Arama

Çevre ve Ekoloji Haberleri - Tek Mesaj #36

Avatarı yok
nötrino
Yasaklı
30 Mayıs 2013       Mesaj #36
Avatarı yok
Yasaklı
Güneş Enerjisine İlgi Artıyor
Avrupa Birliği (AB) ülkeleri, güneş enerjisi kazanımında başı çekiyor. Fakat Asya ülkelerinin, özellikle de Çin'in ileriki yıllarda bu alandaki yatırımlarını daha da artırması bekleniyor.Güneş enerjisinin önemi dünya genelinde giderek artıyor. Avrupa Güneş Pili (Fotovoltaik) Sanayi Birliği (EPIA) tarafından verilen bilgilere göre, 2012 yılında dünyada güneş pili sistemlerinin sayısı büyük bir artış göstererek, 31 GW'lık ek enerji sağlayacak düzeye erişti. Birliğin konu hakkındaki raporu, birçok Avrupa ülkesinde güneş enerjisinin toplam enerji tedariki içerisindeki payının da arttığını ortaya koyuyor.

Örneğin İtalya'da elektrik ihtiyacının yüzde 7'si güneş enerjisinden karşılanırken, Almanya'da da bu oran yüzde 6'yı buluyor. Asya ülkeleri ile ABD'de de güneş enerjisi giderek daha popüler hale geliyor: Yenilenebilir enerjiler Avrupa'da da yükselişte. Ancak bu yükselişte özellikle güneş enerjisinin payı dikkat çekiyor. Avrupa Güneş Pili (Fotovoltaik) Sanayi Birliği (EPIA) tarafından yapılan bir araştırmaya göre, Avrupa Birliği genelinde 2012 yılı sonunda güneşten sağlanan enerji miktarı 70 GW dolayındaydı. Bunun 12 GW'lik bölümü ise 2012 yılında kurulan güneş enerjisi sistemlerinden kazanıldı. Bu atılımla güneş enerjisi, rüzgâr ve doğalgazdan sağlanan enerjiyi geride bıraktı.

Avrupa Güneş Pili Sanayi Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Winfried Hoffmann, 2012 yılının yenilenebilir enerjiler açısından bir dönüm noktası olduğunu belirtiyor. 2013 tahminlerinde de iyimser olan Hoffmann "2013 yılında toplam 28 ile 47 GW arasında enerji üretme kapasitesine sahip güneş enerjisi santralleri kurulacağı tahmin ediliyor. Fakat bence enerji üretimi 32 ya da 35 GW arasında kalacaktır" şeklinde konuşuyor.

Almanya Başı Çekiyor

2012 yılında, dünya genelinde güneş enerjisi sistemlerinin kurulmasında başı çeken ülke Almanya oldu. Evlerin çatılarına ve tarlalara yaklaşık 8 GW'lık kapasiteye sahip güneş panelleri kuruldu.Avrupa Güneş Pili Sanayi Birliği ABD ile Asya ülkelerindeki artışa da dikkat çekiyor. Birliğin verilerine göre, Çin ve ABD geçen yıla kıyasla iki kat daha fazla güneş enerjisi santrali inşa ederken, Hindistan bu oranı tam beş katına çıkardı. Uzmanlar, 2013 yılında da güneş enerjisine yatırımların süreceği beklentisi içinde. Yeni yatırımların 2012 yılına kıyasla iki katına çıkacağı tahmin ediliyor.

Avrupa Güneş Pili Sanayi Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Winfried Hoffmann, güneş enerjisine daha fazla rağbet gösterilmesini, üretim maliyetlerinin düşmüş olmasına bağlıyor ve ekliyor: “Bundan 20 sene önce Almanya'da 1 KW'lık güneş enerjisi 1 euroya mâl oluyordu. Şu anki üretim maliyetlerine baktığımızda -ki bazı ülkeler Almanya'nın aldığından 2 kat daha fazla güneş görüyor- 1 KW'lık güneş enerjisi üretiminin 10 centin de altında bir bedeli olduğu görülüyor. Bunlar oldukça düşük rakamlar, birçok ülke güneş enerjisine yatırımın kârlı olacağını düşünüyor.”

