ZÂL sıt. (fars. zat). Esk. 1. Saçları beyazlaşmış yaşlı kimse için kullanılır.
2. Zalim, zulmeden: "Ey Fuzuli, dehr-i zalin sen firfbinden sakın I Olma gafil er gibi diren özün merdâne tut" (Fuzuli, XVI. yy.).
3. Zal-ebru, hilal. || Zal-i felek, zalim felek: ' 'Bir güzel sev duymasın anma sakın zal-i felek" (Nedim, XVIII. yy.).
Kaynak: Buyuk Larousse