Arama

Afyon Savaşları - Tek Mesaj #3

ahmetseydi - avatarı
ahmetseydi
VIP Je Taime
20 Haziran 2015       Mesaj #3
ahmetseydi - avatarı
VIP Je Taime

Bir Sömürgecilik Hikayesi: Afyon Savaşları


18. yüzyıla gelinceye kadar afyonun öldürücü etkileri biliniyor, tiryakiliği de görülüyor, fakat bağımlılığından hiç söz edilmiyor ya da edilse bile bu, maddenin hoş etkilerine bağlanıyordu. Buna rağmen, devlet yöneticileri özellikle de sömürgeci devletlerin yöneticileri bu maddeyi kendi menfaatleri doğrultusunda çok iyi kullanıyorlardı. Bu madde onlara hem ticari kazanç elde etmede hem de sömürgelerini kontrol etmede kolaylık sağlıyordu.
Ad:  Afyon Savaşı3.jpg
Gösterim: 727
Boyut:  30.9 KB

Bu yazıda sömürgeci zihniyetin afyondan sağladığı ticari menfaati ve sömürgelerini kontrol etmede ne gibi faydalar sağladığını anlatmaya çalışacağız. Fakat bundan önce savaşın kısa bir tarihçesinden bahsetmek gerekirse;

Öncelikle şunu bilmek gerekir ki Çin ile Batı arasındaki ilk çatışma Afyon Savaşıdır. Bu savaşların temel sebebi ise afyon ticaretidir. Çin’in Avrupa ile teması 13. ve 14. yüzyıllara kadar, yani Marco Polo zamanına kadar gitmektedir. Fakat orta çağdan itibaren özellikle 17. yüzyıldan sonra Çin’de yapılan misyonerlik faaliyetleri tepkiye neden olmuş ve Çin’in Avrupa’ya karşı daha da kapanmasına sebep olmuştur. Dolayısıyla Çin uzun süre Batı Ticaretine kapalı bir biçimde yaşadı. O dönemde Çin’in Avrupa’ya karşı sadece Kanton limanını belli ölçüde açtığını görüyoruz. Limana gelen Avrupalı tüccarlar ise sadece Çinli tüccarlarla muhatap oluyor ve kesinlikle halkla direk ilişkileri bulunmuyordu. Çin’in batıya açılması 19. yüzyılın ortalarında başladı. Bu yıllarda Portekiz, İngiltere, Fransa, ABD ile ticari, siyasi münasebetler başladı. Bunlardan İngilizler, Hint pamuklukları ve afyonunu, çay ve ipekle değiştiriyorlardı. Çin üst makamları bu ticareti engellemeye çalıştılar. Zaten Avrupalılar sadece Kanton Limanından ticaret yapabiliyorlardı ve ne zaman ki bu durum İngiltere'nin menfaatlerine ters düşmeye başladı işte o zaman İngiltere Çin’in bu tutumunu bozma girişimlerine başladı.

İngiltere halkının ulusal içkisi olan çayın büyük bir bölümü Çin’den geliyordu. Çay ithalatını karşılamak için İngiliz tüccarları, Çin’e gizliden gizliye afyon sokuyorlardı. Çin İngilizler için bir afyon pazarı konumundaydı ve işin ilginç tarafı bu afyonu da o dönemde sömürgesi altında bulunan Hindistan’dan elde ediyordu. Çin’de afyon kullanma alışkanlığı yayılmaya başlayınca, hükümet afyon ticaretini yasaklayarak sıkı önlemler aldı. İngiliz yetkilileri, sorunun temelinde yatan afyon işini bir kenara bırakıp, onlara göre, “uygar” ilkelerin en yücesi olan ticaret serbestliği engellendiği için tepkide bulununca, 1839 yılında Çin hükümetinin, İngiliz tüccarlarının gerçekleştirdiği yasadışı afyon ticaretini durdurma girişimi ve bir İngiliz denizcinin yargılanması konusunda doğan hukuki anlaşmazlığın doğurduğu gerginlik sonucu Afyon Savaşı patlak verdi.

