Arama

Yankı Nedir? - Tek Mesaj #3

Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
18 Haziran 2015       Mesaj #3
Safi - avatarı
SMD MiSiM
YANKI a.
1. Yansıdıktan sonra, belirli bir noktada bulunan bir kimsenin doğrudan gelen dalgadan ayrı olarak duyabileceği kadar bir yeğinlik ve gecikmeyle çıkış noktasına geri dönen bir ses dalgasının yaptığı etki; akis, aksiseda, eko. (Bk. ansikl. böl. Akust.)
2. Bir olayın, bir olgunun çevrede yayılarak uyandırdığı tepkiler, yorumlar, neden olduğu dedikodular, akis, aksiseda; İki devlet başkanı arasında geçen konuşmaların yankısı sürüyor. 3. Başka bir şeyi yansıtan ya da anımsatan şey, yansıma: Bu film, çağımızın sorunlannın bir yankısı sanki.
4. Yankı uyandırmak, yankı yapmak, sözkonusu sesse, bir engele çarpıp yansıyarak ikinci bir kez duyulmak; sözkonusu bir yerse, bir sesi, yeğinliğini ya da süresini arttırarak yansıtmak: Çok yankı yapan bir salon; sözkonusu bir olay ya da bir olguysa çevrede duygu, düşünce, dedikodu gibi tepkilerin doğmasına yol açmak: Gizli kalma şöyle dursun, büyük yankı uyandırdı.

—Akust. Yankı önleyen salon ya da oda, iç duvarlarına çarpan ses dalgalarını so- ğuracak biçimde inşa edilmiş mekân. (Yankı önleyen salonlar akustik olayları incelemeye yarar.) || Dalgalı yankı, tek bir kaynaktan doğan ve ayrı ayrı algılanama- yan hızlı basit yankılar dizisi. || Tekrarlı yankı, tek kaynaktan doğan ve ayrı ayrı algılanan basit yankılar dizisi.

—Bilş. Yankı yöntemi, yayımlanan bir işaretle alınan bir işaret arasındaki olası iletim hatalarını algılamak için kullanılan ve alınan işareti yeniden vericiye doğru yayımlamaya dayanan karşılaştırma yöntemi.

—Ed. Bir önceki dizenin son hecesinin bir yinelemesi olan kısa dize.

—Jeofız. Yankı sondası, ekosondajda kullanılan aygıt.

—Psik. Düşünce yankısı, bireyin, düşüncesini daha biçimlendirmeden, biçimlen dirdiği sırada ya da biçimlendirdikten sonra kafasında onun yinelendiğini işittiği duygusunu taşıması biçiminde beliren iç dil bozukluğu (Düşünce yankısı zihinsel otomatizm sendromunun belirtilerinden biridir.) || iç yankı tipi, H. Rorschach'ın tiplemesinde, kişinin, kendi iç dünyası ve toplumsal gerçeklik karşısındaki temel tutumu. (H. Rorschach, Jung'dan esinlenerek 4 ayrı iç yankı tipi belirler: dışadönük, içedönük, ikiyanlı ve koarta)

—Telekom. Bir noktaya olağan yolundan farklı bir yol izleyerek (örneğin bir yansıma nedeniyle) ulaşan ve normal işaretlerden ayırt edilebilmesinde ya da normal işaretleri bozabilmesine yetecek bir yeğinliği bulunan işaret. || Bir televizyon ekranında ya da telekopi kâğıdında normal görüntüye oranla biraz kaymış bir konumda rastlanan fantom görüntü. || Yankı yön temi, mesajların otomatik olarak karşılaştırılması ve karşılaştırılmış metinin ilk gönderici tarafından yeniden incelenmesine dayanan hata giderme yöntemi. || Radyoelektrikse! yankı, Hertz dalgaları aracılığıyla gerçekleştirilen bir iletim sırasında radyo dalgalarının farklı yollar izlemesinden ya da istenmeyen biçimde yansımalara uğramasından kaynaklanan yankı. || Yer çevresi yankısı, Yer çevresinde 180°'den daha büyük bir yay çizerek yayılan radyo dalgalarında rastlanan yankı.

