Arama


halukgta - avatarı
halukgta
Kayıtlı Üye
18 Nisan 2013       Mesaj #7
halukgta - avatarı
Kayıtlı Üye
Peygamberimiz yaşadığı dönemde,aynı zamanda devletin başkanıydı. Yani toplumu yöneten bir liderdi. Elbette devleti yönetirken, o devrin şartlarında, çağın gerektirdiği ölçüde, kanunlarKoymuştur. Bunları Kur’an da aramamız ve bu güne bazı konuları, bire bir taşımamız beklenmemelidir.

Örnek vermemiz gerekirse.
6910 - Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalâtu vesselam göçeğen kuşu (surad), kurbağa, karınca ve hüdhüd kuşunu öldürmeyi yasakladı."

6515 - Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatuvesselam’ın: "Üzerinden bir yıl geçmedikçe, bir malda zekat yoktur"dediğini işittim."

Önce şunu söylemeliyim ki, vereceğim örneklerin hepsi rivayettir, doğruluğu konusunda kesin emin olamayız. Yukarıdaki iki rivayet hadis üzerinde düşünelim.İlk hadiste peygamberimizin bazı hayvan türlerinin avlanmasını, öldürülmesini yasakladığı söyleniyor. Dikkat ediniz bu türlü ve buna benzer yasaklar hükümler, din ile bağlantılı değildir. Günümüz de de belirli zamanlardagerektiğinde, bazı hayvanların avlanması yasaklanır, daha sonra serbestbırakılır. Bunun mutlaka bir nedeni vardır.
Ad:  ZEKATTT.jpg
Gösterim: 1069
Boyut:  60.6 KB
Gelelim diğer rivayete. Hz. Aişe validemiz, peygamberimizin üzerinden bir yılgeçmedikçe bir maldan zekât yoktur dediğini işittiğini söylüyor. Peki, busözlerden sizler, Kur’an ın emrettiği zekâtımı anladınız, yoksa devleteverilecek vergiden mi bahsediliyor?

Önce bir konuyu tekrar hatırlatmak isterim. Peygamberimiz halkın, devletinbaşkanıydı. Toplumu yönetebilmek için, halktan vergi toplanması gerekliydi.Hatta hatırlayınız savaşlarda toplanan ganimetten, halkı yönetmesi adınagereken pay ayrılırdı. Sizlere bazı rivayet hadis örneklerinden bahsetmek istiyorum,konunun daha iyi anlaşılması için.

6519 - İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatuvesselam buyurdular ki: "Müslümanların zekâtları (sürülerini suladıkları)su başlarında alınır. (Zekât memurları oralara gider, halk, zekâtını vermekiçin, zekât memurlarının ayağına gelmez)."

6516 - Hz. Cabir İbnu Abdillah radıyallahu anhüma anlatıyor: "Resulullahaleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Beş deveden aşağı mal için zekâtyoktur. Beş okiyyeden az (gümüş için de) zekât yoktur. Beş vask miktarından azolan (hurma, üzüm ve hububat) için de zekât yoktur."

6521 - Amr İbnu Şu’ayb an ebihi an ceddihi radıyallahu anhüma anlatıyor:"Resulullah aleyhissalatu vesselam, (yerden çıkan mahsullerden) şu beşşeyden zekât verilmesini teşri buyurdu: "Buğday, arpa, hurma, üzüm vedarı."

6514 - İbnu Ömer ve Hz. Aişe radıyallahu anhüma’nın anlattığına göre:"Resulullah aleyhissalatu vesselam, her yirmi dinar ve daha fazlası içinyarım dinar (zekât) alırdı, kırk dinar için de bir dinar (zekât) alırdı.

İlk yazdığım rivayet hadiste ne anlatılıyor? Müslüman ın zekâtlarını toplamakiçin ayaklarına gider ve malının başında alırlarmış. Dikkat ediniz bahsedilenhayvanların zekâtı tabiri kullanılıyor, ama bunu devletin memurları yapıyor veyılda bir kez. Bahsedilen bu zekât fakire, olmayana verilen zekâtla, infaklahiçbir ilgisi yok. Kur’an ın tarif ettiği zekât, infak çok daha farklı.

Hadis rivayetlerine dikkat ederseniz, zamanın bir gerekliliği olarak örneğin,beş deveden aşağı zekât yani vergi alınmayacağına, beş okiyyden az gümüş içindezekât olmadığı hükmü verilmiş. Ama lütfen unutmayalım, bu kanunların dini emirolmadığını, bugün bizlerin kanunlarından, hiç farkı olmadığını bilmeliyiz.

Yine peygamberimiz yerden çıkan mahsulden, Buğday, arpa, hurma, üzüm ve darıdan, zekat verilmesi emrini verdiğinden bahsediliyor. Zekât diyebahsedilenlerin hepsi, devlete verilen vergiden başka bir şey değil. Günümüzdebahsedilen bu ürünlerden başka şeyler ekilmiyor mu? Elbette ekiliyor. Hattatopraktan çıkan, daha çok kıymetli neler neler var.

