Arama


zavallibilgisiz - avatarı
zavallibilgisiz
Ziyaretçi
24 Temmuz 2013       Mesaj #15
zavallibilgisiz - avatarı
Ziyaretçi
Artık bu konuya eğilmenin vakti geldi sanıyorum.

Bir takım şahısların kafalarına göre bilim üretip insanları kandırmaya enayi yerine

koymaya kimsenin hakkı yok deyip, insalık görevimi yerine getirmek istiyorum.

amacım ne kimseyi karalamak ne de herhangi bir dine vs. sataşmak değildir.

Müslümanlığın Temel Şartlarından biri olan Yalan Söylememek - Kibirlenmeden Yürümek.gibi

anlamlı yasalarının nasıl ayaklar altına alındığını aşağıda ibretle okuyacaksınız.



Adem ata Süpermen gibi bir insandı öyle mi ? Adem ata Süpermen Gibi Bir insan değildi ve

biz de ondan tersine evrilmedik (Şahıs, Ademden bu yana evrile evrile günümüz insanlarının

oluştuğunu iddia etmekte, Yani Bu durumda daha ileri bir zamanda MAYMUN' a doğru bir

gidişimiz söz konusu.) La havleee.

Tersinim:

Okuduğu harun yahya eserlerine dayanarak (onları da bir takım evangelist hristiyanlar

hazırlamıştır) bir yaşam teorisi ürettiğini zanneden Hüdai Çakmak bunun hiç üşenmeyerek

kitabını bastırmıştır. Kitabını kimse almayınca internet sitelerinde reklamını yapmış o da

işe yaramayınca bedava olarak dağıtmaya başlamıştır.

Sözüm ona tersinim teorisine göre bütün ırkların bir arı, saf, mükemmel başlangıcı var ve

git gide bozularak şimdiki hallerini almışlar. Bu uyduruk teori için hiç bir doğru dürüst

gözlem yoktur. Bu teoriye göre bundan 200 000 yıl önce yaşayan mağara adamları şimdiki

insanlardan daha insan, şimdiki insanlar ise bu adamlara göre daha maymunsudur. Hüdai

beyin bu iddiasını neye dayanarak yaptığını bilemiyoruz, belki aynaya bakmıştır ve kendini

mağarada yaşayan ilk insanlardan daha tersinmiş bir halde görmüştür.

Kendisine sorulan bilimsel sorulara cevap veremediği için ve ezberlediği şeyleri

tekrarladığı için daha önce sorduğum soruları ve diğer üyelerimizin sorularını bu başlık

altında toplamaya karar verdim.

Sözüm ona tersinim teorisini dayandırdığı şey termodinamiğin ikinci kanunudur (Bir ısı

kaynağından ısı çekip buna eşit miktarda iş yapan ve başka hiçbir sonucu olmayan bir döngü

elde etmek imkânsızdır. ) Konu ile ne kadar alakalı olduğuna karar vermeniz elbette zor

ama üzülmeyin hüdai de bilmiyor zaten. Her şey bozulmaya doğru gider der. Buna örnek

olarak da yaşlanıp ölen insanı bile göstermişliği vardır. Uyduruk tersinim teorisine göre

demek ki insanın en mükemmel olduğu an, sperm ile yumurtanın ateşli bir sevişme arkasından

bulunduğu zigot halidir. Bu zigot tersinerek en mükemmel halden bozunarak başka başka

hallere dönüşecektir. Bir de utanmadan kendisine düşünür ve yazar ünvanları veren Hüdai

Çakmak'ın asıl hedefi nedir?

Hüdai Çakmak'ın asıl hedefi

Harun Yahya'nın (Adnan Oktar) yediği pastaya göz diken hüdai bey kolları sıvamış ve

pastanın yarısı olmasa bile üç beş dilim bize de düşer belki diyerek bir teori

uydurmuştur. Kendisine pastadan dilim düşmeyince hiç olmazsa bi kedi canını da ben

götürürüm belki diyerek kendine verdiği ünvanlarla site site dolaşıp elindeki çürük

teoriyi pazarlamaya koyulmuştur. Dini sitelerin çoğunda ciddiye alınmayan hüdai ateist

sitelerde madara olmaya karar vermiş en azından "ateistlerle savaşıyorum birazcık pastadan

pay alayım" sevdasına düşmüştür.

Bir müddet sonra hırs yapan ve elinde kaldıkça patlayan malına (teorisine) yönelik hiç bir

soruyu cevaplayamadığı gibi kişisel sataşmalara ve hakaretlere vardırmıştır. Aslında

kendimizi onun yerine koyduğumuzda durumumuz gayet acıdır.

Empati yapalım

Elimizde harun yahyalardan kalma bilgilerle yola çıkıp bir teori uydurduk. Tek derdimiz

belki cebimize üç beş kuruş bağış girer hiç olmadı bi kedi canını götürürdük dedik. Ama

olmayınca olmuyor, teoriler tersiniyor. Yıllarca da okuduk, bire bir geçirdik kopyaladık

ondan sonra gelen vurdu giden vurdu. Yiğitliğe de yediremedik, ısrarla devam ettik. Ama ne

para veren var ne de şan şöhret. Pop dünyasının ajdarı neyse, internetin şamar oğlanı

olduk. Bu durum çok üzücü. Ben kendisi adına üzüldüğümü bildiriyorum.


Dip not:
Tersinimle ve Hüdai Çakmak'la ilgili düşüncelerinizi ve sorularınızı siz de bu başlık

altında toplarsanız google da arandığında derli toplu bulabiliriz.

Tersinim Teorisi ve Hüdai Çakmak | Sonsuz Us


GELELİM KONUYA YAPILAN YORUMLARA (siteden bakarsanız

bazılarına cevap veremediğini bazılarına saçma sapan cevaplar verildiğini görürsünüz.)

