Lâl Geceler Bittiğinde...
gecem lal
güncem kırmızı bir sonbahar
avuçlarımda kan damlası göz yaşlarım
hercai yaprağı umutlarım kırılgan
kirpiklerim saplanmış kaş altlarıma
et duvar örtmüyor artık göz bebeğimi
en güzel düşlerim, aktığında gerçeğe
bir çiğ damlası halinde düştüm gize
usul adımların atıldığı bahçelerde
öptüğüm menekşenin izi kaldı
dudağımın sol köşesinde
şimdi bir sancılı yürek göğsümün derinlerinde
ıslanmışlığı kirpik uçlarından başlayan bir çehre
gömdüğüm avuç içlerime
baktığım aynada izi kaldı buruk bir tebessümün
hüznün buğulu gözleri takıldı aynadaki bu surete
boğazımda düğümlenmiş üç-beş sözcük
haykırışlarım nafile
bağırsam sesim duyulmaz dağların ötesine
uzatsam ellerim yetişmez yarin ellerine
gözlerimdeki buğu yavaş yavaş bırakıyor yerini
çağlayan nehirlere -bitimsiz saatlerde-
kim bilir belki bir gün o gülen çehre
yeniden bakar aynadaki aksine
seyyah olur düşünün ülkesinde
kelebeğin kanadında da olsa
uçar kırmızıdan mavinin zirvesine
uçar maviliklere
uçar düşlere
uçar gülüşlere