Ağaçlar Hakkında Bilgi
Bütün bitkiler içinde bizler için hem en bildik, hem en soylu olanı ağaçtır. Çevremize canlılık katar, bahçelerimizi gölgeler, güleryüzlü yapar, ormanlarımızı meydana getirir. Ağaçsız kentler taş, beton ve demirden oluşan çöllere benzeyecektir.
Ağaçlar, doğanın iç açıcı niteliklerini içinde yaşadığımız kentlerin ta bağrına kadar ulaştırır, ama ağacın varlık nedeni sadece gözümüzün önünde güzel bir görünüm yaratmak değildir. Yeryüzünde yaşam dengesinde ağaçların önemli bir yeri vardır: büyük oksijen sağlayıcısı olarak havayı arıtır; toprağı aşınmadan korur; iklimi ılımanlaştırır; sayısız yararlı hayvana barınak ödevi görür; başka “bitkilerin gelişimine yardım eder, bir de bize meyvelerini ve “odununu verir.
Ağaç başlıca üç kısımdan oluşur: onu toprağa bağlayarak suyu ve maden tuzlarını emen kökleri; genellikle dikine yükselen gövdesi; yapraklarla meyveleri taşıyan dallar’ı.
Ağaç, ağaççık’tan ve çalıdan farklıdır, büyük boyutlara ulaşabilir. Ağaççık, 4 m’yi geçmeyen bir küçük ağaçtır. Çalı ise, daha dibinden dallara ayrılır ve boyu 1 metreyi geçmez.
Ağacın Kısımları- 1. yapraklar
- 2. dallar
- 3. gövde
- 4. kökler
Ağaç ve Kökleri
Kökler ağacın türüne göre değişik derinliklere kadar iner. Ladinde kökler yüzeye yakındır, meşede ise daha derine gider, bunlardan bazıları kalın kazık köklerdir, sahil çamında hem derine giden, hem yüzeye yakın kökler bulunur.
Büyük ve Tarihi Ağaçlar
İstanbul Boğaziçinde Büyükdere çınarı diye bilinen ağaç, dünyanın en büyük ve türünün en yaşlı ağaçlarından biriydi. Yakın zamanlarda üzerine bir yıldırım düşerek yandığında, yaşı 4 000 yılı geçmişti. Birinci Haçlı Seferi komutanlarından Godefroy’un 1096 yılında bu ağacın altına bütün karargâhını sığdırdığı bilinmektedir.
Lübnan’da, peygamber Süleyman devrinden kaldığına inanılan az sayıda sedir ağacı, Beyrut çevresindeki dağları süslemektedir. Aragon’lu kraliçe Giovanna’nın, büyük bir fırtınaya yakalanınca altına sığınmak zorunda kaldığı ve yanındaki yüz atlıyla birlikte dallarının altında barındığı Etna Dağı’ndaki ağaç da Etna kestanesi diye tarihe geçmiştir.
İstanbul’da Topkapı Sarayı yolunda pek çok turistin dikkatini çeken çınarın özelliği, gövdesinin tam ortasında bir selvi ağacının çıkmış olmasıdır. Aynı yerde, tarihî olaylara tanıklık etmiş bir başka üniü çınar vardı. 1948’de Sultan İbrahim’e karşı ayaklananlar, sadrazam Ahmet Paşayı öldürdükten sonra o çınarın altına bıraktılar. Yedi yıl sonra, yeniçeri yeniden ayaklandı. Sultan Dördüncü Mehmet asilerin istediği dört saray görevlisinin başlarını kestirdi ve bu kesik başlar gene o çınarın dallarına asılarak orada günlerce kaldı. Halk arasındaki adı Kanlı çınar’dı. İstanbul’da başka tarihî ağaçlar da var. Kocamustafapaşa Camii’nin bahçesindeki Bizanslılardan kalma selvi gibi.Yaşlı ağacın dallarını taşımasına yardımcı olmak için zincirler bağlanmış ve bu yüzden adı Zincirli selvi’ye çıkmıştı. Kurudu ve tarihî zincirleri müzeye kondu.