—Zool. Yankıyla yönelme, bazı yarasalarda ve bazı kuşlarda zifiri karanlıkta engellere çarpmadan hareket etme ve avları yakalama, çeşitli deniz memelileri ve balıklardaysa su içinde yön bulma olanağı veren, temeli yankı (sesler ve ültrasonlar) ilkesine dayanan özel yön bulma biçimi. (Eşanl. EKOLAKASYON.)

—ANSİKL. Akust. Bir ses dalgası sert bir engele çarptığında, ayna üzerine düşen ışık dalgalarının yansıdığı gibi yansır. Demek ki bir engel önünde kısa süreli bir ses yayımlayan bir gözlemci, sesin kendisi ile engel arasındaki uzaklığı iki kez katetmesi için gereken süreye eşit bir süre sonra aynı sesi tekrar duyacaktır. İlk sesten sonra algılanan bu ikinci sese yankı denir. İkinci sesi ilk sesten ayırt etmek için bu iki ses arasında, saniyenin onda biri düzeyinde bir zaman aralığı bulunmalıdır; ses, bu süre içinde 34 m yol aldığından, gözlemci engelden en az 17 m uzakta bulunduğu zaman yankıyı ilk sesten ayırt edebilecektir. Daha kısa uzaklıklarda, yankı artık ilk sesten ayırt edilemez, yalnızca onun devamı olur. Uzaklık daha büyük olursa yankı ardışık birçok ses, örneğin birçok hece halinde tekrarlanır.
Kimi zaman gözlemciden farklı uzaklıklarda birçok engel bulunabilir ve bunun sonucunda ikili, üçlü yankılar oluşabilir. Oxford yakınlarındaki VVoodstock Park’ta bir yankı bir heceyi yirmi kez yineler. Tekrarlı yankılar birbirinden ayırt edilemediğinde, engeller sesi iyi yansıtıyorsa (tıkız, sert ve parlak yüzeyler), ilk ses değerlendirilebilir bir ses dizisiyle sürer. Salonlarda, cami ve kiliselerde görülen bu olaya yankılanım denir.

