Arama


gonca snmz - avatarı
gonca snmz
Ziyaretçi
18 Kasım 2014       Mesaj #18
gonca snmz - avatarı
Ziyaretçi
Tasavvuf kelime manasıyla gönlünü Allah'a bağlamak demektir.
Tasavvuf vahdet-i vücudu işler.

VAHDET-İ VÜCUD:Evren yaratılmadan önce tek ve mutlak güzellik vardır.İnsan Allah'ın bir parçasıdır.Ondan ayrılmıştır ve tekrar ona dönecektir.Buna vahdet-i vücud yani varlığın tek oluşu denir.
Tasavvuf inancına göre bu dünya geçicidir.Ve Allah'tan ayrılan ruh ona dönmeye çalışmaktadır.Allah'a ulaşmak için dünyevi zevklerden vazgeçip, aşkla Allah'a bağlanmak gerekir.İnasana duyulan aşk mecazi,Allah'a duyulan aşk gerçek aşktır.
Tasavvufçular Allah'a ibadetle değil sevgiyle ulaşabileceklerine inanırlar.Cennet ve cehennem önemsizdir.Onlar için cennet Allah'a kavuşma,cehennem ise Allah'tan ayrı kalmaktır.
asavvuf kelime manasıyla gönlünü Allah'a bağlamak demektir.
Tasavvuf vahdet-i vücudu işler.

Mutasavvıf, Tasavvuf ehli olan, herhangi bir tasavvuf yolunda mertebe katetmiş kişidir.

Mürşit: Tasavvufta tabi olunan kâmil insan örneği. (Kelime anlamı: irşad eden.)
Mürit,: Arapça kelime anlamı olarak öğrenci demektir. Tasavvufta mürşide tabi olan bireylere verilen addır.
Vird: tasavvufta bir zikir çeşididir.
Tasavvufta belirli sayıda Allah denilerek nefsin durulmasını hedefleyen zikir çeşidine vird denir

Tekke:tarikat etkinliklerinin yürütüldüğü yapılardır. Tekke anlamında dergâh, hankâh, âsitane sözcükleri de kullanılır

Fenafişşeyh: Tasavvuf terimi. Bu makamda bulunan mürit yaptigi her işi şeyhinden bilir. Nereye baksa hep onu görür, daima onun huzurunda bulunduğu hissiyle ahlakını düzeltip güzelleştirir

Fenafillah: "Ölmeden önce ölmek" anlamına gelir. Tasavvuf inancına göre, evrende gerçekte Tanrı'nın vaelığından başka ebedi olan gerçek varlık yoktur,varlıklar onu gösteren birer aynadır. insan er ya da geç Tanrı'ya geri dönecektir


Pir :yaptığı işin her ayrıntısına vakıf olan usta, üstat anlamına gelen bir terim olmakla beraber Tasavvuf litaratüründe tarikat kurma selahiyeti olan evliyalara Hz. Pir denilmiştir. Pir Haktan aldığını yaşadığı zamana uygun insanlara sunan anlamını da taşır. Bu sebeple Müctehid ya da Mücedidin olarakta anılmışlardır. Zıtların ahengindeki uyumu sağlayan, herkese ve her kesime barış huzur, güven ve esenlik götüren, Allahın Rahmetine vesile olarak inanılmıştır. Çoğul olarakta Piran diye anılmışlardır..


Zübde-i âlem: Zübde kelimesi çekirdek, öz anlamına gelmektedir. Âlem de dünya, kainat, evren anlamlarında kullanılmaktadır. Bu tamlama ise, kainatın özü anlamında kullanılmaktadır. Tasavvufi anlamı olan bu terime göre, insan kainatın özüdür, kainatta ne varsa, aynı oranda insanda da vardır. Bir diğer ifade ile insan kainatla denk kabul edilmektedir. Zaten kainatın varlık sebebi de insandır.


EVRAD : Îtiyad, alışkanlık hâlinde nâfile olarak devamlı yapılan ibâdet, tesbîh ve duâlara vird (çoğulu evrâd) denilir. İmâm-ı Gazâlî; "Duâ, zikir, Kur'ân-ı kerîm okuma ve tefekkür (mahlûklardaki ve kendi bedenindeki ince sanatları, düzenleri, birbirine bağlılıklarını düşünerek, Allah'ın büyüklüğünü anlaması, insanın günâhlarını hatırlayıp, bunlara tövbe etmesi lâzım geldiğini ibadetlerini ve tâatlerini düşünerek bunlara şükretmesi gerektiğini hatırına getirmesi), sabah namazından sonra, âhiret yolcusu kulun virdi olmalıdır." demiştir. Yine İmâm-ı Gazâlî; "Okunmalarında fazîlet olduğu bildirilen bâzı âyet-i kerîmeleri vird edinip, okumak da müstehabtır. Fâtihâ, Âyete'l-Kürsî ve Bekara sûresinin son iki âyeti (Âmener-Resûlü) bunlardandır

DERGÂH: Farsça. Kapı, eşik, kapı yeri, sığınılacak yer, makam, tekke gibi mânâları vardır. Tarikat mensubu şeyhlerle, dervişlerin ikâmetgâhı olan büyük tekkelere dergâh denir. Hürmeti arttırmak için şerif sıfatı eklenerek Dergâh-ı Şerîf de denilir. Kelime hafifletilerek "dergeh" şeklinde de telaffuz edilir.


DERVİŞ: Farsça. Fakir, dilenci, dünyadan yüz çeviren, kendini Allah'a veren kişi. Tarikat mensublarının çoğu fakir olduğu için, bu isimle anıldığı ileri sürülür