Arama


tersinim - avatarı
tersinim
Ziyaretçi
6 Nisan 2013       Mesaj #32
tersinim - avatarı
Ziyaretçi
İnsanlar yaşamlarını genelde inançlarının, gönülden inandıkları ideallerinin paralelinde kurgulamaya çalışırlar. Bu kurgulama aynı zamanda yaşamlarına anlam ve değerler katar. Bir bakıma İNSAN olmanın en önemli özelliklerinden biridir.

İnanç ve ideallerde genelde varoluş sorusuna verdikleri cevap üzerine kurgulanır.

Konu karmaşık gibi görünürse de basit bir anlatımla varoluş ya yaratılmıştır ya da yaratılmamıştır.

Eğer yaratılmış ise bir Yaratıcısı vardır.

Eğer yaratılmamış ise zaman içinde rastlantılarla oluşmuş demektir.

Bu mantık, içinde güneş sisteminin ve dünyamızın da bulunduğu tüm evrenin canlısıyla cansızıyla rastlantılarla oluştuğu anlamına gelir.

Fakat POZİTİF BİLİMİN TEMELLERİNDEN BİRİ OLAN maddenin sakımı kanunu bize hiç bir madde (ve tabi ki evren=tüm varoluş) YOKTAN VAR VARDAN DA YOK OLAMAYACAĞI, tüm varoluşun ezelden gelip ebede giden BİR BÜYÜK BÜTÜNÜN toplu iğne ucu kadar minicik bir zerresinden var edildiği sonucuna götürür.

Nitekim son bulguların ışığında ortaya konan delillerle doğruluğu hemen hemen kanıtlanmış olan BİG BANG (Tersinime göre GENİŞİM) TEORİSİ ulaşılan bu sonucu doğrular.

Tüm varoluş zaman, madde ve rastlantıların sonucu mu meydana geldi?

Bu soruya verilecek evet cevabı aynı zamanda çok büyük, ulaşılmaz, erişilmez gibi gelen, aslında sonsuzluk kavramı yanında bir toz zerresi bile olmayan tüm evrenin (tüm varoluşun) evrendeki (varoluştaki) inkâr edilemez düzenin, her biri basite indirgenemez kompleks sistemlerin bütünsel kurgusunda olan milyarlarca cins ve çeşitteki canlıların; rastlantısal çarpışmaların, etkilerin, tepkilerin zaman içinde örgütlenmesi sonucu oluşmuştur demektir.

Pek akla, mantığa uygun gelmeyen yukarıdaki varsayım nice bin yılardır ısrarlarla savunulan, kimi çevrelerce yadsınamaz bir gerçek kabul edilir.

Son bilimsel bulgulara göre bu varsayımın açılımı şöyledir.

Bir patlama sonucu meydana gelmiş yüzlerce atom içi parçacıkların parçacıkları aralarında birleşerek atom içi parçacıklarını, onlar atomları, atomlar molekülleri, kimi atomlar nükleer fırınlarda değişimler geçirerek elementleri, elementler bileşikleri, bileşikler biyomolekülleri, biyomoleküller bir canlı hücresini, rastlantılar oluştuğu iddia edilen bu canlı hücresi de zaman içinde evrimler geçirerek bu gün hayranlıkla izlediğimiz canlıları, canlı ve cansız dünyadaki varoluş dediğimiz o muazzam sistemler bütünlüğünü meydana getirmiştir.

Bu rastlantısal olduğu iddia edilen muazzam oluşumların zirvesinde insan dediğimiz en yüce yaratık vardır.

O yaratık ki madde ve rastlantılarla açıklanamayan nice meziyetlerin sahibidir.

Bir parçası olduğu varoluşun yapısında gizli o büyük ilmin farkındadır.

Varoluş rastlantıların eseridir varsayımının sahipleri bilgi ve meziyetlerin asla maddeye indirgenemediğini ya gerçekten bilmemekte ya da bilmiyor görünmektedirler.

Devamı var.



---------- Mesaj tarihi 20:50 ---------- Önceki mesaj tarihi 20:45 ----------

Sonsuz Zaman Konusu

Materyalizmin öngördüğü statik modelde evren ezelden gelip ebede varıp dayanmış durağan bir sonsuzluktur.

Yine materyalizmin belkemiği olan maddenin sakımı kanununa göre hiçbir madde yoktan var, vardan da yok olmaz, sadece şekil ve mekân değiştirir.