A- bilimle bu kadar ilgili görünen bi teorinin (tersinim-miş sanırım) kurgulayıcısı olan

Hüdai Çakmak, acaba yeryüzündeki canlılığın ve hayatın kökenlerine uzanmak istediğinde ne

tür kanıtlarla karşılaşmaktadır ve tüm bu olup biteni nasıl açıklamaktadır, onu da

paylaşabilir mi bizimle? (Lütfen bilimsel olsun dememe gerek yok sanırım)

B- 1) DNA düzeyinde olan her bozulum diğer nesillere aktarılmaz. Kalıtsal rahatsızlıklarla

genetik rahatsızlıklar aynı şey değildir.
2) Önce tavuğun yaratılıp sonra DNA yumurtladığını öngörmek bilimsel bir argüman değildir,

ama yine de ifade edilebilir. Lakin böyle bir kabulün (yaratılış) üzerine bir de mutasyon

ve DNA hasarından filan bahsedilirse, biz de aynı şablonu kullanarak şunu iddaa ederiz; o

zaman hiç de mükemmel değildir bu yaratım. (İkinci bir iddia da şöyle olabilir elbette, bu

metnin sahibi de tıpkı o tavuk gibi önce olmuş ve daha sonra yumurtlamıştır tüm bunları,

nasıl olsa yumurtlamak bedava.)
3) Yazarın mutasyon'un pratik kullanımı üzerine yaptığı tespit doğrudur. Yani bu kelimenin

(mutasyon) anlamının tam olarak bilinmemesi ve olur olmaz kullanılması gerçekten de bazı

yanlış anlamalara neden olmaktadır. Yukardaki yazı da bunun tipik bir örneğidir.
Son: Kaynak belirtilmesi gerekirdi, unutulmuş. Ama ben söyleyeyim, baba oğul kutsal ruh

adına çalışan bilimum Amerikan Evangelist merkez ve yayınları.

C- Harun Yahya ve şürakasının bilimi çarpıtarak bahsettiklerinden başka bir şey yok bu

yazılanlarda.coğu temel bilgi yalan yalnış aktarılmış.neresinden tutsam elimde kalıyor

D- Haklısın marmaramus. Yalnız böyle söyleyince şöyle bir yanılsama da oluyor, gören duyan

da Harun Yahya ve saz arkadaşlarının koca koca labaratuvarları, rasathaneleri vs. var da,

gece gündüz çalışıp ürettiklerini filan zannediyorlar tüm bu dalyangoz tespitleri.
Lakin işin gerçeği şudur ki, bunların tamamı Muhammed'i peygamber olarak kabul etmeyen,

hatta islamı semavi bir din olarak bile tanımayan ve sadece baba-oğul-kutsal ruh ve

tanrının krallığı adına çalışan Amerikan Evangelist merkezli araklama yazılar ve

metinlerdir. Hani okuyanlar bunu da bilsinler di mi?

E- Hızlıca bir göz attıktan sonra yazılara, şu iki maddenin etrafında dönülüp durulduğunu

anladım.
"2)-Tersinim teorisine göre Varoluş, tüm evreni varsa diğerlerini kapsayan kompleks bir

bütündür. Canlılık ve cansızlık olarak ayrılmaz.
5)-Canlılar evrim teorisi iddiasının aksine gelişim değil, tersinim gösterir. Canlılardaki

tersinim, kompleks sistem ve düzenlerin zaman içinde bozuma uğraması, kimi özelliklerini

zayıflatması ya da kaybetmesi demektir."
Evet bu teoriyi (tersinim teorisini) doğru kabul edersek, en tersinmiş, en berbat, en kötü

durumda olan teori bilin bakalım hangisi? Tabi kiii en son uydurulan Tersinim Teorisi.
Şimdi bu teorinize göre, 50 bin yıl önce yaşayan insan bugünkü yaşayan insandan daha zeki,

daha akıllı, daha bilgili, daha hızlı, daha güçlü, daha dayanıklı ve daha insan mıydı?

F- Kaç tane sitede yayınladığınızı bilmiyorum fakat yakında google aramalarında en başta

sonsuz.us çıkacağından burada yazdıklarınız hayli önemli kariyeriniz bakımından.
Mesela her şeyin eskidiğini, yıprandığını söylemişsiniz. Bu katı nesneler için belki

geçerli gibi görünebilir, zamanla bir taş, bir dağ, bir kaya parçalanıp yok olabilir. Peki

biraz daha mikrolaştırırsak, mesela bir Hidrojen atomu eskir mi? Ömrü ne kadardır?
Veya su? Eskir mi, zamanla daha ilkel veya daha su olmayan bir hale gelir mi?
En basit örneklerinden, geçen yıl X ilacı ile ölen sivrisinekler bu yıl X ilacından

ölmüyorlar, bağışıklık geliştirmişler. Bunlar "tersinmiş" mi oldular? Bu durumda

sivrisinekler "ölme özelliklerini" mi kaybetmiş oldular?

G -EVRİM TEORİSİ VE TERSİNİM TEORİSİ
Doğruluğu defalarca kez kanıtlanmış bir teoriyi inkar etmeyi insan aklının bir zaferi gibi

takdim etmek en hafif tabiriyle bilimsel tarafsızlığa görmezlikten gelmek, taraf

tutmaktır. Evrim teorisinin temelinin "bir canlı hücresinin rastlantılarla oluştuğu" gibi

bir saçmalık olduğunu iddia etmek ise, daha ötesinde alanen densizliktir. Bilimin, evrim

teorisinin kapsamı dışında olan bu konuya verdiği cevaplar bilimin gerektirdiği deney ve

gözlemlerle sınanarak ortaya konmuş olup tamamen güvenilir cevaplardır. Gerçektende evrim

teorisinin kurgulanma yöntemi tamamen bilmseldir. Doğruluğu somut gözlemlere, canlıların

açıkca gözlenen özelliklerine dayanır. Bir canlı hücresinin rastlantılarla meydana geldiği

gibi bir fikri evrim teorisine yamamaya çalışmak ise embesilliktir.
Tersinim diye önümüze konan zırvalık ise, henüz doğruluğuna dair hiç bir emare görülmemiş

olan, görülmesi ise imkansız olan bir hayali tanrı kavramında dayanır. Buı saçmalığa bir

teoriymiş gibi sunmak, bilimselmiş gibi yutturmaya çıkmak en hafif tabiriyle şarlatanlık

ve ahmaklıktır. Tersinim zrıvalığı bir canlı hücresinin yaratıcı denen masal kahramanı

tarafından nasıl oluştuğu sorusuna bile hiç bir cevap verememektedir. Bu konudaki verdiği

cevaplar bilimin gerektirdiği deney ve gözlemlerle sınanarak ortaya koyma yerine derin bir

hayal gücüne dayanır.
Gerçektende tersinim denen zırvalığı kurgulanma yöntemi de hatalıdır. Doğruluğuna dair hiç