Yeni Üretim Teknikleri Gerekli

Avrupa Güneş Pili Sanayi Birliği, dünya genelinde 2015 yılına kadar güneş enerjisi santrallerinin sayısının 2012 yılına kıyasla iki katına çıkacağı tahmininde bulunuyor. Enerji tedarikinde yenilenebilir enerjilere ağırlık verilmesi için gereken siyasi adımların atılması halinde, bu artışın iki buçuk katı dahi bulabileceği ifade ediliyor. Birliğin Yönetim Kurulu Başkanı Winfried Hoffmann 2020 yılına kadar elde edilecek güneş enerjisinin 2012'ye kıyasla tam altı katına çıkabileceğini tahmin ediyor.

Diğer yandan güneş enerjisi panelleri üreten birçok şirketin fiyat baskısı ve kapasite fazlası gibi sorunlarla karşı karşıya olduğuna dikkat çeken Hoffmann, enerji piyasasındaki krizin henüz atlatılmadığını vurguluyor ve "Güneş enerjisi sanayii, geleceğe bakmalı ve yeni üretim teknikleri ve fabrikalar sayesinde bugünkü fiyatları sabit tutarak, zarardan kâra geçmenin yollarını aramalıdır" şeklinde konuşuyor.

Her ne kadar güneş enerjisi piyasasında üreticiler son zamanlarda zarara uğrasa da Hoffmann geleceğe umutla baktığını ve sektörün bir dönemecin eşiğinde olduğunu vurguluyor. Güneş enerjisinden elde edilen elektriğin tüketici açısından da ucuz olduğunu kaydeden Hoffmann, büyük güneş enerjisi parklarının da bu süreci desteklediğinin altını çiziyor.

İsveç'in Çöpü Bitti
Geri dönüşüm, Güneş enerjisi ve daha birçok sürdürülebilir uygulamada tüm ülkelerin başını çeken İsveç, şaka gibi bir sorunla karşı karşıya. Elektrik ve ısınma ihtiyaçlarının büyük kısmını çöplerden elde eden ülkede çöp bitti.

250.000'in üzerinde evin elektrik ve ısınma ihtiyacını çöplerin yakıt olarak kullanılmasından sağlayan İsveç hükümeti, ülkede üretilen çöpten daha büyük kapasiteli çöp dönüştürme tesisine sahip. Bu durum da İsveç'i komşusu Norveç'ten çöp ithal etmek durumunda bıraktı. İsveç bundan böyle Norveç'ten yılda (başlangıç olarak) 80.000 ton çöp satın alacak.

Yesilist'in haberine göre, 9,5 milyon nüfuslu ülkede çıkan atıkların yalnızca %4'ü geri dönüşmez durumda. Vatandaşların geri dönüşüm konusunda bu denli duyarlı olması da İsveç'in yakıt olarak kullanabileceği çöpün tükenmesindeki ve komşu ülkelerin çöpünü geri dönüştürür hale gelmesindeki ana etken. Mevcut senaryoda Norveç, İsveç'e fazla çöplerini yok etmesi için para ödüyor. İsveç de üzerine para alarak elde ettiği bu çöpleri geri dönüştürerek vatandaşlarına elektrik ve ısınma sunuyor. Yani elektrik ve ısınmayı bedavaya getirip bir de üzerine para kazanıyorlar.

İsveç'in bir sonraki planı ise Norveç'tense Balkan ülkeleri, İtalya, Romanya (belki de Türkiye) gibi geri dönüşüm altyapısı olmayan ülkelerden çöp satın alarak onların kirletilmiş alanlarını azaltmaya çalışmak.

Okyanustaki Asit Balıkları Vuruyor
Papua Yeni Gine'de gözlenen doğal bir süreç, okyanusların geleceğiyle ilgili tehlike alarmı veriyor. Atmosferde artan karbondioksit okyanusta asitlenmeye neden oluyor. Balıklar asit nedeniyle koku duyusunu yitiriyor.