İstanbul’un fethinden sonra Fatih’in ünlü hocası Aksemşettin’in diktirdiği çınar, Eyüpsultan Cami’nin avlusunda bugün de ayaktadır. Türklerin ağacı, bu arada özellikle çınar ağacını böylesine sevdiklerinin İstanbul’a gelen yabancıların da dikkatini çektiğini hatırlatalım:
Sultanahmet’ten Gülhane Parkı ‘na inerken ve Kuruçeşme’den Arnavutköy’e giderken iki çınar görülür. İkisi de anayolun ortasında. Anayol onların hizasına gelince saygıyla ikiye ayrılır ve bu yüzyıllık anıtları geçtikten sonra tekrar kavuşur.
Sarıçam
Türkiye ve Avrupa ormanlarında yaygın bir ağaçtır. Kozalaklaklılara örnek alınabilir, çünkü meyveleri gerçekten tam kozalak biçimindedir. Kozalaklıların başlıca özelliği yapraklarının iğne biçiminde olması ve ağacın üstünde birkaç yıl kalmasıdır (bu yüzden kozalaklılar her mevsimde yapraklıdır). Gövde ve yaprakları reçineli olduğu için bunlara çıralı çam da denir. Bazı bölgelerde sarıçamın kabuğu soyularak soymuk tabakalarından şekerli sıvı elde edilir (ama çamı yaraladığı için zararlı ve yasaktır).
Sarıçamın boyu 30 m’ye varabilir. Yaprakları çift ibrelidir ve her biri 5 cm kadardır. Ağaç mayısta çiçek açar. Erkek çiçekler uzun sürgünlerin ucunda sarı kozalaklar halindedir. Bunların görevi dişi çiçekleri döllemektir. Dişi çiçeklerden de kozalaklar meydana gelir. Diğer belli başlı çam türleri karaçam, sahil çamı ve Halep çamı ‘dır.
Zeyin Ağacı
Zeytin Akdeniz Böigesi’ne Özgü bir ağaçtır. Yüksekliği 4-6 metre arasında değişir. Yaprakları uzuncadır. Mayıs ayı sonunda çiçek açar; yaprakları her zaman yeşildir. Zeytin ağacı meyvesi için yetiştirilir ve meyvesine de zeytin denir. Zeytinler kasımda olgunlaşmağa başlar ve bütün kış boyunca toplanır. Zeytinin etli kısmı çok yağlıdır. Zeytin tam olgunlaşmadan az önce toplanır sıkılarak zeytinyağı elde edilir.
Meşe Ağacı
Bodur meşe, Batı Avrupa ormanlarında yetişen belli başlı ağaç türlerinden biridir. Değirmi parçalı yapraklarından ve palamut adı verilen meyvelerinden hemen tanınır. Palamutlar bir kadehçikle yumurlamsı bir kısımdan oluşur. Meşe toplu görünüşlü ağaçlardandır. Kabuğu derin yarıklarla doludur. Birçok meşe türü vardır. Avrupa’da saplı meşe (meyvelerinde uzun bir kuyruk veya sap bulunur), sapsız meşe (meyvelerinde sap bulunmaz), tüylü meşe (yapraklarının alt yüzü tüylüdür) yetişir. Akdeniz Bölgesi’nde kışın yapraklarını dökmeyen meşe türleri vardır: kermes meşesi, yeşil meşe veya pırnar, kabuğundan şişe mantarı yapılan mantar meşesi.
Elma Ağacı
Elma en yaygın meyve ağaçlanndandtr. Biçimi toparlaktır, ama bol meyve vermesi için budama yolu ile değişik biçimler de verilebilir. Beş taçyapraklı çiçekleri beyaz veya açık pembedir. Meyvesine de elma denir; küçük çekirdekler elmanın etli kısmında bulunur. Çin veya Japonya kökenli bazı türleri süs ağacı olarak yetiştirilir. Elma, büyük bir familye olan gülgillerdendir; bu familyada çok sevdiğimiz başka meyveler de vardır: küçük çekirdekli meyveler (elma, armut) veya sert çekirdekli meyveler (erik, kiraz, şeftali, kayısı):
Kaynak: kulturelbellek.com