Arama


IrResistibLe - avatarı
IrResistibLe
Ziyaretçi
14 Şubat 2013       Mesaj #4
IrResistibLe - avatarı
Ziyaretçi
GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE ULUSLARARASI RADYOLAR
İletişim teknolojilerinin gelişmesi ve aynı anda, pek çok dilde yayın yapan ve hemen hemen dünyanın tamamını kapsayan sınır ötesi radyoların artışı ile toplumlara ulaşma ve etkileme süreci de giderek kolaylaşmıştır. Ülkelerin uluslararası yayın yapan radyoları, bir anlamda temsil ettikleri ülkenin dünyaya yönelik sesi olup, masraflarını karşılayan ülkelerin ifade aracı olma işlevini taşımaktadır. Bu yazının temel amacı, yabancı ülkelere yönelik radyoların tarihsel gelişiminden yola çıkarak ve alana yönelik literatür taramasına dayalı olarak, o dönemde ve günümüzün değişen koşullarında (özellikle ortaya çıkan farklı politik tabloda) işlevlerini eleştirel bir perspektifle irdelemektir.
Çalışmada, uluslararası radyolar İkinci Dünya Savaşı öncesi, Savaş, Soğuk Savaş ve günümüz olmak üzere farklı dönemler çerçevesinde incelenmiştir. Uluslararası radyo yayınları incelendiğinde, kamusal yayın kuruluşu kökenli oluşları dikkat çekici olup, radyo yayınları, Maxwell, Murdoch, AOL-Time Warner, Sony vd. gibi büyük gruplar için uygun gözükmemektedir. Avrupa’da Hachette ya da ABD’de Capital Cities/ABC gibi bazı girişimlerin dışında radyo, hâlâ büyük grupların denetimi dışındadır.
Buna neden olan etkenlerin başında, radyonun her şeyden önce yerel bir iletişim aracı olması, insanların topluluklarına bağlı hizmet ve enformasyon beklemesi ile kendi ortamlarıyla bütünleşen istasyonlara güvenmesi yer almaktadır. Radyo, tutkulu gönüllerin iletişim aracı olup, genellikle medya profesyonelleri ile kolaylıkla bağdaşmamaktadır.
Bu ise büyük radyo gruplarını, özerk ve aşırı özel yetenekler isteyen bu iletişim aracında zorlamaktadır. Kaldı ki radyo, uluslar arası büyük bir gruba bağlı olduğunda genellikle verimsizleşmektedir.(Pierra,1992:238) 1947’den 1960’a kadar ki yıllar, kısa dalgada yayın yapan büyük uluslararası radyoların gelişimine tanık olmuştur. Bu radyoların önem sıralarının hesabında yayın saatleri, vericilerin gücü, hedef ülkelerin sayısı, kullanılan dalga uzunlukları gibi farklı kriterler ortaya çıkabilse de 70’li yılların sonundan günümüze dek dereceye giren radyolar kabaca şöyle sıralanabilir: - British Broadcasting Company World Service (BBC Word Service): Haftada 43 dilde, 1.120 saatle ulaştığı 143 milyon dinleyicisi olup bütçesi 280 milyon dolardır. - Voice of America (VOA) : Haftada 51 dilde, 870 saatle ulaştığı 91 milyon dinleyicisi olup, bütçeşi 106 milyon dolardır. - Deutsche Welle (DW) : Haftada 36 dilde, 718 saatle ulaştığı 28 milyon dinleyicisi olup, bütçesi 336.6 milyon dolardır. - Radio France International (RFI) : Haftada 20 dilde, 313 saatle ulaştığı 45 milyon dinleyicisi olup, bütçesi 125.6 milyon dolardır. Güç ve etkinlik bakımından yukarıda belirtilen radyoların arasında yer alan Türkiye’nin Sesi Radyosu’nu incelediğimizde ise, Türkiye’de ilk dış yayının, 5 kw. gücünde Ankara Radyosu’ndan yapıldığını görmekteyiz.