bir emare olmayan; bir canlı hücresinin birinin yaratmasyıla meydana geldiği temel hayali

iddiasına dayanır.
Temel varsayım dediğimiz bu hayali kavram en baştan doğru kabul edildiğinden ayrıntılar

buna uygun yorumlanır. Gerektiğinde en bilinen ve tartışılmayan doğal kanun ve ilkeler

bile görmezlikten, bilmezlikten gelinir. Hiç bir zaman temel varsayımın yanlış olabileceği

düşünülmez. Bunun nedeni ise temel varsayımın doğru olduğunu kabul etme mecburiyetidir.
Bilimsel bulgular, düzen sahibi denen bir sistem olmadığını göstermektedir. Enerji

girişleri ve zamanın düzen sahibi denen sistemlerde bozuma (tersinime) neden olması gibi

bir olgu söz konusu değildir. Enerji girişi bozulmaya değil, onarmaaya vs. değil, değişime

yol açar. Burada bahsedilen bozulma denen şeyin, entropi kanunları ve bozmanın kolay

yapmanın zor olduğu ilkesiyle de zerre kadar ilgisi yoktur. Sadece entropinin ne olduğunu

bilmeyen birinin sayıklaması vardır.
Mutasyonlar gen bilgilerini etkilesin veya etkilemesin diğer nesillere aktarılır.

Mutasyonlar daima değişim yönündedir. Bu nedenle canlılarda sürekli bir tersinim, gelişim

filan değil değişim söz konusu olur. Bu değişimlerden ortama daha iyi uyabilenler daha çok

üreme şansına sahip olur ve diğerleri popülasyonda seyrekleşir. Buna da doğal seleksiyon

denir.
Buna göre maymunlar insanların tersinimi sonucu hiç bir şekilde oluşamazlar. Çünkü

elimizdeki fosiller maymunların insanlardan çok daha önce varolduğunu göstermektedir. Ama

en önemlisi şudur:
Şempanzenin ayrık olan 2A ve 2B kromozomlarının birleşip insan kromozomu olmasının önünde

bir engel yoktur. Bu bilinen kromozom kaynaması olayıdır. Ki buna uygun şekilde, insan 2.

kromozomunun ortasında, normalde kromozomların uçlarında olan telomerler bulunur.
Fakat insan 2. kromozomunun ayrılıp iki parça olarak iki ayrı kromozoma dönmesi mümkün

değildir. Bunu sağlayacak hiç bir mekanizma yoktur.
Görüldüğü gibi, eğer tersinim denen saçmalık geçerli olsaydı bile, arı ırkın şempanze,

bozulmuş ırkında insan olması gerekirdi.
hayal aleminde yaşayan hüdai efendi, çıkıp bunun somut kanıtları olduğunu iddia ediyor ki,

evlere şenliktir. Sabırsızlıklar bu soytarılığı bekliyoruz kendilerinden, neymiş bu somut

kanıtlar?

H- Sayın misafir, elinize sağlık ama bence bu düzeyde bir değer vermeyin Hüdai hazretleri

ve benzerlerine.
Çünkü bu zat-ı muhterem henüz "bilimsel" kelimesinin ne anlama geldiğini dahi

bilmemektedir.Onun gözünde birşeyi bilimsel yapan şey "kesin doğruluk" , "kesin kanıtlar"

veya "mutlak bilgidir". Sahip olduğu AYETÇİ zihniyetle birebir örtüşen, bu bakımdan soru

işaretlerinden çok ünlem işareti kullanmayı seven, ve herşeyin hazırını tek bir cümle ve

önerme içinde duymak ateşiyle yanıp tutuşan (örn; ol dedi ve oldu) bir bağımlılık modeli

de zaten böyle bir duyarlılık gerektirir.
Oysa bilimsel olan şeyin "mutlaklık", bilimsel bir önermenin ise "mutlak doğru" olduğunu

zannetmek zaten kendi başına devasa bir tersinmişliktir ve ne zaman ki herhangi bir

bilimsel teorinin geçersizliği ortaya çıksa daha o an büyük bir iştahla düzenlenen pek çok

enteresan şenliğin (bakın bilim yanıldı, hani diyordunuz ya bilim bilim diye, aha işte

yanıldı, vi de yanıldı billahi de yanıldı, hem siz daha aldanın, tee, tee, teeevv ) bilinç

arkasında yatan dürtü de aslında böyle bir ayet-el kürsi (yani "yanılmazlık")

beklentisidir. Hatta bazıları daha da ileri gidip, "bilimin çaresizliği karşısında

midelerinin bulandığını" dahi dile getirebilirler, sitemizde de örnekleri vardır, ben buna

kendimce "ayet tipi bağımlılık zemininde gelişen yoksunluk sendromu diyorum. (Örn kişiye

ayet verince klinik bir anda düzelir ve bulantı geçer, deney ve gözleme açıktır, çift kör

plasebo çalışması bile yapılabilir. )
E ne yapalım yani, ellibin farklı atraksiyonla sahne alıp yıldızlardan tavuk

yumurtasındaki DNA'ya kadar parmak atan bir şarlatana "bilimsel" kelimesinin aslen ne

anlama geldiğini mi anlatalım? Peki değer mi? Ya da gerekli mi? Deney nedir, gözlem nedir,

deney ve gözleme doğru veya dolaylı olarak açık olmak nedir, hipotez nedir, kurabilmek

için nasıl parametreler ve olgu dizileri gerektirir, amca kime denir, babanın kız

kardeşine ne denir, görümceyle kastedilen kimdir, falan, filan, fişman, pişman.
[[ Ne demiştik Circulus Vitiosus için; ispat edilmesi gereken şeyi bir kanıt olarak kabul

etmek suretiyle muhakeme yürütülmesinden doğan mantık hataları.
Tanrı'nın varlığını ispat edeceğim derken, ispat edilmesi gereken şeyi (yani tanrıyı) bir

kanıt olarak kabul ederek muhakeme yürütüldüğünde olan şey budur işte. Kısır döngü

denilmesi boşuna değildir. ]]

I - Sen Darwin'in söylediklerini de bi ayet gibi anlayıp yorumlamaya devam et Hüdai

aleyhissalam.