Bilim insanları, Papua Yeni Gine'nin doğu kıyılarında doğal bir süreci gözlemledi. Gözlenen doğal süreç, atmosferde artan karbondioksitin, deniz suyuna karışarak asit oranını artırdığını gösteriyor. Günde 24 milyon ton karbondioksitin denizler tarafından emildiğini belirten bilim insanları, bu durumun okyanuslardaki yaşamı tehdit ettiğini ifade etti. Okyanuslardaki asit değişimi nedeniyle mercanların yüzde 30 ve 50'sinin yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğu belirtildi.

Bilim insanları, mercan resiflerinin üçte birinin kirlilik ve aşırı avlanma nedeniyle yok olduğunu, şimdi ise küresel ısınmanın ve gelecekte de okyanus asitlenmesinin etkisiyle daha fazla zarar göreceğini ileri sürüyor. Araştırmalar okyanuslardaki asit oranının sanayi öncesi döneme oranla yüzde 170 artış gösterdiğini belirtiyor. Asitlenme etkisiyle bazı balıkların ise, koku alma duyusunu yitirdiği için avlanmaya daha müsait hale geldiği iddia edildi.

Kuraklık Daha da Artacak

İstanbul'da buluşan çeşitli ülkelerden bilim adamları, kuraklığı ve sonuçlarını tartıştı. Bilim adamlarına göre, İstanbul'un susuzluk tehlikesi daha da büyüyecek, barajlardaki doluluk oranı azalacak.Kuraklık artacak ve gıda fiyatları hızla yükselecek. Bu çarpıcı tahminler, 70 ülkeden yaklaşık 300 bilim adamının değerlendirmesiyle hazırlanan hükümetler arası iklim değişikliği raporundan. Rapor, Boğaziçi Üniversitesi'nde düzenlenen bir toplantıyla açıklandı. Toplantıya Greenwich Üniversitesi'nden Profesör John Morton da katıldı.

Morton, "İklim değişikliği nedeniyle Türkiye'de kuraklık daha da artacak. Hem yaz hem kış yağışları düşecek. Dünyanın birçok ülkesinde de benzer bir durum var. Özellikle Akdeniz ülkeleri ve Afrika... Hükümetler uzun dönemli önlemler almalı. Yağışların azalacağını yazla birlikte düşünürsek yaz sonuna yani Eylül ayına yaklaştığımız dönemde ciddi bir su sıkıntısı yaşanabilir. Barajların can suyu denilen canlıların yaşadığı en alt katmanını da kullanamayacağımızı düşünmemiz lazım. Yüzde 30'un içinde o da var" diye konuştu.Araştırmaya göre gelecek yıllarda dünya genelinde gıda fiyatları yüzde 85 artacak.

CO2'de Korkutucu Artış!
Dünya Meteoroloji Ajansı verilerine göre, atmosferdeki karbondioksit oranı endişe verici bir eşiği geçerek geçtiğimiz ay tarihin en yüksek seviyesine ulaştı. Dünya genelindeki 12 ayrı istasyondan gelen veriler, Kuzey Yarımküre'de insanlık tarihinde kaydedilen en yüksek seviyeye çıkıldığını gösteriyor.Bilimadamlarına göre Dünya bu oranı 15 milyon önce de gördü.

Dünyanın en uzun sürekli çalışan CO2 izleme sitesi Mauna Loa Rasathanesi, Nisan için ortalama CO2 konsantrasyonunun 400 ppm üzerinde olduğunu gösterdi. Karbondioksit artışının en büyük nedeni, sanayi yatırımları ve insanoğlunun faaliyetleri. Sanayi Devrimi sırasında bu oran 278 ppm'di. Bilimadamları, atmosferdeki bu kadar yüksek orandaki karbondioksitin 15 milyon 800 bin yıl önce, henüz insanların Dünya'da yaşamadığı bir dönemde görüldüğünü söylüyor. Yani, insanlar bu kadar yüksek oranda karbondioksit olan bir Dünya'da hiç yaşamamışlardı.

Okyanuslardaki Çöp Gizemi

Okyanuslarda dolaşan onbinlerce tonluk plastik çöpler gizemli şekilde ortadan kayboluyor. Plastik çöplerin nasıl kaybolduğu ve okyanusların hangi bölgesinde olduğu bilinmiyor.

