Arama

Yakın Nedir? - Tek Mesaj #4

Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
15 Haziran 2015       Mesaj #4
Safi - avatarı
SMD MiSiM
YAKIN sıf. 1. Uzak'a karşıt olarak, önemli bir uzaklıkta olmadığı düşünülen bir şey için kullanılır: Yakın bir yerde buluşalım Yakın bir mesafe. Yakın bir kent
2. Bir şeye,, bir yere yakın, özellikle o noktaya varmak için gerekli olan zaman, eylem ya da öznel bir bakış açısından, uzamda belli bir noktanın uzağında olmayan başka bir nokta için kullanılır: Evleri bize çok yakın, işine yakın bir yerde oturmak.
3. Zaman içinde, çok ileride ya da çok geride olmayan bir şey için kullanılır: Bu olay, yakın bir zamanda oldu Yılbaşı çok yakın. Yakın bir gelecekle yolculuğa çıkacak. Yakın geçmiş. 4. Bir başka şeyle ortak yönleri çok olan, onu andıran, ona benzeyen ya da sıkı bir ilişki içinde olan bir şey için kullanılır: Görüşlerimiz birbirine çok yakın. Yakın ilişkiler.
5. Bir başka kimseyle sıkı ve sıcak ilişkiler içinde bulunan kimse, onun tutumu için kullanılır: O bana her zaman çok yakındı. Yakın dost.
6. Gerçekleşme olasılığı çok olan şey için kullanılır: Başarmamız çok yakın bir olasılık.
7. Yakın akraba, birinci dereceden ilişkisi bulunan akraba.

—Ask. Yakın destek, muharebe sırasında destek sağlamakla görevli birliğin, desteklenen kuvvetlere çok yakın bulunan düşman hedeflerine karşı giriştiği yardım harekâtı. || Yakın destek ateşi, destek sağlayan birliklerin, desteklenen birlik için tehdit yaratan yakın düşman kuvvetlerini susturucu, tahrip edici amaç taşıyan ateşi. || Yakın destek görevi, dost birliklere giriştikleri harekât sırasında yakın destek sağlamak, onların savaştıkları düşman birliklerine kayıp verdirmek amacıyla destek birliklerince yerine getirilen harekât. || Yakın emniyet, bir taktik harekât sırasında, asıl birliği düşmanın taarruz ve baskınlarına karşı korumak amacıyla alınan önlem. || Yakın hava desteği, düşmanla muharebe temasına girmiş bulunan kara kuvvetlerinin silah menzili dışında kalan düşman hedeflerine karşı ya da düşmana yöneltilen kara ateşlerini güçlendirmek amacıyla karacıların isteğiyle yapılan hava taarruzu. || Yakın keşif, üzerinde harekât yapılmasına karar verilen bölgede düşman ve arazi hakkında yapılan bilgi toplama işi. (Yakın keşfin muharebe süresince aralıksız sürdürülmesi gerekir.) || Yakın savunma ateşi, taarruza geçerek ilerleyen düşmana karşı, taarruzun bütünlüğünü bozmak amacıyla açılan, önceden planlanmış ateş || Yakın muharebe, düşmanla hafif ateşli silah, süngü vb. kullanılarak girişilen çarpışma. || Yakından izle me, düşman kuvvetlerinin düzenini, hareketlerini rapor etmek amacıyla yapılan keşif ve gözetleme etkinliği.

—Dilbil. Süre açısından yakınlığı belirten bir fiil biçimi için kullanılır (örn. fransızca- da kullanılan yakın geçmiş zaman, yakın gelecek zaman).

—Fels. Yakın cins Aristoteles'te, göz önüne alınan türlere oranla kaplamı en dar olan cins.

—Fiz. Yakın kızılaltı, dalga boyu 0,7tım ile 2,5 tim arasında değişen kızılaltı ışıma. || Yakın morötesi, dalga boyu 0,4 um ile 0,3 (im arasında değişen morötesi ışıma.)

♦ be.
1. Uzamda uzak olmadığı düşünülen bir yeri belirtir: Masaya yakın oturdu.
2. ilgi, sıkı ilişki belirtir: Onu kendime yakın bulmuyorum. Ben de bu konuda, ona yakın düşünüyorum.

♦ ilg.
1. Bir şeye (saat, zaman, nicelik) yakın, hemen hemen ona ulaşmak üzere olunduğunu gösterir: Eve öğleye yakın geldi. Bir milyon liraya yakın bir para harcadı. Beş kiloya yakın elma almış.
2. Bir şeye yakın, onu andıran, ona benzeyen: Kırmızıya yakın bir pembe. Buna yakın bir söz söyledi.

♦ a.
1. Bir şeye, bir yere bir kimseye yakın yer: Yakında oturuyoruz. Yakına gel- sene, konuşmalara sen de katıl. Yakınımıza taşındılar.
2. Yakın akraba, samimi arkadaş: Benim yakınımdır ona güvenebilirsin.
3. Yakında, kısa bir süre sonra, çok geçmeden: Yakında yine görüşece ğiz; son günlerde: Yakında görüştük, işleri iyiymiş. || Yakından, yakın olarak: Yakından bakınca eskiliği daha iyi görülüyor. || Yakından bilmek, tanımak, bir kimseyi ya da bir şeyi belirleyici özellikleriyle tanımak: Yakından tanımadığım için bir şey söyleyemem.

♦ yakınlar çoğl. a.
1. Çevre, civar: İstanbul yakınlarında küçük bir köy evi.
2. Bir kimsenin ailesi ve eşi dostu; çevre: Yakınlarına çıkar sağlamak.
3. Yakınlarda, çevrede, yakın yerlerde: Yakınlarda otel var mı?; (bu sıfatıyla) son zamanlarda: Bu yakınlarda onu hiç görmedim.
Kaynak: Büyük Larousse