İ- Bilimsel yöntemin ruhunu, sürekli kendini yadsıyıp yenileyen dinamiklerini ve tarih

içinde yükselttiği her basmağı bir "ayet" gibi görme ve değerlendirme noktasında sahip

olduğunuz bu çarpık anlayış çok keyifli olmalı sizler için. "Bakın bakın, o da yanlış

söylemiş, bakın gördünüz mü şu da yanlışmış, heüheüe, yaratıldık işte yaratıldık" hüsnü

şenliğiyle özetlenebilecek olan bu sirk yeni Thomas'çılığın bir gereğidir şüphesiz. (Sen

bilmezsin ama bi google yap istersen)

J- Doğa bilimlerinin ve pek çok bilimsel tespitin (bilimsel demek "doğru" demek değildir

bu arada, sen daha bundan bile habersizsin) idealist zeminde tahrifi ile yol almaya

çalışmanın sadece sana özgü olduğunu mu düşünüyorsun Hüdai? Ya da bişeyler yazıp içinde

foton, siklon, uzay zaman, ışık hızı, ara form ya da Drake denklemi gibi terimler

kullanmakla bilimsel olunabileceğini mi sanıyorsun yoksa?

K - Hem nedir bu acelen, hırsın ve sabırsızlığın? Yok tersinim bir anda önce yayılmalıymış

da herkes öğrenmeliymiş saplantısı filan? Einstein genel göreliliği, Gamow'un arkadaşları

ise büyük patlamayı yayınladıklarında bile böyle bi görgüsüzlük sergilemediydiler yahu,

nedir sendeki bu heyecan ve "aman ha herkes bilmeli, duymayan kalmamalı, beş olmadı on, on

olmadı onbeşerli desteler halinde ve bilmem kaç yüz gazete aracılığıyla hemen duyurulmalı"

diyerekten kutsadığın binbir çeşit yarmalığın sebebi?

L- Almışsın hedef tahtasının ortasına evrim diye birşeyi, işin gücün orası yanlış burası

çirkin, efenim şurası da osuruktan teyyare zaten, e berisi aptal alim, kıçı açık başı

kırık Nedir bu kardeşim, bu nası bir densizlik ve serbestidir böyle, ne bilimi ulan Hüdo,

senin asıl derdin cihat etmek, Muhammet aşkına şeytanla savaşmak, hiç anlaşılmıyor mu

sanıyorsun? Bilim insanları böyle mi eleştirip kurcalıyorlar zannediyorsun farklı teorem

ve fikirleri, nesin ulan sen, bu ne estetiksizliktir? Bilim bilim diye çiçek açacak oranda

buranda, eee, sonra? Bilmem kaç yüz milyon yıl önceydi ve ilk dinazor kafilesi gökten

zembille yeryüzüne indirildi, bu mu yani?? Terbiyesiz adam, haddini bil önce, köy kahvesi

mi burası?

M - Ben uzun makalaler içinde soruma cevap aramak istemiyorum. Basit sorular soruyorum

basit cevaplar arıyorum. Evren oluştuğunda sadece H2 (Hidrojen) atomları vardı. Sonra

yıldızlar sayesinde bunlar daha büyük atomlara dönüştüler. Gezegenlerde bu atomlar

kimyasal reaksiyonlarla molekülleri oluşturdular. Bu moleküller zamanla daha büyük

molekülleri hatta DNA gibi devasa organik molekülleri oluşturdular. Bunlar hiç te tersinir

değil, basitten karmaşığa doğru ilerledi. Oysa sizin teoriniz, tam tersini iddia etme

çabası içinde. Önce her şey karmaşık ve kompleks yaratıldı, git gide basite (sadeye) doğru

gidiyor diyorsunuz.

N - Bu yorumları okuyup okumadığınızı bilmiyorum, sadece yazı ekleyip reklam derdinde

olmadığınızı umarak bir kaç soru sormak istiyorum.

1- Atomlar eskir mi?
2- Tersinim teorisinin tıp alanında uygulamaları neler olabilir?
3- İnsan ve Maymun'un bir birine üstünlüklerini kıyaslarken baz aldıklarınız sadece akıl

mı? (Mesela sizin teorinize göre insan, ağaçlarda zıplama özelliğini kaybetmiş veya onu

soğuğa karşı koruyan kıllarını kaybetmiş maymun olabilir mi? (yani tersinmiş))
4- Teorinizi destekleyen deney yaptınız mı? Bunlar nelerdir?
5- Doğayı gözlemleyerek (evrim teorisi hakkında yazıları değil) elde ettiğiniz kanıtları

yazabilir misiniz?
6- Sizce araform ne demektir?
7- Bakterilerin, virüslerin, böceklerin, memelilerin bağışıklık geliştirmesi hakkında

tersinim teorisi ne der?

O - Araştırmacı gazetecelik yaparak fizik veya biyoloji uzmanı olunabilir mi? Ezberlenmiş

metinleri tefrika tefrika yayınlamak dışında birşey yapılabilir mi? Şimdi soruyorum ben;

mesela bu arkadaşın tıp fakültesi birinci sınıf dersi olan tıbbi biyoloji ve genetik

finalinden, ya da ikinci sınıf mikrobiloji vizelerinden geçer not alabileceğini düşünen

var mı? (Biyoloji fakültelerini ve moleküler biyoloji gibi branşları hiç saymıyorum bile)
Eee? Yani konu bağlamında en temel düzeyde bir yeterliliği dahi bulunmayan ve muhtemelen

hiçbir labaratuvar deneyimi olmayan birisinin "bilimsel makale" şartlatanlığı karşısında

ne beklenebilir ki, sen bi de cevap bekliyorsun?
Evrim üzerine konuşmak veya eleştirel bakış sahip olmak için akademik kariyer şart

değildir elbette. (Örn. biz de burda fizik, kuantum, sosyal bilimler vs. gibi konularda

uzman olmadığımız halde fikir beyan ediyoruz arasıra, ama böyle mi, yani böyle bir

densizlik ve kesinlikte mi?.) Oysa Hüdai Çakmak hazretleri ne yapıyor? "Yazar" kimliği

altında sakladığı şey her ne ise bunu sınır tanımaz bir buyurganlık ve son derece

ideolojik/dogmatik bir bakış açısıyla birleştirip bi de üstüne uzman/bilirkişi/bilimadamı

rolüne soyunuyor. Ve bunu da tıpkı Prof. Dr. İzzet Duyar'ın açıkca belirttiği gibi kendisi

bilim yaparak değil, bilakis bilimin "kırıntıları" üzerinden yapıyor.
Tüm bu sirki ve içler acısı durumu açıklayacak şey sadece büyüklük kompleksi veya bir

takım politik nedenler olabilir. Bence Hüdai çakmak daha fazla havuç yemeli.

