Arama


Efulim - avatarı
Efulim
VIP VIP Üye
18 Aralık 2013       Mesaj #4
Efulim - avatarı
VIP VIP Üye
Alıntı
beyza ateş adlı kullanıcıdan alıntı

batlamyus ve kopernik hakkında acill ve kısa bilgi verirmisiniz??

Mesajı inceleyiniz;
Alıntı
Misafir adlı kullanıcıdan alıntı

Batlamyus
Yunan coğrafyacı, matematikçi ve astronomdur. İskenderiye'de yaşadığı sanılmaktadır. Yaşamı hakkında kesin bilgiler yoktur. Geç İskenderiye Dönemi'nde yaşamış (MS II. yüzyılın birinci yarısı) ünlü bilim adamlarından biridir. Yaklaşık olarak 85 ve 165 yılları arasında yaşadığı kabul edilir. Müslüman astronomlar 78 yaşına kadar yaşadığını söylerler. Belki Yunan asıllı bir Mısırlı, belki de Mısır asıllı bir Yunanlıdır. Yunanca adı Ptolemaios'tur, ama harf uyuşmazlığı nedeniyle Ortaçağ İslâm Dünyası'nda Batlamyus diye tanınmıştır. (Adı Yunanca ''Klaudyos Ptolemayos'', Latince ''Claudius Ptolemaeus'', İngilizce ''Ptolemy''dir.)
Astronomi, matematik, güneş saatçiliği, coğrafya, müzik vb. konularda çalışmalar yaptı. En önemli yapıtı; Arapların "Kitab-al Macisti" adıyla çevirdiği "Mathematike Sintaksis"tir (Matematik Bileşim). Bu yapıtında dünya sistemi, düzlem ve küresel trigonometri üzerine bir inceleme, günlük hareketlerle ilgili bütün olguların açıklanışı ve hesabı yer alır. İçinde birçok harita bulunan "Geopraphike Hiphegensis" (Coğrafya Kılavuzu) adlı yapıtı 16. yüzyılda birçok kez basıldı. Ptolemeos, astronomi incelemelerinde kullanmak için aygıtlar (gök küreleri, usturlap) da yaptı.

Yapıtları
Batlamyus, iki önemli yapıtın yazarıdır: Almagest ve Coğrafya. Bu yapıtlar Avrupa'nın orta çağın karanlığını Arapça çevirileri ile aşabilmişlerdir. Latinceye çevirileri ancak 12. yüzyılda yapılmıştır.
Almagest, Yunan ve Babil uygarlıklarının gökbilim bilgilerinin bir derlemesidir. Derlemenin çoğu kendisinden üç yüzyıl önce yaşamış olan Hiparkus'a dayanır. Yapıtta Dünya merkezli bir Güneş Sistemi modeli önerilir. Bu model, Kopernik'in güneş merkezli modeline dek Batı ve İslam dünyalarında geçerli model olarak kabul edilmiştir.
Batlamyus'un diğer önemli yapıtı Coğrafya da bir derlemedir. Çağının Roma İmparatorluğu'nda bilinen coğrafya bilgileri bu kitapta toplanmıştır.

