Arama


Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
14 Haziran 2015       Mesaj #9
Safi - avatarı
SMD MiSiM
YA bağ.
1. Bilinen, görülen, anımsanan bir olay, bir durumla yakından ilişkili olan başka bir durumu, başka bir olayı soru yoluyla anımsatır: Siz kurtuldunuz, ya onlar? Ya bu ne demek oluyor? Ya ötekiler nereye gitti?
2. Yanıt niteliğindeki bir yargı cümlesinin sonuna getirildiğinde olumsuz bir yargının arkadan gelen cümlede verileceğini belirtir: iyi, hoş insandır ya, biraz tembeldir.
3. Bir olasılığın, bir düşünce nin karşıtı düşünülürken kullanılır: Başarırız diyorsun, ya başaramazsak.
4. Bir özetleme belirten cümlenin başında kullanılır: Ya, işte böyle davrandı.
5. Kendisinden önce gelen söze kattığı uyarma anlamıyla anlatımı sürdürmeyi sağlar: Kıyıya doğru yürüyüverdim. Yürüyüverdim diyorum ya, dünyanın yolu.
6. Sözü edilen eylemin ya da durumun dinleyence bilindiğini vurgular: Bilirsin ya, böyleleriyle tartışılmaz. Duymuşsundur ya, toplantıda kavga çıktı.
7. Ya ... ya, seçenek ya da karşıtlık belirterek cümledeki eş değerli öğeleri birbirine bağlar: Ya sinemaya gideriz ya müzik dinleriz. Ya yeneriz ya ölürüz. Ya çalışırsın ya okuldan atılırsın.
8. Ya bu deveyi gütmeli, ya bu diyardan gitmeli, "bu işi yapar, bu koşullara uyarsan sorun yok. Yapmaz ya da koşullara uymazsan burada kalamazsın" anlamında söylenir. || Ya dayak yememiş, ya sayı saymayı bilmiyor, iki olasılıktan birinin gerçekleşmemiş olduğunu belirtmek için söylenir. || Ya deve, ya deveci, ya deve üstündeki hacı, geleceğe yönelik sözlerin kolayca söylenebileceğini, bunları yerine getirmek için gereken koşulların nasıl olsa değişeceğini anlatmak için söylenir. || Ya devlet başa, ya kuzgun leşe, girişilen bir işin kişiyi ya imrenilecek bir duruma yükselteceğini ya da batırıp yıkıma uğratacağını anlatır. || Ya herrü, ya merrü, kötü ve tehlikeli bir durum karşısında sonuç nasıl olursa olsun gibi her türlü kötü olasılığın göze alındığını belirtir: Ya herrü, ya merrü, deyip kapıdan içeri daldık. || Ya huyundan, ya suyundan, herhangi bir yönüyle çevresindeki ilişki içinde bulunduğu kişilerden etkilenen, onlar gibi davranmaya çalışan kimse için söylenir. || Ya şehit, ya gazi, eski türk töresine göre annenin erkek çocuğu ilk kez emzirdiğinde kulağına söylediği dua sözü.

♦ be.
1. Bir düşünce akışı içinde sıralanan aynı cins öğeler arasından biri, özellikle önemsenip vurgulanmak istendiğinde “hele, özellikle” anlamında kullanılır: Son derece hassas, kibar, zeki bir insan; ya cana yakınlığı. Boy bos bir yana, ya o iri, siyah gözleri.
2. Cümle başında, "evet” anlamında olumluluk bildirir: izine mi çıkıyorsunuz? Ya, birkaç günlüğüne.
3. Bir yanıtı güçlendirmek, gereklilik ve onay bildiren cümlelerde yargının onaylandığını belirtmek için kullanılır: O da gelecek mi? Gelecek ya. Ben de gideyim mi? Git ya. Al ya, iyi olur.
4. Dilek, koşul ve geniş zaman kipleriyle hikâye ve bileşik zamanların sonuna geldiğinde anlamı pekiştirir: Onu aramasını istiyormuş. Arasın ya. Yaptıydın ya.

♦ ünl.
1. Soru anlamı bildiren cümlelerin başına ya da sonuna gelerek anlamı pekiştirir: Ya niçin böyle yapıyorsun? Ya, öyle mi oldu? Böyle değil mi ya?
2. Yüklemlerden sonra kullanıldığında, beklenmedik bir olumsuzluğu vurgular ya da eylemin olağan olduğunu belirtir: Bunları düşünecek kadar zamanımız yoktu ya. Çocuktur, ağlar ya.
3. Söyleyiş özelliğine göre cümleye şaşma, soru, sitem, alay anlamı katar: Bunu da o yapmış olamaz ya! Hırsızlık malı değil ya? Ya, demek bizimle gelmek istemiyorsun?

YA
a. (ar yâ).
1. "Y" harfinin arapçaadı. Ebcet hesabında 10 sayısı karşılığıdır.
2. Ya-yı masdari, mastar yapan “y”. || Ya-yt müsennat, iki noktalı “y". || Ya-yı nis- bi, aitlik bildiren "y”. || Ya-yı tahtaniye, altında iki noktası olan "y".

YA
ünl. (ar. yâ).
1. Coşkulu seslenme sözü: Ya mübarek, halimize sen acı.
2. Ya Allah, bir işe başlarken gayrete gelmek için söylenen kalıp söz. || Ya Rab, ya Rab- bi, Tanrı'ya seslenme sözü. || Ya sabır, dayanılması güç durumlarda sabırlı davranmak gerektiğini belirtir. || Ya sabır çekmek, bir acıya bir sıkıntıya ya da sinirlendirici bir duruma ses çıkarmadan katlanmak, kendini tutmaya çalışmak.
Kaynak: Büyük Larousse