YAVAŞLAMAK gçz. t.
1. Daha yavaş gitmeye başlamak, gidiş hızını düşürmek: Tehlikeli bir dönemeçte araba yavaşladı.
2. Normalden daha ağır bir tempoda gerçekleşmek: Ekonomik etkinlikler yavaşladı. Büyüme yaıaşlıyor.
♦
yavaşlatmak ettırg. f.
1. Bir şeyi yavaşlatmak, bir hareketin ya da hareket eden bir cismin hızını kesmek, bir mekanizmanın, bir organın vb. hareketini, işleyiş temposunu ağırlaştırmak: Yürüyüşünü yavaşlatmak. Arabayı yavaşlatmak. Kalp atışlarını yavaşlatan bir ilaç.
2. Bir eylemi, bir olayı, bir süreci yavaşlatmak, çabuk gerçekleşmelerini önlemek, gerçekleşme gelişme hızlarını, verimliliklerini düşürmek: işi yavaşlatmak. Ticari işlemleri yavaşlatan nedenler.
—Fizs. kim. Bir tepkimenin başlamasını ya da yayılmasını önlemek.
♦
yavaşlatılmak edilg. f. Hızı azaltılmak, temposu düşürülmek: Petrol krizi yüzünden yavaşlatılan üretim.
Kaynak: Büyük Larousse