  • "Tetrabiblon" adlı astroloji incelemesi
  • "Harmonika Biblia" (Armoni Üstüne Kitaplar)
  • "Kanan Basileor" (Kronolojik Tablo ya da Hükümdarlar Yasası)
Astronomik araştırmaları
Batlamyus astronomi, matematik, coğrafya ve optik alanlarına katkılar yapmıştır; ancak en çok astronomideki çalışmalarıyla tanınır. Zamanına kadar ulaşan astronomi bilgilerinin sentezini yapmış ve bunları ''Mathematike Syntaxis'' (Matematik Sentezi) adlı yapıtında toplamıştır. Bu eserin adı, daha sonra ''Megale Syntaxis'' (Büyük Derleme) olarak anılmış ve Arapça'ya çevrilirken başına Arapça'daki harf-i tarif takısı olan el getirildiği için, ismi ''el-mecistî'' biçimine dönüşmüştür; daha sonra Arapça'dan Latince'ye çevrilirken ''Almagest'' olarak adlandırıldığından, bugün Batı dünyasında bu eser Almagest adıyla tanınmaktadır.
Almagest, onüç kitaptan oluşur; Birinci Kitap, kanıtlarıyla birlikte Yermerkezli Dizge'nin anaçizgilerini verir;
İkinci Kitap, Menelaus'un teoremiyle, küresel trigonometri bilgilerini ve bir kirişler tablosunu içerir; burada örnek problemler de çözülmüştür;
Üçüncü Kitap, Güneş'in hareketini ve yıllık süreyi
Dördüncü Kitap ise, Ay'ın hareketini ve aylık süreyi konu edinir;
Beşinci Kitap aynı konularla ilgilidir, Ay'ın ve Güneş'in mesafelerini tartıştığı gibi, bir usturlabın yapılışı ve kullanılışı hakkında da ayrıntılı bilgiler sunar;
Altıncı Kitap'ta gezegenlerin kavuşumları ve karşılaşımları incelenir ve Güneş ve Ay tutulmalarına temas edilir;
Yedinci ve Sekizinci Kitap, durağan yıldızlarla ilgilidir, meşhur presesyon tartışmasını, Batlamyus'un durağan yıldızlar katalogunu ve bir gök küresi aleti yapabilmek için gerekli olan yöntem bilgisini içerir;
Geriye kalan beş kitap ise devingen yıldızların, yani gezegenlerin hareketlerine tahsis edilmiştir ve yapıtın en özgün kısmıdır.
Batlamyus, bu eserinde anaçizgileriyle göksel olguları anlamlandırmak maksadıyla kurmuş olduğu geometrik kuramı tanıtmaktadır; Aristoteles fiziğini temele alan bu kuramda, evren küreseldir ve Yer bu evrenin merkezinde hareketsiz olarak durmaktadır. Şayet günlük veya yıllık görünümler Yer'in hareketleri sonucunda meydana gelseydi, her şey uzaya saçılır ve Yer parçalanırdı. Ay, Merkür, Venüs, Güneş, Mars, Jüpiter, Satürn ve sabit yıldızlar Yer'in çevresinde, muntazam hızlarla, dairesel hareketler yaparlar. Sabit yıldızlar küresi evrenin sonudur.
Ancak, Yer'in merkezde olduğu ve gök cisimlerinin de onun çevresinde muntazam bir şekilde dolandıkları kabul edildiğinde, kuramın bazı gözlemleri, örneğin Ay ve Güneş'in Yer'e yaklaşıp uzaklaşmalarını, bazen hızlı, bazen yavaş hareket etmelerini açıklaması olanaksızdı. Bunun için Batlamyus Yer'i belli bir ölçüde merkezden kaydırmıştır. Klasik astronomide bu düzenek ( eksantrik) dış merkezli düzenek olarak adlandırılır. Gezegenlerin gökyüzünde ilmek atmalarını, yani durmalarını ve geriye dönmelerini açıklamak için de, ( episikl) taşıyıcı düzenek adı verilen başka bir düzenek daha kabul etmiştir.
Batlamyus, Almagest'in girişinde trigonometriye ilişkin kapsamlı bilgiler vermiştir; çünkü küresel astronominin sınırları içinde kalan klasik astronomiye ait hesaplamalar, küresel geometriye dayanmaktadır. Batlamyus'tan yaklaşık olarak üç asır önce yaşamış olan Hipparkhos (M.Ö. 150) açıların kirişlerle ölçülebileceğini bildirmiş ve bir kirişler cetveli hazırlamıştı; ancak bu konuya ilişkin yapıtı kaybolduğundan, bu cetveli nasıl düzenlediği bilinmemektedir. Bazı yayların kirişlerinin bulunması çok kolaydı ve bu kirişlere ana kirişler adı verilmişti; ama bunların dışındaki yayların kirişlerinin bulunması uzun işlemleri gerektiriyordu. Bu nedenle Batlamyus kirişler cetvelini hazırlarken bir dairenin içine çizilmiş dörtgenlere ilişkin Batlamyus Teoremi'ni (AB . CD + AD . BC = AC . BD) kullanmak suretiyle, açılar toplamı ve farkının kirişlerini (kiriş (A-B), kiriş (A+B), kiriş A/2 , kiriş 2A gibi) bulma yoluna gitmişti.