P- Şimdi bu Hüdai Çakmak, evrim teorisinin neredeyse birebir aynısının tersini ortaya

koyup evrim yoktur demesindeki salaklığı anında kenara atalım.

Düşünmeye bile gerek yok.

Beni meraklandıran böyle bir soytarının bunca salağı nasıl bir araya getirebildiği.

Biraz dolandım da bu konuda.bulduğum bir alay üfürüğün içinde şu dikkatimi çekti:

Darwin’e göre canlılar hayatları boyunca müthiş bir yaşam mücadelesi içindedirler. Güçlü

olanlar yaşar, güçsüz olanlar ise elemine edilir, hayat sahnesinden silinirler.

Örneğin aslanlar tarafından tehdit edilen bir geyik sürüsünde zayıf ya da hastalıklı

olanlar (hızlı kaçamayanlar) yakalanacak, daha hızlı koşabilen sağlıklı ve güçlü geyikler

kurtulacak, dolaysıyla hayatta kalacaklardır. Böylece zayıflar elenecek, hızlı ve güçlü

olanlar yaşamlarını devam edecek, geyik sürüsü hızlı, güçlü ve sağlıklı bireylerden

oluşacak; bu bireyler hızlarını, güçlerini ve sağlıklarını diğer nesillere aktarma fırsatı

bulduklarından daha gelişkin (evrimleşmiş) geyik sürüsü ortaya çıkacaktır.
Burada yakalama işi avcının geyik sürüsü içindeki zayıfları, güçsüzleri, sağlıklarını

kaybedenleri diğerlerinden ayırabildiği şeklindedir. Diğer ifade ile avcılar zayıf ve

hastalıklı olanları diğerlerinden ayırabilmekte, bunları avlayarak sürünün sağlıklı ve

güçlü bireylerden oluşmasını sağlamakta, bu yolla doğal seleksiyonu

gerçekleştirmektedirler.

Bir avcı av sürüsünün içindeki zayıf ya da hastalıklı olanları sağlıklı ve güçlü

olanlardan ayırabilir mi? Bu soruya vereceğimiz cevap evettir ve doğal bir melekenin

sonucudur. Bu meleke hızlı koşma, keskin dişler, sivri pençeler ve bunlara uygun vücut

yapısı gibi avcılara verilmiş avını daha kolay yakalamasına sağlayan özelliklerden sadece

birisidir.

Böyle bir özelliğin veriliş amacının nedeni de basittir. Böyle bir özellik sayesinde

avcılar yaralı, hasta ya da zayıf bireyleri seçip üzerlerine odaklanarak daha kolay

avlanmaktadırlar. Şüphesiz ki hızlı kaçamayanları hızlı kaçanlara göre avlamak daha

kolaydır. Bu derece basit bir gerçeği allayıp pullayarak evrimin en güçlü

mekanizmalarından biri olarak göstermek son derece ilginçtir.

Yukarıda verilen örneği göz önüne aldığımızda avcı tarafından avın seçilerek yani doğal

seleksiyon sonucu yakalanmasından çok; hızlı kaçamayan hastalıklı ve zayıfların

yakalanıyor olması daha mantıklı ve doğal değil midir?

Şimdi bu dediğine bakılırsa, olması gereken, büyük kedigiller geyikleri yakalayamaması

lazım. Yakaladıkları ya hasta ya da sorunlu olanlar.

Kilometrelerce öteden koku alma, bir kaçının bunları çevirerek pusu kurması, sessizce

yaklaşma kabiliyetleri ve sıfırdan belirli bir hıza varma konusunda üstünlüklerini saymaz

isek bu adamın osuruktan teyyare zırvalarına inanmaktan başka çareniz olmayacaktır.

Doğal seleksiyon ile doğada varlık sürdürmeyi bu şekilde açıklayan birisi olsa olsa bir

soytarıdır.

Yazık!

R - Hüdai amcanın protein ve aminoasitler hakkında yorumundan. (Ekşi sözlükten)
-----------------------

"gerçekten çok ilginç. bu yazıyı yazan aminoasitler, proteinler daha da önemli bakterileri

bilmiyor anlaşılan [once yazilan bir yaziya elestiri girisi, kendisinin proteinler

hakkinda ne bildigine bir bakalim].
izin verirse protein konusunda biraz bilgi verip ufkunu açalım [lutfen]
proteinlerin temel taşı aminoasitlerdir [heh en azindan bu dogru]. proteinlerde aminoasit

sayıları farklıdır [cok iyi gidiyor]. normal bir proteinde beş yüze yakın aminoasit

bulunur [ehh iste].
bir proteinin yapısı [burada bir proteinin kristal yapisinin resmi var orijinal yazida]

doğada bulunan üç yüz çeşit, her çeşidin sol ve sağ elli olmak üzere iki farklı yapılısı

vardır [ohaa. dogada 300 cesit amino asit mi varmis, naptin hudai amca, nasil uydurdun 300

amino asiti, cok iyi gidiyordun halbuki]. aminoasitlerden yalnız yirmi beş çeşidinin sol

ellileri proteinlerin oluşumunda kullanılır [sol elli diye ifade ettigi l-amino asitlerin

25 tane oldugunu iddia etmekte ama aslinda proteojenik olarak bilinen 22 tane l-amino asit

vardir[1]]

bir proteinde yirmi beş çeşit aminoasitten (sol elli olma kaydıyla) yalnız biri kullanılır

[cok fena batirdin ama simdi. proteinde 25 amino asitten yalniz biri mi kullanilir? bu ne

anlamsiz bir ifade]. dizime yanlış bir aminoasit girmesi proteini bozar [bu da dunyanin

gunesin yorungesinden bir milimetre kaymasi iklimleri acaip degistirir geyiginin uzantisi

olsa gerek. olmuyor efendim merak etmeyin, tek bir aminoasitin degisikligi illa da yapiyi

bozacak diye birsey yok. aktif bolge disinda kalan aminoasitleri degistirmeniz durumunda

yapiyi bozmama olasiliginiz oldukca yuksek. yani oyle bir yanlis aminoasit proteini bozar

diye birsey yok]
dizime giren aminoasitler peptid bağı denen özel bir bağla bağlanmak zorundadırlar aksi

halde protein oluşmaz [ooo peptit bagini biliyormus].
bir protein oluşması için bütün bu seçim ve oluşumlar rastlantılarla meydana gelecektir.
içinizde logaritma bilen varsa rastlantılarla oluşum yüzdesini hesaplayıversin [logaritma

ne alaka???? olasilik olmasin o sakin].
devam edeceğiz [lutfen devam ediniz, oldukca ufuk acici(!) ve eglendirici].

