Arama

Sizin Yazılarınız - Tek Mesaj #156

Gazi - avatarı
Gazi
Kayıtlı Üye
1 Mayıs 2014       Mesaj #156
Gazi - avatarı
Kayıtlı Üye

Hüseyin KAYA

Tarih: 24-02-2014 10:13:00

GÜZELLER GÜZELİ MERS’İN HİKÂYESİ

Mersaviler’in bugün Viranşehir ilçesi yakınlarında olan MERS köyünde yaşadıkları dönemde, beş erkek, bir kız kardeşin kaderi zalim bir ağanın eli ile yazılır.
Babalarını kaybetmiş olan bu altı kendi halinde yaşayan kardeş köyün en efendi ailelerinden idiler.
Beş erkeğin beşi de dürüst, namuslu ve adil idi.

Kız kardeşleri köyün en güzel kızı idi. Onu görenler bir daha görmek ister, bir gören de onunla evlenmek isterdi. Ay doğunca serin yaz akşamları onun güzelliği kadar aydınlatamazdı MERS köyünü.
Güzelliği dillere destan idi.

Köyün bir de ağası vardı; zalim mi, yardımsever mi belirli olmayan. Köyün en kötü zamanlarında yardım ederdi köylüsüne ama en güzel, en iyi gelirini de elde ederdi. Kimse karşı gelmezdi, gelemezdi. Ses çıkarmayana munis, hakkını İsteyene, ya da karşı gelene de zalim idi.

Ağa MERS’in en güzel kızına aşık olmuş. Güzelin ayaklarına altından halılar sermek varken o, zalimin zulmünü göstermiş köy yerinde. MERS’in en güzel kızını benden başka kimse alamaz diyerek kardeşlerinden istemiş. Kardeşleri kız kardeşlerine danışmışlar. Zalim ağa seni ister demişler. Kız kime sevdalı bilinmez gizliden gizliye ama ağayı istememiş:

“Siz benim ağabeylerim iseniz beni zalimlerden korumanız gerekir demiş.”

Ağaya olumsuz cevap ulaştırılmış aracılar ile…

Ağa bu. Nasıl olur da kendisine istenilen verilmez. Küplere binmiş, öfkeden kudurmuş. Sağa sola haber salmış; öldürürüm, yaşatmam demiş.

Aracılar girmiş araya. Bir gençlere bir ağaya haber ulaştırmışlar. Ama kız; “Nuh demiş, peygamber“ dememiş. Cevabı hep olumsuz olmuş.

Fakat ne yapacaklarını da bilmeden kalakalmışlar. Baba yok, yol göstermeye cesaret edecek başka bir büyük de yok. Kimse ağanın zulmüne karşı gelmek cesareti gösteremiyor.

Kardeşlerden küçüğünün aklına bir fikir geliyor.

“Biz, kız kardeşimizi ağaya vereceğimizi söyleriz. Gelsinler hazırlık yapsınlar, biz de bu arada zaman kazanırız. Bir hal çaresine bakarız.” Demiş
Gün gelmiş hazırlıklar tamamlanmış. Ağa ekibi ile kına için kız evine gelmiş. Adet odur ki kına yakılır, kına yakanlar evlerine dönerler, ertesi gün gelip kızı alırlar. Ama öyle olmamış. Ağa bir şeylerden şüphelenmiş.:
“Bugün kızı alıp götüreceğiz,” demiş.

Zaten henüz bir plan yapmamış olan gençler neye uğradıklarını şaşırmışlar. Bir ara toplanıp bu konuyu tartışmışlar. En küçük olanın şöyle bir fikir ileri sürmüş:

“Siz hemen çadırlarınıza gidin, sahip olduğunuz atlarınıza, eşeklerinize ne kadar alabileceğiniz eşya varsa yükleyin ve yola koyulun. Kız kardeşimizi de yanınıza alın. Ben onun yerine geçeceğim. Bir ara bir çaresine bakar ben de sizin peşinizden gelmeye çalışırım.” Der. Herkes kabul eder. Küçük kardeş kız kardeşinin olduğu çadıra geldi. Ona durumu anlattı. Gelinliği giydi, duvağı geçirdi kafasına ve gelin alayını bekledi. Ağanın yardımcıları gelip gelini aldılar. Ata bindirdiler ağanın çadırının yolunu tuttular. Akşam karanlığından faydalanıp giden kardeşlerin aklından çıkmayan ise küçük kardeşlerinin başına gelebilecek olan kötü durum idi. Onun öldürülme durumu söz konusu idi. İçleri rahat olmasa da üzgün üzgün yola devam ettiler.

