Arama

Şiir Nehri -1- [Arşiv] - Tek Mesaj #12474

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
1 Aralık 2006       Mesaj #12474
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
FİRUZE – ZAMANSIZ, FERMANSIZ SON ŞİİR


Vedâ ediyorum bu akşam beyâz kâğıtlara
başucumda bir okka siyâh mürekkeb
beraberinde kesik uçlu dividim
satırlarımın arasına son defâ
âlfâbemden kadîm bir harfi daha düşürüyorum
üşüyen ve boynu bükük ‘mim’in
çiğ kokusunu alıyor musun şimdi?
basit yanılgılardan kaçarken
kader diye alnıma yazıldı en hazin yenilgiler
sana uzanan bütün yollarıma mayın döşediler
beyâz güvercinlerimi vurdular, yetmedi
‘sen’ akan ırmaklarımı kuruttular, bitmedi
beni, seni terk etmeye
şiir yazmamaya adına bir daha
yeminler ettirdiler bana ey yâr!

İsimsiz bir vedâ bıraktılar bana
kısa olsun istediler, direndim
senin adın geçince mısrâlarımda
bir daha zikretme dediler, bilendim
bana çok gördüler seni be yâr,
senden değil kendimden kaçıp gittim inzivâya
hangi kanyona baksam
ikimize âit bir şeyler bulurum; yetim, yaralı, yarım.
sen cennetinde kal olur mu?
yasak meyvayı yemeni istemiyorum
bana ölümsüz bir bakış bıraksan yeter!

Bir melek indirirmiş yer yüzüne
her yağmur tanesini
senin sıran ne zamân biliyor musun
kıyâmet ne zamân, ölümüm ne zamân?
seni sordum balıklara, Yûnus (a.s) benim diye
mavi denizin ben değil miydim oysa!
Îsa (a.s) oldum yine, semâda bulmak için seni
yedi kat göğe ve içindekilere ve yıldızlara seni sordum
tanıyamadım ama, seni sana sordum
sadece ‘ben de görmedim’ buyurdun
‘benim göğüm sensin dememişmiydin’ oysa!

Son bir defâ daha düşüyorsun müzmin satırlarıma
bir kaç kelâm da sen söylesene, birkaç teselli
ben bestelenmemiş bir türkü mü olup gittim!
yazdığım şiirlere hiç sığdıramadım seni,
hayallerine sürgün edildim
nemrûdun ateşine düşünce kelimelerim
şâirler odun taşır oldu yangınıma
ama ben, senin yangınında üşüyorum
rahmet oluyor dudaklarıma taştan bir gül, yetmiyor.
sonra, bir ‘kün’ emrinde
‘berden ve selâmen’ yetişiyor imdâdıma
ve neye dokunsam güller açıyor be yâr!

Gidişimin ayak sesini duâların uğurluyor
çığlıklarım savruluyor mekânsız saraylarda
bir gözün güneş, diğer gözün ay olsa da
benim güneşimi de al yanına
ben, senin ellerinden düşüyorum toprağa
ne zamân geçirsen adımı aklından
gözlerinin boşluğuna düşen yağmur olup gelirim.
senden şimdi çok uzaklardayım belki
ama bil ki
bir daha olamayacağım bu dünyâda!
eğer bir gün gelip oturunca hasretim yüreğine
gök yüzüne bakman yeterli
sonra göğe yükselip bulamazsan izimi
kör bir akrepten al son haberimi!

Başını taşlara vurmayı sen öğretmedin mi suya
şimdi hangi cana süngü olup batar kirpiklerin
hangi şehrin mahyası olup sonra söner gözlerin?
kendine gece uykusunu harâm kılmışsın diyorlar
bu uykusuzluğun kimden arta kalan be yâr,
isyân tanımayan bakışların var ya
bana fermânsız dermân bırakman yeter bu uğurda
güller açınca rûhumda; kırmızı, beyâz, pembe
açınca güller ister gündüz olsun, ister gece
güllerden daha çok sen yakışırsın rûhuma Firûze!