Arama


Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
10 Aralık 2014       Mesaj #6
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
OSMANLI AİLESİNDE GÜNDELİK HAYAT
Osmanlı toplumundaki gündelik hayatın saray, şehir, köy ve kır çerçevesinde ele alınması uygun olacaktır.
Osmanlı’da Şehir Hayatı:
Osmanlı şehirlerinde, özellikle müslüman kesimde, günlük hayat sabah namazına davet eden ezanla başlıyordu. Böylece uyanan kişiler, yer yataklarını kaldırıp gömme dolaplara yerleştirdikten sonra, giyinip abdest alıyor ve namaz kılıyorlardı.
Şüphesiz kıyafet kişinin toplum içindeki yeri, mertebesi ve servetine göre değişiyordu. Bu fark kumaşın cinsinden veya yerli ya da ithal oluşundan kaynaklanıyordu.
Kemerlerinde cangiar adını verdikleri iki hançer taşırlar, bunlar kılıflı bıçaklardır, fakat sapları ve kılıfları altın, gümüş ve bazen da çeşitli taşlarla yahut yalnız saplan fîldişinden üstün tuttukları balık dişleri ile süslenmiştir. Bu tip hançerler daha pahalıya satılır. Kemerlerinde her biri bir tarafa gelecek şekilde iki mendil taşırlar ve buraya bir de tütün kesesi asarlar; göğüslerinde para, süslemeler, çeşitli eşyalar, hüviyet cüzdanları, mendiller taşırlar, çünkü göğüslerini bizim ceplerimiz gibi kullanırlar.
Dolimanın üzerinde bizim robdöşambrımıza benzeyen ferace taşırlar, kollan geniş ve kol uzunluğundadır; bunu manto yerine kullanırlar ve kışın onun üzerine de kürk giyerler ve orta halli olanlar dahi samur bir kürke sahip olmak için seve seve dört veya beş yüz kuruş sarfederler.
Bacağı, boydan boya örten yünden çorapları vardır, ayaklarında, duruma göre san veya kırmızı deriden, alt kısmı dikilmiş mes giyerler. Ayakkabıları aynı renktedir ve hemen hemen pantuflalar gibi yapılmıştır, ökçeye yarım dâire şeklinde küçük bir demir çakılır ve bu ayakkabılara pabuç adı verilir.
Müslümanlar sarı, gayri müslimler ise siyah ve mor papuç giyiyorlardı. Türkler'in ayakkabı çeşitleri arasında potin, çizme, mest ve terlik vardı.
Sarık en önemli baş örtüşüydü. Kenarsız kadife başlığın etrafına bir tülbent sarılarak kullanılırdı. Tülbenti sarış biçimi, kişilerin mevkilerini gösterirdi. Bu durum mezar taşlarına bile yansımıştı. Bunu İstanbul'da Osmanlılardan kalma mezarlıkların mezar taşlarında hâlâ görmek mümkündür. Farklı sarık biçimlerinin selimi, kallâvi, perişanı gibi özel adları vardı. Gayri müslimler ise sarık değil, külah veya takke giyerlerdi.
Osmanlı ülkesinde değişik din ve soylara mensup bütün kadınlar, her ülkenin ve her dönemin kadınları gibi süslenmeyi ve en iyi şekilde giyinmeyi seviyorlardı. Ancak sokakta gezerken bu şık elbiseleri ve kemer ve topuz ile elmas, lal, inci gibi kıymetli şeylerle süslü gerdanlık ve bileziklerden oluşan süsleri feracelerinin altında kalıyor, bunları ancak kendilerinin veya ahbaplarının evlerinde sergileyebiliyorlardı.


Kaynak: Osmanlı'da halkın yaşamı nasıldı?