Arama

Magazin Haber - Tek Mesaj #29

Jumong - avatarı
Jumong
VIP VIP Üye
14 Eylül 2014       Mesaj #29
Jumong - avatarı
VIP VIP Üye
Şevval Sam, "Toprak bize ait değil, biz toprağa aidiz" diyor Toprak Kokusu konserlerinin ikincisine hazırlanırken. 27 Eylül'de Harbiye'de şarkılarını birbirine düşman kesilen insanların kalbini yumuşatmak için söyleyecek. Her gün yeni bir acıya, yeni bir travmaya uyanmaktan o da yorulmuş. "Dumur ülkesiyiz, tımarhane gibiyiz. Şu anki toplumsal deformasyonun acıları bir gün çekilecek" diyor.

13 Eylül 2014 Cumartesi

dumur ne demek

Şevval Sam, “Toprak Kokusu II” konseriyle 27 Eylül’de İstanbul Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Sahnesi’nde izleyicisiyle buluşacak. Bu konserin çıkış noktasında Şevval Sam’ın toprakla olan ilişkisine dair söylediği bir söz var: “Toprak bize ait değil, biz toprağa aidiz” diyor ve “Çünkü” diye sözlerini sürdürüyor: “Bütün savaşların o toprağın bize ait olduğunu zannettiğimizden dolayı çıktığını düşünüyorum. Bu konserde söyleyeceğim parçalar, birbirlerini bir şekilde ayırmaya çalışan, birbirine düşman kesilen insanların kalbini yumuşatır belki.”

Konserde yok yok
Konserde yok yok: tangolar, alaturkalar, arabeskler… “Trakya’dan Karadeniz’e bütün bölgelere uğrayacağız” diyor Sam. “Farklı etnik dillerde türküler söyleyeceğim, bunun içinde Süryanice, Zazaca, Çerkezce, Ermenice, Ezidi türküsü; Yahudi ninnisi, Filistin şarkısı da olacak. Kimse annesinin karnından katil doğmaz.”
Toprağın alçakgönüllü olduğunu vurguluyor Sam: “Siz ona bir çekirdek atarsınız size kim olduğunuzu sormaz, bir çiçek, ağaç olarak hediyesini geri verir. Bu barışı sağlayabilmek için alçakgönüllü olmak gerekiyor. O gecede bizim rehberimiz de toprak olacak.”
Konserinde şarkılarla farklı topraklara uğrayacak olan Sam, “Dünyayı yaşanabilir kılan, farklılıklar. Yoksa dünya da cehennemin bir yüzü, ama cennet de var. Bu şarkılar belki de bu cennet” diyor.

Müziğe doyumsuz
Şevval Sam, sınırların bile olmaması gerektiğini düşünen, müziği kendisine vatan edinmiş biri. Bugüne dek, Karadeniz müziklerinden arabeske, tangoya farklı türlerde albümler çıkaran Sam’ın müzikle ilgili bir doyumsuzluğu var: “Müzikle ilgili doyumsuzluğum çocukluğumdan beri gelen bir şey. Bir dönem klasik müzik dinlerken bir dönem de deli gibi Rumca parçalar dinlerdim... Arabesk dinlediğim bir dönem de var, caz dinlediğim dönem de... Benim söylediğim bütün şarkıların kendi hayat hikâyemde bir karşılığı var. Barış, aşk, hasret, düğün, cenaze ağıt insana dair ne varsa o şarkılarda söylüyorum.”
Toplumdaki kutuplaşmaya değinmeden edemiyor: “Toplum olarak kibir meselesini halletmeliyiz. Toplumun bir kısmı kibirle özdeşleşti. Daha önce etnik kimlikler daha çok barış içindeydi. Bugün ikiye bölündük aslında. Ciddi bir kutuplaşma, kocaman iki parça var artık. Herkes birbirini olduğu gibi kabul etse, herkes birbirinin şarkısını söylese hiçbir huzursuzluk olmaz.”

‘Savaşla barış olmaz’
Cümlelerini barıştan yana kullanıyor: “İktidarlar hep halkı bölmek için uğraşır. Böl ve yönet diye bir taktik var siyasette. Ne kadar bölerlerse o kadar kolay yönetebilirler. Dolayısıyla halkın birbirine kenetlenmesi, olduğu gibi kabul etmesi gerekir. Halk ne kadar çok birbirinin şarkısını söyleyip birbirine sahip çıkarsa o kadar bölünmez ve bir arada yaşar. Savaşarak barış elde edilen bir tarih yok.”

‘Her şeye alışır olduk’
Toplum olarak her gün yeni bir acıya, yeni bir travmaya uyandığımıza değiniyor: “Her şeye alışır olduk. Bu yüzden normalliğin deliliğini yaşıyoruz aslında. Bunların farkına varmadığımız sürece bu hep yaşanacak. Karısını öldüren bir adamın ne kadar güler yüzlü olduğu üzerinden bir sunum varsa bunun neresini tartışacaksınız? Dumur ülkesiyiz, tımarhane gibiyiz. Türkiye bir tımarhane, aslında dünya bir tımarhane.”

Müziğin şifa gücü
Ve sonunda yine müziğe dönüyor. Müziğin şifalandırıcı gücüne… “Bir olay olduğu zaman hemen konserler iptal ediliyor. Diziler, reklamlar, alışveriş her şey devam ediyor ancak müzik sektörü bir anda duruyor. Kimse müziğin şifalandırıcı gücünün farkında değil. Bir anne ağıt yakarken acısını şifalandırmak için ağıt yakar. Bu anlamda arabeskin çıkış dönemini de toplum üzerinde şifalandırıcı bir güç olarak görüyorum.”

Cumhuriyet Gazetesi
🌘 🚀