Coğrafya araştırmaları
Batlamyus, coğrafya araştırmalarına da öncülük etmiş ve Coğrafya adlı yapıtıyla matematiksel coğrafya alanını kurmuştur. Bu kitap Kristof Kolomb'a kadar bütün coğrafyacılar tarafından bir başvuru kitabı olarak kullanılmıştır.
Almagest'ten sonra yazılan Coğrafya, sekiz kitaba bölünmüştür ve matematiksel coğrafya ile haritaların çizilebilmesi için gerekli olan bilgilere tahsis edilmiştir; Almagest gibi Coğrafya da derleme bir eserdir; Batlamyus bu kitabı hazırlarken Eratosthenes, Hiparkhos, Strabon ve özellikle de Surlu Marinos'tan büyük ölçüde yararlanmıştır.
Coğrafya'nın Birinci Kitab'ı Dünya'nın veya doğrusunu söylemek gerekirse Yunanlılar tarafından bilinen Dünya'nın büyüklüğü ve kartografik izdüşüm yöntemleri hakkında ayrıntılı bilgiler verir.
İkinci Kitap'la Yedinci Kitap arasında ise tanınmış memleketlerdeki önemli yerlerin, yani önemli kentlerin, dağların ve nehirlerin enlem ve boylamları verilmek suretiyle Dünya'nın düzenli bir tasviri yapılır; enlem ve boylamlardan, yani bir başlangıç dâiresine enlemsel ve boylamsal uzaklıklardan söz eden ilk bilgin Batlamyus'tur; Batlamyus'un enlem ve boylam tablolarıyla betimlemeye çalıştığı Dünya, kabaca 20° Güney'den, 65° Kuzey'e ve en Batı'daki Kanarya Adaları'ndan, bunların yaklaşık olarak 180° Doğu'sundaki bölgelere kadar uzanmaktadır; bunun dışında kalan bölgeler ise Yunanlılar ve dolayısıyla Batlamyus tarafından tanınmamaktadır; söz konusu tablolar, haritaların çizilmesini olanaklı kılmaktadır ve nitekim bu haritalar belki de eserin eski nüshalarında mevcuttur; çünkü astronomik bilgileri kapsayan Sekizinci Kitap'ta bunlara belirgin atıflar yapılmıştır.
Ancak Batlamyus'un coğrafya anlayışı yeteri kadar geniş değildir. İklim, doğal ürünler ve fiziki coğrafyaya giren konularla hiç ilgilenmemiştir. Başlangıç meridyenini sağlam bir şekilde belirleyemediği için, vermiş olduğu koordinatlar hatalıdır. Ayrıca, Yer'in büyüklüğü hakkındaki tahmini de doğru değildir. Ancak Kristof Kolomb bu yanlış tahminden cesaret alarak, Batı'ya doğru gitmiş ve Amerika'ya ulaşmıştır.

