“Üstünde yoksa yeşil bir yaprak, Bence ölüdür o toprak.” Diyen: K.G. Çok yerinde konuşmuştur.
Bizlere iş-aş ve aynı zamanda sinesinde bizleri saklayan toprağı bilim adamları, toprağı inceden inceye incelemeye almışlar. Tabiatın 1 cm. kalınlığındaki tarım toprağının oluşabilmesi için en azından 200 yılın gerektiği sonucuna varmışlar. Çünkü; bitkilerin topraktan beslenip, büyüme güçlerini veren bakterilerden almaktadırlar. Cansız toprak (ham) yani ham toprakta ürün yetiştirme olasılığı oldukça kıttır. İşte; bu kadar güç ve geç oluşan o bereketli topraklar korunmazsa çeşitli nedenlerle bir anda kaybolup giderler.
Tarıma elverişli, bereketli tarım toprağının kalınlığı ortalama 20-25 cm. arasında değişmektedir. Yurdumuz da tarım yapılan toprakların kalınlığı, daha da az ve azalmaya da devem etmektedir. Yani; Ülkemiz de tarım toprağının bugünkü kalınlığı dünkünden daha da düşüktür. Nedeni: Her yıl o verimli toprağın yüzeyindeki (üstü) kısmındaki bakterili (canlı) toprağı çeşitli nedenlerle kaybediyoruz.
Tarımda elverişli topraklarımızın kalınlığı zamanla azalıyor ve toprak verimden düşüyor. Bu düşüşte bizlerin maddi gelirini aşağı çekiyor demektir. Çuval boş olunca dolayısıyla kesemiz de boş oluyor.
Tarım toprağının nedeni: Toprak aşınması, yani kısaca EROZYON denilen kemiricidir. İşte; kemirgen olayı verimi düşürüyor. Bu nedenle de kesemiz boşalıyor. Bu durum Su, Rüzgar ve yerçekimi nedeniyle toprağın bir yerden (olduğu) başka bir yere taşınarak (aşınarak) sürüklenip kaybolmasına sebep (neden) oluyor. Bu durumu önlemek için değişik yöntemlerle önlenmesini gerekmektedir. Yoksa; bu büyük bir sorundur.
Her toprakla uğraşanlar, önce topraklarının suyla ve rüzgarla sürüklenip gitmesini önlemek zorundadır. Yağmur ve akar sular bereketli (verimli) tarım toprağını devamlı olarak sürükleyip götüren su ve rüzgardan korumalıdır. Öyle ki: Önce yağmur toprağı döver, toprakta küçük küçük oluklar sel çukurları açar. Yine yağmurun etkisiyle, toprak tanecikleri bu çukurlara sürüklenir. Çukurlarda çamur haline gelen topraklar, yerçekiminin etkisiyle derelere, derelerden nehirlere, nehirlerden de barajlara, göllere ve denizlere akarak bir daha dönüşsüz kaybolup giderler. Bu durum yalnız toprak kaybıyla kalmaz. Barajların ve göllerin dolmasına neden olurlar. Dolan gölleri su seviyelerinin yükselmesiyle bir toprak kaybımız da burada oluşur.
EROZYON tarıma elverişli geride belirtildiği gibi bu kadar geç ve güç oluşan bereketli topraklar dönüşünü bir daha mümkün olmayan bir kayba uğramış olur. Tarıma elverişli toprakları sadece su ve rüzgarla değil, iklim durumları da EROZYON’UN hızlanmasına neden olmaktadır.
Yurdumuz da Konya Ovası rüzgarla en çok toprak kaybına uğrayan bölgelerden biri iken ağaçlandırma bu durumu yarı yarıya önlemiş vaziyettedir.
Rüzgar ve akar sulara rağmen toprak, başka nedenlerle de korunabilir. Son içinde bulunduğumuz yıllar da toprak EROZYONU önlemek TEMA VAKFI Ülke çapında halkımızı EROZYON’A karşı bilinçlendirme çalışmaları yapmaktadır. Çiftçi ve bahçıvanlara toprak Erozyonunun ne olduğunu, önlenmezse ne gibi maddi ve manevi zararlar meydana getirdiği anlatılarak, Erozyondan korunma (önleme) yolları uygulamalı olarak (yaparak-yaşayarak) toplumumuz bilinçlendirilmektedir.
Toprak aşınmasını (Erozyonu) önlemek için neler yapmalıyız?
1-Özellikle meyilli araziler (yamaçlar) yatay sürülüp, yağmurlarda meydana gelen su akıntısını bırakmayacak ve toplayacak şekilde kesintisiz, kavisler halinde sürülmeli. Böylece yağmur suyunun hızla aşağı akarak toprağın alınıp dönüşsüz götürülmesi önlenmiş olur.
Toprağın eğimine dik olarak yapılan sürümlere kontr (biribirinin zıttına) sürerek ekim denilmektedir.
2-Özellikle tarıma elverişli, oldukça dik tepe yamaçlarında teraslama yapılmalı. Teraslama, yağmur ve rüzgarlar da toprağın kaybolmasını önlemek için, tepe yamaçlarında geniş düzlükler meydana getirilmesidir. Bu nedenlerle yamaçlar merdiven şeklinde kesilir, gerekirse duvar örülür. Meydana gelen merdivenin geniş düzlüklerinde böylece tarıma elverişli topraklar korumaya alınmış olur.
3-Erozyona uğramış çıplak toprak, herhangi bir bitki örtüsü ile örtülü topraktan daha kolay aşınır ve taşınır. Bunun bilincinde olan çiftçiler ve bahçıvanlar, tarlalarına şerit halinde koruyucu örtü bitkileri ve bunların arasına da yetiştirici ve koruyucu hasır bitkileri ekerler. Bu şekildeki ekime, şerit biçimi ekim adı verilmektedir. Sözgelimi: Koruyucu örtü bitkisi olarak yonca, veya fi türleri ekilir. Koruyucu örtü bitkileri daha önceden yetişen koruyucu örtü bitkileri, toprak şeritlerinden suyun akıp gitmesi böylece önlenmiş olur. Aynı zamanda koruyucu örtü bitkileri rüzgarla sürüklenen toprakları da koruyacağından dolayı su ve rüzgar erozyonuna da karşı korumayı sağlar. Koruyucu örtü bitkileri özenle iyi seçilmelidir.
Örneğin: Buğday yetiştirilecek bir tarlaya (yere) koruyucu bitki örtüsü olarak yonca seçilirse, yonca erozyonu daha iyi önlediği gibi toprağı daha verimli kılma özelliğine de sahiptir. Böylece de buğday, arpa, susam, şıfan ve mısırın verimi de artmış olur.
Tarımcılıkta: Bitki ve hayvan kalıntılarının çürüyerek toprağı karışmasıyla toprağı daha da verimlileştirir. Organik maddeler ne verimli Humuslu toprağı oluşturur. Devam edecek.
“TOPRAĞINA SAHİP ÇIK.” “TOPRAK SATMAYIN-TOPRAK SATIN ALIN. ÇÜNKÜ ARTIK KİMSE TOPRAK YAPMIYOR? “VATAN TOPRAĞI KUTSALDIR.”
Son düzenleyen Safi; 29 Mayıs 2016 04:01