—Zool. XVIII. yy.'ın sonunda rahip Spal- lanzani, yarasaların uçuş yönlerinde ne görme, ne koklama ne de dokunma duyusunun rol oynadıını gözlemledi. Aynı dönemde cenevreli Jürine, kulakdavulları delindiğinde bu hayvanların yön bulma yeteneklerini yitirdiklerini gösterdi. 1900' de, Rollinat ile Trouessart bu hayvanların yönlerini saptamalarında iç kulağın birinci derecede önem taşıdığını kanıtladı. 1920'de İngiliz fizyolog Hartridge, yarasaların uçarken yüksek frekanslı ve kısa dalga boylu sesler çıkarabildiklerini, bu seslerin engellere çarpıp yansımasını yarasaların algıladıklarını ve böylece yönlerini değiştirme olanağı bulduklarını öne süren varsayımı ortaya attı. 1938’de, ültrasonla- rı algılayan ve inceleyen aygıtları yapan Pierce ve Griffin, yarasaların işitilebilir sesler dışında ültrasonlar da çıkardıklannı kanıtladılar. Üç yıl sonra, Griffin ile Galambos, yarasaların karanlıkta yön değiştirmek için bu seslerden yararlandıklarını gösterdiler. 1944’te Griffin bu yönelme biçimine "yankıyla yönelme" ya da "ekolo- kasyon" adını verdi.
30 000 ve 70 000 Hz'lik frekanslar arasında bu ültrasonik bağırışlar çok kısadır (saniyede 1-5 m). Hayvan dinlenme anında saniyede 10 ültrasonik sesten fazlasını asla çıkarmaz; uçuş sırasındaysa saniyede 20-30 ve 40-60, hatta bir engele yaklaştığında 100 ültrasonik ses çıkanr. Ültrasonik sesin yararlı menzili 3,60 m'dir ve hayvan engellere çarpmaktan son anda kurtulur. Sesler genellikle gırtlaktan çıkar (Küçük yarasalar) ve türden türe değişir. Familyaların çoğunda (yassı burunluyarasagiller, köpekburunluyarasagiller, ser- bestkuyrukluyarasagiller), hayvan uçuş sırasında ültrasonik sesin çıktığı ağzını açık bırakır. Möhres, ağzı kapalı uçan nalburunluyarasagillerde bütün ültrasonların burundan çıkarıldığını gösterdi. Uçartilkilerde (büyükyarasalar) ültrasonu dilin çıkardığı sanılır.
Yankıyla yönelme çok duyarlı bir algılayıcı aygıt gerektirir. Gerçekten de, kulak- zarları çok büyüktür ve Rhinolopbusfarda hemen hemen orta çizgiye kadar ulaşır. Bunun sonucunda, yarasanın 30 000 -100 000 Hz arasındaki, hatta bazı bilim adamlarına 200 000 Hz'e kadar olan titreşimlere karşı duyarlı oldukları sanılır.
Uzun süre yarasalardaki yankıyla yönelmenin bir radar gibi çalıştığı, birbirini izleyen ültrasonik sesler arasında bir aralık bulunduğu ve yankının bu ara zamanda algılandığı kabul edildi; oysa günümüzde yankıyla yönelme, çıkarılan dalgayla geri dönen dalga (yankı) arasında bir frekans (ya da "vuru”) farkı bulunmasıyla vurgulanan Doppler etkisiyle açıklanmaktadır.
Yarasalar yalnızca zifiri karanlık yerlerde (örneğin mağaralar) yönlerini bulmakla kalmazlar, aynı zamanda yaşamlarını sürdürmek için böcekleri de avlamak zorundadırlar. Myofısler üzerinde yapılan gözlemler, avların yerini bulma âleminin de yankıyla yönelme sayesinde gerçekleştiğini, ava yaklaşıldıkça çıkarılan ses sayısının arttığını gösterdi. Avın yerini saptama ve av yakalama akıl almaz bir hızla gerçekleşir. Griffin, bir Myotisin iki ayrı Drosophila'yı yarım saniye içinde avladığını söylemektedir. Genellikle bir yarasa 0,4 mm çapındaki bir ipi algılayabilmekte ve arım saat süreyle, uçarak, her 10 saniyede bir sinek avlayabilmektedir.
Haykırışın her saniyedeki ses enerjisi 170 dyn/cm2'dir, yani bir pnömatik delme makinesininkine eşittir. Ortalama süresi 1 -5 msn, titreşim frekansı yaklaşık 30-100 kHz, birbirini izleyen iki haykırış arasındaki boşluk 1/10-1/100 saniyedir.
Birçok yarasa türünde yankıyla yönelme, yeraltı yaşamı için yararlı bir uyarlanmadır. Griffin, 1953'te guaçaro kuşlarının yön bulma biçimlerini inceledi ve bunun yankı aracılığıyla gerçekleştiğini gösterdi. Guaçaro, Güney Amerika'nın tropikal bölgelerindeki (özellikle Venezuela) mağaralarda yuva yapar. Yuvalar tam karanlık yerlerde kurulan (girişten 650, hatta 800 m içeride) ve kuşlar -kanat açıklıklan 1 m'yi bulmasına, hatta aşinasına karşın- duvarlara çarpmadan yuvalarına gidip gelirler. Çıkardıkları sesleri (6 000 - 8 750 Hz arasında değişir) insan kulağı algılar; her haykırış ile bir sonraki arasında birkaç milisaniye fark vardır Guaçarolar, mağara dışında hiç ses çıkarmaz, görme duyularıyla yönlerini bulurlar. Salanganlar ve özellikle de "kırlangıç yuvalan" yapan salanganlar için de aynı durum sözkonusudur
0te yandan, bazı balinalar da yankıyla yönelmeye başvurur. Evans ve Dreher, 1960’ta, özellikle üç yunusbalığı türü için bu olgunun geçerliğini ortaya koydu. An- dersen, Brusnel ve Dziedzic, domuzbalıklarının ültrasonor (120 kHz) ya da sadece sesli (2 kHz) işaretler yaydıklarını, bunların şiddetinin 70 desibel ile 1 m arasında değiştiğini, 1-3 m sn sürdüğünü ve hayvan engele yaklaştıkça daha sık yinelendiğini (saniyede 200 defaya kadar) kanıtladılar. 6u sayede domuzbalığı, görmeden, önünde bulunan 035 mm çapındaki bir madensel tele çarpmadan yoluna devam edebilir.
Köpekbalıklarına gelince, bunlar, yüzme hareketleri sırasında meydana gelen sesaltı titreşimlerinin yankılannı algılarlar.

Kaynak: Büyük Larousse