ZİR sıf. ve a. (fars. zir). Esk.
1. Alt, aşağı: "... mezkûr mazbata tercümeleri zîrde irad olunur" (Cevdet Paşa, XIX. yy ).
2. Zir ü zeber, zir ü bala, alt üst: "Artık Devlet-i Aliyeyi zir ü zeber etmek işten bile olmadığı..." (Ahmet Midhat, XIX. yy ). || Zır-ı ba- gal, koltukaltı: "Çok hacıların çıktı haçı zîr-i bagalde" (Ziya Paşa, XIX. yy.). || Zir-i bat, kanat altı. || Zir-i pay, ayak altı: "Zir-i payında zemin derya mıdır sahra mıdır?" (Nefi, XVII. yy.), f Zir-i ser, baş altı. || Zir-i zemin, yeraltı.
—Ciltç. Zir-i meşk -* ALTLIK.
ZİR a. (ar. zir). Esk.
1. Sazın en ince teli.
2. Zir û bam ya da zir ü bem, sazın en ince ve en kalın teli.
Kaynak: Büyük Larousse