BİLGİSAYAR
Mesleki işlevleri kesintisiz yerine getirmek için bilgisayara ve internete ihtiyaç var. İnternet farklı bir kültür, toplumumuz için henüz yeni sayılır. Kullanımı için bir takım kurallarını bilmemiz ve bunları uygulamamız gerekiyor. Bunların başında internetin güvenli kullanımı geliyor. Bu konu hakkında ADSL servisi sağlayan kurum veya kamu tarafından toplumu bilgilendirme çalışmasının yapılması gerekiyordu, maalesef çok ihmal edildi. Ülke olarak güvenliğin bilincinde değiliz ve internet güvenliğimiz yok. Bilmenizi isterim ki, internet asla korkulmaması, her şeyi ile kullanılması, yararlanılması gereken bir alemdir. Ancak gerekli kuralları yerine getirmeniz gerekmektedir. Tıpkı karayolundaki trafik gibi kuralları var, yaya ve sürücüler olarak bu kurallara riayet ettiğimiz sürece emniyette oluruz.
Son bir-kaç yıldır internet kullanımı yaygınlaştı. İnternet üzerinden yapılan veri transferleri, bankacılık işlemleri, gümrük-maliye beyannameleri, SSK bildirgesi işlemleri başladı ve bu yılın başlarında E-Türkiye’ ye geçiş için E-Dönüşüm projesi yapılandırıldı. Türkiye’ nin Bilişim Toplumu olması hedeflendi. İnternet ortamının hukuksal alt yapısı için bir çok kanunumuzda uyarlamalar yapıldı, en önemlisi, dünyada az sayıda ülkenin sahip olduğu 5070 sayılı E-İmza Kanunumuz çıkarıldı, 2005 yılı uygulamaya hazırlık, 2006 yılı tam uygulama başlangıç yılı olarak belirlendi, günlük hayatımızın bir parçası olma yolunda.
Birey ile toplum arasındaki bağı oluşturmada iletişimin ne kadar önemli olduğu da fark edilmektedir. İletişim ne kadar kuvvetli ve sağlam olursa toplum ve birey arasındaki çatışma da o denli az olacaktır.İnsanoğlu varolduğu günden bu zamana kadar tek başına yaşamamış, toplum olarak varlığını sürdürmüştür. İnsan, birey olarak bir grubun üyesi olmuş ve kültürü oluşturmuştur. Gerek kültürü oluşturmasında gerek de kendisinden sonra gelen kuşaklara bu kültürü aktarmasında elbette en önemli rolü iletişim oynamıştır. İletişim, her şeyden önce bir insan etkinliğidir. Ünsal Oskay, iletişimin tanımını şu şekilde yapmıştır. "İletişim, birbirlerine ortamlarındaki nesneler, olaylar, olgular ile ilgili değişmeleri haber veren, bunlara ilişkin bilgilerini birbirlerine aktaran, aynı olgular, nesneler, sorunlar karşısında benzer yaşam deneyimlerinden kaynaklanan, benzer duygular taşıyıp bunları birbirine ifade eden insanların oluşturduğu topluluk ya da toplum yaşamı içinde gerçekleştirilen tutum, yargı, düşünce, duygu bildirişimleridir."

İletişimin insanlar için ne kadar önemli olduğunu gösteren bir başka delil ise bireyler arasındaki haberleşmenin sağlanmasında etkili bir rol oynamasıdır. İnsanoğlu geçmişten günümüze kadar çevresinde olup bitenleri hep öğrenmek istemiştir. Öğrendiklerinin ya da kendi ürettikleri bilgilerin yayılmasında çeşitli haberleşme yolları bulmuşlardır. Yazılı kültürün gelişmesi ya da bilgilerin taşınmasında tek bir canlının kullanılması ilk haberleşme şekillerinden bazılarıydı. Ama gelişen bilim ve teknoloji sayesinde ortaya çıkan yeni buluşlar bir çok alanda olduğu gibi iletişim konusunda da kendini göstermiş ve teknolojik yönden faydalı olabilecek her türlü araç iletişimde de kullanılmaya başlanmıştır. Böylece görsel ve işitsel pek çok kitle iletişim araçları ile haber alış verişi hızlı bir şekilde işler hale gelmiştir.