En son örnek verdiğim rivayet hadis ise, aslında zekât diye bahsedilen vepeygamberimizin hükmettiği vergiden başka bir şey olmadığını çok açıkgösteriyor.

(Her yirmi dinar ve daha fazlası için yarım dinar (zekât) alırdı, kırk dinariçin de bir dinar (zekât) alırdı.)

Bunu alan devlet, yani peygamberimiz devletin idamesi için toplatıyor.Peygamberimiz bu hükmü verirken, toplumun ödeyebilecek şartlarına göre verdiğide açıktır. Bu konularda birçok örnekler var. Ama hiçbirisi dine ilave edilenve gelecek zamanı kapsayan hükümler değil bunlar. Hepside peygamberimizindöneminde, devletin bekası için verilen kararlardır. Birçoğu peygamberimizindöneminde bile, değişikliğe uğramıştır zamanla.

Şimdi gelelim Allah ın bahsettiği zekâta, bir başka deyişle infak etmeye, yaniyoksula yardım etmeye. Allah ın bahsettiği zekâtı hiç kimse toplamaz. Hatta onabir sınırda koyamaz, çünkü Allah böyle bir sınır asla koymamıştır. Elbette tekelden toplanıp dağıtılabilirde, bunda bir yasakta yoktur. Yalnız zekâtın nekadar verileceği konusunda bir miktar belirlenmemiştir. Allah özellikle bunuyapmayıp bizlere bırakarak, bu yolla bizleri imtihan etmektedir. Hele helezekâtın yılda bir kez verilmesi emri, asla Kur’an ın emri değildir. Allah yıldabir kez fakiri, yoksulu düşünmemizi sizce ister mi?

Allah zekâtı bolca fakirlere vermemiz için, teşviklerde bulunur Kur’an da.Hatta zekât vermeyi kendisine borç verme olarak gösterip, yok mu bana bir borçverecek diyerek, zekâtın bolca verilmesini teşvik eder.

Yakınlarımıza, imkânı olmayana yardım edilmesini, başak örneğiyle bizlereanlatarak, kat kat fazlasıyla karşılık bulacağımızı anlatır bizlere. Hiçbirzaman zekâtın, yılda bir kez verileceğinden bahsetmez. Kazancımızın kırktabirini verin diye, bir sınırda koymamıştır. Allah ın böyle bir hükmü de zatenyoktur.

Fakirin yılda bir hatırlanması, Rabbimizin adaletine de sığmaz. Çünkü Allahzekâtı, infak etmeyi, ihtiyacımızdan arta kalandan, her an dağıtmamızı emrederbizlerden. Yılda bir kez verilen, hadislerde geçen ve adına zekât denilen, olsaolsa ancak, devlete verilen vergiden başka bir şey değildir.

Bakın Allah zekât, infak etme konusunda, Bakara 219. ayetinde nasıl biraçıklama yapıyor. Üç farklı mealden veriyorum ki, Allah ın zekât yani infakkonusunda bizlere ne emrediyor, daha iyi anlaşılsın.

([Allah yolunda] neyi harcayacaklarını sana sorarlar. De ki: “O’nun içinayırabileceğiniz her şeyi.” Böylece Allah mesajlarını size açıklıyor kitefekkür edebilesiniz.)

(Yine sana iyilik yolunda ne harcayacaklarını sorarlar. "İhtiyaçtan fazlasını"de. Allah size ayetleri böyle açıklar ki düşünesiniz.)

( Ve sana neyi infak edeceklerini de soruyorlar. De ki: "Helalkazancınızın size ve bakmakla yükümlü olduklarınıza yeterli olanından artanınıverin." Allah, ayetleri size işte böyle açıklar ki, derin derindüşünebilesiniz.)

Ayetten de çok açık anlaşılacağı gibi, Allah infak yani olmayana zekâtvermenin, miktarını bizlere bırakmış ve her zaman, imkânımızın nispetince bunuyapmamızı emretmiştir. Dikkat ediniz yılda bir, ya da kırkta bir gibi düşünceler,asla Kur’an ın önerileri değildir. Anladığımız kadarıyla o günkü toplumlar,devlete kazandıklarından verdikleri yılda bir vergiye de, zekât isminivermişler.

Konuyu özetlemek gerekirse, zekât verilecek malın cinsi önemli değildir. Allahböyle bir liste verip, şu ya da bu malın zekâtını verin şeklinde değil, tümhelal kazancımızın toplamından, ihtiyacımızdan arta kalanını, gerekli ihtiyacıolan yere, gerekli olduğu anda vermemizi önermiştir. Böylece malımızın,paramızın daha çok bereketleneceğini müjdelemiştir.

Tekrar hatırlatmakta yarar görüyorum. Sizce Allah, bugün bizlere öğretildiğigibi, yılda bir kez, kazancımızdan zekât vermemizi bizlerden ister mi? Yıldabir fakiri, yoksulu doyurmayı, onların ihtiyacını karşılamamızı istediğininasıl düşünür de, bu adaleti Rabbimize layık görürüz? Yorumunu sizlerebırakıyorum.

Saygılarımla Haluk GÜMÜŞTABAK
Son düzenleyen perlina; 22 Aralık 2016 20:30