Okyanusların yüzeyinde gezen plastik çöpler gizemli şekilde ortadan kayboluyor. Onbinlerce ton olduğu bilinen bu çöplerin nasıl kaybolduğu araştırmacılar tarafından ortaya çıkarılamadı ve bu durum bir gizem olarak değerlendiriliyor.

Araştırmacılar, plastik çöplerin çok küçük parçalara ayrılarak, bulunamayacak kadar ufalarak ortadan kaybolmuş olabileceğini varsayıyor. İkinci olasılık ise, çöplerin okyanusun derinliklerinde kanallar bularak geziyor olması. Plastik çöplerin yüzebilir ve geç çözünür olması, olayı daha gizemli hale getiriyor. Kısa sürede suda çözülmeleri ve diplerde uzun süre kalmaları da zor ihtimal.

Okyanuslarda gezen çöp miktarı çok fazla ve bu şekilde ortadan kaybolmaları normal değil. İspanya Cadiz Üniversitesi'nde araştırmalarını sürdüren Ekolog Andres Cozar, bu gizemin başka bir olumsuz sonuca neden olabileceğini düşünüyor. Cozar, "Biz nedenini bulana kadar bu şekilde ortadan kaybolan plastik çöpler, okyanusların dengesini de bozabilir" dedi.

"Kar Ejderhası" Kutuplarda
Ülkenin buz kırıcı gemisi iklim değişikliğini araştıracak.Çin'in buz kırıcı gemisi Şüelong (Kar Ejderhası), altıncı Kuzey Kutbu keşif görevi için Şanghay'dan ayrıldı.Çin Arktik ve Antartika İdaresi Başkanı Çü Tancou, Kar Ejderhası'nın 76 günlük bir seyahat yapacağını ve 11 bin 57 deniz mili yol katedeceğini tahmin ettiklerini söyledi. Çü, her iki kutupta da çalışma ve karşılaştırma yapmanın önemli olduğunun altını çizerek, bu sayede iklim değişikliğindeki temel faktörleri daha iyi anlama imkanı bulacaklarını ifade etti.

Buz kırıcının Arktik'teki hızlı değişimi inceleyeceği ve Çin'in iklim ve çevresine etkilerini araştıracağı belirtiliyor. Araştırma sırasında geminin Arktik'teki deniz hidrolojisi ve meteoroloji başta olmak üzere, deniz jeolojisi, bölgedeki yaşam ve ekoloji üzerinde incelemelerde bulunacağı kaydediliyor.Ukrayna yapımı Şüelong buz kırıcısı 1994'te inşa edilmiş ve Çin'in Antarktika'daki araştırma istasyonlarına malzeme taşımak için tasarlanmıştı. Şüelong'un 1,2 metre kalınlığa kadar buzu kırarak hareket edebildiği belirtiliyor.

'Dünya'nın Limitleri Zorlanıyor'
İnsanoğlunun Dünya'ya olumsuz etkide bulunduğunu belirten İsveçli bilim insanı bu durumun gezegenimizdeki yaşamı tehdit edebileceği iddiasında bulundu. Stockholm Üniversitesi'nde çalışan bilim insanı Johan Rockström, Science dergisinde yayımlanan makalesinde insanoğlunun gezegene yaptığı etkinin geri dönülmez bir evreye girmek üzere olduğu uyarısında bulundu.

İklim değişikliğine ve doğaya müdahalenin ardından onlarca hayvan neslinin tükenme tehdidi altında olduğuna dikkat çeken Rockström, söz konusu makalesinde "Dünya bugüne kadar tüm yaptıklarımızı tolere eden yakın bir dostumuzdu, son dönemde onu bir düşmana dönüştürmek üzereyiz" ifadelerine yer verdi.

Karbon emisyonunun ve ozon tabakasındaki incelmenin kritik seviyeye geldiğini belirten İsveçli bilim insanı, 2007'nin bir dönüm noktası olduğunu, bu tarihten sonra sera gazı salınımının radikal bir biçimde arttığını belirtti.Bu durumun yakın bir zamanda Dünya'nın sonunun geleceği anlamına gelmediğinin altını çizen Rockström, sorunun farkına varılması ve gerekli adımların atılması çağrısında bulundu.

Kaynak: BBC / Science (17 Mart 2015)
Son düzenleyen Safi; 18 Şubat 2019 14:32