Arama

Yalan Nedir? - Tek Mesaj #3

Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
15 Haziran 2015       Mesaj #3
Safi - avatarı
SMD MiSiM
YALAN a.
1. Gerçeği gizlemek, gerçeği çarpıtmak, birini aldatmak vb. amacıyla bilerek söylenen gerçeğe aykın söz. (Grotius’un etkisiyle dilin toplumsal rolüne önem veren yeni bir yaklaşım ortaya çıktı. Gerçeği açıklamaktan kaçınma hakkının doğduğu bazı toplumsal durumlarda yalan söylenebilir; sırların saklanması buna bir örnektir.)
2. Yalan söylemek, ger
çeği gizlemek, çarpıtmak ya da olmayan bir şeyi varmış gibi göstermek eylemi: Bir kimsenin yalanını yakalamak, tutmak.
3. Ed. Aldatıcı, yanıltıcı olan boş şey; hayal: Bütün bunlar yalan, sabah uyanacaksın ve her şeyin eskisi gibi olduğunu göreceksin. Tüm yaşamı bir yalan içinde geçti.
4. Yalan atmak, yalan kıvırmak, yalan söylemek. || Yalan çıkmak, sözkonusu bir haberse gerçek olmadığı anlaşılmak. || Yalan dolan, karışık, kötü, yolsuz davranış: Yalan dolanla bu işler yürümez. || Yalan söylemek, gerçeği gizleyerek, çarpıtarak, olmayan bir şeyi olmuş gibi göstererek anlatmak: Bir ayak üstünde bin yalan söyler. Bana yalan söyledin, elinde hiçbir kanıt yoktu. || Yalana şerbetli, rahatça, çekinmeden yalan söyleyebilen kimse için kullanılır.

—isi. Yalan söylemek, müşlümanlığın kesinlikle yasakladığı kötü davranışlardan biri. (Bk. ansikl. böl.).

—Psik. Yalan serumu, bir suçluyu kendisine rağmen itiraf ettirmek özelliğine sahip olduğu ileri sürülen madde.

—Ruhbil. Yalan detektörü, bir kişinin bir uyartı ya da durum karşısında duyacağı heyecanın, kendisi sözle ya da davranışıyla açığa vurmasa da, deride elektriksel bir tepki yaratacağı varsayımına dayanarak deri tepkisini kaydeden makine.
♦ sıt.
1. Gerçekliği olmayan, uydurulmuş olan, aldatmak için ortaya atılan bir şey için kullanılır; asılsız. Yalan haberlerle kamuoyunu oyalamak. Bu sözleriniz bütünüyle yalandır.
2. Yalan dünya, gelip geçici yaşam, ölümlü dünya. || Yalan yanlış, doğru, düzgün olması önemsenmeden: Yalan yanlış yazıp getirmiş; doğru olmayan, yanlışlarla dolu: Yalan yanlış bilgilerle bu işin üstesinden gelinmez. || Yalan yere yemin etmek, söylediği sözün yalan olduğunu bilerek, doğruluğunu yemin ederek öne sürmek.

—Med. huk. Yalan tanıklık, bir kimsenin, resmi makamlarca bilgisine başvurulan konu hakkında gerçekdışı açıklamada bulunması. || Yalan yere yemin, bir kimsenin mahkeme önünde gerçek dışı açıklamada bulunarak doğru söylediğine dair yemin etmesi. (Yalan tanıklık ve yalan yere yemin Türk cez. k.’nun 286. maddesinde belirtilen birer suçtur.)

—ANSİKL. isi. Hz. Muhammet'in münafıklığın belli başlı belirtilerinden biri saydığı ve müşlümanlığın kesin olarak yasakladığı yalanı, İslam ahlakçıları bütün kötülüklerin anası (ümm ül-hübüis) diye tanımlarlar. Doğru sözlü ve dürüst olması nedeniyle düşmanlarının bile kendisini el-Emini diye nitelediği Hz. Muhammet, “Sen dostuna bir söz söylüyorsun ve o, bu konuda seni doğru biliyor. Halbuki yalan söyleyerek sen onu aldatıyorsun. Bu ne büyük bir hıyanettir!" diyerek yalan ve yalancıdan dostluk ve insanlık adına nefretini açıklar. Kuran'da da “Allah'ın laneti yalancıların üstüne olsun!" (III, 61); “Artık o murdar putlardan ve yalan söylemekten kaçının!" (XXII, 30) denilir.
İslam ahlakında yalan söylemek haramdır ve hiçbir kişisel çıkar kaygısı yalan söylemek için özür sayılmaz. Ancak, İslam ahlakçıları, Hz.Muhammet'in bir hadisini de kanıt göstererek çok istisnai bazı durumlarda yalanın iyilik doğurabileceğini düşünmüşler ve böylesi durumlarda yalan söylemenin caiz olabileceğini belirtmişlerdir Sözkonusu hadiste Hz. Muhammet şu üç durumda yalan söylemeye izin vermiştir:
1. savaşta düşmanı yenebilmek için;
2. dargınları barıştırmak için;
3. yıkılmak üzere olan bir aile yuvasını kurtarabilmek için.
Kaynak: Büyük Larousse