“Meleklere, Adem’e secde edin demiştik. İblisten başka hepsi secde etmişti. O cinlerden idi, Rabbinin buyruğu dışına çıktı.” (Kehf 50)
“Allah şeytana buyurdu ki sana emrettiğim vakit seni secde etmekten alıkoyan nedir? İblis; ‘Ben ondan daha hayırlıyım. Çünkü beni ateşten, onu topraktan yarattın.’dedi. Allah ise (cennetten ve meleklerin arasından) ‘oradan in, orada büyüklük taslamak senin haddin değildir. Çık çünkü sen aşağılıklardansın’ dedi. Şeytan ‘bana tekrar dirilecekleri güne kadar mühlet ver’ dedi. Allah ‘haydi sen mühlet verilenlerdensin’ buyurdu.” (Araf 12-15)
“Hani Biz meleklere, ‘Âdem’e secde edin’ demiştik de, İblis’ten başkası hemen secde etmişti. O, cin’den idi. Rabbinin emrine karşı gelmişti.” (Kehf 50; Bakara 34)
“And olsun ki, sizi yarattık, sonra şekil verdik, sonra meleklere, ‘Âdem’e secde edin’ dedik; İblisten başka hepsi secde etti, o secde edenlerden olmadı. Allah, ‘sana emrettiğim halde, seni secdeden alıkoyan nedir?’ dedi. İblis: ‘Beni ateşten onu çamurdan yarattın, ben ondan üstünüm’ cevabını verdi. Allah, ona ‘in oradan, orada büyüklük taslamak sana düşmez, defol, sen alçağın birisin.’ İblis: ‘İnsanların tekrar dirilecekleri güne kadar bana mühlet ver’ dedi. Allah, ‘sen mühlet verilenlerdensin’ buyurdu. İblis: ‘Beni azdırdığın için, and olsun ki, Senin doğru yolun üzerinde onlara karşı duracağım; sonra önlerinden, ardlarından, sağ ve sollarından onlara sokulacağım; çoğunu sana şükreder bulamayacaksın’ dedi. Allah buyurdu: ‘Haydi, yerilmiş ve kovulmuş olarak çık oradan! Andolsun ki, onlardan kim sana uyarsa, sizin hepinizi cehenneme dolduracağım. (Allah buyurdu ki) ‘Ey Âdem! Sen ve eşin cennette yerleşin, dilediğiniz yerden (bol bol) yiyin. Ancak şu ağaca yaklaşmayın, sonra zâlimlerden olursunuz.’ Derken şeytan, çirkin yerlerini kendilerine göstermek için onlara vesvese verdi ve ‘Rabbiniz, sırf melek olursunuz veya ebedî kalanlardan olursunuz diye sizi bu ağaçtan men etti, başka bir sebepten değil’ dedi. Ve onlara, ‘Ben gerçekten size öğüt verenlerdenim’ diye yemin etti. Böylece onları hile ile aldattı. Ağacın meyvesini taddıklarında çirkin yerleri, avret mahalleri kendilerine göründü. Ve cennet yapraklarından üst üste yamayıp üzerlerine örtmeye başladılar. Rableri onlara: ‘Ben sizi o ağaçtan men etmedim mi ve şeytan size apaçık bir düşmandır demedim mi?’ diye nidâ etti. (Âdem’le eşi) dediler ki: ‘Ey Rabbimiz! Biz kendimize zulmettik, eğer bizi bağışlamaz ve bize acımazsan mutlaka ziyan edenlerden oluruz.’ Allah buyurdu: Birbirinize düşman olarak inin, sizin için yeryüzünde bir süreye kadar yerleşip kalma ve yaşayıp faydalanma vardır. Orada yaşayacaksınız, orada öleceksiniz ve oradan (dirilip) çıkarılacaksınız.’ dedi. Ey Âdem oğulları! Size çirkin yerlerinizi örtecek giysi, süslenecek elbise indirdik. Takvâ elbisesi ise daha hayırlıdır. İşte bunlar, Allah’ın âyetlerindendir. Belki düşünüp öğüt alırlar (diye onları indirdi). Ey Âdem oğulları! Şeytan, ana - babanızı (Âdem ile Havvâ’yı), çirkin yerlerini kendilerine göstermek için elbiselerini soyarak cennetten çıkardığı gibi, sizi de şaşırtıp bir belâya düşürmesin. Çünkü o ve kabilesi, sizin onları göremeyeceğiniz yerden sizi görürler. Şüphesiz biz şeytanları, inanmayanların dostları kıldık.” (Araf 11-27)
“Ey İnsanlar! Yeryüzündeki temiz ve helâl şeylerden yiyin, şeytana ayak uydurmayın, zira o sizin için apaçık bir düşmandır. Muhakkak size, kötülüğü, hayasızlığı, Allah’a karşı da bilmediğiniz şeyleri söylemenizi emreder.” (Bakara 168-169)