YAKINLAŞMAK gçz. f.
1. Daha yakın duruma gelmek ya da yakın olduğu izlenimi vermek.
2. Bir kimseyle, bir toplulukla yakınlaşmak,
birbiriyle daha yakın, daha kalıcı, daha dostça ilişkiler kurmak: Bu olaydan sonra iki arkadaş daha da yakınlaştılar. iki ülke giderek yakınlaşıyor.
♦ yakınlaştırmak ettirg. f.
1. Daha yakın duruma ya da yakın izlenimi verir duruma getirmek: Uzak ülkeleri yakınlaştıran çağdaş taşıtlar.
2.
Daha yakın ilişkiler kurmaya, uzlaşmaya itmek: Kötü yazgıları onları yakınlaştırdı, iki ülkeyi yakınlaştıran gelişmeler.
3. Mesafeleri yakınlaştırmak,
bir taşıt aracından söz ederken, hızlı oluşu nedeniyle, bir yerden bir yere gitmeyi, haberleşmeleri kolaylaştırmak.
Kaynak: Büyük Larousse