının karışımından ortaya çıkmış olabileceğini ileri sürmektedir.

Ermeni Urartu sorununun tarihçesi
Proto-Ermeni Urartu inancı XIX.yy'da, Avrupalı bilim adamlarının Doğu Anadoluda ilk Urartu kalıntılarını gün yüzüne çıkarmalarının ardından ortaya çıkmıştır. Bu inancın ortaya çıkmasına bazı antik onları takibende ortaçağ tarihçilerinin antik Urartu kraliye ailesinin Ermeni kraliyet ailesini bağlaması da rol oynamıştır. Bundan sonra Urartu hakkında yeterli bilgilerin elde edilmesinin ardından, Urartu kronolojisinin kurulmasından ve Urartu dilinin incelenmesinden sonra bu tıp batıl inanışlar tamamen terk edilmiştir.

İkinci dünya savaşının ardından SSBC Ermeni Cumhuriyetinde Türkiye'de kalan topraklarını iade etme ümidi canlandı. Bunun için dünya kamuoyu önünde Ermenistan'ın Türkiye'nin doğusuna neden hakkının olduğu ıspatlanması gerekıyordu. Bunun için bu inancın propogandası Avrupada ve Amerika da yaygınlaştırıldı. SSBC bu fikri destekledi. Sürekli olarak büyüyen bir Antik Ermenistan haritası çizilmeye başlanmıştı 60larda bu harita Ermeni jeolog Suren Ayvazyan tarafından kesinleştirildi. Suren Ayvazyan ayrıca Urartuca üstüne de çalışmalar yapmaktaydı, bilim çevreleri tarafından Suren Ayvazya'nın çalışmaları profesyonellikten çok uzak olarak nitelendirilirken, jeoloji eğitimi almış birisinin lingvistik dalında bu kadar ciddi iddialarda bulunmasınıda çılgınca bulundu. Yinede 80lere gelinirken Ayvazyanın ünü iyice arttı ve bu yolda başka bilim adamlarının yazılarına zemin sağladı. Bunların arasında profesyonel tarihçi Valeriy Haçatryan iddalari yüzünden, dilbilimci Igor Dyakonof tarafından şiddetli eleştirilere tutuldu ve yorumlarını dahada geliştirmemeye karar verdi. Ancak Haçatryan'ın yerine Rafael İşhanyan bu fikri savunmaya devam etti. Bu dönemde SSBC'deki politik sorunlar ve Ermenistan'da artan ırkçı modası yüzünden bilim çevrelerinin itirazları sessiz kaldı.
Son düzenleyen Safi; 15 Aralık 2016 21:44
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!