Arama


Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
14 Ocak 2014       Mesaj #4
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Aristo Mantığı
Aristoteles denilince, çokça kullanılan bir söylem hemen aklımıza gelir. ‘’Aristo Mantığı’’. Çoğu kişinin de anlamını tam kavramadan söz ettiği hatta küçümseyerek kınadığı bu deyişten yola çıkarak, Aristoteles’ i ve öne sürdüğü mantık kuramının üzerinde biraz duralım.


Aristoteles’ in ilk büyük başarısı, kendisinden öncekilerden hemen hemen hiçbir şey almadan, bütünüyle kendisine ait denebilecek yeni bir bölümü, Mantık’ ı yaratmış olmasıdır.
Mantık, doğru düşünme sanatı ve yöntemidir. Her birimin, her düşünce düzeninin ve sanatın yöntemi mantıktır. Müzikte bile mantık vardır.
Sokrat’ ın tanımlar üstünde direnmesinin, Platon’ un ise her bir kavramı inceden inceye işlemesinin ardında bu yeni bilim gizliydi. Aristoteles’ in tanımlar üzerine yazdığı küçük eser, mantığının bu kaynaktan nasıl yararlandığını gösterir.
Bir nesneyi ya da terimi nasıl tanımlayacağız ? Aristoteles, her tanımın iki bölümü olduğunu, iki sağlam ayak üzerinde durduğunu söylemiştir.Şöyle ki; Öncelikle yapılacak şey söz konusu nesneyi, bir sınıfa, öbeğe veya gruba sokmaktır. Bu grubun nitelikleri ayni zamanda nesnenin kendisine de aittir.Buna bir örnek vermemiz gerekirse; insan her şeyden önce bir hayvandır. Sonra da nesnenin, kendi sınıfındaki öteki şeylerden ne bakımdan ayrı olduğunu gösterir.Yani insan, Aristoteles’ in sisteminde rasyonel (akıllı) bir hayvandır. <<özel ayrılığı>>, öteki hayvanlardan farklı olarak akıllı oluşundandır.
Şimdi Aristoteles’ in, Platon ile çatışmasına yol açan, şu ünlü <<evrenseller>> sorununa geliyoruz: Günümüze kadar gelecek olan ve bütün Ortaçağ Avrupa’ sını <<realistler>>(gerçekçiler) ve <<nominalistler>>(adçılar) diye ayıracak olan savaşın ilk çatışmasıdır bu. Aristoteles, her hangi bir cins ismine, bir sınıftaki öğelere genel olarak uygulanabilecek herhangi bir ad’ a <<evrensel>> diyordu. Ona göre hayvan, insan,kitap, ağaç evrenseldirler. Ancak bu evrenseller, elle tutulabilecek nesnel gerçekler değil, öznel kavramlardır. Bunlar ad’ dır. Nesneler değildir. Bizim dışımızda bütün var olanlar türel (generik) ve evrensel nesneler dünyası değil, özel ve özgül nesneler dünyasıdır. Ama ,genei –insan, ya da evrensel –insan ancak düşüncede vardır. Dış bir varlık ya da gerçek (realite) değildir.
Aristoteles’ e göre , Platon, evrensellerin nesnel varlıklar olduğunu ileri sürmüştür. Nitekim, Platon, evrenselin, özelden çok daha sürekli, önemli ve gerçek olduğunu, özelinse kıyıya durmadan vuran dalgaların üzerinde bir dalgacık olduğunu söylemiştir. İnsanlar doğar, ölür, ama insan sonsuza kadar sürer gider.
Her şeye rağmen, Aristoteles’ in sağlıklı bir davranışı vardır. Hemen hemen çağdaş anlamda bir gerçekçidir. Platon öznel bir geleceğe gömülmüşken, o, nesnel ‘ şimdi’ ile uğraşmaya kararlıdır. Sokratçı-Platoncu tanımlamada nesnelerden ve olaylardan kuram ve fikirlere; özellerden genellere, bilimden skolastisizme doğru kaymaya bir eğilim vardır. Sonunda Platon genellere, öylesine kendini kaptırdı ki, özel şeyleri belirleyen bu geneller oldu. Fikirlere öyle bağlandı ki, olguları tanımlayan ya da seçen bu fikirlerdi artık. Aristoteles ise nesnelere, << doğanın solmayan yüzüne>> ve gerçeğe dönmeyi öğütlemiştir sürekli olarak kuramında. Somut ayrıntıları, kanlı canlı özeli tutkuyla seçmekteydi. Yani, Platon genele ve evrensele öylesine bağlanmıştı ki, Devlet’ inde mükemmel bir devlet meydana getirmek isterken,özeli yok etmişti.
Ancak, Aristoteles’ in bir çok konuda ters düştüğü öğretmeni, Platon’ nun bir çok niteliklerini de benimsediğini gözlemlemekteyiz. Bunu benzerler bir birleriyle çatışırlar şeklinde veya her şey karşıtıyla birlikte var olur söylemiyle de açıklarsakta, Aristoteles örneğinde bir başka biçimini görmekteyiz.Onun Platon’ a böylesine amansız davranması ve karşı koyması, kendisinde büyük çapta bir Platonculuk olduğundan olsa gerekir.
Aristoteles’ in felsefe eserleri arasında, hatta en kendine özgü olanı tasım öğretisidir. Bir tasım üç önermeden meydana gelir. Üçüncüsü (sonuç), öteki iki önerme (‘ilk’ ve ‘ikinci’ öncüller) kabul edilmiş olan gerçeklerden doğmaktadır.
Sözgelişi, insan akıllı bir hayvandır. Öte yandan, Sokrat bir insandır; o halde Sokrat aynı zamanda akıllı bir hayvandır. Matematik bilen hemen görecektir ki, tasım’ ın yapısı, ‘’ ayni şeye eşit olan iki şey, birbirine eşittir’ e benzer. A, B ise, C de A ise, o halde C, B dir.Güçlük şuradadır; Tasımın, ilk öncülünün doğrulanması gereken asıl şeyi ispatlanmış gibi kabul etmesindendir. Çünkü, Sokrat akıllı değilse (insan olup olmadığı da sorulmuyor ayrıca), insanın akıllı hayvan olduğu evrensel açıdan doğru olmaz. Ama , tasımın hakikati ortaya çıkarmaya yarayan bir mekanizmadan çok, düşüncenin ortaya konup, açığa çıkarılması için baş vurulan bir yol olduğu gözükmektedir.
Günümüzde bile hala Aristoteles’ in bu tasımı tartışılmaya değer görülmekte olup, üzerine yüzlerce sayfa kitap yazılmaktadır.