MECAZ
Bir sözün, asıl anlamından başka bir anlamda kullanılmasıdır.
Örnekler:
"Kara bulutlar sarmıştı yurdumun ufkunu."
Bu dizede "kara bulutlar" sözü "tehlike, kötülükler" anlamında kullanılmıştır.
"Otomobil uçar gider." dizesindeki "uçmak" fiili de mecaz anlamda kullanılmıştır.
BENZETME (TEŞBİH)
Ortak yönleri olan iki kavramdan, zayıf olanın güçlü olana benzetilmesidir.
Bazı ders kitaplarımız tuğla gibi kalındı.
Çocuğun parmakları kibrit çöpü kadar inceydi.
Küçük kızın dişleri inci gibiydi.
Tam bir benzetmenin dört öğesi vardır:
Burak arslan gibi kuvvetlidir.
Benzeyen: Burak
Benzetilen: arslan
Benzetme Yönü: kuvvet
Benzetme Edatı: gibi
Bu örnekte "Burak", güçlülük yönüyle "arslan"a benzetilmiştir.
* Bazı benzetmelerde benzetme yönü söylenmeyebilir:
Örnekler:
Çamaşırlar kar gibi olmuş
Boru gibi sesi vardı.
Bu kadın tam bir yılan.
Buz gibi suyla yüzünü yıkadı.
* Kimi benzetmelerde ise yalnız "benzeyen" ve "kendisine benzetilen" olmak üzere iki öğe yer alır. Beliğ teşbih (teşbih-i beliğ) adını alan bu benzetmeler, edebiyatta en sık kullanılan benzetme çeşididir.
Örnekler:
Gül yüzün neden gülmüyor?
Benzeyen: yüz
Benzetilen: gül
İnci dişleriyle gülümsüyor.
"Gönlüm güller içinde, ruhumda deli rüzgâr"
"Gözlerin gönlümde açan nergisler"
Örnek Soru:
Aşağıdaki dizelerin hangisinde dört öğesi de bulunan bir "teşbih" vardır?
A) Her hatıra bir damla yaş oldukça gözümde
B) Gördüm deniz dedikleri bin başlı ejderi
C) Canlandı hayalimde o mazideki yazlar
D) Her gölge bir insan kadar inceydi, derindi
E) Ben böyle değildim, bu deniz böyle değildi
(1995/ÖYS)
Çözüm: B ve D seçeneklerindeki dizelerde "teşbih" (benzetme) var. B'de "deniz", "ejder"e benzetiliyor. Bu benzetmenin iki öğesi var: benzeyen, kendisine benzetilen. D'deki benzetmenin dört öğesi de var.
Benzeyen: gölge
Kendisine benzetilen: insan
Benzetme yönü: ince ve derin
Benzetme edatı: kadar
Dört öğesi de olan böyle teşbihlere "mufassal teşbih" adı verilir.
Yanıt: D
Birbirimize tutundukça ;Bıçakların ucu kapanacak.. ~