Birinci Afyon Savaşı sonucunda 1842'de imzalanan Nanking ve 1843'te imzalanan Bogue Ek Antlaşmaları ve Çin'in önemli bir miktarda tazminat ödemesi, ticaret ve yerleşim amacıyla beş limanın İngilizlere bırakılması ve İngiliz yurttaşlarının İngiliz mahkemelerinde yargılanmaları konuları karara bağlandı. 1842’de imzalanan Nanking anlaşmasının önemi ise Hong-Kong’un İngiltere’ye verilmesi ve beş limanın İngiliz ticaretine açılmasıdır. Ayrıca bu anlaşmayla birlikte İngiltere önünde boyun eğen Çin 1844 Temmuzunda Amerika Birleşik Devletleri’yle Vanghia ve Ekimde de Fransa’yla Vuampoa anlaşmalarını imzalayarak bu devletlerin de benzeri imtiyazlar elde etmelerine engel olamadı. Fakat bu barış ve anlaşmalar İngilizler ve batılılar için umulanı hiç de sağlayamadı. Her şeyden önce afyon ithalatı hızla düşmeye başladı. Ayrıca Çin de hızla artan yabancı düşmanlığı yerleşti ve daha da önemlisi İngilizler yerli halkın direnciyle karşılaştılar. Bu tepkilerin başında yabancı düşmanlığına dayalı olarak ortaya çıkmış olan 1851 tarihli Taypingler Ayaklanması gösterilebilir.

İngilizlere karşı artan tepkilerin bir sonucu olarak 1856 Ekim’inde Kanton polisi, bir Çinliye ait ve mürettebatı da Çinli olan, fakat İngiliz Bandırası taşıyan “Arrow (Ok)” adlı bir gemiyi kaçakçılık ve korsanlık nedeniyle tutukladı. Bu olay üzerine "Ok Savaşı" olarak da bilinen İkinci Afyon Savaşı başladı. İkinci Afyon Savaşı ticari ayrıcılıklarını arttırmak isteyen İngilizlerin Ok (Arrow) adlı gemideki İngiliz bayrağının indirilmesini bahane ederek başlattıkları savaştır. Bir Fransız misyonerinin öldürülmesini bahane eden Fransa da İngiltere yanında savaşa girdi. Savaş sonucunda İngiltere ve Fransa 1858 yılında Çin hükümetini Tianjin Anlaşması’nı imzalamaya zorladılar, ancak Çin anlaşmayı onaylamayı reddedince savaş yeniden başladı ve 1860 Pekin Sözleşmesi'yle Çin, Tianjin Antlaşması'na uymayı kabul etti. Bu antlaşmaya göre yabancı elçiler Pekin'de yerleşebilecek, birçok yeni liman ticaret ve yerleşim için Batılılara açılacak, yabancılar Çin'in iç bölgelerine seyahat edebilecek ve Hıristiyan misyonerlere hareket serbestîsi tanınacaktı. Ayrıca 1858'de Shanghai’da yapılan görüşmelerle Çin'e yapılan afyon ihracatı yasallaştı. Çin'in 19. yüzyılda ve 20. yüzyılın başında Batılı devletlerle yaptığı Tianjin benzeri egemenlik ve toprak bütünlüğünden büyük ödünler verdiği antlaşmalar "Eşitsiz Anlaşmalar" olarak da anılır.

XIX. yüzyıl ortalarında yapılan ve Batılı devletlerin Çin'de bizim tarihimizdeki kapitülasyonlar benzeri ticari ve hukuki ayrıcalıklar kazanmaları ile sonuçlanan bu iki savaş İngiltere’nin sömürgecilik tarihindeki kara lekelerden biri olarak görülebilir. Zira İngiltere, Çin ile yaptığı ve sebebi afyon ticareti olan iki savaşta da (Birinci Afyon Savaşı 1841- İkinci Afyon Savaşı 1857) her zaman ki gibi İngiltere’nin dostları değil menfaatleri olduğunu göz ardı etmemiş ve sömürgeci zihniyetini burada da göstermiştir.

O dönemlerde Afyonun iki büyük savaşa yol açacak kadar kıymetli bir madde olduğunu anlamak günümüz şartlarına göre algılaması zor bir mesele olarak görülebilir. Yalnız bir gerçeği göz ardı etmemek gerekir. Günümüzde afyon ve diğer uyuşturucu maddelerin kullanılmasını engellemeye yönelik faaliyet gösteren sivil toplum örgütleri kadar bilinçli kuruluşlar o dönemde yoktu. Ayrıca madde bağımlılığının zararları yeterince bilinmiyor, afyonun masum bir madde olduğu zannediliyordu. Kitleler bu nesneleri çılgınlar gibi satın alıyorlardı. Mesela işçiler, kendileri fabrikada çalışırken çocukları sakin dursun diye bunu yutturuyorlardı. O dönemlerde yayımlanan bazı reklâmlarda afyonun “babysitter” den kurtardığı belirtiliyor böylece burjuva arasında da yaygınlaşması sağlanıyordu. Mesela Çin halkı afyon gereksinimi karşılığında gümüş ve altın ödüyor ve bu durum Çin ekonomisini olumsuz etkilemekle birlikte afyon savaşlarının da temelinde yatan sebeplerden biri olarak ortaya çıkıyordu.