Ay gökyüzünün güneşi idi bu akşam MERS ise solgun. Yüzünde hüzün vardı. Anne ve baba yadigarı küçük kardeş geride kalmıştı hem de zalim bir ağanın çadırındı gelinlikli, duvaklı.

Ağa bir süre sonra çadıra geldi. Gecenin eğlencesi ve sahip olacağını hayal ettiği MERS’in odadaki varlığı ona tatlı bir sarhoşluk vermişti.

Mers zannettiği küçük kardeşe yaklaşınca, küçük kardeş, koynunda sakladığı hançeri ani bir hareketle ağanın karnına batırdı.
Biraz önce zevk çemberinde gezinen ağa şimdi acı içinde yerlerde idi. Artık durma zamanı değildi. Siyah kıl çadırın ip ile bağlanmış perdesini kaldırıp çadırın etrafında kimsenin olup olmadığını kontrol ettikten sonra hızla kardeşlerinin gittiği yola düştü.

Artık durma zamanı değildi. Ardına bile bakmadan uzaklaştı MERS köyünden.
Dünya dönüyor, dağ taş MERS diye haykırıyor. Yıldızlar göz yaşı olmuş yere yağıyor. Kara bulutlar kaplıyor ortalığı yaz ortasında. Göz gözü görmez oluyor. Kimse takibe çıkamıyor gençleri o gece sabah olana dek.

Beş kardeş Büyükkeşişlik köyüne gelirler. Burası mağaraları ile bilinen bir yerdir. Ortasında bir doğal hendek bulunur. Buna kütler “feyt” derler. Mağaranın birine yerleşirler. Ağayı öldüren küçük kardeşin çok güzel bir hanımı vardır. Adı Gazal’dır. Çocuklarının koruyucusu, eşinin sevdiği, evininin eşinden sonra direği… Bugün ĞAZOĞLU dedikleri aile bu küçük kardeşin soyundan gelir. Gazal’ın bir erkeği aratmayan yiğitliğidir. Bir aile soyuna ad veren…

Gazal’ın çok tatlı bir oğlu vardır beş kızdan sonra olan. Bu oğlana çok düşkündür. Herkese Kürtçe lavık dekat(dikkat) bıkın(edin), levık(oğlan) bınnerin (bakın), lavıkı (oğlan)lıkuye(nerede)… gibi kullanımlarla korumak ve kollamak istemlerini dile getirirmiş. Çocuk büyüdükten sonra da lavık olarak kalmış annesinin yanında. Ailenin diğer fertleri de onu lavık olarak bilmişler. Bu nedenle ondan olan nesle ad olarak “laviler” denmiştir.

Ağanın emir eri de bunların izlerini sürerek büyük keşişlik köyüne yakın bir mesafede olan küçük keşişlik köyüne kadar gelir. Burada ağanın zulmünden kurtulmuş olmanın verdiği rahatlıkla düşünürken kardeşleri takip etmekten vazgeçer ve o da küçük alanlı köyüne yerleşir. Emir eri olarak bilindiğinden bugün “Emirler” olarak bilinen ailenin bu mert adamdan geldiği söylenir.

Mers kardeşlerini korumak ve kollamak için daha sonraki yıllarda büyükkeşilik köyündeki evlerinde yaşarken hiç dışarı çıkmamış ve kardeşleri hepsi tek tek evlenip evi terk edene kadar onlara hizmet etmiştir. Daha sonraki dönemde de güzelliği günden güne yayılmış, dağları, ovaları, çölleri aşmış ve ta Arabistan diyarına kadar gitmiştir. Birçok Arap şeyhi Mers’i istemeye gelmiş ama o kardeşlerinin izinleri olmadığı için evlenmemiştir.
Beş kardeşin beşi de Mers’i korumak için evlenmesine izin vermemişler. O da kaderine boyun eğmiş evlenmeyip büyük anne olma duygunu yaşayamamıştır.

Mers köyünden çıkan ve mertliklerini zulme karşı durarak sürdürebilme durumu kalmayınca zalimi zulmü ile baş başa bırakıp yerlerini, yurtların terk etme durumunda kalan Mersaviler Mers gibi dünya güzeli kardeşlerini evlendirmediklerinden Mersin olması muhtemel aşk hikâyesini yazmak mümkün olmamaktadır.
Aslında bir başka rivayette de Mers’in bir Arap Şeyhi ile evlendirildiği ve başka diyarlara gönderildiği söylenir. Böylece dünyalar güzeli Mers aşiret ağalarının zulmüne boyun eğilip de evlendirilmek durumunda kalınmamıştır.
Zulüm bir ailenin yer değiştirmesine, bir genç kızın da kaderinin bağlanmasına sebep olmuştur.

HÜSEYİN KAYA