Arama

Emile Zola - Tek Mesaj #4

Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
11 Haziran 2015       Mesaj #4
Safi - avatarı
SMD MiSiM
ZOLA (Emile), fransız yazar (Paris 1840 - ay. y. 1902). Subay, sonradan mühendis olan Venedikli bir baba (François Zola) ve beaucelu bir annenin oğluydu, çok küçük yaşta ailesiyle Aixen-Provence’a getirildi. Burada, babasının, kent belediyesinden yakın ilgi gören büyük su getirme projesinin kanalı, bugün hâlâ onun adını taşır. Aix’te geçirdiği ve Paul Câzanne ile dostluk kurduğu bu yıllar, üzerinde derin bir etki bırakacak, yüreğini ısıtacak ve yapıtının önemli bir bölümünü mutluluk imgeleriyle aydınlatacaktı.
Ad:  emile zola-700x268.jpg
Gösterim: 846
Boyut:  72.8 KB
Oysa kendisini bekleyen koşullar parlak sayılmazdı. 7 yaşında babasını yitirdi, gerçek yoksulluğu tanıdı ve 18 yaşında çok sevdiği Provence'tan ayrılarak annesiyle birlikte Paris'e, gitmek zorunda kaldı. Diploması, sürekli bir işi yoktu; yokluk çekiyor ve yaradılışına uygun bulduğu edebiyat yaşamını yalnızca bohem yaşamının düş kırıklıklarından tanıyordu. Librairie Hachette'te küçük bir memurken tanıtımın gelecekte kazanacağı önemi sezinledi ve gazeteciliğe başladı. 1870’ten önce l'Evenement. le Figaro, la Tribüne, le Gaulois, te Rappella Cloche gazetelerinde çalıştı. Daha ilk eleştiri denemelerinde, Balzac, Flaubert ve Goncourt kardeşlerden söz ederken, henüz tam olarak kavrayamadığı edebiyatın gereklerini göz ardı etmemekle birlikte, bu sanatın, bilimsel araştırmalarını, yöntembilimsel kesinliğini benimsemesi gerektiğini vurguluyordu.

Gerçekte, romantizm ona dar geliyor ve bu akımın açtığı bazı ufukların ve coşkuların özlemini sürdürmekle birlikte (Contes a Ninon, 1864; la Conlession de Claude, 1865; le Voeu d'une morte, 1866), ondan kurtulmaya çalışıyordu, izlenimcilerden yana savaşım verirken (Mon Salon, 1866; Edouard Manet, 1867), Therese' Ragum (1867) ile, adı henüz konmayan "natüra- lizm’ i haber veriyordu. “Canlı bir bünyenin, zayıf sinirli bir bünye ile ilişkiye girdiğinde düştüğü derin bunalımları gösterdim" diyor, bu yapıtla Rougon -Macquartlar'ın soyağacının ilk taslağını ve biyolojik "modeller"in büyüsüne kapılışının ilk örneğini veriyordu.

Zola'nın yönelimini Claude Bernardün, Deneysel tıbbın incelenmesine giriş (introduction â l’ötude de la medecine experimentale) [1865] ve Dr Prosper Lucas'nın Traite philosophique et physiologique (Felsefe ve fizyoloji üzerine inceleme) [1847 -1850] adlı çalışmaları (1868-69 yıllarında okudu) belirledi. 1869'da tasarladığı roman çevrimi için öngördüğü başlık bile program içeriyordu: Rougon-Macquartlar’, histoire naturelle et social d'une Iamille sous le second Empire. Yazar böylece ikinci imparatorluk döneminde, bir aileyi doğabilimsel ve toplumsal açıdan incelemeyi amaçlamaktaydı. Rougonlar, ailenin yasal kolunu, Macquartlar ise yasadışı kolunu oluşturur. Bu ikili gövdenin sürgünleri bir soyaçekim yasası uyarınca gelişecek, solacak ve ölecektir. Bu süreçte "üç bileşim türü vardır; kaynaşma, dağılım ve birleşme. Sonra sıra, dolaylı soyaçekime ve yan dallara gelir. Ayrıca, doğuş- tanlığı da hesaba katmak gerekir. Evet, bütün bunlar olabildiğince bilimseldir". Geoffroy-Saint-Hilaire'in yöntemine göre sınıflandırılmış tüm roman kişileri, belirli ölçülerde, şu ya da bu bozukluğun (özellikle alkolizm) kurbanıdır, ancak, İkinci imparatorluk toplumunca biçimlendirildik- lerinden, çürümekte olan bu dünyadan paylarını almayı başarırlar, bu da bu kişilere her çevrede rastlanabilmesini açıklar. Her türün içinde, alt türler melezleşir, her birey, satranç tahtasındaki yeri tarafından koşullandırılır. Araştırma öyle kapsamlıdır ki, Zola 1869'da tasarladığı on roman yerine, yirmi roman yazmak zorunda kalır: Rougonlar''ın yükselişi (1869-1871), Tazı payı (1871), le Ventre de Paris (Paris'in karnı) [1873], Plassans papazı (1874), la Faute de l'abbe Mouret (Rahip Mouret’ nin günahı) [1875], Son Excellence Eu- gĞne Rougon (1876), Meyhane' (1877), Bir aşk sayfası (1878), Nana' (1880), Pot Bouille (1882), Au bonheur de s dames (1885), TCEuvre' (Eser) [1886], Toprak (1887), Hülya' [1889], la Böte humaine (1890), TArgent (1891), Bozgun" (1892), Doktor Pascal (1893). Böylece, küçük Plassans kentinden çıkan rahipler, askerler, bankerler, fahişeler, işçiler, köylüler, bakanlar ya da sanatçılar Imparatorluk'un fethine koşar. Her roman, özel bir durumu inceler, hazırlık dosyalarını oluşturan çalışma notları, Zola'nın yürüttüğü soruşturmalarının titizliğine tanıklık eder ve her gün savuşturmak zorunda kaldığı saldırılara karşın 1868'de Madeleine FĞrat üzerine bir yazısında ortaya attığı iddianın haklı çıkmasını sağlar. Zola bu yazısında, şöyle demiştir: “Biz bir dünyanın yıkıntıları üzerinde yaşıyoruz. Görevimiz, bu yıkıntıları açık yüreklilikle, mertçe, yalana kaçmadan inceleyerek gelecekteki dünyanın olgularını saptamaktır. Bize yol gösteren bilimdir; bilim evrenselleşmektedir, yarım yüzyılda, edebiyata yayılmış ve tarihi, eleştiriyi, romanı yenilemiştir İnsanlığın gerçeklerini öğrenmemize niçin engel olmak istiyorlar?"

