Arama

Yaklaşmak Nedir? - Tek Mesaj #1

Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
15 Haziran 2015       Mesaj #1
Safi - avatarı
SMD MiSiM
YAKLAŞMAK gçz. f.
1. Bir şeye, bir kimseye yaklaşmak, birbirine yaklaşmak, bir şeyle, bir kimseyle arasındaki uzaklığı azaltacak biçimde ilerlemek, onun yanına, yakınına gelmek; bir yere varmak üzere olmak: Hemşire yavaşça hastanın yatağına yaklaştı. Ona çok yaklaşma, gribi var. Gemi kıyıya yaklaşıyor. Sokakta tanımadığım biri yanıma yaklaştı, nereye gittiğimi sordu. Biraz yaklaşın, yüzünüzü göremiyorum.
2. Bir şeye (soyut) yaklaşmak, belli bir sınıra varmak; bir amaca varmak, bir duruma ulaşmak üzere olmak: Sonuca yaklaşıyoruz. Ellisine yaklaşıyor. Gerçeğe oldukça yaklaştık.
3. (Bir yere) yaklaşmak, bir ses sözkonusuysa, giderek daha net duyulur olmak: Giderek yaklaşan motor uğultuları.
4.A. Bir tarih, bir olay sözkonusuysa, gerçekleşmek üzere olmak: Yaklaşan bir tehlike. Sınavlar iyice yaklaştı.
5. Bir kimseye, bir topluluğa yaklaşmak, onunla ilişki, iletişim, yakınlık kurmak, yakınlaşmak: Ona yaklaşmayı neden denemedin?
6. Bir kimseye, bir konuya, bir soruna vb. belli bir biçimde yaklaşmak, onu belli bir biçimde ele almak, değerlendirmek, yorumlamak: Çocuklara anlayışla yaklaşmak. Konuya bir de bu açıdan yaklaşalım.
7. Bir şeye yaklaşmak, onu andırmak, ona yakın olmak: Kübizme yaklaşan bir resim anlayışı.
8. Bir kimseyle cinsel ilişki kurmak. —Koregr. Yaklaşarak, öne doğru ilerleyerek, sahnenin kenarına gelerek. (Karşt. UZAKLAŞARAK.)

yaklaşılmak edilg. f.
1. Yanına, yakına gelinmek: Hastanın yanına yaklaşılmaz.
2. ilişki, iletişim, yakınlık kurulmak: Yaklaşılması güç bir adam.
3. Bir kimseden, bir konudan vb. söz ederken, belli bir biçimde ele alınmak: Çocuklara nasıl yaklaşılacağını bilmek. Soruna hangi açıdan yaklaşıldı?

yaklaştırmak ettirg. f.
1. Bir şeyi (bir şeye, bir kimseye) yaklaştırmak, iki şeyi (birbirine) yaklaştırmak, onları daha yakına koymak, yakın duruma getirmek; aralarındaki uzaklığı azaltmak: Sandalyesini sobaya yaklaştırmak. Kablonun iki ucunu birbirine yaklaştırmak. Kulağını kapıya yaklaştırmak. Işığı yaklaştırın, hiçbir şey göremiyoruz.
2. Bir kimseyi (bir zamana, bir düzeye) yaklaştırmak, onun yakın olmasını sağlamak; o kimseyle o an arasındaki zaman süresini kısaltmak onu belli bir düzeye getirecek zaman süresini azaltmak: Yitirilen her saat toprak altında kalanları ölüme yaklaştırıyor. Bu sonuç sizi başarıya biraz daha yaklaştırdı.
3. Bir kimseyi, bir kimseye yaklaştırmak; insanları, birbirine yaklaştırmak, onları daha yakın ilişkiler kurmaya, uzlaşmaya itmek: Bu olay onları birbirlerine yaklaştırdı.

Kaynak: Büyük Larousse