Arama


tersinim - avatarı
tersinim
Ziyaretçi
8 Nisan 2013       Mesaj #14
tersinim - avatarı
Ziyaretçi

TERSİNİM GERÇEĞİYLE İLGİLİ TÜM YAZILAR MADE-İN TERSİNİMDİR.

SAĞDAN SOLDAN KOPYALANMA, ARAKLANMA DEĞİLDİR.

ANAMIZIN AK SÜTÜ GİBİ KENDİ ÖZ MALIMIZDIR.

BUNUN İÇİN KAYNAK GÖSTERMEMİZ GEREKMEZ.

DUYURULUR.

= = =


Tersinim teorisi ve Doğal ilkeler

Varoluş dediğimiz muazzam sistem tam bir düzen içindedir. Nice milyar yıllardan beri değişmeden var ve işler olan doğal kanun ve ilkeler bu düzenin inkâr edilemez kanıtlarıdır.

Düzensizliklerde kanun ve ilkeler bulunmaz. Bu nedenle düzensizdirler.

Kanun ve ilkelerin ortaya konulması, işlerlik kazanması bilgi, irade ve kudret üçlemesinin ürünleridir.

Doğal kanun ve ilkeler pek çoktur. Çoğu hakkında henüz bilgimiz bulunmamaktadır.

Şüphesiz ki gerçekleri arayan bilimde bu kanun ve ilkelerle doğrudan bağımlıdır. Kanun ve ilkelere ters düşen bilim olmaz.

Bilimde önce kanıt sonra sonuç ilkesi: Teorilerin kurgulanmasında; genelde doğru olduğu kuvvetle inanılan bir varsayım ya da fikir temel alınır, sonra da doğruluğu kanıtlanmaya çalışılır.

Temel, doğru ya da yanlışları ayıran bir mihenk taşı konumundadır.

Nedense temelin yanlış olabileceği (doğru olduğu kuvvetle inanıldığından) düşünülmez, kanıtlar temele uygun fakat yanlış teraziler de tartılır. Sonuç ise tam bir hüsran olur.

Bunun için kanıtlara göre sonuç ilkesi bilimin temellerinden biridir. Örneklemek gerekirse şunları yazabiliriz.

Varoluş sorusunun yalnız iki cevabı vardır. Varoluş ya yaratılmıştır ya da yaratılmamıştır.

Bilimde önce bulgulara bakılır, bulgular bilimsel yöntemlerle yorumlanır daha sonra da gerçeklere ulaşılmaya çalışılır.

Eğer bilimsel bulgulara ve yorumlarına dikkate almaz, en baştan yanıtlardan birini seçer, bu yanıtı gerçek kabul ederseniz bu bir önkabul olur.

Önkabuller söz konusu sorunun birbirinin zıddı yalnız iki cevabı varsa çok büyük önem kazanır.

Cevaplardan birine önkabulle ret ve inkâr eden bir kimse başka seçeneği olmadığından kendini diğer cevaba mahkûm etmiş demektir.

Örneğin varoluş bir Yaratıcı iradenin eseridir cevabını önkabulle benimseyen bir kimse diğer cevaba sırtına çevirir, varoluşla ilgili tüm soruları varoluş mutlak güç, mutlak ilim, mutlak irade sahibi bir Yaratıcının eseridir mantığıyla yanıtlamaya çalışır.

Bunun zıddı cevabı benimseyenler içinde durum değişmez.

Varoluş sorusuna; varoluş yaratılmamıştır, bir yaratıcı irade yoktur şeklinde yanıtlarsanız eğer bir yaratıcı irade yoksa o halde nasıl var oldu sorusuna cevap aramak zorunda kalırsınız.

Bu soruya rastlantılarla var oldu dışında verebileceğiniz bir cevap da yoktur.

Bu durumda yaratıcı bir irade yoktur, varoluş rastlantıların sonucudur cevabı bir önkabul, inkarı mümkün olmayan bir gerçek olur, varoluşla ilgili tüm sorular bu mantığa uygun cevaplanmaya çalışılır.

Bu mantık temelde doğru kabul edildiğinden bir canlı hücresi rastlantılarla oluşmuştur gibi ayrıntıların yanlışlığı; (bir canlı hücresi rastlantılarla oluşamayacak kadar komplekstir.) akıl, mantık ve bilim dışılığı kabul edilmez.

Fark edileceği gibi her iki önkabulün varoluş sorusuna vereceği cevaplar bilimsel kanıtlara dayanmaz, önce cevabı verme sonra kanıtları arama mantığına dönüşür.

Nitekim evrim teorisinin fosiller konusunda kanıt bulunamayışını fosillerin yetersizliğine bağlaması ilerde bulunacağı umuntusu bu mantık üzerine kuruludur.

Daha sonra bu mantık evrim yadsınamaz bir gerçektir, tüm bilimsel bulgular evrimin kanıtlarıdır taassubuna dönüşmüştür.

Tabi ki tüm bilimsel bulgular evrimin kanıtıdır öngörüsü; bulgular gerçekten evrimin kanıtı ise bir değer kazanır.

Önce varsayımları gerçek kabul edip bilimi bu varsayıma uydurmaya çalışmak, varsayımları yalanlarla, aldatmacalarla, sahtekârlıkla ayakta tutmaya çabalamak o varsayımı bilim dışına iter ve hiçbir yarar sağlamaz.

Devam edeceğiz.