Zola, kuramına kesinlik kazandırmak durumunda kaldıkça, erekleri de büyütür. Natüralizm, modern dünyada bir bağım lanma, çağın tüm önemli sorunları üzeri ne bir tavır alma olmalıdır. Fourier’nin ve Guesde'in kuramlarını benimseyerek, bi reyin, topluluk içindeki yerini alabilmesi için, onun eğitimine etkin olarak katılmayı zorunlu görür. Bu anlayışın ürünü olan Trois’ villes (Lourdes, 1894; Rome, 1896; Paris, 1897) çevriminde yer alan bu üç kent, Kilise'nin bile uyum sağlamaya çalıştığı, tam bir değişime uğramakta olan bir uygarlığın simgesi olarak seçilir. Zola için güvenlik supabı kanıtlanabilirliğı ve somut öğelere dayanması açısından tek güvenilir saydığı bilime inanıştır. 1899'da "Yeni vasiyetname"sini hazırlamaya koyulur. Bu bağlamdaki yapıtları Dört İncil: Döl bereketi (1899); Emek (1901); erite, 1903; Zola’nın ölümü (1901) üzerine yarım kalan Justice'tir.

Zola şöyle yazar: "Bütün bunlar, bilime dayalıdır, bilimin olanak sağladığı imgelemeye dayalıdır. Özellikle tarzını değiştirebildiğim için, tüm coşkumu, tüm imgelem gücümü ortaya serebildiğim için memnunum". Gerçekten de bu arada ilgi alanlarını genişletmiş, tutumunu sertleştirmiştir. Dreyfus davasına etkin katkısı (J'accuse [Suçluyorum], 13 ocak 1898’de TAurore'da yayımlanan yergi) ve bunu izleyen dava sonucunda Ingiltere' ye sürgün gitmek zorunda kalması bağnazca kinlerin açığa vurulması ve haksızlıkların doruğa çıkması, Zola'nın şaşırtıcı canlılığının ve mücadeleciliğinin üstesinden gelebilirdi, ancak 1888’de yaşlılık çağındayken. Jeanne Rozerot adlı genç bir kızla yaşadığı aşkın avuntusuyla direnebildi. Bu ilişkiden doğan iki çocuğu Denişe ve Jacques, Zola’nın ölümünden sonra karısı tarafından resmen tanındı.

Öncelikle romancı olan Zola "Theâtre -Libre”in kurucusu Antoine’ı etkileyerek tiyatro tarihinde de yer aldı. Sahneye uyarladığı yapıtlarından bazıları şunlardır: The rese Raquin (1873), Meyhane (1879), Nana (1881), Pot-Bouille (1883); ayrıca opera librettoları (Messidor) yazdı. Eleştirel ya pıtları, bir yandan gelenekler öbür yandan Schopenhauer’in kötümserliği ve doyma bilmeyen Bilim'e duyulan "büyük umutlar" arasında parçalanmış bir döneme bakış açısını bütünleştirir ve keskinleştirir.
Kaynak: Büyük Larousse
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen perlina; 1 Aralık 2016 01:15