Zaman ise olayların art arda dizilimlerinin sonucudur.

Materyalist mantığa göre eğer evren ezelden geliyor ise zamanında bir başlangıcı olmaz.

Madde ise ezelden beri var ve ebede kadar var olacaksa bu süreçte sadece şekil ve mekan değiştiriyorsa, bu da sonsuz sayıda şekil çeşitlilik alternatifliliği anlamına gelir.

Yine materyalist mantığa göre zaman öylesine uzun, şekil ve çeşitlilik alternatifliliği öylesine çoktur ki imkânsızları imkânlı yapar.

On milyarlarca yılla ifade edilse bile sınırlı sayılabilecek bir zaman diliminde madde yığınlarının rastlantılarla aminoasitleri, proteinleri, DNA ve RNA'yı, diğer hücre parçacıklarını ve sonuçta canlı bir hücreyi oluşturmaları imkânsızdır ama sonsuz zamanda bu imkânlı hale gelir.

Görüleceği gibi materyalizme göre sonsuz zamanda oluşan şekil ve çeşit alternatif zenginiği zaman içinde daima iyi ve yararlılar seçilerek iyiye, yararlıya doğru giden bir irade etkisi yapmaktadır.

Bir bakıma materyalizmin nice zamandır cevap aradığı yaratıcı kudret dışındaki irade sorunu sonsuz zaman içinde oluşan şekil çeşitliliğinin çokluğu ile çözülmüş görünmektedir.

Bu varsayımda varoluş aşırı derecede hem maddeye hemde basite indirgenmeye çalışıldığı açıktır.

Fakat bu mantığın karşısında iki büyük engel vardır.

Bu engellerden birincisi evrenin ezelden gelip ebede giden durağan bir sonsuzluk olmamasıdır.

Evrenin bir başlangıcının olması zamanında bir başlangıcın olması demektir.

Hayli mantıklı gibi gelen bu varsayımın önüne EVRENİN BİLİNEN BİR YAŞININ OLDUĞU gerçeği aşılamaz br engel olarak durmaktadır.

Yani ZAMAN SONSUZ DEĞİLDİR.

Mateyalist görüş bu büyük engeli kurulup yıkılan evren modeliyle aşmaya çalımıştır ama sonuç değişmemiştir.

Materyalizmin öngördüğü kurulup yıkılan evren modeline göre evrenin bir zamanlar kütlesiz bir enerji zerresi halinde olmasının sonsuz zaman içindeki evrelerden bir evre sayılması bu gerçeği değiştirmez.

Çünkü her evre yeni bir başlangıç demektir.

Bu arada materyalizmin öngördüğü kurulup yıkılan evren modeli lehine en küçük bir bilimsel kanıt ortaya koyamadığını hatırlatalım.

Bu gün içinde yaşadığımız evrenin 13.8 milyar yaşında 8.5 milyar ışık yılı yarıçapında dev bir küre olduğunu biliyoruz.

Her ne olmuşsa bu 13.8 milyar yıllık zaman dilimi içinde olmuştur.

13.8 milyar yıl ise ortalama dört yüz katrilyon saniye demektir. Evren, her saniye yeni bir çeşitlilik oluştursa bile çeşitlilik sayısı sadece on üzeri 15’tir.

Roger Penrose’un bulduğu rakam ise (evrenin rastlantılarla oluşma ihtimalini gösteren rakam) on üzeri 123te bir’dir. (İlgili konulara bakınız)

Bu da evrenin rastlantılarla oluşma ihtimalinin imkânsız kere imkânsız kere imkânsız olduğu anlamına gelir.

Bu hesap saniye olarak canlılığın evrimine uygulanırsa prekambriyen döneminden günümüze kadar geçen zaman sadece ve sadece yaklaşık yirmi katrilyon saniyedir.

Yaşamdaki milyonlarca tür ve çeşitlilikteki canlılığın (çok hücreli bir canlı da örneğin bir İnsanda ÖRGÜTLENMİŞ ikiyüz trilyon hücrenin bulunduğunu hatırlayınız) bu süre içinde evrilip bu gün gözlemlenen muhteşem canlılar dünyasını meydana getiremeyeceği açıktır.

Görüleceği gibi sonsuz zaman içinde oluşan sonsuz sayıdaki şekil çeşitliliğinin imkânsızı imkânlı yaptığı varsayımı tamamen iflas etmiştir.

Bu varsayımda materyalizmin bel kemiğidir.


Devamı var.