Günümüzden geleceğe Telekomünikasyon alanında yaşanacak olan değişimi ve gelişimi değerlendirmek için kısaca dünden bugüne nereye gelmişiz, KISACA;
M.Ö. IV bin.yy – M.S. IV.yy...Mısır’da Hiyoroglif adı verilen, insan, hayvan, eşya şekilleri ve sembollerdan oluşan yazı sisteminin kullanılmaya başlaması(taş üzerine anıt yazılar).
M.Ö. XVIII.yy – M.S. VIII.yy... Papirus bitkisinin Mısırlılar tarafından kağıt olarak kullanılması.
M.Ö. XIV. yy... Bilinen ilk alfabenin kullanılması(seramik, ahşap, papirus üzerine)
1436... Matbaa’nın icadı, Gütenberg.
Tipografi basım yönteminin bütünü, ana kalıpların yapımı, dökümevlerinin kurulması, metinlerin dizilmesi ve el baskısıyle basım Gütenberg tarafından gerçekleştirildi.
1727... Türkiye’de ilk defa matbaa’nın kuruluşu.
Türkiye’de basım işlerinin Türkçe’ye uygulanması, III. Ahmed’in sarayında aslen Macar asıllı olan Kolozsvar’lı İbrahim Müteferrika sayesinde oldu. Kendisini Yirmisekiz Çelebizade Said Efendi ve Sadrazam Nevşehirli İbrahim Paşa da destekledi. Şeyhülislam Abdullah Efendi’nin fetvasından ve III.Ahmed’in fermanından sonra, Darüttıbaa denilen basımevi, Sultanselim’de, İbrahim Müteferrika’nın konağında kuruldu.Dizgiye 1727 Aralığında başlandı. Ocak 1729’da ilk Türkçe kitap basıldı(Vankulu Mehmet Efendi’nin, Cevheri’nin Sıhah adlı arapça sözlüğünün türkçe tercümesi olan Kitab-ı Lugat-ı Vankulu).
1820... Danimarkalı bilimadamı Oersted elektromanyetik akımı keşfetti.
Bu buluş günümüzde kullanılan modern iletişim araçlarının çalışma prensiplerinin temeli olmuştur.
1827... Fotoğrafçılığın keşfi, Nicephore Niepce.
O yıllarda bir tek manzara resmi için, Yuda bitümü sürülmüş duyar tabakaya tam sekiz saat poz vermek gerekiyordu.
1840... Bilinen ilk pulun kullanılmaya başlanması
1840 yılında, İngiltere’de posta arabaları mahalleleri dolaşır, boru çalarak vatandaşları mektupların almaya çağırırdı . Postacı, zarflardan isimleri okur, ismi okunan kişi de ücretini ödeyip mektubunu alırdı. İngiltere Parlamentosu Lordlar Kamarası Vekili Sir Rowland Hill, Dolaşırken postacının adını okuduğu bir genç kızın arabaya yaklaştığını, kendisine gelen zarfı eline alıp baktıktan sonra postacıya iade ettiğini gördü.
Kızın posta ücretini ödeyecek parası olmadığını anlayan Hill, posta ücretini ödeyerek zarfı kıza uzattı. Bunun üzerene kız, Hill’e dönerek şöyle dedi: “Boşuna zahmet ettiniz. Ben öğreneceğimi zaten öğrenmiştim. Mektup, askerdeki kardeşimden geliyor. Yoksul olduğumuz için askere gitmeden önce aramızda kararlaştırdık. Birbirimize yazdığımız mektupların zarfına bir çarpı işareti koyacaktık. Çarpı işareti sağlıklı olduğumuz ve bir sıkıntımızın olmadığı anlamına gelecekti.” Hill, o gün, bu olayı parlamentoda konu etti ve parlamento, posta ücretini mektubu alanın değil, gönderenin ödemesine, ödemenin yapıldığı belirtilmesi için zarfın üzerine bir kağıt yapıştırılmasına karar verdi.

İngiliz James Chalmer’ın denemeleri pula son biçimini verdi (1834-1838), Chalmers’ın bu buluşu, birçok tartışmalardan sonra, Rowland Hill’in teklifi üzerine 1840’tan itibaren İngiltere’de kullanılmaya başlandı (10 Ocak’ta bütün İngiltere toprakları üzerinde tek ücret uygulaması başladı; 6 Mayıs’ta da ilk posta pulu olan 1 penny’lik siyah pul çıkarıldı). 1840 yılında satışa sunulan, 1 penny değerindeki pulun üzerinde, dönemin kraliçesi Victoria’nın portresi yer alıyordu.
1843... Elektriğin işaret iletiminde kullanılması Morse’ın çalışmalarıyle 1843’te gerçekleşti. Elektromıknatısla çalışan ilk telgraf patenti Morse tarafından alındı.
Telgraf sistemi Telekomünikasyon alanında kullanılmış en eski sistemdir.
Halkların tarihinde ne kadar eskiye gidilirse gidilsin, işaretlere(gündüz duman, gece ateş veya tamtam) dayanan bazı ilkel haberleşme metodlarına daima rastlanır.
Telgrafın icadı Telekomünikasyon alanındaki en önemli dönüm noktalarından biridir.
1863... Türkiye’de ilk posta pulunun kullanılması.
Türkiye’de bir sivil haberleşme Kurumu kurulmasına yönelik ilk girişim, Sultan II. Mahmut döneminde oldu. Tarihe “Tuğralı Pullar” olarak geçen ilk Türk pullarının üzerinde ise sultan Abdülaziz’in imzasını temsil eden tuğra bulunuyordu. Sultan II. Mahmut, bir kararname yayınlayarak, halkın haberleşme ihtiyacını karşılayacak bir haberleşme teşkilatı kurulması emretti ve 1840 yılında Posta Nezareti kuruldu. İlk posta Kanunu, 16 Kasım 1840 tarihinde yürürlüğe girdi. 1863 yılında, Sultan Abdülaziz döneminde, Posta Nazırı Agah Efendi hükümete posta pulu basılmasını teklif etti. Komisyon da posta pulu kullanılmasını onayladı. İlk Türk pulu, 13 ocak 1863’te satışa sunuldu.
1867... İlk pratik daktilo makinasının icadı, Cristofer Sholes
Yazıyla iletişimde devrimin başlangıcı sayılabilir.
1876... Telefonun icadı, Graham Bell.
Şehir içi bir telefon şebekesi Avrupa’da ilk defa Paris’te 1879 yılında kuruldu.
Türkiye’de ise ilk telefon 1908’de Meşrutiyet’in ilanından sonra kullanıldı. Bölge Santrallarının kurulması için bir İngiliz firmasıyle anlaşmaya varıldı ve Beyoğlu,
Istanbul ve Kadıköy Santralleri 1911’de işletmeye açıldı.
Son düzenleyen Safi; 20 Şubat 2018 00:38