-----------

Koyu kısımlar Hüdai'nin değil elbette.

S- "xenix sayın hocamızı internet dünyasının Ajdarı yapmaya kara vermiş. Onun bu hayırlı

işine bir parça katkımız olsun"

Bana gerek yok o kendi kendini rezil ediyor zaten. Evren, uzay, astronomi cahili

yorumlarıyla.

"Yine örneğin evren uzay dediğimiz Büyük Bütünde parıldayan minik bir bilye gibidir."

Daaat. 1. yanlış. Evren ve uzay tanımlarından bihaber hüdai efendi ilk pırtlatmasını

yapmış. Evren ya da Kâinat, uzayda bulunan tüm madde ve enerji biçimlerini içeren bütünün

adıdır. Pozitif bilimler açısından evren, gök cisimlerini barındıran uzay ve tamamen boş

olan karanlık uzayın toplamıdır. Dolayısıyla modern fizik açısından evren, varolduğunu

bildiğimiz bütün atomik alemlerdir. Uzay ise sadece evrenden bir kesittir. Ama hüdai

sanıyor ki evren, uzayın içindedir.

"Materyalistlerce sonsuz bir hiçlik olduğu zannedilen uzayda (tersinim teorisi bu görüşte

değildir) evrenimize benzeyen ya da benzemeyen başka evrenler var mıdır sorusuna; bu

konuda gözlem ve deneyler yapamadığımızdan vardır ya da yoktur şeklinde bir cevap

veremiyoruz."

Zaart 2. yanlış. Materyalistler uzayı sonsuz bir hiçlik sanmaz. Aksine yukarıda tanımını

verdim. Uzay, evrenden belirli bir kesiti ifade eder.

"Bu durumda uzayda evrenimizden başka evren var mıdır sorusu gözlem ve deneylerle sınanma

imkânı olmadığından bilimsel olmayacak mıdır?

Yukarıda verilenler nihayet örneklerdir, binlerle çoğaltılabilir."

Çoğalt çoğalt eğlenceli oluyor. Hala aynı bilgisizlik devam ediyor ama cümlelerinde. Hani

birincisini yanlışlıkla yazdı desen, ardından gelen cümlelerde de devam ettirdiğine göre

arkadaş astronomiden hiç anlamıyor. Başka nelerden anlamadığını da zamanla çoğalttıkça

göreceğiz.

T- Tokat 1: Hiç bir gözlem ve deneye dayanmayan tersinim sanısı (teori bir şeyleri

açıklayan bilimsel bir modeldir, oysa hüdai'nin uydurduğu tersinim sadece bir sanıdır.)

tamamen bazı kitapları okuyup oradan kendince anladığını aktararak yapılmıştır. Bu yüzden

her hangi bir bilimsel yanı yoktur.

Tokat 2: Canlıların tarihini ve fosil kayıtlarını incelediğimizde basit sistemlerden

karmaşık sistemleri doğru gittiğini görürüz. Örneğin memelilere ait 500 milyon yıl

öncesinden fosil bulunamazken başka canlı türlerine ait fosiller bulunabilir. Oysa

tersinim sanısına göre bu böyle değildir. Memeliler 3 milyar yıl öncesinde bile mükemmel

bir şekilde olmalıdır.

Tokat 3: Tersinim sanısı hiç bir işe yaramaz. Canlı türlerini kategorilendirme de

sınıflandırma da bir yöntemi yoktur. Yöntemi bırakın böyle bir amacı bile yoktur. Bu

yüzden bilimsel bir değeri yoktur. Sadece bir kaç kişinin sanısıdır.

Tokat 4: Tersinim sanısı, tersinmeden önceki mükemmel arı ırklara hiç bir örnek veremez.

İlk insanın nasıl olduğunu sorsanız hiç bir açıklama yapamaz. Fosillerden yararlanıp veya

yararlanmadan bile olsa bugüne kadar hiç bir ırkın arı ırk olduğu dönemdeki

özelliklerinden bahsetmemiştir. Açıklama bile yapamayan bir sanıdır. (Merak eden sorsun

ilk insanın nasıl olduğunu bakalım ne bilimsel cevap verecek? )

Tokat 5: Tersinim sanısı bilimsel diye yutturulmak istendiğinden, içinde bir çok bilimsel

terim kullanılmış fakat bir çoğu yanlış kullanılmıştır. (Uzay, evren, logaritma, vs )

Tokat 6: Tersinim sanısına göre canlı cansız tüm maddeler eskir ve tersinir. Buna göre

atomlar eskir mi? Bir hidrojen atomu ne zaman tersinir?

Tokat 7: Tersinim sanısının biyolojide, tıpta kullanım alanı ne olabilir. Bu sözde teori

olan sanı ne işimize yarar?

Tokat 8: Tersinim sanısına göre araform canlılar nelerdir? (Örneğin insandan maymuna giden

yolda (tersinime göre) araform nedir? )

Tokat 9: Tersinim sanısına göre, ihtiyarlamak tersinmekmiş. Bu durumda canlının zigot hali

en genç, en mükemmel, en tersinmemiş hali oluyor.

Tokat 10: Tersinim sanısına göre 20 yaş dişleri, apendiks, erkek meme uçları, vitamin c

sentezi, kuyruk sokumu gibi organların tek açıklaması, ilk insanın (yani arı ırk insanın)

uzun çeneli, otçul ve kuyruklu bir canlı olduğu.

U- Benim anlayamadığım asıl şey; evrimin tanrıyla ne alakası var? Tanrı önermesi evrimi

geçersiz kılmaz ki Tanrı başlangıç şartlarını oluşturur ve süreci kendi haline bırakır,

evrim yine oluşur. (Tıpkı bizim güneş sistemimiz ve dünyamızın oluşumu için big-bang'ın

ardından 8-9 milyar yıl geçmesi gerektiği gibi. E demek ki herşey de ol deyince olmuyormuş

di mi? Ama ne diyor ordan eleman: siz şeytanın köpeğisiniz Niye? Sahi niye?

