Arama


bekirr - avatarı
bekirr
VIP VIP Üye
25 Mart 2013       Mesaj #2
bekirr - avatarı
VIP VIP Üye

İşlevselcilik (fonctionnalisme) nedir?

Bugünkü Amirkan sosyolojisini belirleyen en büyük özellik işlevselciliktir. İşlevselcilik, ABD’de moda niteliğinde bir durum ve yaygınlık göstermektedir. İşlevselcilere göre, bütün sosyolojik olgular ya da bir toplumsal yaşantının bütün ögeleri, bütün boyutları, işlevsel çözümlemeyle anlaşılır. Çünkü işlevselcilerin gözünde toplum bir işlevler (fonksiyonlar) bütünüdür.
Şimdiye kadar işlev kavramı, hem sosyolojide, hem de başka alanlarda , iş, meslek, amaç, sonuç ve yarar anlamına gelmişse de, bu gün bu kavramla, daha çok, bir toplum yaşantısındaki bütün etkinlikler gösterilmektedir.
Aslında, sosyolojiyi işlevselciliğe doğru götürmeye başlayan Spencer olmuştur. Onun etkisi, Anglosakson ülkelerindeki kültürel antropoloji okulunda zaten yayılmaya başlamış ve Bronislaw Malinowski (1884-1942) , bu etkiyi geliştirenlerin başında gelmişti. Malinowski’nin çalışmaları, ihtiyaçların ve işlevlerin evrimi üzerine incelemelerdi. Ona göre işlev, kültürel ya da toplumsal sitemde oynanan roldür. “Bütün uygarlık tiplerinde, her adet, her maddesel nesne, her fikir, her inanç, yaşantısal bir işlev yapar; ayrı ayrı hepsinin yerine getireceği bir işlev vardır, ayrı ayrı hepsi, organik bir tümlüğün kaçınılmaz bir kısmını temsil eder” düşüncesi de Malinowski’nindir.
Tarihte temellenen bir sosyolojinin ya da tarihsel sosyolojinin başlamasından bugüne bir hayli zaman geçtiği halde işlevselciler, sosyolojideki bu yaklaşımı hiç dikkate almamışlar ve üstelik sosyoloji tarihsel boyutundan vazgeçirmek için çaba göstermişlerdi. Toplumu açıklamak için toplumu bir sistem tarzında bütünleşmiş bir birlik gibi tasarlayan işlevselciler, yeni bir sosyolojik çözümleme yolu olarak, toplumu , daha doğrusu toplumun örgütlenmesini ve işleyişini, toplumun evriminin belirli bir anında ele almışlardır. Böylece işlevselcilik, bir bakıma tarihi ve toplumsal değişmeyi reddetmenin açıkça ilan edilmesi olmuştur.
İşlevselcilikteki bu yöntem yanlışlığı, tarihsel açıdan, daha doğrusu işlevselciliğin tarihi bakımından kolayca açıklanabilir: Hemen yukarıda da söylediğimiz gibi işlevselcilik, önce kültürel antropolojide uygulanmaya başlamıştır. Ve antropologların incelediği eski ya da ilkel toplumların, genel olarak, bilinen tarihleri olmadığından, bu durum, işlevselciliğin bu tarihsiz –bu tarih dışı –tutumu benimsemesinde önemli bir etken olmuştur. Buna karşılık, tarihi olan toplumların incelenmesi için işlevselciliğe başvurulduğunda ,işlevselciliğin tarihe karşı ilgisizliği, sosyolojiyi önemli ölçüde daraltmış ve sınırlandırmıştır. İşlevselcilik, özellikle tasvirle ve toplumsal örgütlenmenin yapılarının ve işleyişinin çözümlenmesiyle yetinmiştir. Şu halde işlevselciliğin uygulanmasıyla sosyolojideki tarihsel gelenek, otuz kırk yıldan beri bir duraklamaya girmiş demektir. Çünkü, toplumların tarihselliği, artık ne kuramsal,ne de somut araştırmaların önde gelen konusudur.
Görülüyor ki işlevsel görüş yeni bir şey değildir;hele toplumsal bilimlere özgü bir şey hiç değildir. Başlangıçta biyoloji, fizyoloji, sonraları psikoloji, ekonomi, etnoloji ve sosyoloji, konuları olan olguları sonuçlarına göre yorumlamışlardı; başka bir deyişle bu bilimler, işlevselci dönemlerinde işlevselciliğe, olguların içinde yer aldığı yapıları öğrenmek için, olguları sonuçlarına göre yorumlama rolünü vermişlerdir. Ayrıca nedenleri kavrayamamak,sosyologları sosyolojik olguları işlev kavramıyla açıklamaya, yorumlamaya götürmüştür. Ve işlevselcilerin büyük bir bölümü, dikkat ve çabalarını yapının durgunluğu ya da toplumsal denge kavramına yönelttikleri için, yapısal değişmelerin incelenmesini bile bir yana itmişlerdir.
Yukarıda kısaca sunmaya ve açıklamaya çalıştığımız biçimiyle bu işlevselciliğe, işlevselciliğin eski biçimi diyebiliriz.


kaynak: 100 soruda sosyoloji