Konuyu biraz daha aydınlatmak için o dönmede kurulan bir şirket olan Rio Tinto’dan bahsetmek yerinde olacaktır. Rio Tinto, 1873 yılında Jardine Matheson firması tarafından kurulmuştur. Şirkette en büyük hisse Rothschild ailesine aittir ve İngiliz kraliyet ailesinin de hissesi bulunmaktadır. Jardine Matheson 1800’lü yılların başından itibaren Türkiye’den Çin’e “afyon” ticareti yapan bir firmadır. 1837 paniğinde diğer afyon tüccarları Russel ve Perkins firmalarının zor duruma düşmeleri ve Rothschildler’e başvurmaları üzerine, Jardine Matheson, Russel Co ve Perkins Co birleştirilerek Rothschild aile­sine ait J. P. Morgan denetiminde afyon karteli oluşturuldu. O yıllarda afyon tica­reti serbestti ve en gözde ticari işti. 1839 yılında Çin ile İngiltere arasındaki Afyon Savaşı’nın Çin’in mağlubiyeti ile sonuç­lanması üzerine Hong Kong İngilizlere bırakıldı. Burada, Rothschildler’in kontro­lündeki Hong Kong Shangai Bank Corporation (HSBC) afyon ticaretini fi­nanse etmeye başladı. Jardine Matheson firmasının afyon ti­caretinden kazanılan parası ile kurulan Rio Tinto, bu gün dünyanın en büyük maden firması olup, tek başına dünya maden üre­timinde % 12,5’lik (27 milyar dolarlık) pay ile birinci sıradadır. Günümüzde de birçok organize suç örgütünün iştahını kabartan hatta terör örgütlerinin de ideolojilerini yayabilmeleri için zaruri olan finansmanı sağladıkları uyuşturucu ticaretinin, afyon ticaretinin serbest olduğu bir dönemde böyle şirketlerin kurularak yapılmış olması çok da garipsenecek bir durum değildir aslında.

Sonuç


Afyon savaşları ile birlikte Çin in 1949’a kadar sürecek olan acılar ve sancılar dönemi başlamıştı. Afyon nedeniyle ölen Çinlilerin sayısı kimi tahminlere göre 200 milyon, kimi tahminlere göre ise 500 milyon kadardı. Fakat şu bir gerçek ki 20. yüzyılın başına kadar ölenlerin sayısı kesinlikle 100 milyondan az değildir.

Afyon ve diğer uyuşturucu maddeler binlerce yıldır yaşamın içinde olmasına rağmen bu maddelerin zararlarına karşı bilinçlenmenin 19. yüzyılda başladığını görüyoruz. Mesela afyona karşı ilk örgüt İngiliz işçi hareketinden doğmuştur. 1874’de Londra’da “afyon ticaretinin engellenmesi derneği” kuruldu ve avam kamarasını dilekçe bombardımanına tuttu. Dolayısıyla yirminci yüzyıla gelene kadar afyon ve diğer uyuşturucu maddelerin sömürgeci devletlerin emrinde bazen sömürgelerini kontrol etmek bazen de işçi sınıfını uyutmak için kullandığını söylemek mümkün gözükmektedir. Bugün ise hala insanları uyutmak, onları hayattan soğutmak görevini devam ettiren afyonun kullanılmasını engellemek mümkün olmamaktadır. Bu durumun birkaç sebebi vardır fakat en önemli iki sebebinden birincisi bağımlılık yapıcı etkisi, ikincisi ise bazı çıkar çevrelerinin afyon ticaretinden geçmişte olduğu gibi bugün de rant sağlıyor olmasıdır. Bu rant çoğu zaman ekonomik olduğu kadar bazen de siyasi olabilmektedir. Ayrıca bu rantı sağlayanlar genelde organize suç örgütleri ve terör örgütleri olmakta fakat Afyon Savaşlarında olduğu gibi devletler de olabilmektedir. Zira organize suç örgütlerinin ya da mafya tipi yapılanmaların devletlerin içine sızdığını, yani devletin içinden bazı yetkililerle gizli çıkar/partito ilişkileri içine girdiğini düşündüğümüzde bu ticarette devletlerin kısmen de olsa parmağının olduğunu söylemek yanlış olmasa gerek. Dolayısıyla devletlerin ve çıkar amaçlı suç örgütlerinin rant sağladığı bu acımasız savaştan toplum olarak yara almadan kurtulmak çok zor görünmektedir.
Son düzenleyen Safi; 2 Eylül 2016 23:42
ѕнσω мυѕт gσ ση ツ