Optik araştırmaları
Aynı zamanda, bu dönemin önde gelen optik araştırmacılarından olan Batlamyus, daha önceki optikçilerin çoğu gibi, görmenin gözden çıkan görsel ışınlar yoluyla oluştuğu görüşünü benimsemiştir. Ancak, görsel yayılımın fiziksel yorumunu da vermiş ve bu yayılımın, kesikli ve aralıklı bir koni biçiminde değil de, kesiksiz ve sürekliliği olan bir piramid biçiminde olduğunu belirtmiştir. Şayet böyle olmasaydı, yani ışınlar gözden sürekli bir biçimde çıkmasaydı, nesneler bir bütün olarak görülemezlerdi. Buna rağmen, Batlamyus'un görsel piramid fikri, optikçiler arasında tutunamamış ve görme söz konusu olduğunda daha çok koni göz önüne alınmıştır. Nitekim kendisinden sonra, İslâm Dünyasında, bilginlerin görsel koni fikrine dayandıkları ve görme geometrisini bunun üzerine kurdukları görülmektedir.
Batlamyus, katoptrik (yansıma) konusuyla da ilgilenmiş ve yapmış olduğu ayrıntılı deneyler sonucunda üç prensip ileri sürmüştür:
  • Aynalarda görünen nesneler, gözün konumuna bağlı olarak, aynadan nesneye yansıyan görsel ışın yönünde görünür.
  • Aynadaki görüntüler nesneden ayna yüzeyine çizilen dikme yönünde ortaya çıkarlar.
  • Geliş ve yansıma açıları eşittir.
Bu üç prensipten ilk ikisini kuramsal, üçüncüsünü ise deneysel olarak kanıtlayan Batlamyus, ayna yüzeyine gelen ışının eşit bir açıyla yansıdığını gösterebilmek için, üzeri derecelenmiş ve tabanına düz bir ayna yerleştirilmiş olan bakır bir levha kullanmıştır. Bu levhaya teğet olacak biçimde bir ışın huzmesini ayna yüzeyine gönderip, gelme ve yansıma açılarının büyüklüklerini belirlemiş ve bunların birbirlerine eşit olduğunu görmüştür. Batlamyus bu deneyini küresel ve parabolik bütün aynalar için tekrarlayarak, ulaştığı sonucun doğru olduğunu kanıtlamıştır.
Batlamyus, dioptrik (kırılma) konusuyla da ilgilenmiş ve ışığın bir ortamdan diğerine geçerken yoğunluk farkından dolayı yön değiştirmesinin nedenini araştırmıştır. Bu araştırmanın sonucunda, az yoğun ortamdan çok yoğun ortama geçen ışının, normal'a yaklaşarak ve çok yoğun ortamdan az yoğun ortama geçen ışının ise normal'den uzaklaşarak kırıldığını ve kırılma miktarının yoğunluk farkına bağlı olduğunu ileri sürmüştür.
Nitekim onun bu konuyu ele alırken benimsediği bazı prensiplerden bunu açıkça görmek olanaklıdır:
  • Görsel ışın az yoğundan çok yoğuna veya çok yoğundan az yoğuna geçtiğinde kırılır.
  • Görsel ışın doğrusal olarak yayılır ve farklı yoğunluktaki iki ortamı birbirinden ayıran sınırda yön değiştirir.
  • Gelme ve kırılma açıları eşit değildir; fakat aralarında niceliksel bir ilişki vardır.
  • Görüntü, gözden çıkan ışının devamında ortaya çıkar.
Batlamyus ortam farklılıklarından dolayı ışığın uğradığı değişimleri, aynı zamanda kırılma kanununu da içerecek şekilde deneysel olarak göstermeye çalışmış ve çeşitli ortamlardaki (havadan cama, havadan suya ve sudan cama) kırılma derecelerini gösteren kırılma cetvelleri hazırlamıştır. Ancak verdiği değerler küçük açılar dışında tutarlı olmadığı için kırılma kanununu elde edememiştir.

Astrolojik çalışmaları
Batlamyus, daha önce Babil ve Yunan astronomları ve astrologları tarafından derlenmiş bilgi birikimden yararlanmak suretiyle astrolojiyi de sistemleştirmiştir! Dört bölümden oluştuğu için ''Tetrabiblos'' (Dört Kitap) olarak adlandırmış olduğu yapıtında, gezegenlerin nitelik ve etkileri, burçların özellikleri, uğurlu ve uğursuz günlerin belirlenmesi gibi astrolojinin sınırları içine giren konular hakkında ayrıntılı bilgiler vermiştir. Ortaçağ ve Yeniçağ astrolojisi bu kitabın sunmuş olduğu birikime dayanacaktır.
Astroloji bir bilim değildir, ama astronomi ile birlikte doğmuş ve yaklaşık olarak 18. yüzyıla kadar, bu bilimin gelişimini, kısmen olumlu kısmen de olumsuz yönde etkilemiştir; bu nedenle astronomi tarihi araştırmalarında astrolojiye ilişkin gelişmelerden de bahsetmek gerekir.