Benim bir başka başlık altında verdiğim hemoglobin beta geni, c vitamini ve glutamik asit

kodonu örnekleri, evrim teorisinin öngörülerinin test edildiği detaylardır. Evrim

teorisince bize yakın olarak tanımlanan bazı akrabalarımızla birlikte sahip olmamız

gereken muhtemel bir takım genetik ve spesifik "ortak paydalar" öngörü haline getirilmiş,

sınanmış ve doğru çıkmıştır. Ama tersinim denen dallama bu bilgileri bile *****den anlama

noktasında tam bir fırlamadır. C vitamini geninin kendi -güya- teorisine örnek teşkil

ettiğini bile söylemekten çekinmeyen bu adama göre maymunlar insandan tersinmiştir. Hayır

ama bi dakka, tersinmemiştir, çünkü aynı zamanda der ki kendileri: türler arası geçiş

mümkün değildir. E ne neye tersindi o zaman anlamak mümkün değil.

Sadece bunlar da değil, konuyu teknik terimlerle boğmayayım ama, insan DNA'sına eklenmiş

ve onunla kaynaşmış çeşitli virüs Dna'ları vardır. Bir düşünün ki, bir kromozomun belirli

bir kolu ve lokalizasyonunda izlenen spesifik bir değişiklik, başka bir takım türlerde de

aynı kromozomun aynı kolu ve lokalizasyonunda da aynen izleniyor. Yahu birazcık aklı olan

insan ne anlamalıdır bundan?

Aslında tam da bu noktada sorulması gereken şey, tersinim denilen manyaklığın nasıl

öngörüleri olduğudur?

Evet, öngörüleri görelim. Diyor ki eleman, Adem'in c vitamini geni sağlam olabilirdi.

(öngörüye bak Eee, bu mu yani, başka? Mesela diskromotopsi (renk körlüğü) X'e bağlı

resesif geçiş gösteren kalıtsal bir hastalıktır, geçiş paterni nedeniyle kadınlarda çok

nadiren izlenir buna karşın çoğu taşıyıcıdır, ama erkekler zaten tek X kromozomuna sahip

oldukları için ya sağlam olurlar ya hasta. Ya seydi, gel o zaman sadede, nedir bu

husustaki öngörün: Adem aleyhisselam X kromozomu üzerinde şu minik r harfiyle gösterilen

geni taşımıyor olabilir miydi yani?

Ha bi de mükemmellik meselesi var. Ama neye göre mükemmel, orası biraz muallak? Plazmodium

türü (sıtma paraziti) niye benim alyuvarlarımı enfekte ediyor da cezayir koyunlarını

etmiyor? (bu anlamda niye bi koyun kadar mükemmel değilim misal?) Optik sinire retinayı

deldiren bir mühendislik nasıl mükemmel olabilir, yani sen bunu android yapımında önersen

işten atılırsın yahu Ahaaa. bi dakka, bakın yeni bi önerme geldi aklıma: belki de Adem'in

optik siniri retinadan geçmiyordu filan Renal arterdeki kısmı bir daralmaya karşı sistemik

hipertansif yanıt geliştirerek böbreğin daha da ağzına sıçan bir feed back sistemi.

kıkırdak antijenlerine karşı oluşan kimi antikorların gidip kalp kapakçıklarına

saldırması, bilimum oto-immün hadise.

Tamam tamam, en süper önerme Adem'de bunların hiçbiri yoktu, hatta onun yarasalr gibi

sonar sistemiyle yılanlar gibi termal kameralı koni hücreleri filan vardı.

V - "Tersinime göre ara form yoktur. Türlerden türlere geçilmesi mümkün değildir. Sadece

mevcut özelliklerini zayıflatan, azaltan ya da kaybeden canlılar vardır. Bu tür canlılar

genelde doğal elenme yoluyla yaşam sahnesinden silinirler."

Hah, gel böyle

Hemen M. Behe'yi hatırlatalım,

Ne demiştik: hemoglobin. İnsan DNA'sında hemoglobin beta genlerinden birisi bozuktur. Yapı

olarak beta genine benzese de dizilimi farklıdır ve protein kodlaması yapamaz. İşte bu

bozuk gen ne tesadüf ki şempanzede de vardır. Bakın Prof. Michael Behe ne diyor; "

İnsandaki bu genin başlarında, genin deaktive olmasına neden olan iki tane belirli

nükleotid değişikliği vardır. Şempanze geninde de tam olarak aynı değişiklik vardır. İnsan

geninin biraz ilerilerinde bir yerde belirli bir harf eksiktir, burada eksilme mutasyonu

olmuştur. Tam da aynı harf şempanze geninde de bulunmamaktadır. İnsan geninin sonlarına

doğru bir harf daha kayıptır. Bu harf şempanze geninde de kayıptır." Ve devamı: "İnsan ve

şempanze DNA’larındaki aynı genlerdeki aynı pozisyonlarda aynı hatalar.Eğer bir ortak ata

ilk olarak bu mutasyonel hatalara sahip olup sonrasında bu iki modern türün doğuşuna neden

olduysa, bu durum bu iki türün neden bu hatalara sahip olduğunu açıklayacaktır.

Şempanzeler ile insanların ortak ataya sahip olduğu görüşüne daha kuvvetli nasıl bir delil

olabileceğini hayal etmesi zor. Geriye kalan birkaç bilmeceye rağmen Darwin’in, Dünya

üzerindeki tüm canlıların biyolojik akrabalar olduğuna yönelik tespitinin doğruluğundan

şüphe etmek için hiçbir sebep yok. " (Michael Behe, The Edge of Evolution, syf. 71)

Şimdi ne diyor bu tersinim; efenim türden türe geçiş yoktur. Heee, peki yine ne demişti

yaptığımız alıntıyla ilgili olarak: hemoglobin beta geni tersinim teorisinine bir delil

teşkil eder.

Ulan sayın beyefendi, sen okuduğunu nerenden anlıyon diye sormak lazım tabi.

