Arama

Yakmak Nedir? - Tek Mesaj #1

Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
15 Haziran 2015       Mesaj #1
Safi - avatarı
SMD MiSiM
YAKMAK g. f.
1. Bir şeyi (madde, nesne) yakmak, alev almasını sağlamak, tutuşturmak: Bir kibrit yakmak. Odunları yakmak. Sigara yakmak.
2. Ateş yakmak, ateş oluşturmak: Ormanda ateş yakmayınız.
3. Bir şey yakmak, ateşin etkisiyle ona zarar vermek ya da onu yok etmek: Kâğıtları, zararlı otları yakmak.
4. Bir kimseyi yakmak, ateşe atarak öldürmek: Eskiden din sapkını diye insanları meydanlarda yakarlardı.
5. Bir kimseyi, bedeninin bir yerini yakmak; güçlü bir ısı etkisiyle yaralamak; bu yolla bir kimseye işkence etmek. Ütüye yapıştırıp kolunu yakmış.
6. Bir ışık kaynağını bir aygıtı yakmak, aydınlatmasını, ısıtmasını, işlemesini sağlamak: Arabanın farlarını yakmak. Lambayı yakmak. Kaloriferi yakmak.
7. Bir şeyi yakmak, ısı etkisiyle ya da kimyasal bir tepkimeye yol açarak ona zarar vermek, bozmak, yok etmek: Yemeği yakmak. Ütüyü üstünde unutup pantolonu yaktı. Kumaşları yakan bir asit bileşiği.
8. Bir şeyi (madde) yakmak, şu ya da bu sonucu elde etmek için ateşin etkisine bırakmak: Şeker yakmak.
9. Bir yakıt, bir enerji kaynağı yakmak, ısınmak aydınlanmak vb. için enerji olarak onu kullanmak, tüketmek: Bu kış çok kömür yaktık. Elektrik yakmak. Kalori yakmak.
10. Bir kimseyi, gözlerini, derisini vb. yakmak, çok güçlü kavurucu bir sıcaklık, yakıcı bir sızı duymasına neden olmak, güçlü bir ısı etkisiyle yaralar oluşturmak: Bugün Güneş çok yakıyor Çorba çok sıcaktı, dilimi yaktı. Ütü elimi yaktı.
11. Ağzını, dilini vb. yakmak, acı bir şeyden söz ederken, keskin, sert, ısırıcı bir duyum uyandırmak: Biber ağzını yaktı.
12. Burnunu genzini vb. yakmak, keskin bir koku sözko- nusuysa, yakıcı bir duyuma yol açmak.
13. Yüzünü, derisini vb. yakmak, soğuk bir havadan söz ederken, sızlatacak kadar üşütmek: Soğuk insanın yüzünü yakıyordu.
14. Bitkileri yakmak, güneş, don vb. sözkonusuysa, bitkileri kurutmak, onlara zarar vermek.
15. Bir şeyi (soyut) yakmak, ona büyük zarar vermek; mahvetmek: Bu adam, oğlunu, oğlunun geleceğini yaktı.
16. Bir kimseyi yakmak, bir istekten, bir duygudan söz ederken, onda güçlü, yoğun bir duygu uyandırmak: Gözleri yaktı beni. Serüven arzusu onu yakıp kavuruyordu.
17. Bir kimseyi yakmak, ateşli bir silahla vurmak: Yaklaşma, yakarım.
18. Bedenini yakmak, güneşin etkisini bırakarak teninin esmerleşmesini sağlamak: Sırtını yakmak istiyorsan, yüzükoyun yatmalısın.
19. Bir şeyi bir hakkı yakmak, onun geçerliğini ortadan kaldırmak: Askerliğini yakmak.
20. Mermi yakmak, ateşlemek: Üsf üste otuz mermi yaktı.
21. (Yediklerini) yakmak, yediklerini enerjiye dönüştürmek, kilo almamak.
22. Yakıp yıkmak, bir yere büyük zarar vermek, orayı harap etmek. || Canını yakmak -* CAN.

—Denize. Ağaç bir geminin karinasını yakmak, kuru havuza alınmış bir geminin karinasına yapışmış midye ve yosunları yakarak temizlemek.

—Elektron. Radyoelektriksel bir montajın öğelerinden birini, aşırı bir akım ya da gerilim uygulayarak bozmak.


—Metalürj. Bir metal ya da alaşımı yanma olayının başladığı bir sıcaklığa dek.ısıt- mak.

—Petr. san. Yakma işlemini gerçekleştirmek.

—Tekst. Yakma işlemini gerçekleştirmek.

yakılmak edilg. f.
1. Alev alması, tutuşması sağlanmak: Sigaralar yakılıp, koyu bir muhabbet başlatıldı.
2. Ateşle yok edilmek, bir ateş olması sağlanmak: Kâğıtlar yakıldı. Ormanda ateş yakılmaz.
3. Ateşe atılmak: Yakılarak ölüme mahkûm edilen insanlar.

yaktırmak ettirg. f. Bir şeyi bir kimseye yaktırmak, o şeyi onun yakmasını sağlamak, ona yakma eylemini yaptırmak; Düşmanlarının evini adamlarına yaktırdı.

YAKMAK g. f.
1. Kına, yakı vb. yakmak, onu bedenin bir bölümüne uygulamak, koymak, sürmek: Saçlarına kına yakmak.
2. Türkü, ağıt vb. yakmak, bir duyguyu dile getirmek için türkü, ağıt vb. bestelemek, düzenlemek, söylemek.

yakınmak dönşl. t. Kendi bedeninin bir yerine kına, yakı vb. uygulamak, sürmek: Kına yakınmak.
Kaynak: Büyük Larousse
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.