*****


Kopernik
İnsanlık eğer artık dünyanın, evrenin merkezi olduğuna ya da bir öküzün boynuzları üzerinde durduğuna inanmıyorsa, bunda en büyük pay hiç kuşkusuz, güneş sisteminin gerçek yapısını yaklaşık olarak açıklayan Copernicus (Kopernik)’tedir.
1473 yılında Polonya’nın Torun kentinde zengin bir tacirin oğlu olarak doğan Kopernik, öğrenimine Krakow Üniversitesi’nde astronomi ve matematik okuyarak başladı. Daha sonra İtalya’ya giderek Bologna Üniversitesi’nde astronomi, Padova Üniversitesi’nde tıp ve hukuk öğrenimi gören ünlü astronom, 1503’te Ferrara Üniversitesi’nde kilise hukuk doktoru oldu. Bir süre Roma'da matematik dersleri verdi ve daha sonra Polonya'ya geçerek Frombork'a yerleşti. Burada katedral kurulu temsilciliği yaptı, ayrıca çevredeki yoksul insanları tedavi etti.
1504’te Warmie’ye yerleşti ve hayatının sonuna kadar astronomiyle uğraştı. Kopernik’in yaşadığı yıllarda bilimsel ortam, Katolik kilisenin bağnazlığıyla kuşatılmıştı. Bilimsel gözlem ve deneylerden çok İncil’in yazdıkları önemliydi. Dünyanın evrenin merkezi olduğuna ve sabit durduğuna inanılıyordu.
Mikolaj Kopernik döneminin astronomi bilgisini kök­ten değişikliğe uğratmış, en büyük bilginler­den biridir. Dünya'nın her 24 saatte bir kendi çevresinde bir kez döndüğünü, yılda bir kez de Güneş'in çevresinde dolandığını, öte yan­dan Dünya ile bazı başka gezegenlerin bugün Güneş sistemi denen sistemi oluşturduğunu açıklayarak, astronomi biliminin gelişmesine büyük bir katkıda bulunmuştur.
Bu gerçekler bugün bize çok doğal ve basitmiş gibi görünür, ama Kopernik zama­nında insanlar hâlâ 2. yüzyılda Mısır'da yaşa­mış olan astronom Batlamyus'un kuramına inanıyorlardı. Batlamyus'a göre Dünya evre­nin merkezinde hareketsiz duruyor, Güneş, Ay, yıldızlar ve öteki gezegenler de Dünya'nın çevresinde dolanıyordu. Kopernik, bu Ortaçağ görüşüne şiddetle karşı çıktı. Güneş’in evrenin merkezi olduğuna ve dünya dahil tüm gezegenlerin onun etrafında döndüğüne inanan kimi İlkçağ Yunan filozoflarının görüşlerini inceledi. Bu incelemelerini bilimsel gözlemleriyle de birleştiren Kopernik, güneş sistemini kendi adıyla anılan bir şekilde açıkladı.

Kopernik, Batlamyus'un bu sonuca, gece­leri Kuzey Kutbu'nun çevresinde ağır ağır hareket eden Büyükayı'yı izleyerek vardığını düşündü. Kendisi ise Güneş'in, Ay'ın ve yıldızların doğup batmasına, Dünya'nın kendi çevresinde dönüyor olmasının yol açtığını anladı. Aslında onun kurduğu sistem de tümüyle doğru değildi. Kopernik'e göre Gü­neş evrenin merkezinde sabit bir yerde hare­ketsiz halde duruyor, gezegenler onun çevre­sinde dolanıyor ve daha ötelerde de Güneş gibi hareketsiz duran başka yıldızlar bulunu­yordu. Daha sonraları Güneş'in evrendeki sayısız yıldızdan yalnızca biri olduğu ve tüm bu yıldızların gezegenler ile birlikte uzayda sürekli hareket ettiği ortaya çıkarıldı.
Ama gene de Kopernik'in, Dünya'nın evre­nin merkezinde bulunmadığını ve öteki geze­genler ile birlikte Güneş'in çevresinde dolan­dığını bulması, çok önemli bir adımdı. O dönemde bu kuram çok zor kabul edildi. Kopernik'in kuramının yanlış yönlerini ise 17. yüzyılda İtalyan astronom Galilei ortaya çıkardı.
Kopernik sistemine göre; güneş sisteminin merkezinde güneş vardı, dünya da dahil olmak üzere tüm gezegenler belirli bir yörünge izleyerek hem güneşin hem de kendileri etrafında dönüyorlardı. Üstelik yeryüzünün ekseni de hareketliydi. Bugünkü çağdaş güneş sistemi bilgisini çok yaklaşık olarak açıklayan Kopernik teorisini,
"De hypothesibus motuum coelestiumase constitutis commentariolus" (Gökcisimlerinin Devinimine İlişkin Varsayımlar Üzerine Yo­rum) adlı büyük kitabında ayrıntılı biçimde açıkladı. Kitap, Kopernik'in ölümünden kısa bir süre önce, 1543'te yayımlandı.. Teorisinin doğruluğundan kuşku duymayan Kopernik’e yapıtının ilk nüshası ölüm döşeğinde ulaştırıldı. Kopernik’in ölümünden yıllar sonra, 1610’da Galilei dürbünü icat etti ve Kopernik sisteminin doğruluğunu kanıtladı.
Kopernik sistemi, felsefi açıdan yer merkezlilik tezini yıkarak evren bilimin teolojiden ayrı ve bağımsız bir bilim olmasını sağladı.

Sen sadece aynasin...