Evet, Hüdai Çakma'ya göre insan ve şempanze ayrı ayrı ve mükemmel olarak yaratılmış iki

farklı tür ve birbirlerine dönüşümleri mümkün değil. (eyv Ve tersinim teorisine göre

bunlar piyasaya çıktıktan sonra eskimeye başlıyolar haliyle (işte c-vit. geni bozuluyo

zamanla, hemoglobin beta geni arıza yapıyo filan, e tamam tıkıma banayım hadi ona da eyv

Lakiiiiin, TESADÜFE bakın ki, şempanze ve insan gibi birbirinden farklı iki türün tam da

aynı genlerinin aynı lokalizasyonu ve aynı noktalarında aynı spesifik hatalar ve harf

eksikleri oluşuyor. Yani diyor ki bizim Hüdo, şempanzeyle insan sayısal oynadı, ikisi de

aynı hafta kazandı, tesadüfe bakar mısın? Ama biz de diyoruz ki hayır efenim sayısalı

onların babası oynayıp kazanmıştı, kazandığı da çocuklara miras kaldı

Hani hep söylerler ya, len nası tesadüf olur beeaaa, filan diye.Aman efenim aldanmayın,

dikkatli bakın "tesadüf"ün ı burda

Y - Tersinim bir gün otobanda giderken radyoda bir anons duymuş.

- Dikkat dikkat. Adamın biri otobanda ters yönde gitmektedir. Lütfen hızınızı düşünürüz.

- Tersinim bakmış yola.

- Ula hangi biri, bunların hepsi ters yönde gidiyor.

Z - Ben bu tayfayı, ve yaptıklarını kısaca tarif etmeye çalışayım.

Tersinim'in yazılarında da görürsünüz aynı şeyi.

Aslında şablon çok basit.

Önce ilgili konunun temel tıbbi bilimler bünyesinde (örn. anatomi- fizyoloji- histoloji-

embriyoloji-biyokimya gibi) basit* ve nispeten anlaşılır bir açıklaması yapılır.

Lakin bu basitlik* ve nispeten anlaşılırlığı biraz açmam lazım.

Şöyle ki;

Elbette her konunun değişik düzeylerde anlatımları vardır/ mümkündür. Örneğin ürogenital

sistem fizyolojisi, gerek ilk-orta öğretim, gerek lise, gerek üniversite, gerekse akademik

ihtisas ve üst ihtisas düzeylerinde farklı farklı anlatılabilir.

Lakin bu tipitoşların anlatımı, tam olarak bunların hiçbirine uymaz. Daha doğrusu, ilk

bakışta ortaokul-lise düzeyinde bir izlenim bıraksa da, tam olarak böyle de değildir

aslında.

Söz konusu orta-lise düzeyi izlenim, kullanılan terimlerden kaynaklanır daha çok. Hani

deyim yerindeyse, bir ders kitabını açılmış gibidir önünüzde Terimler geliir, terimler

gider Sanki çocuğunuz yanınızda ders çalışıyordur Asetil- colin anti-tripsin gamma-

globulin sitrik asit siklusu hekzos monofosfat yolu hidroliz glikoliz dehidrogenaz DNA

polimeraz vesaire.

Lakin!

Hiç alışık olunmadık biçimde ve hiç alışık olunmadığı kadar yan cümle peydahlanır

birdenbire Bi süre sonra onlar da çarpaz kulağınıza.

Tuhaftır çünkü, hani nası desem

Asetil-colin'e seranat yapılmaktadır sanki

Glikoliz tebrik edilir

Anti-tripsin ödüllendirilir

Sitrik asit harikadır

Dehidrogenaz muhteşem

Ostium tuba uterina: çetin

Sperm ondan da inatçı!

Yumurta mucizevi

Kabuğu daha bi mucizeli

gibi

Haa.

Araya resimler serpiştimeden olmaz ayrıca.

Renkli, şirin

Yani böyle bi sirk işte

Neyse

Özet:

1) Konu bol tıbbi/ biyolojik terim eşliğinde ve basitçe anlatılır.

2) Bu arada her türlü kompliman, sevgi gösterisi, alkış, tebrik yapılır/ yapılmalıdır.

Ara not: Aslında buraya kadar yapılan şey, bir kareyi sevgi ve hasretle tarif etmekten

farksızdır.Hemen bi benzetme yapayım misal: .ve şimdi de çok ilginç bir şekilde bir başka

doğru parçası geliyoorr ve o da aynı diğer köşede olduğu gibi diğeriyle birleşiyoor

bakıyoruz açıya: doksan! Dikkatinizi çekerim, ne bi derece eksik, ne bi derece fazla tam

doksan! Eğer bu açı yalnızca bir derece büyük olsa, kare asla oluşamayacak veyahut bir

derece eksik olsa, kare diye bişey olmayacak Sadece açı mı, aynı zamanda doğruların boyu

Mucizevi bir şekilde onlar da milimetrik olarak aynı. vesiare

3) Ve bomba patlatılır:

Açıkça görüldüğü gibi; Böbrek ve mesanenin birlikteliğini evrimle açıklamak ASLAA! mümkün

değildir!

)

Mantık bu yane

Sevgiyle tarif et ve sonra açıkça görüldüğü gibi asla

Hasta bunnar hastaaaeeaa)


Daha çoooook var komedi ama. Harfler BİTTİ bi de çok da uzun oldu. yeter gari

Hadi Tersinim = hüdai bey buyrun

maddeler halinde alalım açıklamalarınızı


Son Söz:

Kendi pis işlerinize; İslamı-Kutsal Kuran-ı Kerimi - Yüce Peygamberi alet etmeyi bırakın

artık. (Sizin Müslüman Olduğunuz Bile Şüpheli Bu Kadar Yalanınızdan Sonra Ya. Neyse ALLAH

Bilir)

Kuran- ı Kerim; Bir Bilim-Biyoloji-Fizik-Kimya-Astronomi ve Uzay Bilimleri-Tıp-

Mikrobiyoloji-Nükleertıp vs. Kitabı Değildir.

Ayrımın farkına varın artık.. Din Ayrı - Bilim Ayrı,

Kuran-ı Kerimi - İslamın hadislerini böyle kirli işlerine alet etmeyi bırak artık.

Namazını kıl-Orucunu Tut-Zekatını ver..

Takıldığın yerlerde kuranı-hadisi aç bak...İbadetini yap. Karışan mı var ? Sana kalkıp

Namaz öle kılınmaz. bilmion bak hadisde böle dio.. oruç için kuran şöle demiş bak sen

yanlış yapıon Diyen mi var ?

Bekle Sabret.. Bilim bir gün seni destekler belki.. ama o

gün gelene kadar yapacağın her hoplayıp zıplama Rezil Etti ..Daha da seni

- sizleri Rezil Edecek.